Mahmut Ustaosmanoğlu popülistliği

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Nakşibendi tarikatı şeyhlerinden İsmailağa Cemaatinin liderleri Mahmut Ustaosmanoğlu vefat etti. Muhafazakar siyasetçilerin Ustaosmanoğlu ardından yaptıkları popülistlik medyada geniş yer buldu. Türkiye’nin bugünkü duruma düşmesinde sorumluluğu bulunan isimlerden olan Ustaosmanoğlu’nun cenazesi de iktidarın ve İsmailağa Cemaatinin gövde gösterisine dönüştürüldü.

1929’da doğan Mahmut Ustaosmanoğlu, 93 yaşındaydı. 1951 yılında çıktığı Diyanet kürsüsünden 1996’da 65 yaşını doldurduğu gerekçesiyle emekli olduysa da vaaz vermeye devam etti.

Uzun hayatı boyunca verdiği vaazlarla Türkiye’de toplumun üzerinde etkili olan isimlerden birisi haline geldi. Ustaosmanğlu, Ürdün merkezli Kraliyet İslami Araştırmalar Merkezi’nin her yıl hazırladığı dünyadaki “En Etkili 500 Müslüman” sıralamasındaki yeri son yıllarda hızlı yükseliş kaydetti. 2019’da 39’uncu sırada olan geçtiğimiz yıl 34’e kadar yükseldi. (themuslim500.com 104. Sayfa)

Günümüz Türkiye ortamında pek çok dini cemaat gibi Nakşibendi tarikatının Halidiye kolundan bir isimdi. Ali Haydar Efendi diye bilinen şeyhinin özel talebesiydi, sonra da halefi oldu.

Bu kişinin ne kadar büyük din alimi, ne kadar büyük bir cemaate sahip olduğu üzerinde durmayacağım. Sadece cemaatin ne kadar siyasallaştığını ve bundan sonra nasıl bir iç çekişme içine gireceğine ilişkin birkaç not paylaşacağım.

Cemaatin siyasallaşması, AK Parti dönemiyle başlamadı. Necmettin Erbakan’ın öncülük ettiği Milli Görüş hareketinin ortaya çıkmasından itibaren bir takım iç tartışmalar yaşandıysa da, ana omurga Erbakan’ın Milli Selamet Partisi (MSP) ile hareket etti.

Necmettin Erbakan ve Mahmut Ustaosmanoğlu, kimi zaman medyaya açık, kimi zaman da gözlerden ırak görüşmeler yaptı, kimi zaman da görüştüklerine ilişkin bilgi verildiyse de görüntü verilmedi.

Cemaat içinde siyasete ne kadar destek verecekleri konusunda tartışmalar yaşandığı oldu. 1990’lı yıllardan itibaren cemaat içinde cinayetlerin işlendiği görüldü. Hem de cinayetler sıradan isimlere değil, Ustaosmanoğlu’nun yerine geçeceği konuşulan isimlere yönelik gerçekleşti.

İlk önemli cinayet “Hızır Hoca” diye bilinen Hızır Ali Muratoğlu’na yönelik oldu. 17 Mayıs 1998’de Fatih Çukurbostan Camii’nde, kürsüde fıkıh sohbeti yapan Hızır Hoca, 6 el ateş edilerek öldürüldü.

45 yaşındaki Muratoğlu, tarikat şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu’nun damadıydı. Halife gözüyle bakılıyordu. Yani geleceğin tarikat lideri idi.

Cemaat içindeki bir başka önemli cinayet ise 3 Eylül 2006’da işlendi. Bayram Ali Öztürk, ya da cemaat içinde bilinen adıyla “Bayram Hoca”, İsmailağa Camii’nde sohbet yaptığı sırada bıçaklı saldırıya uğradı.

Bayram Öztürk, hemen can verirken, bıçaklayan şahıs da olay yerinde linç edilip öldürüldü.

Cemaatte, geleceğin manevi lideri olarak bilinen ikinci isim de böylece ortadan kaldırıldı. Cemaat içerisinde bu cinayetlerle ilgili farklı adresler gösterenler oldu. Bu adres kimine göre Ergenekon, kimine göre Rum Ortodoks Patrikhanesi, kimine göre de önünün açılmasını isteyen kamuoyunda “Cüppeli Ahmet” olarak bilinen Ahmet Ünlü idi.

Silahlı mücadeleler her zaman en tepedeki isimlere yönelik olmadı. Cemaatin bilinen isimlerinden Ahmet Kurt öldürüldü. Ahmet Ünlü’nün babası Yusuf Ünlü de 18 Haziran 2001 akşamı, İsmailağa Camii avlusunda bacaklarından kurşunlandı.

Cemaatten biri olmadığı bilinen Yusuf Ünlü’nün kurşunlanmasıyla ilgili farklı iddialar ortaya atıldı. İddiaya göre baba Ünlü, sağda solda “Efendi Hazretleri (Mahmut Ustaosmanoğlu) ölürse yerine oğlum geçecek. Hiç tereddütüm yok” dediği için kurşunlanmıştı.

Cemaatin manevi lideri olarak kabul edilen Mahmut Ustaosmanoğlu artık yok. Cemaatin kaça bölüneceği ve iktidardaki AK Parti ile olan ilişkileri hangi düzeyde sürdürülecek bunu zaman gösterecek.

Kasımpaşalı olarak bilinen Kemal Hut, cemaati Tayyip Erdoğan etrafında kümelendirmek için büyük çaba harcıyor.

Cemaatle yolu kesişenler bir iki değil. Piyasanın tanınmış simaları “dizinin dibinden ayrılmıyor” derler ya aynen öyle. Ünlü mafya lideri Sedat Peker, bu ziyaretçilerden biri idi.

5 Haziran’da böbrek yetmezliğinden hastaneye kaldırılan Ustaosmanoğlu, 22 Haziran itibariyle artık yok. Toplumun erkeklerini sarık ve cübbe, kadınlarınıysa çarşafa sokan isim olarak hatırlanacak. En azından önemli bir kesimi tarafından.

Vaazlarında kızların okula gönderilmemesi yolunda yaptığı çağrılar hep akıllarda kalacak.

“Kızlar katiyen orta, lise ve üniversiteye gitmez. Bunu tekrar tekrar söylüyoruz. Avanaklık etmeyin. 224 bin peygambere gidip danışsanız, 104 kitabı araştırsanız bunun fetvası yoktur. Siz melek gibi, nur gibi kızlarınızı nasıl o gibi yerlere teslim edersiniz.”

İsmailağa Cemaatinin en bilinen özelliği kızların okutulmaması üzerine yoğunlaşmaları oldu. Kızların okula gönderilmemesine gerekçe olarak karma eğitim yapması gösterilir. Ne var ki aynı insanları karma eğitime erkek çocuklarını göndermekte sakınca görmezler. Ahlak, sadece kızların sorunu olmalı tespitini yapıp başka bir şey dememek gerekir sanırım.

Bugün Fatih Camii’nde Cuma namazı sonrasında görülen tablo, Türkiye’de tarikatların gücünü göstermesi açısından hayli önemliydi. Cemaat de zaten daha etkili bir mesaj vermek için önceki gece ruhunu teslim eden bir bedeni, toprağa emanet etmek için bugünü bekledi.

Okutulmalarına izin verilmeyen kadınların, şeyhlerinin cenaze namazı bölgelerinde de görülmemeleri istendi. İsmailağa Cemaati’nin sosyal hesabından, “Hanım kardeşlerimizin, Mahmud Efendi Hazretlerinin bu hassasiyetini dikkate alıp cenazeye katılmamalarını rica ederiz” denildi.

Sağ siyasetçiler bilcümle Mahmut Hoca’nın arkasından onun ne kadar iyi olduğuna ilişkin mesajlar yayınladılar. Paylaştıkları mesajlarla, ölen şahsiyeti yüceltme yarışına girdiler. Erdoğan’ı, Ahmet Davutoğlu’nu, Ali Babacan’ı ve bazılarını anlamak mümkün. Ama hayatı onun fikirleriyle mücadele ile geçen MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ne demeli?

“Kadın sokakta gezecek bir şey değildir. Erkeğe gözükecek bir şey değildir” (Mahmut Ustaouğlu, Hikmetli Sözler-Sayfa 257-258).

“Şeyhin şeklini hayal etmek, düşünmek, Hakkın zikrinden daha faziletlidir.” (Mahmut Ustaosmanoğlu, İrşadü’-Müridin, sayfa. 124)

Ölen zata bu kadar güzelleme yapan siyasileri, partilerindeki kadınlara, “Gidin evinizde oturun” çağrısı yapmaya davet ediyorum.

Siyasi rant adına, inanmadıkları şeyleri söyleyenlere esefler olsun.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

39 YORUMLAR

  1. İrfan dünyasının güneşlerinden; gecenin karanlığında, kendilerine bakılarak yön ve hedef tayin edilen yıldızlar misali, nicelerin gönlünde bir rehber ve mürşid olarak taht kuran; kutlular ufkundan ender insan; ilmiyle âmil, Hak dostu muhterem Mahmut Efendi Hazretleri (Mahmut Ustaosmanoğlu) ruhunun ufkuna yürüdü.

    İlmi, inancı ve ihlâsı ile onbinlerce insana rehberlik etmiş, onların gönüllerinde şeâire, sünnet-i seniyyeye bağlılık aşk ve heyecanı uyandırmış, zamana inat Hz. Peygamber Efendimizin (aleyhi ekmelü’t-tehâyâ) ve onun raşid halifelerinin izinde yürümekte sebat etmiş ve bu hususta hiçbir kınayıcının kınamasına itibar etmeden bir ömür o yolda ilerlemeye Allah’ın inayeti ile muvaffak olmuş bir gönül insanıydı.

    Rabbim ektiği ilim ve maneviyat tohumlarını bereketlendirsin. Müntesiplerini ve halkasında yetişen hocaları Efendimizin (aleyhi ekmelü’t-tehâyâ) ahlakına sahip, sünnet-i seniyyesinin ruhunu kavramış, ilimleriyle âmil ve amellerinde ihlâsa muvaffak kılmak suretiyle Efendi Hazretleri için ilânihâye devam edecek bir sadaka-i cariye kılsın.

    Zat-ı âlilerine Cenab-ı Erhamü’r-Râhimîn’den rahmet ve mağfiret diler; kıymetli aile efradına, bütün ihvân u mürîdânına, derslerini müzakere ve kutlu halkalarına iştirak şerefine nail olan talebe, dost ve yakınlarına taziyetlerimi bildirir, sabr-ı cemil niyaz ederim.

    M. Fethullah Gülen
    (https://www.tr724.com/fethullah-gulenden-mahmut-ustaosmanoglu-hocaefendi-icin-taziye-mesaji/)

  2. Yazarimiz Osmanli ve sahabe tarihine yönelik yazilarina son verdikten sonra sinegin yagindan ne cikaririm dönemine girmis olmali. Ne de olsa Hizmet icinde bu tip hicbir yaraya merhem olmayan tartismalara göz kirpan bir kitle olustu. Bu kitlenin hosuna gidecek her türlü ayrinti var, Sedat Peker mi istersin, Devlet Bahceli mi istersin, kadinlarla ilgili görüsler mi dersin, bütün sinir uclarina dokunmus. Yazmiyor ama bagiriyor resmen: Hocaefendi o taziyeyi niye yayinlatti?
    Gülsen mi aglasan mi sasarsin. Adam Murat Bardakci gibi popülist tarihcilik yapiyor ama yazisina attigi basliga bakin!
    Yazar yazilariyla dünyayi bambaska bir yere cevirmek icin tarih yazmaya devam ediyor. Bitmedi, efsane geri dönüyor.

  3. Sahabeye çemkiren bir adam, muhterem Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi hazretlerine mi çemkirmeyecek!

    Karabay soyisimli adamın, “ben beş yıl içeride yattım” diyerek gerçek ismini bile vermeden, perde ardından yaptığı salvoları, Türk ve İslam büyüklerine yaptığı hakaretleri okutan tr724 ekibine teşekkür ederiz (!)

    Dün toprağa verilen asrın en mühim tarikat şeyhlerinden olan Mahmut Ustaosmanoğlu Hocefendinin ardından yukarıda yazdıklarını, “düşünce özgürlüğü” diyerek basmak da,

    …aynı adamın 15 Ağustos 2021 tarihli “https://www.tr724.com/muaviyenin-kerbelaya-giden-yolda-dosedigi-taslar/” makalesinde ve benzerlerinde sahabe efendilerimiz hakkında yazdıklarını basmak da…

    …Aynı tarihten bu yana okuyucular tarafından defalarca uyarılmasına karşın aynı sayfada “Okur” isimli yorumcunun: (haşa) “Sonunda yillardir söyledigimi bir Cook müslüman ufak ufak söylemeye basladi. Muaviye bir alçakti. Alcaklar icin sahabe vs demek uygun degil bana kalirsa” demesini de “düşünce özgürlüğü” diyerek basan ve bugüne kadar 10 ay üç gündür (307 gün) silmeyen arkadaşlar…

    …eğer bu yazdığım yorumu basmazlarsa ahlaki durumları ile ilgili iyi bir değerlendirmede bulunamam…

    Hiç olmazsa Mübareği tanıyan bilen ve seven ya da “mübalağa zımni yalandır” diye öğreten Büyüğümüzün taziyesinde yazdıklarına itimat edenler, bu arkadaşlarımızın düşünce ve basın özgürlüğü anlayışından yararlanarak yorum yazsınlar ki, Nakşi kardeşlerimiz yukarıda yazılanlara bakıp da hepimizin aynı şekilde düşündüğünü sanmasınlar!

    • Yukarıdaki yorumunuz çok güzel.

      Sayın M. Ahmet Karabay beyin, özelikle İslam ve Türk-İslam tarihi ile ilgili yazılarını okuduktan sonra bir Abiye, yukarıda örnek olarak verdiğiniz sahabeye tr724 sayfaları arasında verdiğiniz örneği de gösterip “bizim medyada bu tip yazıları görmekten duyduğum üzüntüyü ifade ettim. Abi: “iyi ama tr724’ün bizim olduğunu nereden çıkarıyorsunuz” deyince rahatladım. “Bizim” değilmiş.

      “Hakaret içeren yorum yayınlamayız” deyip sahabeye “alçak” denilmesini yayınlamak ve aylarca silmemek, belli bir kastın ifadesi olsa gerek. Acaba aynı kelime Sayın yazara, sayın editöre… söylenseydi yayınlanır mıydı? Ya da bugüne kadar tutulur muydu?

  4. Müslümanların arasını açmaya çalışmak, münafık ve kafire pek yakışsa da Müslümana hiç yakışmaz.

    “Kızlar katiyen orta, lise ve üniversiteye gitmez. Bunu tekrar tekrar söylüyoruz. Avanaklık etmeyin. 224 bin peygambere gidip danışsanız, 104 kitabı araştırsanız bunun fetvası yoktur. Siz melek gibi, nur gibi kızlarınızı nasıl o gibi yerlere teslim edersiniz” kısmını alıp hemen ardından gelen, kızlarımız için bayan öğretmenlerin ders vereceği, bayan yöneticilerin olacağı eğitim müesseseleri, özel okullar (medreseler) açılması tavsiye etmesini görmezden gelmeyi, dürüst gazetecilikle bağdaştırmak kolay değil.

    Biz, bizim eserlerimizden bir cümleyi “cımbızlayıp” yorum yapanlarla ilgili ne düşünüyorsam, aynısını düşünüyorum.

  5. Bu yazınızın bazı bölümlerine katılmak mümkün değil..biraz sert olmuş…özellikle kadınlar kısmını eleştirmeniz…kadınlarla ilgili biz de çok çekiyoruz…neyse…
    Ben de, “Allah rahmet etsin diyemiyorum…bu kadar zulüm var ülkede…sen başını kuma sok…kendin çal kendin eğlen…bu gibilerin hepsinin semeresini toplasan benim iki sabi yavrumun, evinden yurdundan ayrılırken döktüğü gözyaşının bir damlasını karşılamaz….meriçten geçerken girdikleri şoku karşılamaz…daha nice yavrular,hastalar,yaşlılar…bu kadar zulüm…neden dilsiz şeytan oluyorlar anlayamıyorum….
    Bir de maalesef şu anda ülkenin başındaki haydutlar, haramiler, fasiklar, münafıklar herşeyimizi çaldılar…duygularımıza varana kadar….keşke şu cenaze merasimine şov demeseydik…şov demekle kesinlikle haklısınız…keşke fatihalarla, yasinlerle, hatimlerle ben de katılabilseydim…biliyor musunuz içim yanıyor…ama bu duygular artık mümkün değil…hep birlikte Allah’ın o müthiş, o çetin adaletini bekleyip göreceğiz…
    Yazık oldu bir nesle, belki de iki nesle…bu zulme bilerek kim katkı yaptıysa, yapıyorsa Allah onlara lanet etsin…
    Herhangi bir yerde zerre zulüm varken, inanan insanların normal hayatlarına devam etmesi, dine hizmet ediyorum demesi, yemesi, içmesi dehşet birşey…aklım havsalam almıyor…ki zulüm artık arş-ı âla’ya ulaştı…yazık…Bunlar böyle bir Allah’a inaniyorsa, böyle bir Allah’tan medet umuyorlarsa ben o Allah’a inanmam….kaldıki zulümle,zalimle ilgili nasslar çok net ortada…bu nasslar burda dururken sen çal sen oyna…oh ne güzel…
    Rabbim bize feraset versin, ihlas versin…Ah müslüman ah…

    • Yahu Mahmut Efendi Hazretleri yıllardır hasta ve dünya işleriyle ilgilenmiyor. Nerede kafasını kuma gömmüş, kendi çalıp kendi eğlenmiş. Hakkında yorum yaptığınız kişiyi tanımıyorsunuz. Yaşadığınız acılar olsa gerek böyle saçma yorumlar yazmanıza sebep olan. Allah sizin de yardımcınız olsun. Cenaze merasimi şovmuş. El-insaf! Hacı Kemal Erimez’in cenazesi şov muydu? 100 Binlerce talebe yetiştirmiş birinin cenaze namazı nasıl olabilirdi ki başka!

    • Mustafa Bey, Allah rahmet eylesin diyememeniz elbette ki önemli…
      Muhtemelen sizin, benim ve yedi ceddimizin ardından ‘Allah rahmet eylesin’ duasını yapacak olandan fazlası Mahmut Hocaefendi’nin ardından yapılmıştır, yapılacaktır.

      Elbette ki kardeşlerimizin, çocuklarının, “evinden yurdundan ayrılırken döktüğü gözyaşının” nezdi Uluhiyette bir karşılığı vardır…
      Ancak, 1929-2022 yılları arasında (lütfen tarihi düşünün) İslam’a, Şer’i Şerife, Sünnet-i Seniyyeye -tam 93 yıl- Allah rızası için verilen emek, yetiştirilen onbinlerce talebe ve dökülen gözyaşının semeresini “iki sabinin bir damla gözyaşından değersiz” görmeyi ifade edecek kelime bulmakta zorlanıyorum.

      *) Eğer Türkiye’deyken hangi makam ve mevkide olursanız olun, zalimin zulmüyle ilgili konuşabiliyorduysanız,
      *) Şu an Türkiye’de kalan akrabalarınız, arkadaşlarınız konuşabiliyorlarsa,
      Türkiye’dekilerle telefonda konuşurken onlara zarar gelmesi endişesi duymadan istediğiniz gibi konuşabiliyorsanız ya da onlar öyle konuşmanıza karşın sizinle iletişime devam ediyorlarsa,
      *) Bulunduğunuz ülkede “önce dil öğrenmem lazım, iş bulmam lazım” deyip bir köşeye çekilmediniz, hareketin bir ucundan tuttunuz, sorumluluk üstlendiniz, medyaya demeçler verdiniz, zalimin zulmünü anlatmayı başarabildiyseniz,
      *) Sizin gibi Meriç’in diğer tarafına geçmiş on binler bunları yapabiliyorsa,
      “neden zalimin zulmünü haykırmadı?” diye sormayı düşünebilirsiniz.

      Yaptığı onca fedakarlık sonrasında, yapmadığıyla iftiraya uğrayan milyonlarca insanın düşürüldüğü durumu görüyorsunuz. Biz takım elbise ve kravat perdesinin ardında hak ve hakikat adına güzel şeyler yapmaya çalışıyorduk. Bu kardeşlerimiz sarık, şalvar, sakal, çarşaflarıyla mülaheme mi yapsınlar!

    • Müstear isim kullanıp, aşağıda hemen görebileceğiniz gibi, kimliğinin anlaşılabileceği korkusuyla kepinin ardına sığınan birinin -ki özellikle yazılarından anladığımız kadarıyla Türkiye’de ve bu şekilde davranmakla bence doğru olanı yapıyor- yazısının altına Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi hazretleri neden çıkıp açıkça konuşmadı, bu apaçık dilsiz şeytanlıktır şeklinde yorum yaptığınızın farkındasınız değil mi?

  6. Sayın Yazar,
    “Mahmut Ustaosmanoğlu popülistliği” adını verdiğiniz yazınıza, güya muhafazakar siyasilerin vefatı suistimal ederek medya popülistliğini ele alacakmış gibi başlayıp, merhumun, “Türkiye’nin bugüne düşmesinden sorumluluğuna”, derin devlet tipi cinayetlerin “cemaat içi cinayetler” şeklinde uzunca yorumuna, mübarek bir cemaatin ve muhterem Üstadlarının tenkidine kadar evriltmişsiniz.
    Önce adını koyup yazıya başladınız ve ilk paragrafın sonuna kadar dayanamayıp, makalenin adıyla uyumlu birkaç cümleyi yeterli görüp, sadece tenkit damarınızla yanaşmışsınız.
    Bari makaleyi bitirdikten sonra adını düzeltseydiniz.
    “Nasıl olsa her yazdığımı okuyorlar” diye düşünmüyorsunuzdur umarım.
    Doğru bulmuyor; kınıyorum.

  7. Ahmet beyin üç dakika kadarını verdiği vaazın tamamı: Mahmud Efendi Hazretleri’nin 1996 senesinde Ahmet Yesevi Külliyesi’nde yaptığı sohbet başlığıyla https://www.youtube.com/watch?v=bfA8Ju1wumE linkinden izlenebilir.
    Rahmetli Şeyhimiz, binlerce eğitim kurumu açmış biridir. Kızların okumaması taraftarı olmakla, akıl baliğ kızların erkeklerle aynı sınıfta okumasına karşı olmak arasında çok fark vardır.
    Aklı olan insanların aradaki farklı farkedeceklerini umuyoruz.

  8. Korkunç br yazı. İçeriğindeki analizlerin tutarsızlığını geçtim türk medyasından alıştığımız empati yoksunu, etiketleyici, meselelerin arka planına bakmayın basmakalıp ifadelerle dolu. Böyle sitelerdeki yazarlardan biraz tutarlılık ve özen beklenmez mi? Yazarın bu kalitesiz, özensiz yazısını siteye koyan editörlere de oldukça şaşırdım.
    Böyle yazıları zaten ülke sosyal medyasındaki avam içeriklerde görüyoruz. Biraz daha kaliteli bir şeyler okuyalım diye geldiğimiz mecrada karşılaştığım şeylerden dolayı hayretler içerisindeyim.
    Biraz akil bir insan bu komik ve saldırgan yazının buraya hiç yakışmadığını farkedecektir. Lütfen biraz daha karşı tarafı kucaklayıcı, etiketten uzak içerik olmasına dikkat edin.

  9. Cenazesine ülkenin diktatörü gelmiş, bir konuşma yapmış.
    Demek ki, ölen kişi sağlığında yapılan haksızlıklara, zulümlere ses çıkarmamış…
    İlim insanı, dini hizmetleri… Hangi ilmi miras bırakmış? Kız çocuklarının okutulmaması ilmini mi?
    Böyle bir “ilmin”, dindarlığın değeri nedir ki?

    • “En kat’î fazilet odur ki, düşmanları dahi o faziletin tasdikine şehadet etsin” diye bir şey duymuş muydunuz? Hutbe-i Şamiye s.14’de geçiyor…

      Mevalana’nın ardından yalnız Müslümanlar değil Yahudiler ve Hristiyanlar da yürümüşlerdi diye duymuş muydunuz?

      F. Gülen Hocaefendi vefat ettiğinde, Papa taziye gönderse alınacak mısınız?

      Ülkenin diktatörünün gelip konuştuğu cenaze töreninde F. Gülen’in taziyesini de okumuş olsalardı ne diyecektiniz? Siz okudunuz mu? Nasıl yorumluyorsunuz?

      • F. Gülen´in taziye yayınladığını gördüm. Önce fazla ilgimi çekmedi, sonra okudum.
        Vefat eden bir kişiyi ardından hayırla anmaktır diye anladım ilk önce. Sonra yukarıdaki yazıyı okuyunca, ve bu kişinin ve cemaatinin görüşlerini öğrenince dindarlar adına hayal kırıklığım daha da arttı.
        Bana göre F. Gülen´in taziyesi kendi tercihidir. Saygısızlık etmek istemem. Ama beni bağladığını veya benim duygularıma tercüman olduğunu söyleyemem.
        Dini bir cemaat bu çağın anlayışına çok uzak dini görüşleri savunuyorsa, ahlak anlayışı büyük ölçüde cinsel odaklı ise, kadınları hayatın dışında tutmaya çalışıyorsa, kılık kıyafet anlayışında çağın çok gerisinde kaldı ise, “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” prensibini bilip haksızlık karşısında susuyorsa, hatta bu haksızlıkları oyları ile destekliyorsa, veya zulmü görebilecek kadar aklını kullanmaktan acizse… benim için böyle bir cemaatin pek bir değeri yoktur. Bunların ilim adına ürettiği şeylerin de çok değerli olduğunu düşünmüyorum.

      • “F. Gülen Hocaefendi vefat ettiğinde, Papa taziye gönderse alınacak mısınız?”, diye soruyorsunuz.
        Niye alinayım ki? Papa büyük bir dinin temsilcisi. Saygın bir insan. Onların da modern çağla bazı sorunları var. Bu kendi meseleleri.
        Ama Papa zalim bir diktatör değil ki.

  10. Ben yukarıdaki yazıyı beğendim. Okuyucu yorumlarının çoğuna katılmıyorum.
    Kalitesiz deniyor. Sizce yazıda kalite nedir?
    Yazı bu siteye yakışmıyormuş. Niye yakışmıyor? Cenazesine binlerce kişinin katıldığı bir kişinin farklı yönlerine ışık tutuyor. Tutmasın mı?
    Bu kişinin bir tarikat lideri olması onu eleştirmeye engel mi? Tarikat şeyhi olsa ne olur?
    Ayrıca: Ölen kişinin İslam anlayışının Taliban´ın İslam anlayışından farkı nedir? Dünyanın ihtiyaç duyduğu İslam anlayışı bu mudur?
    Ben yukarıdaki yorumları okuyunca Atatürk´ün zamanında ne kadar doğru bir iş yaptığını, laik kesimin de birçok tezinde ne kadar haklı olduğunu düşünmeden edemiyorum.

    • Yazida kalite popülist olmamasidir, bugün bu iyi gider, alicisi da var yazalim düsüncesiyle yazilmamasidir.
      Bugün havuz medyasi, CHP medyasi, MHP medyasi, Perincek medyasi ve bilimum Türk medyasi kendilerince Hocaefendi ve Hizmet´in farkli yönlerine isik tutuyorlar.
      Tarikat seyhleri de elestirilebilir, Hocaefendi de elestirilebilir, ikisi de insandir, hata da yapabilirler. Fakat elestirmek icin her yol mübah degildir.
      Ölen kisinin Islam anlayisinin Taliban´in Islam anlayisindan baya bir farki var. Bugün Talibanin icra ettikleri ile Ismailaga Cemaatini icra ettikleri arasindaki fark ortadadir. Adam kendi cemaatine kizlari söyle okullarda okutmayin aha böyle okullarda okutun demis. Bu kadar! Hepsi bu! Hani devleti kutsamayacaktik?
      Sayet fikhi acidan bakacaksak Hizmet mensuplarinin dini kaynaklari ile Talibanin dini kaynaklari arasinda da bi fark yok. Bizden biri de öldügünde fikhimiz bir diye böyle yazilar mi yazilsin?
      Insanlarin dünyanin ihtiyac duydugu Islami yasamasi gerekmiyor. Herkes Islami istedigi sekilde anlar ve yasar. Kimse dünyayi memnun etmek zorunda degil. Herkes mesrebince, derecesi kadar, akli yettigi yere kadar.
      Atatürkün zamaninda hicbir seyi dogru yapmadigini zaman bize gösterdi. Zaman en iyi ögreticidir. Erdogani basimiza cikaran Atatürk, onun Köy Enstitüsü menseli ögretmenleri ve CHP´dir. Türkiye bu elbiseyi zorla giymedi. Bi kabadayi ben bu isi hallederim dedi ve hallediyor. Evet bizim aptalliklarimizi da unutmamak gerek elbet.
      Ama asil enresan olan su: Bi insan grubu düsünki, nerdeyse 10 yildir yemedigi dayak, ugramadigi iftira, yalan kalmamis, ama hala kalkip önünü arkasini düsünmeden, sorusturmadan, ayni bizde oldugu gibi bi dogruya bin yalan katmislar midir diye düsünmeden, bu insanlarin icinde de ajanlar, yedirilmis icirilmis kisiler var midir diye akil etmeden, bu adamin kac senedir cemaati üzerinde söz sahibi olmadigini dahi bilmeden tipki sabah aksam asagiladigi AKPliler gibi davranip her seye oldugu gibi inanmasi.
      Bilemiyorum acaba adamin sakali, cübbesi, sarigi mi ters geliyor da böyle bi haller oluyoruz, asagiladigimiz insanlara dönüyoruz, dogrusu arastirmaya deger bir psikoloji

      • Raci bey,
        ben Türkiye´de yaşamıyorum. Yazıya konu olan kişiyi de tanımam. Sadece daha önce bazı haber sitelerinde fotoğrafını gördüğümü hatırlıyorum. Ama bu kişinin cemaati hakkında bazı okuduklarım, cenazesinde yaşananlar ve yukarıdaki yazı bende bir fikir oluşması için yetti. Bu girişten sonra birkaç not halinde size cevap vermeye çalışayım:
        1. Bu insanın kaç senedir cemaati üzerinde söz sahibi olmadığını, cemaatin içine birilerinin sızmış olabileceğini vs. ifade ediyorsunuz, konu hakkında yeterince bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğumuzu söylüyorsunuz. Girişte de dediğim gibi, söz konusu kişiyi tanımam. Ama bir kişi hakkında fikir sahibi olmak için hakkında doktora çalışması yapmaya da gerek yok. Adam ölmüş, cenazesine ülkenin diktatörü gelmiş, konuşma yapmış. Cemaati de bu görüntülerin bir parçası olmuş. Bu tablo, ölen kişinin ve cemaatinin yapılan zulümlere karşı çıkmadığının, bu diktatörlüğün büyük ölçüde destekçisi olduğunun bir işaretidir.
        2. „Ölen kişinin İslam anlayışının Taliban İslam anlayışından farkı var“, diyorsunuz. Ben ilahiyatçı değilim, ama göze çarpan benzerlikler var: Kadınlar sokağa çıkmasın, çarşaf giysin, erkekler cübbe-sarık giysin, uzun sakal bıraksın… Bu benzerlikler göze batmıyor mu sizce de? “Kadından memur olmaz, kadın mektebe gitmez” diyor. Daha ne desin? Siz bu ifadeleri kabul ediyor musunuz? Veya şu ifade: “Çok acayip bir zamandayız. İki karı almak çok zor”. Bütün problemleri çözdük de, iki karı alamadığımız için mi mağduruz şimdi? Antiparantez belirteyim, iki karı meselesi paraya bakar, bugünün zengin ve güç sahipleri için böyle bir sorun yoktur. Nitekim bu cemaatinin tanınan isimlerinden Cübbeli Ahmet´in de wikipedia sitesine göre iki karısı ve sekiz çocuğu varmış.
        3. “Yazıdaki kalite popülist olmamasıdır, bugün bu yazı gider, alıcısı var düşüncesiyle yazılmamasıdır” diyorsunuz. Bence bu tanımlama ikna edici değil. Yazar okuyucu kitlesine göre yazar, bazen tahrik de etmek isteyebilir. Ama okuyucunun beğeneceğini veya okuyacağını düşündüğü bir yazıyı yazması bana göre popülist bir yaklaşım değildir ve yazının kalitesine halel getirmez. Bence popülist bir yaklaşım, yazarın inanmadığı, okuyucunun duymak istediğini düşünerek yazdığı yazıdır. Bu noktada popülist olan yazar değildir. Popülist, o cenaze namazına gelen, safa duran, konuşma yapan, kendini gösteren, büyük ihtimalle inanmadığı şeyleri söyleyen siyasetçilerdir. O siyasetçiler eğer samimilerse çıksınlar ölen kişinin sözlerini savunsunlar.
        4. “Atatürk zamanında hiçbir şey doğru yapılmadı. Erdoğan´ı başımıza çıkaran Atatürk” sözümüze gelince. Erdoğan´ı başımıza çıkaran Atatürk değildir. Erdoğan´ı orada tutan Müslüman-dindar kesimin söz konusu cemaat gibi olusumların etkisi ile cumhuriyet dönemi ile barışık olmamalarıdır. Dini anlayışlarının şekilcilikten ibaret olmasındandır. Kendilerini dışlanmış hissetmelerinden ve Erdoğan ile bu dışlanmışlığı aşmış olduklarına inanmalarındandır. Daha başka sebepleri de olabilir bunun…
        5. Bana vermiş olduğunuz cevabınızın sonunda “Bilemiyorum acaba adamın sakalı, cübbesi, sarığı mı ters geliyor da böyle bi haller oluyoruz” diyorsunuz. Bana göre bu kesimin İslam anlayışı cazip değil. Neden? Şekilci. Bu şekilciliğin içinde bu çağ ile barışık değil. Bir de şu var: Memlekette bu kadar zulüm varken bunların iktidarın yanında yer almaları aslında her şeyi anlatıyor.

        • Ismail bey,

          Konumuz, sizin de yazdiginiz gibi, söz konusu kisidir, cemaati degil. Yillardir cemaatinin üzerinde kontrolü olmayan bir kisi hakkinda bazi okuduklarinizi ve popülist bir yazi oldugu her halinden belli bir yaziyi okuyarak bi fikir elde ettiginizi kendiniz beyan etmissiniz ki bu sizin icin cok üzücü bir durum. Iste böyle bizim hakkimizda da sagdan soldan duyduklariyla fikir elde eden yiginla insan var. Artik bu insanlari asagilamazsiniz umarim.

          1. Yillardir birakin cemaatini yönetmeyi, kendini kisisel durusunu dile getirecek kadar bile sagligi yerine olmayan bir insani yapilan zulümlere karsi cikmadi diye diktatör destekcisi olarak görmek bir zulümdür. Bu zulmü görmek icin de benim doktora yapmam gerekmiyor. Diktatör Erbakanin cenazesine de geldi, her sene de kabrini ziyaret eder. Erbakanin bunda sucu ne?
          2. Ismailaga cemaati Mahmut Ustaosmanoglu liderliginde ve daha sonra Istanbulda bi semtte kendi yasam alanini olusturdu, bu yasam alanini genisletmek icin silahli eylemler gerceklestirmedi, kendilerince dükkan dükkan dolasip teblig yaptilar.
          Mahmut Ustaosmanoglunun kadinlarla yönelik görüsleriyle ilgili olarak Mahmut Akpinar´in yazisinin altina bir yorum biraktim, orayi okursaniz Taliban ile cok farkli motivasyonlara sahip oldugunu görürsünüz. Ismailaga Cemaatinin bu konudaki tavri tamamen kendini korumaya yönelik bir durustur ve direkt Atatürkle alakali bir durumdur. Sen insanlara öyle bir kadin portresini dayarsan o da kalkar kumayi kabul eden kadin portresinde inat eder. Ülkenin bütün kadinlarina dayatmadigi sürece de bizi ilgilendirmez yani. Bu bakimdan kücük bir semtte kendi capinda kendini korumaya almis bir cemaati Talibana benzetmek de bir zulümdür.
          3. Popülist yazar taniminiz cok ilgincmis. Bir ilginc olan da popülist siyasetciyi de isin icine katarak magdur insanlarin duygularina oynamaktir: „Hey magdur millet duydunuz mu, Sedat Pekerle görüsen, kadinlar icin sunu sunu söyleyen ve en önemlisi zulümlere ses cikarmayan adamin cenazesine popülist diktatör de gelmis. Bu adama Hocaefendi taziye gönderdi ama pşşşşt, ben bi şey demedim haa“
          4. Ismail bey, lütfen Türkiyenin sosyolojisini bilmeden yorum yapmayin. Türk toplumunun ekserisi köyden büyük sehirlere göcmüs ve gerekli entegrasyon sartlarina sahip olmadiklari icin onlara kendi seviyelerinde hizmet götüren cemaatler sayesinde ancak „kasabali“ olabilmislerdir. Siz bu insanlari bir cirpida sekilcilikle suclayamazsiniz. Hele hele cumhuriyet dönemi ile barisamadilar demeye hic hakkiniz yok. Erdogani basimiza cikaran Atatürktür. Batililasma Osmanli ile baslayan bi sey, sayet o dönem dogal bir sekilde ilerleseydi, insanlarin giyimine-kusamina, ezanina-namazina, semahina-semasina ilisilmeseydi, Avrupa ülkelerinin sectigi bir yoldan ilerlenseydi, dindarlar cogunluk olarak tamam bizim yerimiz de burasiymis diyebilirlerdi.
          Atatürk bunun tam tersini yapmakla kalmadi, kafaladigi beşte birlik bir nüfusu dindar kesime hem efendi hem düsman yapti.
          Bu platformda birkac kez yazmistim, yineleyeyim: Bu ülkede televizyon dizilerinde cami, ezan ve en önemlisi basörtülü insan ekrandan sürülmüsse ve bu Erdogan zamaninda bile devam edebiliyorsa burada korkunc bir zihniyet var demektir.
          Bence Atatürkün hayatini coklu okumalarla tekrar okumalisiniz: Orada emellerine ulasmak icin yeri geldiginde dini ve padisahi arac olarak kullanan, gerektiginde adam öldürmekten cekinmeyen, rakiplerini ortadan kaldirmak icin türlü senaryolar tezgahlayan, zenginligine zenginlik katan, icabinda coluk-cocuguna varana kadar binlerle insani canindan, yerinden-yurdundan eden bir Erdogan göreceksiniz. O sucladiginiz insanlar da onun Türkiyesinde yasamaktansa Erdoganin Türkiyesinde yasamayi tercih etmislerdir ki, ekonomi biraz daha kötülestiginde onlarin oraninin da beste bire düsecegini göreceksiniz.
          Bi tarafta beste birlik oranda Atatürkcüler, diger tarafta beste birlik oranda Erdogancilar. Peki siz neredesiniz? Ben Türkiyede degilim ki diyeceksiniz biliyorum. O zaman su sekilciligi birakin. O carsaf giymis, su sakal birakmis, size ne?

    • “Atatürk´ün zamanında ne kadar doğru bir iş yaptığını, laik kesimin de birçok tezinde ne kadar haklı olduğunu düşünmeden edemiyorum.” demişsiniz. Hangi tezler onlar? Atatürk hangi işinde doğru yapmış? Yani bir tarih ancak bu kadar unutulmuş olabilir. Şu an yaşadığımız sıkıntıların en büyük müsebbiplerinden biri Atatürk’tür ve onun müslüman bir toplumu zorla sekülerleştirme, Batılılaştırma ve dinsizleştirme çabasıdır. Atatürk’ün İslam’la ilgili pek çok aşağılayıcı sözü var. Bunlar öyle gizli saklı sözler de değil, gayet açıp kitaplarda bulabileceğiniz sözler. 1937 yılındaki TBMM tutanaklarında Meclis’te yaptığı bir konuşma geçiyor ve o konuşmada şöyle diyor: “Dünyaca malum olmuştur ki bizim devlet idaresindeki ana programımız Cumhuriyet Halk Partisinin programıdır. Bunun kapsadığı prensipler idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat, bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmaları ile asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gayipten değil doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz”. Daha bunun gibi birçok söz bulabilirsiniz. Bunları Kemalistler (özelllikle de ateist veya deist olanları) gayet iyi biliyor, saklamıyor, gururla söylüyor. Murat Bardakçı’nın kendisi Atatürk için pozitivistti ve ateizme daha yakındı diyor.

      Hak verdiğiniz laik kesimi görmek için Ekşisözlük’e girin. Orada kendilerinin yorumlarını ve görüşlerini bol bol bulabilirsiniz. Bizim ülkemizdeki laiklik hiçbir zaman Amerika veya İngiltere’deki gibi kimsenin kimseye karışmadığı sekülerizm şeklinde olmadı. Fransa’daki gibi militan laiklik, yani din düşmanlığı ve dini mümkün olduğunca toplumsal hayattan çekmek, onu tamamen bireye indirmek, bunu da gerekirse zorla yapmak şeklinde oldu. Hristiyanlık bir cemaat dini olmadı hiçbir zaman, o yüzden onu bireye indirmek kolay oldu, pek bir dirençle karşılaşılmadı. Ama İslam sadece bireysel hayatı değil toplumsal hayatı da düzenleyen, hayatın kendisi olan bir dindir. Bizim militan laikler bunu bireye indirmeye çalıştıkça direnç gördü. Başaramadılar da zaten. Aslında kısmen başardılar. Günümüzde Türkiye’de artan ateizm ve deizm AKP’nin suçu olduğu kadar işte bu laikleştirme politikasının da nesiller sonra ortaya çıkan sonucudur. Ateist ve deist olanların birçoğunun ailesi de laik hayat tarzını babadan benimsemiş insanlar. Bu bir tesadüf mü?

      Tekrar söylüyorum. En laik ve Atatürkçü tayfa ekşisözlük’te. Her gün tonlarca yorum yazıyorlar. Ben ekşisözlük üyesiyim ve her gün giriyorum, okuyorum. Siz de girip okuyun ve neslin düştüğü hali görün. Hala burada Atatürk’ü ve laik kesimi savunabiliyorsunuz. Siz de o zaman çocuklarınızı laik tarzda, laik ortamlarda yetiştirin. Ama onlar ya da torunlarınız birçok günahı normal görmeye başlarsa da kendinizden başkasını suçlamayın.

      • Yusuf bey,
        konu çok derin. Burada hepsine cevap verme ve tartışma imkanımız yok. Benim olaya bakışım şöyle:
        Atatürk de bir insandır, yaşamıştır, yapacaklarını yapmış, gitmiştir. Günahları-sevapları olabilir. Ama dini şekilciliğe batmış bir toplumu ileri noktalara taşıma iradesinde benim açımdan bir şüphe yoktur. Bu konu çok şu götürür, ama şimdilik bu kadarı ile yetinelim.
        Müslüman kesimin bence hatası şu: Kendini mutlak doğru noktasında görüyor, sorgulamıyor. Çağa da ayak uyduramıyor. Ama bütün problemlerin çözümü ve reçetesi kendinde sanıyor. Ama hiç bir problemi de çözemiyor. Müslümanlar bir ülkede ne yapar, AKP tecrübesi bunu gösterdi.
        Dini kesim yapısı gereği her şeye dini gözlükle bakıyor. Ama hayatın değişik alanları ile ilgili elinde bir çözüm yok. Ama var sanıyor. Bilmiyor, ama bilmediğinin farkında değil.
        Atatürk ile ilgili son söz. Atatürk deist olabilir, ateist olabilir. Bunun bizim için pek önemi yok. Devlet yönetiminde önemli olan yöneticinin inancı değildir. Kanunlar adil mi, bunlara uyuluyor mu, herkese eşit davranılıyor mu, bu önemlidir.
        Şu anda Türkiye´de gördüklerimizden hala ders almıyor muyuz? Adam konuşmasına euzu besmele ile başlıyor, ama adamın yönettiği ülkede farklı karar veren hakimler sürülüyor, içişleri bakanının suç işleyenlerle fotoğrafları çıkıyor, adam ülkenin parasını nereye harcadığının hesabını vermiyor.
        Daha fazla açıklamaya gerk var mı?

  11. TR724 editörleri manşette Hocaefendi’nin taziyesini tutmak yerine; kim olduğu belli olmayan müstear bir kalemin trol edasıyla, bizim değerlerimiz ve üslubumuzla bağdaşmayan, faidesiz ve ‘ölülerinizi hayırla anınız’ hadis-i şerifi’ne ters yazısını gün boyu manşette tutarak ne fayda gözetiyorlar bilemiyorum.

    Cenab-ı Hak, sizlere de bizlere de akıl-ı selim ve istikamet versin.

  12. YAZININ HER CÜMLESİNE
    YORUM YAPILDI
    PEKİ ÇU AŞAĞIDAKİ CÜMLEYİ YALNIZCA BEN Mİ OKUYUP DEHŞETE KAPILDIM???…

    Böyle bir cümle sarfedilmiş mi?,
    uydurma mı?,
    normal bir fikir/düşünce mi???

    “Şeyhin şeklini hayal etmek, düşünmek, Hakkın zikrinden daha faziletlidir.” (Mahmut Ustaosmanoğlu, İrşadü’-Müridin, sayfa. 124)

    • Ben de size söyle bir sey sorayim: Kur´an´i yüzünden okuyup her harfi icin 10 sevap almak mi Kur´an okumaktir, yoksa bir Kuran sohbetine katilip mealiyle, tefisiriyle, hele bi de Risale yorumuyla dinlemek mi Kuran okumaktir?

      Bence ikincisi Kuran okumaktan asil maksattir. Her birimiz ilahiyatci degiliz, kaldi ki, ilahiyatcilar bile kendi aralarinda tartisma halinde. Sebebi ne peki bunun? Peygamberimizin (sav) hayatta olmamasi. O´na direkt soramiyoruz.

      Seyhin seklini hayal etmenin Hakkin zikrinden daha faziletli olmasiyla ilgili söylemdeki iddia su: Peygamberimiz hayatta olmadigina göre Allah´i dolu dolu yasayan birine sikica baglanmadiktan sonra onu hakkiyla anlayamayiz, kendi basina zikretmen seni metafizik gerilime sokmaz. Bu düsünce eger istismar edilen bir düsünce degilse akli gözlerine inmis yiginlar icin tutarlidir.

      Bazi insanlar yalniz basina okurken bile anlayacak kapasitededir. Bazilari icin dinlemek yeterlidir. Veya bilemiyorum belki de yeterli degildir de o yüzden bizim de Hocaefendimiz vardir. Nitekim Hocaefendinin de bizi uykudan uyandirmak icin söyledigi radikal cümleleri oldu gecmiste.

  13. Yazar, bu toplumdaki dini bahane edip yapılan çeteleşmelere, adam kayırmalara, konjonktüre göre adalet ve hak kavramlarının istenilen yere çekilmesine gıcık kapmış bir kere. Dinde kesin hükmü olmayan, topluma ve zamana göre değişebilecek şeylerin bu şeyhlerin ağzından çıkan sözlerle o şeyhin kendi görüşüne göre “nass”laştırılmasına karşı. Kadını sayı ile gören zihniyete, erkek egemen bakışa, ve ikiyüzlülüğe karşı.
    O sebeple size göre fazla gelebilir eleştirileri ama çok insana göre hafif bile sayılır. Dikkat çektiği noktalar önemli: vurulanlar, yaralananlar hep bir güç mücadelesi. Cemaate yanaşan siyasiler, suçlular, güç heveslileri. Sizin cemaatinizde de oluyor(du) bunlar, bu seviye ve şekilde değil ama yine de hoşunuza gitmeyecek şekilde. Malum olaylar yaşanmasa ve Hocanız güçten düşse sizde de neler olurdu bilemiyoruz.
    Diğer yandan okullar şöyle olmalı yoksa okullara yollamayın kafası faydasız bir kafa. Okuduysa hepinizin eşleri o okullarda okudu. Kendini bilen, aile terbiyesi olan düzgünce girdi ve çıktı o okullardan. Ve tabii ki bozulmak sadece kadınlara mı mahsus, o zaman erkek de okumasın demek çok mantıklı.
    Bir de müslümanların arasını açmayın vs. diyorlar yorumlarda. Peki buradaki KHK’lı, hatta yatıp çıkmış arkadaşlara diyorum ki hemen gidin bu ismailağa cemaatine. Anlatın durumunuzu, size hakkaniyetli bir maaş ile iş versinler. Hatta tanıdıkları siyasileri, hakim, savcıları araya sokup sizin durumunuzu düzeltsinler. Sanırsın adamlar gül, papatya seriyor yollarımıza da bir nankörlük ediyoruz.
    Velhasıl ARTIK birey olarak biraz daha eleştirel olabilmeyi, eleştirileri anlamayı, dünyaya da daha geniş çerçeveden bakabilmeyi öğrenseniz iyi olacak ey cemaati müslimin.

  14. islam dünyasının islamın başına bela olduğunu söylemek için çok fazla akıllı olmaya gerek yok zannedersem..

    Bu makalede yalan veya herhangi bir iftira yer almadığına göre yazara saldırının sebebide anlaşılamaz, Yazar tarihe not düşmüş

    islamda Ruhbanlık sınıfı yoktur..

    kaç yüzyıldır islamın drahşan çehresi karartan insanlara karşı mücadele etmek gerekir

    En basit tabirler Kadına insanlık tarihinizdeki en gerçek yerini veren, kadın ile erkeği aynı camıde namaz kıldıran, cuma kıldıran peygamberin ummetiyiz, ama kadını camiden, cumadan uzaklaştırıp onu köleleştirenler islama zarar verirdiği gibi davranışlarıda islamı değildir, Allahtan Kadınları Hacca gitmesini engelleyemediler, ellerinden gelse kadınları kabeye bile sokmayacaklar. Kadın ve erkek tamamen eşittir… Kadın ve erkek ilişkisi toplumun bütün vaktini alır… islama aykırı olan bu davranışları(kadını ikinci plana iten) farz gibi insanlara yutturanlar büyük haramlar/ günahlar işlemektedir…

    Diridiri toprağa gömülen kız çocuklarından bahsediyor kuran, hiçmi ibret alınmaz…

    Kuranın hiçbir yerinde başkalarını iyi insan yap, dindar yap, yola getir diye bir emir yoktur. Türkiyenin garip islam anlayışında ise hep başkalarını adam etme üzerine kuruludur. başkalarını adam etme zihniyeti islami değildir.

    Kuran müslümanlara aranızda bir devlet bir cemiyet kurunda şu şu işleri yapsın demez, sorumluluğu bütün müslümanlara / insanlara yükler

    Tarikat gibi şeyler temel inanç bakımından müntesiplerine islamın loca sınıfını, cennetin reyyan kapısının anahtarını nerdeyse garanti eder, bu düşünce bile gerçek bir müslümanı kendi iç planında dehşete düşürmesi lazım

    insanlık tarihinde helak olan kavimlerin helak olma sebeplerinin tamamı Türkiyede icra edilmektedir, hangi alim bu konularda feryat etmiş?, neden susulmuş? hiç utanmıyorlarmı? ahlaksız bir düzenin içerisinde kendi dumenini sessizce yürütmek ne kadar onurlu bişieydir?

    vel hasılı kelam herkes aklını başına alsın. Biz Allah Rahmet eylesin desekte demesekte mahşer gününde kimseye zerre miktarda haksızlık yapılmayacaktır, Umarım bu zatın hayırları şerlerinden fazladır

    Herkes kendi halini düşünsün

    • Madem herkes aklını başına alacak ve kendi halini düşünecek, madem mahşer gününde kimseye zerre miktar haksızlık yapılmayacak, o halde bir sorgulayalim bakalim bizim haddimize mi insanlarin kendi zamanlarinin sartlarinda gelistirdigi hayatta kalma, Müslüman kalma mücadelesine puan vermek.

      Bu insanlarin müktesebati ancak bir „kasaba Islami“na cevap verebilecek captaydi ve büyük büyük alimlerin care bulamadigina onlar kendi caplarinda cözüm buldular. Avrupa´daki göc tarihimizde de böyle olmustur, birinci nesil kendileri icin büyük, bizim icin basit hedeflerine ulastilar, en basarisiz nesil en son nesil.

      Makalede yalan ve iftira yokmus, bak sen kurnaza! 15-16 yasindaki kizlar daha 30´lu 40´li yillarda iki karis etekle 19 Mayis kutlamalarina sürülürken, bira icmeye tesvik edilirken bu insanlar en azindan kendinizi koruyun, disari cikmayin dedi. Tevile gidemezdi, farkli bir cözüm bulamazdi bu insanlar, bunu buldular ve uyguladilar.

      Bugün de durum farkli degil. Erkeklerin 58´i, kadinlarin yüzde 40´i esini en az bir kez aldatiyor. Belki cok iptidai, belki disaridan bakinca cok kadin düsmani, ama adam bir cözüm bulmus, o kasaba kafasiyla da olsa bi yol bulmus. Disari cikmazsan bi sey olmaz diyor adam. Kendi capinda cok mantikli.

      Yok efendim Kuranda su yaziyor muymus, bu yaziyor muymus, cemaat kurun demis miymis? Dünyanin en kolay isi sanirim akildane olmak. Bir cemaatin icine dogan insandan onun bir zamanlar gerekli uygulamalarinin artik gecerli olmadigini kendi kendine bulmasini beklemek nasil bir kendini begenmislik acaba?

      Yine dünyanin en kolay islerinden bi tanesi de faturayi Islam dünyasina kesmek akildane cevrelerimizde. Devlet tarafindan cemaatlerin kuruldugu, yeri geldiginde önlerinin acilip yeri geldiginde hapislerde cürütüldügü, cemaatlerin icinde muhbirlerin beslenip insanlarin manipüle edildigi, meczuplarin saatlerce ekrana cikarilarak insanlarin dini duygularinin lime lime edildigi kimin umrunda. Cübbeli Ahmet üzerinden Islam dünyasina vur vurabildigin kadar.

      Ne kadar akillica, ne kadar cözümcül, ne kadar harika fikirler bunlar. Bir de kadin konusunu agzina aldin miydi tamam artik kimse itiraz edemez tabii. Saydir Allah gitsin. Peki ya kadinlarin cinsel obje olmasi, o cinselligin bugün reklam dünyasinda paraya cevrilmesi, kadinin dinine uygun bir kiyafet bulup da is yerinde rahat edememesi, tesettür denen kiyafetlerin modani tahakkümünde olmasi?

      Bunlar önemli degil. Bu konularda en iyi cikisi yapabilecek bir cemaat vardi, zamanin gerekliliklerini bilen, gereksizleri atabilen, yenilerini bulabilen, hani egitimli insanlarin olsuturdugu bir cemaat. Agzini burnunu kirdilar. Sonra da Islamin en büyük düsmani Müslüman dünyaymis, bunu anlamak icin cok akilli olmaya gerek yokmus. Büyük laflar etmek ne kolay di mi?

      Bi gün Mahmut Ustaosmanoglunu da savunacakmisim, Bu gözler bunu da gördü.

  15. Her söze tevil mümkün.. Ama tatmin ve ikna edici olmadı. Husn ü zan ediyorsunuz.. Şeyhın her fikrinin yüzde yüz yada bütünüyle her konuda yüzde yüz isabetli olması mümkün değil.. Bu fikrindede yanılmış denmelidir..

    • Amacim Mahmut Ustaosmanoglu´nu hakli cikarmak degil. Bu sözü kendi acimdan dogru bulsam ben de kendime bir seyh arardim. Ben insanlari söylediklerinden dolayi yargilamak yerine ona bunu söyleten neydi ona bakmayi daha önemli buluyorum. Anlayip böyle bi sey de varmis dünya da demek baska yargilayip reddetmek baska seyler. Nitekim biz de bazen Hocaefendi´den alisilmadik bir sey duydugumuzda önce acaba neden öyle demis diye soruyoruz. Bunu herkes icin yapmaliyiz. Hukuk, 100 kisiyi öldüren katil icin bile bunu yapiyor.

      Mesele sudur: Bu insan bunu hangi sadedde söyledi? Bugünün sartlarinda akli gözüne inmis insanlara teknolojinin yardimiyla Allahi cok güzel anlatabilirsiniz, neler neler yapilmaz, keske yapilsa. Illa bir seyhe gerek yok. Ama bir adam ben seyhime baktigimda Allah aklima geliyor, kendime daha cok ceki-düzen veriyorum diyorsa, seyhte de arizali bir durum yoksa, bizi asan bir konu.

      • “Şeyhin şeklini hayal etmek, düşünmek, Hakkın zikrinden daha faziletlidir.” (Mahmut Ustaosmanoğlu, İrşadü’-Müridin, sayfa. 124)

        “….HAKKIN ZİKRİNDEN daha faziletlidir.”diyor,
        kıyaslama çok çok uçuk kaçmıyor mu?

        Biz bu sözünüde güzele tevil edersek, artık tevil etmeyeceğimiz hiçbir sözü , ifadesi kalmaz…

        Arkasında dev bir cemaat bırakan bir adama yakışan ifade değil bence.. Erdoğana dokunmak ibadetdir sözü nü güzele tevil etmek daha kolaydır şeyhin ifadesinden…
        Sonra bir video var, cübbeli tuaf tuaf hareketlerle yürüyüp Mahmut hocanın elini öpüyor… Yani islam bu olamaz. Benim sinirlerime dokunuyor.
        Resullullahın sav yanına bile böyle şahsiyetsizce yanaşmak doğru değil. Mahmut hoca bu tür hareketleri yapanları uyarmalıydı. Saygı böyle olamaz.
        değil mi?

        • Bana göre ucuk ama onlara göre ucuk degil. Onlar acisindan tutarli olabilir ama benim icin degil. Ben bunu kendime uyarlayamam. Ama kendime uyarlayamadigim bi seyi baskasina sen de böyle düsünmelisin diyemem. Aslina bakarsaniz kafami da yormam buna pek.
          Mesela ben Hocaefendiye bakmak benim icin Allahi zikretmekten daha faziletlidir diyemem. Hocaefendi de bana böyle bir sey demedi. Dese veya dolayli olarak demis gibi olsa cok sasiririm ve sasirdigim yerler de vardir.
          Misal Cebrail parti kursa desteklemem sözünü tevil edebilirim, ölülerinizi mezardan cikarip referanduma götürün dese tevil edebilirim ama insanlarin hala kendisinin ictigi bardaktan su icmesine ses cikarmamasini tevil edemiyorum, ben iceri girdigimde ayaga kalkmayin diyen bir insanin onun esyalarina gösterilen asiri alakaya ses cikarmamasini anlayamiyorum.
          Kendimi zorladigimda cikarabildigim tek sonuc su oluyor: Hocaefendi artik laf anlamaz insanlari uyarmaktan artik vazgecmis ya da buna gücü kalmamis.
          Mahmut Ustaosmanoglunda ise bu kadar zorlamama gerek kalmiyor. Etrafini palyacolar sarmis ve hicbir sey yapamiyor, defolun gidin basimdan diyemiyor. O derece hasta. Bi güc toplayip dese, belki de öldürürler adami, cemaat karisir. Iste bizim kendi acimizdan da meseleye bakarak bu gibi durumlari nasil betaraf edecegimizi bulmamiz lazim. O cemaatte yasananlar aslinda bize basit hatlariyla cok büyük ibretler sunuyor.
          Erdogan icin dokunmak ibadet denmesi ile kiyaslanabilecek bi sey de degil bu. Ama su bakimdan hakli olabilirsiniz, amacindan sapmaya ve istismara tamamen acik bir sey bu, simdi cübbeli de kalkip ben seyhim bana bakman Allahi zikretmekten daha faziletli dese isler karisir elbet. Belki de bu gibi belli bir amaci olan sözler amacindan sapiyor ve Erdogancilarin dilinde bu sekilde hayat buluyor. Ama amacindan sapmaya ve istismara ne acik degil ki! O acidan baksak din de olmamali, hic kimse hicbir sey dememeli.
          Tabii bunlar benim sahsi olarak aklimdan gecirdigim seyler, düsünce üretiyorum, son noktayim koyacak ilme ve hadde sahip degilim.
          Bu konuyla ilgili olarak Hamdullah Öztürkün dün yayinlanan youtube videosunu izlemenizi tavsiye ederim. O video sayesinde Ismailaga Cemaati hakkinda daha iyi bilgiler edindim ve bu gibi konulara daha serinkanli yaklasmak gerektigini bir kez daha anladim.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin