Kurşun kuştan hızlı uçar!

SANAT | M. NEDİM HAZAR

Bir Japon atasözü “Savaşı bilmeyen, barışı da bilmez” der. Bu sözden nasıl bir ders çıkarılır ya da çıkarılmalı mıdır, tartışılır ama “İnsanlık tarihinde…” diye başlayan alengirli cümlelerin kalıplaşmış sıkıcılığı içerisinde savaş ve barış yüzyıllardır yazıldı, çizildi, tartışıldı. Voltaire, felsefe sözlüğünde, “Kıtlık, veba, bir de savaş, bu aşağılık dünyanın en yaman üç terkibidir,” derken, aslında kıtlık ve vebaya savaşın sebep olduğuna dikkat çeker. Daha pek çok alıntı cümleyi alt alta yazıp bir savaş karşıtlığı antolojisi oluşturmak hiç de zor değil. Dünya üzerinde var olduğunu anlayan her insanın bildiği bir olgudur savaş… Kadim medeniyetlerden, en modern devletlere kadar onsuz olamayan insanların, bir sürü gerçeğin içinde bir kenara koyamadıkları ama hep şikâyet ettikleri hareket… Tanımlar çoğaltılabilir! Bu rafa kaldırmaya bir türlü yer bulunamayan en acı insan hareketleri için filozoflar, şairler, ressamlar, romancılar, öykücüler, senaristler yüzyıllardır yazmışlar, çizmişler, konuşmuşlar. Sözle anlatamayanlar fırçalarına, fırçayla anlatamayanlar kalemlerine, kimisi de farklı performanslara sarılmışlar. Carl Schmitt’in “Ya dostsundur, ya düşman” cümlesindeki gibi tarafgir de durmamışlar mevzuya. Picasso’nun Guernica’sı, savaşın insana armağan ettiği felaketi, bir sanatçı gözünden anlamanın en güzel örneklerinden biri mesela… Hayır, her savaş karşıtı sanat yazısının olmazsa olmazı Guernica tablosu üzerinde durmayacağız. Zaten Guernica’yı açıklamayalım diye Picasso açık açık çizmiş olanı biteni…

Analyse d'un chef d'œuvre : Guernica de Picasso - Magazine Artsper
Picasso’nun Guernica’sı

Gelelim Banksy’e… O, grafiti sanatının muhalif çocuğu. Çok eskilerde değil hâlâ yanıbaşımızda duran 2000’lerde adeta bir şehir efsanesine dönüşen esrarengiz İngiliz grafiti ustası, savaş karşıtlığını ön plana çıkarır çalışmalarında. Asıl gayesini sanatın sokağa inmesi olarak ifade eder. İngiltere’de büyük şirketlerin beraber çalışma tekliflerini elinin tersiyle iten sanatçı, kamuoyuna kimliğini açıklamakla ilgili hiç ümit vermez. Savaş karşıtlığının yanı sıra çevre bilinci, hayvan hakları ve tüketim çılgınlığı da kaygıları arasındadır. Kendi sergisinin açılışına dahi katılmayan Banksy’nin şanı, Londra sokaklarının duvarlarını çoktan aşmıştır. Hatta Amerikan durum komedisi animasyonu The Simpsons’ta bile konu olmuştur. O bir metropol sanatçısıdır, Londra’dan başka Paris’te ve Barselona’da birçok eseri mevcuttur. Bunun yanı sıra İsrail’in Filistinliler için Batı Şeria’da inşa ettiği duvara yaptığı resimler, dünya basınında büyük yankı uyandırmıştır.

“Savaş besler adamını
Yalnız
Barut ya da kurşun ister
Koşun kışlalara silah tutanlar
Dökün kanınızı sağ kalanlar
Yoksa
Bu kavga biter”

Bu satırlar 1800’lerin sonunda dünyaya gelen Alman şair, oyun yazarı ve yönetmen kısaca Bertolt Brecht olarak tanıdığımız Eugen Berthold Friedrich Brecht tarafından 1939’da hissedilmiş, düşünülmüş ve yazıya aktarılmış. Söz konusu şiirin geçtiği kitap, bir tiyatro oyunu olan Cesaret Ana ve Çocukları, Almanca adıyla Mutter Courage und ihre Kinder’dir. Diyalektik tiyatronun kurucusu olarak anılan yazar, Cesaret Ana ile bu tarzdaki en olgun eserini vermiştir. Eser, savaşın insanı bir kum fırtınası gibi içine çekip kendi karanlığında boğduğu günlerde, küçük insanların mütevazı hayatlarının ne denli zarar gördüğüne şahitlik yapmaktadır. Eserin en çarpıcı cümlelerinden biri de şudur: “Savaştan geçiniyorsan, haracını vereceksin.” Bu haraç, silah kaçakçılığından geçinen bir annenin, karanlık bir girdapta ilerleyen hikâyesinde, adeta çocuklarını kurban verişi olarak anlaşılır.

Amazon.com: ZENDA Banksy Graffiti Girl Frisking Soldier Wall Art Street Arts Girl Searching Soldier Picture Canvas Art for Bedroom Office Framed Ready to Hang: Posters & Prints

Yazarlar kahramanlarına ayrı ayrı sorumluluklar, anlayışlar uyarlarlar. Friedrich Dürrenmatt, Duruşma Gecesi’nde Bay Traps için “Her zaman işlediği bir suçu vardır insanın,” derken aslında ona silah kaçakçılığından daha az suçlu olduğunu hissettirmez, zaten o da bu yüzden intiharı seçer. Cesaret Ana’da Brecht, savaşın bir aileyi yok edişi üzerinden okur savaş karşıtlığını. Belki de bazen bilmediğimiz bir günahı işlediğimiz gibi ele almıştır bir annenin çocukları için verdiği mücadeleyi… Evet, büyük adamlar savaşır, büyük adamlar ateşkes ilan eder! Sinop’un Boyabat ilçesi Yatılı Bölge İlköğretim Okulu’ndan küçük bir kız Fatmagül Gökçe de savaş karşıtı konulu bir karikatür ile dünyaya sesini duyurur. İtalya’da Spilimbergo Ortaöğretim Enstitüsü tarafından düzenlenen ‘Barış ve Hoşgörü’ konulu 16. Uluslararası Karikatür Yarışması’nda birinciliğe layık görülen Fatmagül, bir savaşı başlatacak ya da ateşkes ilan edecek kadar büyümemişti ama o da biliyor ve anlıyordu bir annenin yavrusuna kuracağı yuvanın nasıl olması gerektiğini. Ve o da bu şekilde yorumladı çocuk kalbiyle…

 

Pigeons at Passchendaele | Military History Matters

Savaş karşıtı eserlerde sıkça kullanılır güvercinler. Sürrealizmin önde gelen isimlerinden Belçikalı ressam Rene Magritte de Brussels Pre-war and War Years adlı çalışmasında kullanır. Beyaz bulutların kaderi, gökyüzünde salınan barış güvercininin elindedir. Artık savaş alanlarımız bomboş, cephelerimiz şehirlerimizin tam ortasına kurulmuş durumda. Savaşlarda kullanılan teknoloji geliştikçe, uzaktan ya da yanıbaşımızdan gelen tehlike, bizi tam can damarımızdan bizzat bedenimizden vurur hale geldi. Bazı insanların, bazı insanları sürükledikleri bu acziyete isyan eden Amerikalı ozan Bob Dylan gibi pek çok sanatçı da evrene notalarla seslendiler, hiçbir sesin uzayda kaybolmayacağı düşüncesiyle, bir kulağımızdan girip öteki kulağımızdan çıkmasın diye tekrar tekrar da dile getirdiler. Masters of War’da Bob Dylan bu duyumsamayı şu şekilde ifade eder:

“Savaşın efendileri gelin
Bütün silahları inşa edenler
Ölüm uçaklarını inşa edenler
Bütün bombaları yapanlar

Duvarlar arkasında saklanan
Masalar arkasında saklanan sizler
Sadece bilmenizi istiyorum
Maskelerinizin ardını görebiliyorum

Hiçbir şey yapmayanlar
Ama yıkmak için yapanlar
Dünyamla oynuyorsunuz
Küçük bir oyuncağınız gibi

Elime bir silah koyuyorsunuz
Ve gözlerimden sakınıyorsunuz
Ve dönüp uzaklara kaçıyorsunuz
Hızlı kurşunlar uçtuğunda…”

Rock ve folk müziğin efsanevi ismi Bob Dylan, 1963 yılında piyasaya sürülen ikinci albümü The Freewheelin’de yer alan Masters of War adlı parçasını, 1991 Körfez Savaşı’nın sürdüğü bir tarihte Grammy ödül töreninde söylemiştir. Eserin, sözleriyle muhataplarını direkt hedefe alan tam bir savaş karşıtı şarkı olduğu inkâr edilemez. Kimi eser, savaşı evrenselleştirir ya da bir ulus bağlamında ele alır… Ama bu çerçevelerin sınırı, savaşın bir insanı etkileme boyutunu aynı oranda daraltmaz ya da genişletmez. Thomas Mann, “İnsan, savaşmadığı düşüncelerini değiştiremez” derken karşı saftakinin gözüne yumruk indirmekten bahsetmez. Bilakis mevzu, savaştan yana oy kullananların gözüne yumruk indirmektir!

Oysa ki gidip de dönmemenin en karizmatik duruşudur ‘ölüm’…

Karizmatiktir ama ihmal nasıl ahmaklıksa, savaş da hiledir…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin