Kılıçdaroğlu: Kendim için değil tüm mağdur, mazlumlar için yürüyorum

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısını Adalet Yürüyüşü’nün 6. Gününde Çamlıdere yol ayrımında yaptı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şunlar:

Soruyorum, neden bu yürüyüş. Bu soruyu soruna şunu sormak istiyorum. Sen adaletten ne anlıyorsun? Biri haksızlığa uğradığı zaman mı adaletsizliğe uğradıktan sonra söz edeceksin?

Adaleti hep birlikte savunmak bizim ortak görevimiz değil mi? Şunu söyleyeyim, bütün peygamberler adaletten yana olmuştur. Adalet bu kadar soylu bir kavramdır. Ben kendim için yürümüyorum. Ben adalet arayan bütün mağdurlar için, bütün mazlumlar için yürüyorum. Kim adaletten şikayetçiyse, kim adalet beklentisi içindeyse ben onun yanındayım ve onun hakkını sonuna kadar savunacağım. Bu benim insanlık görevimdir.

MAHKEMELERE TALİMAT VERİLDİĞİNİ İSPAT EDERSEM İSTİFA EDECEK MİSİN?’

Efendim darbecilerin bir özelliği daha var yalan söylediklerine inanmazlar. Geçenlerde biri demiş ki, anayasanın 138. maddesi var. Ne diyor okuyayım; hiçbir organ, hiçbir makam, hiçbir merci yargı kararlarının uygulanmasında tavsiye ve telkinde bulunamaz. Ben buna uyuyorum, böyle bir yetkim de yok benim. Bu düzenleme iktidar sahipleri için getirilmiştir. Şimdi ben buradan açık ve net çağrı yapıyorum. Bana 138. maddeyi hatırlatan beyefendiye çağrı yapıyorum; senin hükümetinin mahkemelere genelge gönderdiğini ben ispat edersem, onurlu ve namuslu bir şekilde istifa edecek misin?.. Evet, bir daha söylüyorum. Senin ve hükümetinin hakimlere, mahkemelere talimat verdiğini ispat edersem ben, sen namuslu bir insan gibi görevinden istifa edecek misin? Ben de şu sözü veriyorum, ben ispat edemezsem siyaseti bırakacağım.

Ve yine bir şey daha ifade edeyim. Siyasal partiler arasında zaman zaman tartışmalar olur. Bütün demokrasilerde bunlar olur. Çünkü her birinin yolu yöntemi farklıdır. Vatandaştan alıp iktidara gelen ve demokrasi içinde, adalet içinde görev yapan kimseye bir sözümüz olamaz.

​’ADALETİN OLMADIĞI YERDE İNSAN YOKTUR’

CHP’ye oy vermiş veya vermemiş, sempati duysun veya duymasın, eğer bir haksızlığa uğramışsa ben haksızlığa uğramışımdır. O nedenle adalete karşı durmak değil, adaleti sağlamak insanlığın görevidir. Ben insan gibi yaşamak istiyorsam, komşularıma, hiç tanımadığım insanlara selam vermek istiyorsam adalet olmak zorundadır. Adaletin olmadığı yerde devlet yoktur. Adaletin olmadığı yerde insan yoktur. Bize doğuştan gelen haklarımızı veya anayasal haklarımızı lütuf olarak sunmaya çalışanlar var.

‘GEÇMİŞTE FİRAVUNLAR, GÜNÜMÜZDE DİKTATÖRLER SÖYLÜYOR’

‘Efendim yürüyorsunuz, lütfediyoruz biz size.’ Bunu tarihte firavunlar söylerdi, günümüzde de diktatörler söylüyor. İnsan olarak doğdum, benim doğuştan haklarım vardır. Demokratik bir ülkede yaşıyorum, anayasal haklarım vardır. Birisi benim haklarımı bana bir lütuf olarak hatırlatıyorsa ben de ona diktatörlüğünü hatırlatıyorum. Sen diktatörsün diyorum.

Güvenpark’tan itibaren İstanbul’a yürüyeceğim demiştim. Beni bu yolda yalnız bırakmayan bütün vatandaşlarıma şükranlarımı, saygılarımı, muhabbetlerimi sunuyorum. Burada olmayan ama bize destek veren, adaleti savunan bütün yurttaşlarıma yine saygılarımı, sevgilerimi, şükranlarımı gönderiyorum. Hiçbir zaman üzülmeyin, hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmayın. Nerede bir baca tütüyorsa, bilin ki orada adaleti savunan bir kişi vardır. Hep beraber insanlık için, çocuklarımız için adaleti savunacağız. Diyorlar ki, adaleti niye yürüyerek arıyorsunuz? Ama şunu söyleyemiyorlar, memlekette adalet var da bizim onun için mi yürüyoruz? Adalet olsa adaletsizlikten şikayet etmeyiz.

‘İKİ 15 TEMMUZ VAR’

Adaletin olmayacağı nerede ne yapacağız? Sivil itaatsizlik diyorlar, neden izin almadılar. Adaleti savunmak için kimseden izin alınmaz, adalet Allah’ın emridir. Adalet ne zaman çöktü? Adaletin aksaklıkları vardı ama çökmemişti. Birileri adaleti savunuyordu. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yüz binlerce insan sokağa indi. Kimse niçin sokağa indiniz diye sormadı. Ama bir de ikinci bir 15 Temmuz var. Şunu hiç kimse unutmasın. İki ayrı 15 Temmuz var. Halkın 15 Temmuz’u, bir de Saray’ın 15 Temmuz’u. Halk sokağa indi, demokrasiye sahip çıktı, 249 şehidimiz var. 2301 gazimiz var. Halkın 15 Temmuz’u budur.

’20 TEMMUZ’DA BİR DARBE YAPTILAR’

Yine bizim tarihimizde bir ilk gerçekleşti. Parlamentoda olsun olmasın, bütün siyasi partileri, bütün medya darbeye onuruyla karşı durdu. Ama geldik 20 Temmuz’a, Saray’ın 15 Temmuz’u. Saray’ın 15 Temmuz’u şudur. Halk 15 Temmuz konusunda aydınlanmasın diye mücadele ettiler. Darbecileri ortaya çıkaralım diye komisyonlar kuruldu. Eski Genelkurmay başkanları, MİT Müsteşarları geldi. Ama en temel iki aktör bu komisyona hiçbir zaman gelmedi.Çünkü Saray’ın 15 Temmuz’unun gerçekleştirenler buna izin vermediler. Hani yeri ve zamanı gelir ya “Gazi Meclis”, “Yüce Meclis”, e senin iki bürokratın neden gelemiyor buralara? 20 Temmuz’da bir darbe yaptılar, kararname çıkarma yetkisinin hükümete verildiği tarihtir 20 Temmuz darbesi. Bu kanuna CHP karşı çıktı.

‘AÇLIK GREVİ YAPAN ÖĞRETMENLERE HER ŞEYİ YAPTILAR’
Açlık grevi yapan öğretmenlere biber gazından tutun tekme tokata kadar her şeyi yaptılar. En son terörist diye alıp hapse attılar. İkisine de buradan selamlarımızı gönderiyoruz. Eğer bir ülkede 150’den fazla gazeteci hapisteyse kimseye o ülkede demokrasi olduğunu anlatamazsınız.

​’DİKTATÖRLER İNSAN DEĞİLDİR, ÇÜNKÜ TÜM VİCDANLARINI YİTİRMİŞLERDİR’

Bütün muhalifleri susturmak bu mudur? Bu adaleti çökerttiniz. Hele hele bundan sonra adaletten söz edecekler mi işverenler? Şüpheyle bakıyoruz, büyük bir endişe içindeler. Bunları yapanlar, dikta yönetiminde görev başında olanlardır. Yani diktatörlerdir. Diktatörler insan değildir, çünkü bütün vicdanlarını yitirmişlerdir. Herkesi ama herkesi ölüme mahkum etmekten özel bir zevk duyarlar. Değerli arkadaşlar, bana bir söz verilmişti. Ben, kendileriyle görüşürken dedim ki; 249 şehidimiz var. Doğrudur. Linç edilen 3 tane de askerimiz var. Linç edilmiş, onların da hakkını savunmalıyız. O asker darbe yapamaz ki, rütbesi yok adamın.

Onların da haklarının savunulması lazım. Onların faillerini yargıya çıkarmamız lazım. Onu da söyledim, söz verdiler bana. Haklısın Kemal Bey dediler. Linç olmaz dediler. Daha dava bile açılmamış. Çünkü diktatörlerin bir özelliği var, çok rahatsız ve kontrolsüz yalan söyleyebilirler. Hava harp Okulu öğrencisi, Murat Tekin linç edildi. Bunun hakkını kim arayacak? Adaleti savunan bizler arayacağız. Bu çocuk belki gidip bir siyasi partiye de oy vermedi. Biz onu savunacağız. Binlerce akademisyenin işine son verildi.
Bunların da hakkını kim arayacak, hep bereber bizler arayacağız. İbrahim Kaboğlu’nu hepiniz bilirsiniz. Pasaportuna el koydular, yurtdışına çıkamazsın dediler. Fransa’ya ders vermeye gidecekti, gidemezsin dediler. Onun da hakkını biz arayacağız. 5 günlük er 290 gün mapusta yattı.

‘SAYGIDEĞER AYM ÜYELERİ NİYE KARAR VERMİYORSUNUZ?’

Bu arada bir konuya daha değinmek isterim; AYM. AYM 20 Temmuz darbesinden sonra sınıfta kalmıştır. AYM’nin saygı değer üyelerine seslenmek isterim. Neden karar vermiyorsunuz? Eski kararlarınıza neden sahip çıkmıyorsunuz? Eski kararlarınızın arkasında neden dik durmuyorsunuz? Milletvekilleri hapisteyken niye sessiz duruyorsunuz? Milli irade, milli irade diyenlere neden ‘Siz milli iradeyi hak etmiyorsunuz’ diyemiyorsunuz? Eğer diğer hakimlerin yaptığı gibi siz de çay toplamaya meyilliyseniz söyleyecek bir şey yok. Ama yok biz hukuk okuduk, adalet dağıtacağız, onurluyuz diyorsanız Saray’a bakmayın. Onurunuzla durun. Biz de size saygı gösterelim. Ve bu saygıyı biz size göstereceğiz, siz de kararınızı verin, bekliyoruz.

‘DİKTATÖRLERİN İÇ DÜNYALARINDA KORKU VARDIR’

Yanlışı varsa söyleriz. Neden geldin iktidar oldun demeyiz. Şimdi adalet yürüyüşüne başladık, bir sürü hakaret. Sözde cumhurbaşkanı, koltukta oturuyor, bir sürü laf ediyor. Ben kendisiyle muhatap olmak istemiyorum. Kendisinin bulunduğu konum farklı bir konum. Namusun varsa gel karşıma, senin televizyonunda tartışalım. Medeni iki insan gibi oturalım, sen de konuş adaletten, ben de konuşayım adaletten. Sen konuş taşeronlardan, ben konuşayım. Benim bildiğim diktatörler çok da korkmaz, ama iç dünyalarında korku vardır. Niye gelmiyorsun? ‘Efendim sen benim dengim değilsin’ diyor bazen. Bakın bu konuda, bunu iddia edecek kişi aslında benim. Ama olsun, onun gerçek yüzünü ortaya çıkarmak için bu tartışmaya katlanıyorum ben. Madem öyle diyorsun, niye üç öğün bana sataşıyorsun. Gel, otur karşıma millete ders nasıl verilirmiş ben ona göstereceğim. Efendim bütün bunlar niye oluyor, size bir sır vereyim kimseyle paylaşmayın. Bütün bunlar, 2019’un korkusu nedeniyle oluyor. Korkuyor. Ya koltuk giderse? Ya arkadaş, koltuk kimseye baki değildir. Koltuğun hakkını vereceksin, kul hakkı yemeyeceksin. Sen kul hakkı yiyorsun, koltuğun hakkını vermiyorsun. Biz bu yüzden sokaklardayız.

Haksızlıklara karşı susan dilsiz şeytandır. Biz asla haksızlıklara karşı susmayacağız.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin