Konuş baba!.. Sen ne dersen artık o olacak…

YORUM | Av. MEHMET TAHSİN

Karar’da yayınlanan Mustafa Çağırıcı’nın “İdeoloji insanı olarak Necip Fazıl” başlıklı yazısı güzeldi; okumaya değer. Bu yazı üzerine “İslamcılar bunu tartışıyor: Necip Fazıl mı Mehmet Akif mi?” diyenleri siz boş verin. Bu konuda Ahmet Turan Alkan’ın Dramatik tercih yazısını okumanızı tavsiye ederim.

Birkaç gündür merhum Necip Fazıl’ın Reis Bey adlı eseri aklıma düştü. Mesut Uçakan tarafından 1988’de sinema filmi olarak çekilmiş versiyonu, izlemeyenler için Youtube’ta var. Rahmetli Haluk Kurtoğlu’nun oynadığı Ağır Ceza Reisi, verdiği haksız bir idam kararından sonra mesleği bırakmış, eski adalet anlayışını sorgulamaya başlamıştır. Filmdeki en çarpıcı sahnelerden biri, kahvehanede sabıkalılara yaptığı konuşma sahnesidir.

Cinayetten ceza aldığı için adı Katil’e çıkan bir kabadayı, nara atarak kahvehanedekileri etrafına topluyor ve “Konuş baba! sen ne dersen o olacak… diyerek sözü Reis Bey’e bırakıyor. Reis bey etrafına toplanan sabıkalılara bir çete kurma teklifinde bulunuyor. Ne kadar hırsız, yankesici, dolandırıcı, katil, ırz düşmanı, zehir satıcısı, kumarbaz varsa alalım aramıza, diyor. Sözlerinin devamında Reis Bey’in çeteden kastının Gözyaşı Çetesi olduğunu anlıyoruz.

Bizim siyasal İslamcılar Reis Bey’in eserini ezbere bilirler ama sanırım bu çete işini yanlış anlamışlar. Zira ne kadar hırsız, yankesici, dolandırıcı, katil, ırz düşmanı, zehir satıcısı, kumarbaz varsa aralarına almışlar. Hepsini kirli iktidarlarının ortağı yapmışlar. Dışarıdakiler yetmemiş, bu suçlardan hüküm giyenler için yasa çıkarıp 40 bin tanesini cezaevlerinden çıkarmışlar. Şimdilerde bir yasa daha çıkarıp bir o kadarını daha toplumun içine salmayı düşünüyorlar.

İki gündür sosyal medya İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın en yakın adamı, Özgür Taşdemir’in marifetlerini konuşuyor.

Özgür Taşdemir, bildiğimiz polis profilinden biraz farklı biri. Genç yaşına rağmen hızla yükselmiş, İstanbul Emniyeti’nin en kritik koltuğuna oturmuş. O aynı zamanda magazin aleminin tanınan simalarından. Habertürk spikeri Benan Kepsutlu ile evlenmiş. Düğününe katılanlardan sıradan bir polis olmadığı zaten belli. Eski İBB Başkanı Bedrettin Dalan, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ve İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan bunlardan bazıları.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Ne yazık ki bu evlilik devam etmemiş, nikahtan sadece 3 ay sonra eşini feci halde dövmüş ve ardından boşanmışlar. Şimdi eski eşine ayda 20 bin lira nafaka ödeyecekmiş. Bir polis müdürü için rakam biraz yüksek değil mi sizce?

Meslektaşları Taşdemir’le ilgili çok ciddi iddialar olmasına rağmen hep korunduğu söylüyorlar. Örneğin, bahis çetesinden menfaat elde etmek, birinci derece akraba ve yakınlarının üzerine gayrimenkul alımları yapmak, iş adamlarına şantajla para almak, şahsi çıkarları doğrultusunda teknik çalışmalar yapıp arşiv kaydı tutturmak gibi suçlar isnat edilmesine rağmen bugüne kadar hakkında hiçbir işlem yapılmamış. İşlem yapması gerekenlerle olan ‘özel’ ilişkileri belki de bunun en önemli sebebi.

Peki bugün ne oldu da İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, evladı kadar yakını olan birini gözden çıkardı? “Hırsızlık yapan kızım Fatıma bile olsa elini keserim.” diyen bir Peygamber’in ümmetiyiz demesin sakın. Öyle olsa kendisinde ne el kalırdı ne ayak!

“Villa karşılığı dosya kapatan Emniyetçi”

Bir dönem İstanbul Emniyeti’nde görev yapmış emniyet müdürlerinden Murat Çetiner’in TR724’e anlattığına göre sorun, Özgür’ün mevcut çarkın dışında kendine bir çark kurmuş olması. 2016’dan bu yana, İstanbul’un Emniyeti ve Adliyesi’nde kurulmuş içinde polis müdürleri, yargı mensupları, avukatlar ve gazetecilerden oluşan bir çark zaten vardı. İş adamlarından dosyalarını yok etme karşılığında en azı 250 bin dolardan başlayan büyük paralar alındığı biliniyordu. Bu çark her şehirde modellenmiş, bir örneğini geçenlerde Kayseri için yazmıştım. İş adamı alınıp “FETÖ dosyası olduğu” söylenerek, dosyayı yok etme karşılığında münasip bir hizmet bedeli isteniyordu. Bu işler 15 Temmuz’dan çok önce başlamıştı.

İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan

İşte her kim ki bu çarkın dışında yolsuzluk yaparsa anında ipi çekiliyor. Bu durumun hükümetin “yolsuzlukla mücadele ediyormuş” algısına sağladığı katkı da cabası. Ama bu düzen aslında tam anlamıyla bir mafya düzeni. Mafyanın kullandığı adamlar, kendi adına haraç kesmeye başladığı zaman başına neler geldiğini herkes bilir.

Zavallı Özgür’ün başına gelen de tam olarak bu. Eğer efendisine sadakati devam etseydi, şaşaalı hayatı da bugün devam ediyor olacaktı. Ama efendisinin verdikleriyle yetinmeyip ondan çalmaya başlayınca böyle oluyor işte. Neyse yurtdışına kaçtığı söyleniyor, bugüne kadar biriktirdikleri yeter ona.

Özgür Taşdemir ilk örnek değil aslında. Geçen hafta sanık ve yakınlarına tahliye veya beraat vaat ettiği, meslektaşlarını da ucuz araba ve arsa vaadiyle dolandırdığı ortaya çıkan Bakırköy Adliyesi’ndeki savcı Tamer Can nitelikli dolandırıcılık suçundan tutuklandı. Daha önce de Kartal Adliyesi’nden kayyım atadığı şirketlerin sahiplerinden rüşvet alırken suç üstü yakalanan Hasan Akdemir’in maceralarını yine TR724’ten okumuştuk

Bunlardan biri de Zaman Gazetesi soruşturmasını yürüten savcı İsmet Bozkurt. Aslında dışarıdan bakıldığından yukarıdan gelen emirleri harfiyen yerine bir mafya üyesinden farksızdı. Zaman dışında Barış akademisyenleri gibi çok tartışılan davaların iddianamelerini de yazdı. Ancak ne olduysa bir gün para karşılığı bazı iş adamlarının dosyasını kapattığı gerekçesiyle görevden el çektirildi ve geçen ay da meslekten ihraç edildi. Şimdilerde nerede olduğu bilinmiyor, kayıp…

Savcı Bozkurt rüşvet almış mıdır bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki, o da iddialara göre “birilerinin” parasını alıp tahliye sözü verdiği bazı iş adamlarını tahliye etmemekte direnmesiymiş asıl suçu.

Bunlar münferit örnekler değil elbette. Görünürde hâkim, savcı, polis, asker, iş adamı veya gazeteci ama asıl mesleği hırsızlık, yankesicilik, dolandırıcılık, katillik, ırz düşmanlığı, zehir satıcılığı veya kumarbazlık olan yüzlercesi aramızda/aranızda dolaşıyor.

Necip Fazıl’ın Reis Bey’e kurdurmayı hayal ettiği Gözyaşı Çetesi’ne gelince, onlar şimdi yaptıkları iyiliklerinin karşılığı olarak cezaevlerinde gözyaşları içinde çile doldurmaktalar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Memleketten iğrenç adam fışkırıyor.
    Herkesin iyi bildiği gibi, bunlar sadece üst seviyelerde değil, toplumun her katmanında bol bol var. Mâlesef…
    Ve yeni bir şey de değil bu…
    Üstelik artık, sayısı az insan olan insanlara “su bile yok”.
    Şimdi biri çıksın söylesin, bu memleket nasıl ve niye ayakta duracak? Ne türlü sebepler ya da sebep kaldı bunun için?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin