Meclis TV’ye de kayyım lazım(!)

TALAT DENİZ

Muhalif parti temsilcilerinin çıkabildikleri son birkaç özel kanal, kayyım marifeti ya da başka yollarla kapatılırken ve yenileri için de aynı tehdit sürüyorken muhalefet milletvekilleri bir devlet kanalında rahatlıkla boy gösterebiliyor. 20 yıl önce yapılan bir protokolün Türkiye’nin en özgür devlet medyasını üreteceğini kim bilebilirdi ki! 

Muhalif TV kanalları ve gazeteleri ‘kayyım’ atamak suretiyle etkisiz hale getirmek Türkiye’de ‘bir duble yol’ kıvamında ilerliyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, Türkiye’de siyasetin sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Bu durumda zaten muhalif partilere gerek kalmadığı gibi onların ‘gereksiz ve fazladan’ sözlerini de yayınlamak abes hatta suçla işlemek demek. Bu durumda el konulmak, kapatılmak ya da penguen belgeseli yayınlamak bir medya kuruluşunun karşılaşabileceği sıradan olaylar.

Yalnız bu ‘güzel’ hikâyede yolunda gitmeyen bir durum var. Meclis TV. muhalif partilerden milletvekilleri çıkacak TV kanalı bulamazken Meclis TV’de hem de TRT üzerinden Türkiye’nin her yerine ulaşma imkânına sahipler. Muhalif parti üyelerinin Meclis TV (TBMM TV) hakkında şikâyetleri olsa da, Meclis TV’yi iktidara yönelik eleştiriler konusunda sansürcü davranmakla eleştirseler de Türkiye’de görünürlük kazandıkları en önemli mecra Meclis TV halen. Bu HDP milletvekilleri için ‘sadece’ demek.

Meclis TV yayınları bir TRT kanalı üzerinden gerçekleşiyor. Nereden bakılırsa tamamıyla devlet içinde gerçekleşen bir yayın bu. Normal şartlarda tarafsız yayın yapması gereken TRT, öteden beri iktidar partilerinin ve devlete hâkim güçlerin yönlendirmesine açık oldu. Fakat bir iktidar aparatına dönüşmesi son yılların eseri. Neredeyse büsbütün AK Parti ve onun ‘doğal lideri’ Erdoğan lehine yayın ve haberlere yer veren yayın çizgisine sahip. Bazı muhalif tutumları nedeniyle AK Parti kurucusu olmasına rağmen Bülent Arınç, başbakan yardımcısı olduğu dönemde TRT tarafından kendisine ambargo konulduğunu açıklamıştı. Bu durumda bir muhalifin TRT yayın akışı içinde nasıl yer bulup bulamayacağı tartışılır olmaktan çıkıyor aslında.

Sansür ve yasak olağan bir hal almışken başka yerlerde söylendiği takdirde söz sahiplerinin kapı dışarı edilmesini sağlayan cümleleri Meclis TV’de kurabiliyorlar. Meclis TV’de kurulan bu cümleleri tamamıyla devlet yayını içinde gerçekleştiğinden olsa gerek yer yer muhaliflerin sözlerine yer veren TV kanallarına kaynaklık edebiliyor. Yani normal şartlarda mikrofon uzatıp görüş aldığında ‘muzır’ yayına sokulabilecek türden görüşleri Meclis TV kaynaklı olarak ekranlarda görebiliyoruz. Meclis TV’de AK Parti milletvekilleri gibi CHP, MHP ve HDP milletvekilleri görüşlerini açıklayabiliyor. Evet yanlış duymadınız. HDP milletvekilleri büyük ölçüde sadece Meclis TV üzerinden canlı izlenebiliyor Türkiye’de. Bazı muhalif parti milletvekilleri Meclis TV yayını nedeniyle genel kurul toplantılarının aksatıldığı ve yer yer ertelendiği iddiasında da bulunuyorlar. Her şeye rağmen ülkede hâlâ muhalefet parti gruplarının olduğunu hatırlatan bir yayın var.

Muhalifsen yok ol! 

İletişim araçlarının kontrol altında tutulması, kimin görünür kimin görünmez olmasını sağlıyor. Değişik gerekçeler üreterek bazı TV kanallarına el konulurken, bazılarına da geçmişten beri örnekleri görüldüğü üzere ‘Alo Fatih’ hattı kuruluyor. Medya dışında da işleri olan medya sahiplerine, o işlerinin yolunda gidip gitmemesinin yapacakları yayınlarla ilgili olduğu mesajı veriliyor. Ve iktidar lehine yayın yapmayanların işleri yolunda gitmiyor, hatta bir işleri de kalmayabiliyor. Dolayısıyla devlet televizyonları gibi özel televizyonlar da iktidarın denetim ve hizmetinde bir süredir. Doğan Medya örneğinde olduğu gibi iktidar gazetelerinde aleyhine yayın yapılan isimler bir bir görevlerinden uzaklaştırılıyor. Yapılmadığında da ‘el konulacağı’ tehdidi daima askıda tutuluyor. Televizyon karşısına geçip siyasi içerikli tartışma ve haber seyretmek istediğinizde 10 yerde AK Parti siyasetlerinden övgüyle muhaliflerden yergiyle söz eden programlar buluyorsunuz. AK Parti’ye yakınlığı ile bilinen ve o çerçevede yorumlarıyla öne çıkan Mustafa Karaalioğlu, yakın zamanda TRT’de yaptığı programdan uzaklaştırıldı. En tanınmış muhafazakâr siyaset yorumcusu Fehmi Koru ne özel ne de devlet herhangi bir kanalda yer bulabiliyor. Bu durumda diğer muhalif yazar ve çizerlerin ne kadar yer bulabildiği faslına girmeye de gerek kalmıyor. Hizmet Hareketi’ne yakın isimlerin merkez televizyonlarında görünmesi neredeyse suç gibi. Türkiye’nin kendi alanında uzman gazeteci ve yazarlar gazete köşelerinde  TV ekranlarında yer bulamıyor artık.

Türkiye’nin en özgür platformu

Meclis TV, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile TRT arasında yapılan bir kontratla 1995 yılından sonra hayata geçmiş. Meclis TV haftanın üç günü salı, çarşamba ve perşembe günleri saat 14.00 ve 19.00 saatleri arasında TRT 3 kanalından izlenebiliyor. TBMM Genel Kurul toplantılarında orada olan milletvekilleri kısıtlı süre içinde de olsa görüşlerini açıklayabiliyorlar. 2011’in yaz aylarından sonra yayın günleri ve saatleri azaltılmış. Sebepleri ile ilgili muhtelif görüşler var. Muhalefete verilen süre, milletvekillerinin seçim bölgelerine mesaj verme kaygısıyla yaptığı konuşmalar ve TRT 3’te daha çok spor yayını yapmak istemek… Meclis TV diğer gün ve saatlerde TBMM’deki faaliyetleri kendi internet adresi üzerinden yayınlayabiliyor. Partilerin grup toplantıları onlardan biri. Geçtiğimiz günlerde RTÜK, bu grup toplantılarından birini canlı yayınlayan 6-7 TV kanalına Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret içerdiği gerekçesiyle para cezası verdi. Yani bir devlet kanalı internet üzerinden de olsa artık suç sayılabilecek işleri yapmaya devam etmektedir! Meclis faaliyetlerini derli toplu kamuoyuna ulaştırmak için 20 yıl önce kurulan devlet kanalı, onca sansür iddiasına rağmen 2016 Türkiye’sinin en özgür platformu niteliğinde.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin