Rejimin son umudu; ‘Mehmet Şimşek’ tiyatrosu!

YUSUF DERELİ | HABER İNCELEME

“Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz! Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu!”

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘düşük faiz’ politikasını savunurken tam olarak böyle demişti, 19 Aralık 2021’de katıldığı bir programda… Erdoğan bu konuşmayı yapmadan 3 gün önce Merkez Bankası, politika faizini yüzde 15’den yüzde 14’e çekmişti.

Tayyip Erdoğan’ın ‘Yeni Ekonomi Modeli’ (YEM) doğrultusunda faiz indirimleri Eylül 2021’de başlamıştı. Politika faizi yüzde 19’dan yüzde 18’e çekildi. Söz konusu dönemde yıllık enflasyon yüzde 19,25’ti…

Ekonominin tek sorumlusunun kendisi olduğunu söyleyen Erdoğan’a göre faizler inince enflasyon da düşecekti. Öyle ki ‘rekabetçi kur’ sayesinde cari açık azalacak ve dış ticaret açığı da kapanacaktı.

Bunları defalarca söyledi ancak öyle olmadı. Politika faizi indikçe dolar fırladı; bu da ekonomisi ithalata dayalı olan Türkiye’de girdi maliyetlerinin katlanmasına neden oldu. Sonuçta fiyatlar genel düzeyi inanılmaz bir hızla arttı ve TÜİK’e göre bile enflasyon geçtiğimiz yıl Ekim ayında yüzde 85’i aştı.

  • Yeni Ekonomi Modeli öncesinde 8,60 seviyelerinde olan dolar kuru bugün 21 TL’ye dayanmış durumda… Yıllık enflasyon nisan ayı itibariyle TÜİK’e göre bile yüzde 43,68. Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu ENAG’a göre ise Nisan ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 105!
  • Türkiye 17 aydır aralıksız cari açık veriyor! Türkiye ekonomisi Mart ayında 4,48 milyar dolarlık cari açık verdi. 12 aylık cari açık ise 54,2 milyar dolar olarak kaydedildi. 2023’ün ilk üç ayında cari açık 23,6 milyar dolarla rekor kırdı.
  • Dış ticarette de durum farklı değil… Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Mayıs’ta dış ticaret açığı 12,7 milyar dolar oldu. Yılın ilk 5 ayında ise dış ticaret açığı 56,1 milyar dolara ulaştı. Geçtiğimiz yıl ilk 5 ayda 43,2 milyar dolar açık verilmişti.

Rejim, 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde meclis çoğunluğunu aldı. 28 Mayıs’ta ise Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçildi. Ortada korkunç bir ekonomik enkaz var. Sebep olan da Erdoğan’dan başkası değil ve şimdi kendi ‘yarattığı’ enkazı temizlemek zorunda!

MEHMET ŞİMŞEK ÇARE OLUR MU?

Ekonomi kulislerinde Mehmet Şimşek’in, ekonominin başına geçmeyi kabul ettiği ancak kendi koşullarını öne sürdüğü belirtiliyor. İddiaya göre Erdoğan da şartlarını kabul etmiş… Özellikle son 3 gündür bu konuda yoğun bir haber bombardımanı var…

Tamamı tiyatro…!!!

Mehmet Şimşek ekonominin başına geçecek; bu kesin gibi… Zira ekonomi batakta ve Türkiye’nin acil dövize ihtiyacı var. Bunun için de bir ‘vitrin mankenine’ ihtiyaç duyuluyor. Uluslararası sermaye çevrelerine güven verilmesi lazım…

Kaldı ki MB’nın kasasında bugün Erdoğan’ın kullanabileceği 50 milyar dolar olsaydı, Mehmet Şimşek’in yüzüne bile bakmazdı… Kasa tam takır kuru bakır. Swap hariç rezerv eksi 60 milyar doların bile altında…

‘Erdoğan ikna oldu, Mehmet Şimşek’in şartları var, Erdoğan kabul edecek gibi’ vs. haberleri kamuoyunu hazırlamaya yönelik….

Tayyip Erdoğan tıpkı dış politikada olduğu gibi ekonomide de sağlam bir ‘U’ dönüşü yapmaya hazırlanıyor. İddiaya göre Mehmet Şimşek, politika faizini kademeli olarak yüzde 25’e kadar çıkarmak istiyor. Erdoğan da bunu kabul etmiş; öyle diyorlar…!!!

Nas bir kez daha yalan oldu(olacak)…

Mehmet Şimşek’in şartlarının kabul edilerek ekonominin başına getirilmesi, Erdoğan’ın yeni ekonomi modelinin iflasının kabul edilmesi demek. Şimşek’in daha ‘geleneksel’ (ortodoks) ekonomi politikası uygulayacağı anlaşılıyor ki başka da çaresi yok!

Tam bu noktada sözü Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selva Demiralp’e bırakalım. Demiralp, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda çok önemli iki soru sordu:

  • 1) YEP uğruna akıtılan milli servetin ve yoksullaşmanın hesabı verilecek mi? Yoksa YEP sessiz sedasız rafa mı kaldırılacak?
  • 2) Mehmet Şimşek, bağımsızlığı kalmamış bir merkez bankasının ortodoks politikalara dönüşünü sağlayabilir mi?

Bu sorulara cevap veren bir yetkili çıkar mı? Zannetmiyorum…

Mehmet Şimşek, ‘sıkılaştırma’ isterse ve ‘büyüme’ yerine ‘enflasyonla mücadeleye’ öncelik verirse ne olacak? Ya da MB’nın başına gerçekten bağımsız karar alabilecek birini getirmek isterse Erdoğan ne diyecek?

Bilmiyoruz… 

Sözün özü; düşük faiz, yüksek (rejimin diliyle rekabetçi) kur, ne pahasına olursa olsun büyümeye dayalı YEM, arkasında devasa bir enkaz bıraktı. Yoksulluk daha da derinleşti ve kalıcı hale geldi. Basına yansıyan kulis haberlere göre Şimşek’le birlikte YEM de tarihe karışacak gibi görünüyor.

Tabi Mehmet Şimşek, bir gece yarısı kararnamesiyle görevinden alınmazsa…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Ya bu yazıyı yazan arkadaş çok saftirik ya..

    Sen ne biliyorsun Derin devletin ne UMUD’u olduğunu?
    Belki onların umud’u Türkiyeyi yok edip tarih sahnesinden kazımak
    Bugüne kadar Türkiyenin hayrına hangi projeyi yapıp tamamladılar ki

    500 bin kişi depremde bağırta bağırta öldürmedilermi?

    yapmayın Allahınızı severseniz, bilmediğiniz işlere bulaşmayınız

    kokrunç zalimler, korkunç

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin