Medyada otosansür dönemi

HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN 

Türkiye’de basın, tarihinin en kötü günlerini yaşıyor. Sansür, baskıcı ve otoriter AKP rejimi sayesinde yerini otosansüre bıraktı. Artık televizyon kanalları ve gazeteler kamuoyunu ilgilendiren haberleri hiçbir yetkilinin ‘uyarısına’ gerek kalmadan sansürlüyor. Bunun son örneği CNN Türk’te yaşandı. Canlı yayında bir fırıncının ekonomik gidişatı eleştirmesi üzerine muhabir röportajı alelacele kesti. Bu ilk değil ve öyle görünüyor ki son da olmayacak.

Yeni açılan bir televizyon kanalı siyasi baskılar sonucu 26 gün sonra kapanıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı’nın bir açıklamasına ‘Yav he he’ diyen gazeteci hakkında ‘hakaret’ iddiasıyla dava açılıyor. Bir haber sitesi lohusa kadının hastane odasının polislerce basılmasını, ‘gözaltına alınacağını anlayınca, doğum yaptı’ başlığıyla verebiliyor! AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okumadığı, okunmasını istemediği Sözcü gazetesi hakkında jet hızıyla soruşturma açılıyor. Türk medyası tam anlamıyla yalan, iftira ve sansür bataklığına saplanmış durumda.

AKP REJİMİ MUHALİF BASINA NEFES ALDIRMIYOR

Otoriterleşen rejimin medya üzerindeki baskısı her geçen gün daha da artıyor. Demokrasi, ‘tahammül’ rejimi olarak tanımlanır. Ancak AKP, en küçük bir eleştiriye bile tahammül göstermiyor. Eleştiri sahibi ya vatana ihanetle ya da terörist olmakla suçlanıyor. Devletin bütün imkanları muhalif basını susturmak için seferber edilmiş durumda. Basın İlan Kurumu eliyle yandaş gazetelere reklam yağdırılırken, muhaliflere zırnık koklatılmıyor. Aksine en küçük menfi haber ‘reklam kesme’ cezası ile mukabele görüyor. RTÜK ise muhalif TV’lerin ekranlarını pervasızca karartıyor, yayın durdurma cezalarının ardı arkası kesilmiyor.

OTOSANSÜR TIRMANIYOR

Hal böyle olunca ‘sansür’ de yerini bir sonraki aşamaya ‘otosansüre’ bıraktı. Geçmiş örneklere bakarak başlarına ne geleceğini ‘tahmin eden’ gazete ve televizyonlar artık kendi kendilerine ‘sansür’ uyguluyor. Kamuoyunu doğrudan ilgilendiren haberler televizyon ya da gazetecilerin ‘aman başımız ağrımasın’ korkusuyla haberleştirilmiyor. CNN Türk’te önceki gün canlı yayında yaşanan olay bunun son örneği. Muhabir, bir fırıncının ekonomiyi eleştirmesi üzerine röportajı yarıda kesip teşekkür ederek olay yerinden hızla uzaklaşıyor.

İNSANLAR KONUŞMAYA BİLE KORKUYOR

AKP Türkiye’sinde Anayasal bir hak olan ‘ifade özgürlüğü’ tamamen askıya alındı. Sokak röportajlarında bile iktidarın ekonomi ya da dış politikasının eleştirilmesi ‘tutuklanma’ sebebi. İnsanlar ‘konuştukları’ zaman başlarının derde gireceğinden emin. Neredeyse bütün sokak röportajlarında, düşüncesini açıklayan insanlar, “İsterlerse beni tutuklasınlar.” ifadesini kullanıyor. Çünkü haklı olarak korkuyorlar! İnsanların bunu söylemek zorunda kalması bile ülkedeki ‘ifade hürriyeti’nin hangi noktada olduğunu göstermesi açısından önemli. Bir çok kişi ise kendisine ‘otosansür’ uygulayarak, mikrofonu görünce kaçıyor!

ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL YOK

Türkiye’de basının ne hale geldiğini gösteren ilk örnek bu değil. Daha geçtiğimiz hafta Olay TV, ekranları karartıldı. 26 gün dayanabildi baskıya. İktidar, HDP yanlısı yayın yapmakla suçluyordu. Televizyonun Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar iddiaları rakamlarla yalanladı. Sarılar’ın verdiği rakamlara göre 26 gün boyunca AKP’ye ayrılan süre 766 dakika iken, CHP 605 dakikada kaldı. MHP 194 dakika canlı verildi. HDP ise 51 dakika! AKP’ye ayrılan sürenin yüzde 6’sı bile değil. Ancak bu bile rejimi rahatsız etti.

‘YAV HE HE’ SORUŞTURMASI

Otosansür neden bu kadar yaygınlaştı? Bir örnekle anlatalım; Geçtiğimiz hafta gazeteci Cem Bahtiyar’a, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla dava açıldı. Dava açılmasına sebep olan şey Twitter’da Erdoğan’ın, “Tüm dünyaya sesleniyorum bedeli ne olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” paylaşımına “Yav he he” yorumu yapması. Eleştiri yok, küfür yok, hakaret yok, iftira yok! Ancak gazetecinin ‘Yav he he’ ifadesi bile dava konusu oluyor. İşte bunun gibi binlerce örnek var. Bu ancak baskıcı, otoriter rejimlerde olabilir. Halk da bunu görüyor, duyuyor ve artık fikirlerini yüksek sesle dile getirmemesi gerektiğini düşünüyor. Rejim otoriterleştikçe, hem medya da hem de toplumda ‘otosansür’ artıyor.

TÜRK MEDYASI: UMUTSUZ VAKA!

Bir ülkenin ne kadar özgür olduğunu medyasına ya da cezaevlerine bakarak anlayabilirsiniz. Türkiye’de medya boğazına kadar bataklığa saplanmış durumda. Sorun sadece iktidar baskısı ya da otosansür değil. Medyada inanılmaz bir ‘ahlaki erozyon’ söz konusu. Operasyonel haberleriyle tanınan OdaTV, önceki gün lohusa bir kadının hastane odasının polis tarafından basılmasını, ‘Gözaltına alınacağını anlayınca doğum yaptı’ haberiyle verdi. Habere göre kadın gözaltına alınacağını anlayınca hamile kalıp, doğum yapmış! Türk medyası açısından utanç verici bir haber. Ancak AKP Türkiyesi’nde bunu dert edinen hiçbir medya mensubu yok!

SÖZCÜ’YE JET HIZIYLA SORUŞTURMA

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okumadığını söylediği ve okunmasını istemediği bir gazete hakkında savcılar derhal harekete geçerek soruşturma açıyor. Yetmiyor, gazete Meclis’teki haber uygulamasından çıkarılıyor. Türkiye yıllardır ‘basını özgür olmayan ülkeler’ listesinde. Böyle giderse oradan çıkması da mümkün gözükmüyor. Farklı basın kuruluşlarının rakamlarına göre 200’den fazla gazeteci tutuklu. Söz konusu gazetecilerin çoğu ‘öteki’ mahalleden olduğu için etkili basın yayın sendikaları hukuksuzluklara karşı ‘sessiz’ kalmayı tercih ediyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin