Kimsenin TÜSİAD’a kızmaya hakkı yok, işin sorumlusu TOBB

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Hasta olunmayınca doktor akla gelmediği gibi, sorun olmayınca da kimsenin ekonomideki işleyişe pek kulak asmadığı herkesin malumu. Ancak ekonomide her çalkantı yaşandığında akla ilk olarak TÜSİAD geliyor ya da getiriliyor. Oysa işin sorumlusu asıl TÜSİAD değil TOBB.

Bu sorumlusunu karıştırma; ister bilerek olsun, ister bir halkla ilişkiler çalışması sonucunda olsun ortada TOBB’un büyük bir başarısı söz konusu. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), ülkede faaliyet gösteren büyük patronların oluşturduğu bir dernek.

TÜSİAD’ın, çoğu zaman “Patronlar Kulübü” diye adlandırılması da bundan kaynaklanıyor. Adı üstünde bir dernek. Üye sayısı da her zaman sınırlı tutuluyor. 1971’de kurulan derneğin üye sayısı bugün itibariyle 700 dolayında.

Dernek ne demek? Belli bir amaca yönelik olarak insanların kurduğu bir örgüt. Evet, Türkiye’nin en büyük işadamlarının önemli bir kısmını bünyesinde taşıyan TÜSİAD’ın özgül ağırlığının Aktoprak Köyünü Kalkındırma Derneği ile aynı olmasını kimse beklememeli.

TOBB ÜLKEDEKİ BÜTÜN ŞİRKETLERİN ÇATISI

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öyle değil. TOBB, Türkiye’de faaliyet gösteren bütün ticaret odalarını, sanayi odalarını, deniz ticaret odalarını, ticaret borsalarını bünyesinde taşıyan bir yapıya sahip.

Bir taraftan da yasal bir karşılığı var. 5174 sayılı kanun ile kurulmuş tüzel bir kişilik. Dahası kamu kurumu niteliğine sahip. 1 milyon 300 bin üyesi olan dev bir yapı.

Bir şirket kurmak istediğinizde mutlaka yapacağınız işe uygun bir odaya kayıt olmak zorundasınız. Yani ister istemez TOBB’un üyesi olacaksınız. Aksi takdirde devletle olan hiçbir işinizi yapamazsınız.

Buna rağmen odanın size verdiği hiçbir hizmet yok desek kimsenin başı ağrımaz. Ama yıllık aidatını ödemediğinizde, sizden birikmiş faizleriyle birlikte icra yoluyla bile tahsil eder.

2010’lu yılların başında TOBB’un bazı uyarılarda ve yol gösterici nitelikte önerilerde bulunması üzerine dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, “Buyurun siyaset meydanına” diye TOBB yöneticilerine çıkışmıştı.

Erdoğan, bununla da kalmamış odalara üyeliğin zorunlu olmaktan çıkarılmasını, gönüllülük esasına dayanması gerektiğini telaffuz etmeye başlamıştı.

Bunları sıralamaktaki amacım TÜSİAD ve TOBB’u anlatmak değil. Ekonominin amiral gemisi TÜSİAD değil, TOBB olduğunu vurgulamak içindi.

HİSARCIKLIOĞLU ADI TOBB’UN LOGOSUNA KAZINACAK

TÜSİAD, iki yıl gibi belli periyotlarla başkanını yeniliyor. TOBB da TÜSİAD gibi iki yılda bir seçim yapıyor. Ancak Rifat Hisarcıklıoğlu 26 Haziran 2001’de Fuat Miras’tan koltuğu devraldıktan sonra bir daha o koltuktan kalkmadı.

Türkiye’de delege sisteminin geçerli olduğu bir yapının başına oturduğunuzda siz istemediğiniz sürece kimsenin sizi o koltuktan kolay kolay kaldıramadığı bir gerçek. Çünkü sizi seçecek delegeyi sizin seçme lüksünüz var.

Hisarcıklıoğlu, 20 yılı aşkın bir zamandır TOBB’un tepesinde oturuyor. Bir iki defa içeriden eleştiriler yöneltildiğinde ve karşısına rakip çıkacağını hissettiğinde “tek adaylığını” sürdürebilmek için aday olmayabileceği blöfünü yaptı. Hepsi o kadar.

Yukarıda da dediğim gibi 2010’un başlarında iktidara ciddi eleştiri değil, yol gösterici nitelikte bir iki kez görüş beyan etmişti. O sıralarda iktidar kanadından Hisarcıklıoğlu’nun önüne Avrupa’da bir ülkedeki özel hayatı ile ilgili konu gündeme getirildi.

Bu “hatırlatmadan” sonra Hisarcıklıoğlu, bir daha “uslu çocuk” tavrını hiç bozmadı. Tayyip Erdoğan’a gol atacağı pası hep Hisarcıklıoğlu verdi. Erdoğan şletme sahiplerinden zorla toplanan aidatlarla Türkiye’nin nakit açısından en güçlü kuruluşlarından biri olan TOBB’u arka bahçesi yaptı.

Beştepe, yasal yürütülmesi gereken ama rasyonalitesi olmayan hemen her işi Hisarcıklıoğlu aracılığıyla TOBB’a yaptırır oldu.

Avrupa’da olduğu söylenen o vukuatından sonra, o bilgili, birikimli, vizyon sahibi Rifat Hisarcıklıoğlu gitti, yerine bugünkü şahıs geldi. Beştepe’nin yazıp sahneye koyduklarının bir figüranı haline dönüştü.

2018 Ağustos ayında doların yine bugünlerdekine benzer bir tırmanış kaydettiği, Beştepe’den de “Dolarlarınızı bozdurun” çağrısının yapıldığı günlerde aldığı anlamlı hediye unutulacak gibi değil.

Birilerinin Tahtakale’den aldığı sahte dolarları yakıp vatanperverlik gösterdiği günlerde Hisarcıklıoğlu da Bursa Orhangazi’ye bağlı Gedelek beldesindeki turşu festivaline gitti. İktidara şirin görünmeye çalışan Soral Turşuculuk’un patronu tarafından kavanoza kurulan “dolar turşusu” maskaralığına alet olmakta beis görmedi.

YILIN BAŞINDA AYRI, SON BAHARDA AYRI, KIŞA GİRERKEN AYRI HİSARCIKLIOĞLU

TOBB Başkanı, iktidarın hoşuna gidecek, Beştepe’nin önünü açacak ne varsa onu söyledi, o adımı attı.

Daha bu yılın başında faizlerin yüksekliğinden yakınıp, enflasyonu azdıran iktidara ses çıkarmadan bankalara çağrı yaptı.

Erdoğan’ın yüksek faizle mücadeleyi başlatmaya hazırlandığı bu yılın ocak ayında bankalara çağrıda bulundu ve yüksek kredi faizlerinin üretim ve yatırımın önündeki en büyük engel olduğunu belirtti.

Hisarcıklıoğlu’nun bu çağrısından sonra Erdoğan devreye girdi. Hemen ardından da Erdoğan, Hisarcıklıoğlu’nun yakınmalarını gündeme getirip Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı görevden aldı. O tarihten itibaren de bugünkü ekonomide yaşanan faciaya adım adım gelindi.

Erdoğan’ın enflasyonun altında mevduata faiz verme inadı üzerine geçtiğimiz Kasım ayında kurlarda patlama yaşanmaya başlandı, Hisarcıklıoğlu, birileri rahatsız olur endişesiyle hâlâ ekonomiye olan güveninden söz etti.

“Ülkemiz ne kritik virajlar aştı!
Dönem dönem çeşitli zorluklar yaşadık ama hepsinin üstesinden geldik.
Türkiye ekonomisi güçlüdür.
Günlük piyasa çalkantıları ufkumuzu daraltmasın.”

Hisarcıklıoğlu, son açıklaması ile gerçek anlamda kamuoyunu şaşkına çevirdi. “Ben ekonomistim” deyip ekonomiyi duvara toslatanlara tek kelime etmeden de olsa bir yakınma çıkışı yapıp acil önlem alınması çağrısı yaptı:

“Piyasalarda yaşanan çalkantı ve döviz kurlarının geldiği seviye birçok firmamızı endişelendiriyor ve olumsuz etkiliyor. Piyasaların ivedilikle istikrara kavuşmasını sağlayacak acil önlemler alınmasını ve öngörülebilirliğin temin edilmesini bekliyoruz.”

25 gün önce güvenden bahseden Hisarcıklıoğlu ne oldu da kısa süre sonra bu çıkışı yapma gereği duydu?
Ülke ekonomisinin nabzını en iyi tutan biri, geçtiğimiz ay güvenden söz ederken ülkenin nereye gittiğini görmemiş olabilir miydi?
Böyle bir ihtimal söz konusu olmadığına göre bir ay içinde ne değişti?

Gerçekten 20 yıldan bu yana tüccarın, kobinin, sanayicinin, üreticinin adına endişe duymayan Hisarcıklıoğlu’na ne oldu?

Suç ortaklığından kurtulma çabası olabilir mi?
Kabaran suların geminin kaptan köşküne dayandığından kaynaklanan bir endişe taşıyor olabilir mi?

Her ne sebepten olursa olsun ülkenin bu noktaya gelmesinin asıl sorumlusu tartışılmaz. Ancak en önemli payandalardan birisi TOBB Başkanı idi.

Hisarcıklıoğlu’nun sorumsuzluğu hep hafızalarda kalacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin