Küstüm, (milli takımda) oynamıyorum! [Haber-İnceleme: Efe Yiğit]

Arda Turan, A Milli Takım kampında gazeteci Bilal Meşe’ye saldırdığı için kadrodan çıkarılınca radikal bir karar alıp milli takımı bıraktığını açıkladı. Toplumumuzda ‘milli forma’ kutsal sayıldığı için milli görevden kaçan futbolcular hakkında pek olumlu düşünülmez. Ancak Arda’nın tavrına benzer bir tavrı yakın zamanda Ömer Toprak ve Hakan Çalhanoğlu’nun da gösterdiğini hatırlatmak gerek.

Çalhanoğlu ve Toprak’ı bu karara iten, Milli Takım kampında yaşanan silah çekme kriziydi. Fatih Terim, kriz sonrası Eylül 2014’teki İzlanda maçı kadrosuna Hakan ve Ömer’i çağırmış ancak ikisi de ‘sakatız’ diyerek gitmemişti. Terim, Hakan’ı ikna ederken, Ömer kendisine silah çeken Gökhan Töre’nin kadroya alınmasına tepki gösterip milli formayı giymeyi reddetmişti. İki yıl milli formadan uzak kalan Ömer Toprak geçen yılın Ekim ayında yeniden kadroda yer buldu.

Türkiye’de nadir yaşanan milli takımı bırakma olaylarının Avrupa’da ise çok sayıda örneği bulunuyor. Genelde teknik direktör ile ters düşen yıldız oyuncular, milli takım defterini ya sürekli ya da arasının kötü olduğu hoca gidene kadar kapatıyor. İşte o isimlerden öne çıkanlar:

Paul Breitner: Sol bek olmasına rağmen Almanya’nın ev sahipliği yaptığı 1974 Dünya Kupası’nda Şili, Yugoslavya ve finaldeki Hollanda maçında gol atmış, kupanın kazanılmasında önemli paya sahip olmuştu. Kupa sonrası teknik patron Helmut Schön ile sorun yaşayan Breitner, milli takıma veda ettiğini açıklamıştı. Breitner’i 1981’de milli takıma yeniden Jupp Derwall döndürdü. 1982 Dünya Kupası finalinde Almanya’nın İtalya’ya 3-1 yenildiği maçta takımının tek golünü atan Breitner, iki Dünya Kupası finalinde gol atan 4. oyuncu oldu.

Bernd Schuster: Almanya, 1980’de Avrupa şampiyonu olurken 21 yaşındaki Schuster, kupanın yıldızlarındandı. Asi bir kişiliği olan Schuster, Rumenigge ve Breitner’in takım üzerindeki otoriterliğine başkaldırdı. Daha kariyerinin başında ‘problem çocuk’ olan Schuster için milli forma günlerinin zor geçeceği belliydi. 1982 Dünya Kupası’na sakatlığından dolayı katılmayan Schuster, Brezilya ile oynanan hazırlık maçı kampına eşinin hamile olmasını gerekçe gösterip katılmayınca Jupp Derwall’in tepkisini çekti. Derwall’i ‘bilgisizlik’ ile suçlayan Schuster, 1984’te artık milli takımda oynamayacağını ilan etti. 1986 Dünya Kupası’nda kendisini kadrosunda görmek isteyen Franz Beckenbauer’e “1 milyon Mark verirseniz gelirim” diyen Schuster’in bu isteği kabul görmedi. Barcelona ve Real Madrid forması giyen Schuster’in milli kariyeri 23 yaşında bitti.

Laudrup kardeşler: Danimarka futbolunun efsane isimleri Michael ve Brian Laudrup, Kasım 1990’da Kopenhag’da Yugoslavya’ya 2-0 yenildikten sonra milli formayı bıraktıklarını açıkladı. Michael, teknik direktör Richard Möller Nielsen’in defansif futbolunun kendine zevk vermediğini belirtip “Milli formayı giymenin benim için cazibesi kalmadı. Nielsen’e insan olarak saygı duyuyorum ancak teknik adam olarak duymuyorum” dedi. Brian da ağabeyinin kararına destek verip milli takımı bıraktı. Federasyon ve Nielsen’in çabaları sonuç vermedi. Brian, Mart 1992’de Türkiye ile oynanan maçla yeniden milli takıma dönerken, 1992’de kazanılan Avrupa şampiyonluğunda önemli rol oynadı. Michael milli formaya 1993’te dönerken, Danimarka’nın yetiştirdiği en başarılı futbolcu, ülkenin kazandığı en büyük başarıda forma giyememiş oldu. Laudrup kardeşler, milli formayı en son 1998’de giydi.

Emmanuel Adebayor: 2010 Afrika Uluslar Kupası’na katılmak için Angola’ya otobüsle geçen Togo Milli Takımı’na ayrılıkçı gerilla örgütünün gerçekleştirdiği saldırıda 3 kişi hayatını kaybederken oyuncular büyük şok yaşamıştı. Togo kupadan çekilirken, takımın yıldızı şimdilerde Başakşehir’de oynayan Adebayor milli formaya veda ettiğini açıkladı. Gerekçesi, saldırıda yaşadığı şok ve Togo Futbol Federasyonu’nun muhtemel saldırılara karşı ciddi tedbir almamasıydı. Yıldız oyuncuyu ikna etmek bir buçuk yıl sürdü. Federasyon, milli takımın korunması için tüm tedbirleri alacağı sözünü verdi, Adebayor geri döndü.

Andrei Kanchelskis: 1991’de 22 yaşındayken Manchester United’a transfer olan Kanchelskis, Alex Ferguson’un değişmeziydi. Sovyetler Birliği forması giyen Kanchelskis, birliğin dağılmasıyla doğduğu ülke Ukrayna’nın değil, Rusya’nın milli formasını giymeye devam etti. 1994 Dünya Kupası elemelerinde teknik direktör Pavel Sadyrin ile sorun yaşayınca milli takımı boykot etti. Rusya, 1994 Dünya Kupası’nda mücadele ederken Kanchelskis kupayı televizyondan seyretti. Kupa sonrası Sadryrin’in görevi bırakmasıyla yeniden milli takıma döndü.

Teofanis Gekas: Yunanistan tarihindeki en golcü beşinci futbolcu olan Gekas, Eylül 2010’da takım içindeki özel koşullar nedeniyle millî takımı bıraktığını açıkladı. Bir yıl sonra yeniden milli formayı giymek isteyen Gekas’a teknik patron Fernando Santos olumlu cevap verdi.

Gökhan Töre – Ömer Toprak krizi

İstanbul’da kaybedilen Hollanda maçı sonrası Hakan Çalhanoğlu ile Ömer Toprak bir bara gittiler. Bir süre sonra aynı bara Gökhan Töre, Köln’de yaşayan bir arkadaşıyla birlikte gitti. Gökhan’ı gören Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak, birlikte bardan ayrılıp milli takımın kaldığı otele döndü. Hakan ve Ömer’in otele döndüğünü öğrenen Gökhan Töre, yaklaşık 30 dakika sonra bardan ayrılıp otele gitti. İki futbolcunun kaldığı odanın kapısını çalan Töre, kapı açılmayınca resepsiyona indi ve resepsiyona bu odanın numarasını verip, “Oda kartımı kaybettim” diyerek, yedek kartı aldı. Yanındaki arkadaşıyla birlikte, yedek kartla açtığı Hakan ve Ömer’in odasına giren Gökhan, “Ne oluyor?” diyerek kendisini engellemeye çalışan Ömer’in yüzüne silahla birlikte vurup dişlerini kırdı. Ardından da tabancayı Hakan’ın ağzına dayadı. Gökhan’ın kontrolünü kaybetmek üzere olduğunu anlayan arkadaşı, hemen müdahale ederek silahı oyuncunun elinden alıp beline taktı. İkili daha sonra oteli birlikte terk etti. 2014’te yaşanan bu olay sonrası Fatih Terim, Gökhan Töre’yi milli takım kadrosuna alınca Hakan ve Ömer ’sakatız’ diyerek milli daveti geri çevirmişti.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Ne derdin var kardeşim kaç gündür Arda’ya giydiriyorsun.

    Başka dert mi kalmadı git Allah aşkına ya.

    Düşmanın mı az? Biraz daha fazla düşman mı kazanmak istiyorsun?

    Aklını başına al. Arda’nın da gönlünü al.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin