KHK’lı hakim, belgeleriyle yazdı: İllegal örgütlenme öyle değil, böyle olur!

Bedreddin Dalan'ýn sahibi olduðu Ýstek Vakfý'na ait Beykoz Poyrazköy'deki arazide yapýlan kazý çalýþmalarýnda çok sayýda mühimmat bulundu. Lav silahýndan el bombasýna, sis bombasýndan fünyeye kadar ele geçirilen malzemelerin görüntüsü fotoðraf karelerine yansýdý.

BİLAL BİLİR | KHK’LI HAKİM *

Sosyolojik tanımlamada güruh diyebileceğimiz kahir ekseriyeti teşkil eden yurdum insanının, değerler hiyerarşisinde stabil bir zemine oturtamadığı, konjonktürel siyasi görüşe göre alt-üst olabilen; “vatana ihanet, devleti ele geçirme, gizli örgütlenme, örgüt menfaatleri için bulunduğu kurumlardaki kişilerin verilerini hukuka aykırı kaydetme/yayma, bu bilgileri örgüt elemanlarının önünü açmak için kullanmak” gibi, 15 temmuz yargılamalarının temel suçlama argümanlarını, yakın dönemin (2006-2013) kesinleşmiş mahkeme kayıtlarına geçen somut belge/bilgileri ışığında irdelemek/göz önüne sermek istiyorum.

Bu bilgi/belgelerin devasa hacmi karşısında yazının birkaç bölüm olması muhtemel. Olabildiğince özetleme uğraşında olacağım ancak bu yazılar ve yazıda sözü edilecek belgelerin aynı zamanda tarihe tanıklık etmek anlamında değeri olduğu için de bilinmesi gerekenleri söylemeden de kaçınmamaya çalışacağım.

Bu yazıda geçen belgelerle; cemaat/paralel yapı/fetö adı altında aşama aşama “kamuoyu odunu” toplanarak büyütülen masumiyet meydanının, 15 temmuz fitilinin ateşlenmesiyle yangın yerine döndürüldüğü, dini/sosyal/fikirsel bir grubun yakılıp yıkıldığı Neronlar ülkesinde, gruba mensup olduğu iddia edilenlerin nefretle, kin ve intikamla (mahkumiyetleri yanında) nesiller boyu aynı nefretle anılmaları için yurt içi yurt dışı bütün kötülük şebeke güçlerini kullananların yerli işbirlikçilerinin (tümden gelimle; ergenekoncular-perinçekçiler-çydd-işçi partililer) geçmişte neler yaptıklarını somut belgeler üzerinden kısaca hatırlama fırsatı bulacağız.

Yazıda geçen belgelerle, Ergenekonu (tabi onun dönemsel olarak çalışanı olan Perinçekgilleri), 15 temmuz yargılamalarıyla hapse atıldığı halde, masalsı bir abartı olarak görmeye devam eden kimi yargı mensubu arkadaşlarıma ve belki yargı dışında bu konuda hala tereddütü olanlara da küçük bir cevap vermiş olabileceğim.

 

Ergenekon/Perinçekgiller/ÇYDD/İşçi Partililer..

Öncelikle 2014’ün başında “kumpas davaları” denilerek geriye dönüşün başlatıldığı süreçte Ergenekon Medyasının mağduriyet vitrinine koyduğu Türkan Saylan’ın, cemaat mağduru olduğu ile ilgili Ergenekon medyası tarafından on yıldır koparılan fırtınaya karşılık Türkan Saylan’ın yöneticiliğini yaptığı dönemde ÇYDD’nin TSK içindeki yasa dışı örgütlenme bakımından fonksiyonunun ne olduğunu şu belgeden apaçık anlayabilirsiniz:

(Lütfen dikkat! Bu belgeyi hazırlayan ve belgenin ele geçirildiği kişiler TSK’da subay/astsubay görevinde olup, 2010’da ihraç olmalarından sonra 2014’te tetiklenen yargılamanın iadesi davalarıyla tekrar orduya geri alınmışlar, aradan geçen süreye bakıldığında asgari yarbay, albay rütbesine gelmişlerdir)

“Önemli.doc” isimli dosyada, söz konusu belgenin bir üst makama “yapılacak işlerle” ilgili talimat sorulması şeklinde şu şekilde hazırlandığı anlaşılmıştır:

“1.Serkan ……..’daki arşivin durumu ne olsun.

2.Yapılacak yeni organizelerde hızlı hareket edebilmek için hangi komutanlarımızın onayını alalım.

3.Polis kontrollerine karşı neler yapalım.

4.Hap ve ot işinde dağıtımı nasıl yapalım.

5.ÇYDD ile ilişkilerimizde nelere dikkat edelim,” şeklinde notların yer aldığı görülmüştür.”

“Polis kontrolleri, hap ve ot işini napalım, Çydd ilişkilerimizde nelere dikkat edelim?”

Biri TSK içinde illegal örgütlenme mi demişti, yasak madde ticareti ile (daha büyük organizasyonlar için bkz: pudra şekeri kamuflajıyla tonajlı satışlar için içişleri bakanlığı baronluğu ve torbacı makam sahipleri haberleri..) Hasan Sabbah vari haşhaşiler oluşturmak, legal görünümlü (ÇYDD) illegal faaliyet ve bağlantılar yapmak mı demişti?

Hay bin yasa dışı örgütler adına!

SUÇLAMALARA İLİŞKİN TEK SOMUT BELGE YOK

15 temmuz yargılamalarında ve manipülatif haber yayın organlarında, yargılanan TSK mensuplarının, 2006-2014 yargılamalarını yapan özel yetkili hakim-savcıların en çok suçlandıkları, işkenceye, hakarete, insanlığa karşı suçlara maruz kaldıkları konulardan biri de “TSK’yı ele geçirmek için gizli haberleşme yaparak, kişisel verileri ele geçirmek, TSK içindeki kadrolarına yer açmak için yargı kararları yoluyla dinlemeler yapmak, elde edilen belgeleri arşiv yapıp aleyhe kullanmak” idi.

Bu suçlamayla ilgili o kararları verdikleri iddia olunan hakimlerin önüne yargılamalar sırasında herhangi bir somut belge konamazken bu suçlama özelinde, sadece 2010 yılında İstanbul C.Başsavcılığının, kamuoyunda “Askeri Casusluk” adıyla bilinen iddianamesine bakıldığında, bu iddianamede adı geçen 56 kişiden 43’ünün oluşturduğu örgüt aracılığıyla, “yaklaşık 5000 kişinin kişisel verilerini hukuka aykırı olarak kaydettikleri ve bu verileri sakladıkları, değişik kurumlarda görev yapan binlerce kişi hakkında toplanan bu detaylı bilgilerin ancak, ciddi bir hiyerarşik yapılanmaya sahip, örgüt mensupları arasında eylem ve görev paylaşımı bulunan, azami ölçüde gizliliğe dikkat edilen bir suç örgütü tarafından gerçekleştirilmesi mümkün olduğu, buradan hareketle, öncelikle bu suç örgütünün TSK, Tübitak, Havelsan ve GES komutanlığı gibi Devletin en stratejik kurumlarında örgütlenerek ayrı hücre yapılanmalarına gittiği, gizliliği ön planda bulunduran örgütün özellikle telefon görüşmesi yapmamaya özen gösterdiği..” görülecek ve ete kemiğe birinmiş örgütlenmenin ne olduğu, kişisel verilerin nasıl kaydedilip örgüt amaçları doğrultusunda kullanıldığı anlaşılacaktır.

ASKERİ CASUSLUK SORUŞTURMASINDA 165 BİN GİZLİ BELGE ELE GEÇİRİLDİ

165 bin adet Devlete ait; Çok Gizli/Gizli/Hizmete Özel ibareli belge gayrimeşru yollarla bu örgüt tarafından elde edilmiş..

TSK, Tübitak, Havelsan ve GES komutanlığı gibi stratejik kurumlarda hücre yapılanmasıyla örgütlenmiş olan bu örgüt elemanlarınca, bu kurumlarda görev yapan kişilerin kişisel verilerini hukuka aykırı olarak kaydedip örgütün arşivini de saklayan İbrahim S.’ye gönderdiği, örgüt mensuplarının özellikle şantaj amaçlı gizli görüntü elde edilmesi, casusluk faaliyetlerine yönelik gizli belge temin edilmesi, yine örgütün kullanmayı planladığı kişilere kadın ve yer temin edilmesi, örgüte düşman veya dost olan veya örgüt tarafından kullanılabilecek kişilerin belirlenmesi ,ayrıca bu kişiler ile ilgili kişisel verilerin kaydedilmesi işlemlerini yürüttükleri tespit edilmiştir.

Bu örgütün elde ettiği gizli/çok gizli/hizmete özel belgelerin yaklaşık 165 bin olduğu tespit edilmiştir. Bu belgelerin temin edilmesinin, paylaşılmasının devletin en gizli belgelerinden olduğu, MGK’ya katılım izni olan bakan ve/veya ilgili görevlilerce görülebilecek seviyede gizliliğe sahip olduğu bizzat Genelkurmay Başkanlığı tarafından bildirilmiştir.

ŞANTAJ KASETLERİ

Şantaj için Askeri Deniz Lisesi’nde okuyan kızların kataloğunu yapıp şantaj yapılacak kişinin kasetini çekmişler:

YBD (Yargıda Birlik Derneği) örgütü mensubu yargıç/savcılar tarafından 15 temmuz yargılamaları sırasında soruşturulan ve yargılananlara en çok sorulan sorulardan biri de “katalog evlilik yapıp yapmadığı” idi.

Katalog olduğu iddia edilen bir yöntemle evlilik yapmış olunsa dahi neticede legal bir kurumun inşası söz konusu iken Ergenekonun sekreteryası işlevindeki bu örgüt devlete ailelerin emanet ettiği Askeri Deniz Lisesindeki kızların fiziksel özellikleri üzerinden “kataloglar” hazırlamış ve bu katalog üzerinden şantaj yapmayı planladıkları kişilerin seçim yapmasına izin vermişler.

Katalogun hazırlanmasını Askeri Deniz Lisesi’ndeki kızların komutanı olan Selin T. yapar. Bu kataloglara bakarak birlikte olacağı kızı seçen şantaj yapılacak kişi (sivil veya askeri görevli), örgüt tarafından görevlendirilen astsubay ve subaylar aracılığıyla tespit edilen evlere yönlendirilir. Bu elemanların yerleştirdiği gizli kamera düzenekleri birlikte olma görüntüleri gizlice kaydedilir ve daha sonra sakladıkları bu materyaller o kişinin yetkisi dahilinde olan örgüt elemanının TSK içinde yükselmesi, bir belgenin temin edilmesi için şantaj amaçlı kullanılır.

Bazen de hazırlanan bu “kirli dosyalar” yükselmesini istemedikleri kişinin Yüksek Askeri Şura’da terfisinin engellenmesi ya da meslekten atılması için görev yaptığı kuruma isimsiz ya da uydurma isimlerle ihbar ve posta yolu ile gönderilerek hakkında soruşturma başlatılması temin edilir.

‘KIZLA GÖRÜŞ, BÜTÜN İSTEKLERİNE CEVEP VERSİN’

Konunun daha iyi anlaşılması için bahsi geçen yargılama belgelerinden birini incelediğimizde, Y. Ebru. E’e hitaben, örgüt yöneticilerinden biri tarafından yazılmış mektupta şöyle dendiğini görüyoruz: ”Sevgili Ebrucuğum, kızların hazırmış. Bende hemen Ankara’ya gittim….Sen bazı kızların resimlerini göndermişsin. H. (uzman çavuş) seçtiğin ve hazır olan kızı götürecek. Geçen seneki adrese. Sen kızla görüş. Adamı nasıl mutlu edeceği konusunda iki üç tane cd seyrettir. Bütün isteklerini cevap vermesi gerektiğini anlat. Olay bitince Halil kızı senin yanına getirecek. Tekrar görüş. Kimseye anlatmaması gerektiğini söyle. H. sana parayı da verecek hemen kızlara verirsin. Paranın tadına alışsınlar iyi olur. Kızlara konuşurlarsa başlarına gelecekleri hatırlatmayı unutma. Her ilişkiden sonra bunu hep yap.”

SUBAYLARIN KİŞİSEL VERİLERİ ÖRGÜTLÜ BİÇİMDE KAYDEDİLMİŞTİ

Bu örgüt elemanlarınca, TSK içindeki subay/astsubay/sivil memurların kişisel verilerinin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, yayılması örgütlü bir biçimde ve süreklilik arzedecek şekilde yapılmıştır (Gerçek örgütlü yapı ve eylemlerine örnekler):

Davanın sanıklarından Emrah K.’dan ele geçirilen 78 numaralı cd içerisindeki “Sheet1”isimli çalışma sayfasında “personel”, “yer”, “bilgi notu” ve “bilgi kaynağı” başlıkları altında bir listenin yer aldığı, bu liste içerisinde TUBİTAK’a bağlı birimlerde (Bilişim Teknolojileri Enstitüsü, Enerji, Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü, Ulusal Meteoroloji Enstitüsü) görevli toplam (1048) şahsın adı ve soyadının yazılı olduğu, “bilgi notu” başlığı altında ise isimleri yazılı bu şahıslar hakkında “Nurcu”, “F tipi yapılanmada” “takip edilecek gidip geldiği yerler tespit edilecek kullanılabilir” “Gebzeli göçmen, güvenilmez” “Dinci, Akp yanlısı” “dinci eğilimleri var. İzlemede kalsın.” “solcu” “rütbeli yakını alevi.” “Merdan’ın ekibinden. güvenilir, görev verilsin.” “MHP’lı,” “çocuğu Fetullah okulunda, Eskiden mescidde namaz kıldığı biliniyor. Şimdi kılmıyor, takiye yapıyor şüphesı var fg ci olabilir, ilişkiler dikkatle incelenmeli.” “Alevi, bizi dinler.” “Alevi, örgüt bağlantısı olduğuna dair bilgi notu var. Kullanılabileceği değerlendiriliyor. Grup lideri.”

ADD ÜYESİ, KARDEŞİ UYUŞTURUCU KAÇAKÇISI; ÇOK İŞİMİZE YARIYOR

“Pkk’lı.” “Ülkücü ama güvenılır.(Bu fişlemedeki niteleme komikmiş BB)” “Namaz kılıyor. Dinci” “Oruc tutar, dinci olabilir.” “AKP-Milli görüşçü. Dinci MGV ile irtibatlı.” “ADD üyesi. Kardeşi uyuşturucu kacakcısı. Ateist, kendisini saklasın, cok işimıze yarıyor.” “Ideolojik Alevi” “Yahudi” “Yunan göçmeni” “Sabetay” “Kadın zaafı var. Romanya fotoğrafları elimizde kullanabiliriz” “Desteklenmeli”, “İşçi Partili” şeklinde kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine, ahlâkî eğilimlerine, ilişkin bilgilerin kişisel veri olarak kaydedildiği görülüyor.

BİZZAT SANIKTAN ELE GEÇİRİLEN BELGELER

Bizden, onlardan, şunlardan…Fişlemenin belgesi olur mu, işte yargı kararlarıyla ispatı! Bizzat ilgili kişiden elde edilmiş. ‘Garson’ kod adlı, kimsenin adını sanını bilmediği, sorgulama yapamadığı, kendi hakkında oluşturulmuş belgede herhangi bir etkisinin olmadığı bir bilgi değil. Bizzat ilgili kurumda çalışan kişilerin kaydettiği, örgüt elemanında (Emrah K.) ve yöneticisinde (İbrahim S.) çıkan belgeler:

Aynı excel belgesinin “Sheet3” isimli çalışma sayfası incelendiğinde, excel sayfasında herhangi bir başlık olmadığı, “A” sütununda, “İş Süreçleri Grubu”, “Kaynak Yönetim Grubu”, “Barış Kartalı”, “Deniz Savaş Sistemleri”, “Sımülasyon ve Eg. Sıst.”, “Hvbs Özel Proje Müdürlügü” ve “Yönetim Bilgi Sistemleri” şeklinde askeri projelerin isimlerinin yazılı olduğu, “B” sütununda, ise toplam (204) şahsın isminin yazılı bulunduğu, “C” sütununda isimleri yazılı bu şahıslarla ilgili, “Ulusalcı milliyetçilerden. Almanya hayranı. İzmirli. Eşi Rum olabilir”, “Oruc tutar biraz dengesiz”, “Alevi olabilir”, “Ulusalcı milliyetçilerden dincilerden nefret eder eşi de Havelsan’da”, “Çağdaş. Eskiden eylemlere katılmış. Kocası Aselsanda M.K.”, “Oruc tutar, icki icmez, durumu net değil. Bilgi alınacak..”, “Dul, Atatürkçü. Çok hata yapıyor”, “Aydınlıkçı, çok işimize yarıyor”, “Militan ruhlu solculardan.”, “Evi karargah görevi yapıyor. Modern giyinir” “Babası emekli albay. Alevi, çok çıkarcı”, “Ermeni olabilir” “Bizden, ADD ile bağlantılarımızı sağlayamadı, oraya da karşı”, “Mason, ailesinin istihbaratla ilişkisi var”, “çok sağlam, en güvenilir adamlarımızdan. bk’da bizim işler için lider kadromuz. örgüt bağlantılarına dikkat edilmesi gerekebilir”, “Türk asıllı değil. çok ulusalcı” şekilde çeşitli değerlendirmelerin yapıldığı anlaşılmıştır.

(…)

Gene aynı elemandan (F.A) ele geçirilen başka bir dijital veride iki askeri öğrenci hakkında “2005 şubat sömestr tatilinde Maltepe sahilinde yol kenarında bekleyen hayat kadınlarıyla anlaşıp para karşılığında ilişkiye girdiler. Siyasi içerikli kitaplar okuyor. 2007 yılında okulda aramızda darbe konusu açılınca Hilmi ÖZKÖK’ün darbeyi engellediğini söyledi. Tüm planları bozan, her şeyi mahveden kişinin Hilmi Özkök olduğunu, Hilmi Özkök planları bozmasaydı Ak Parti ve Tayyip Erdoğan öbür tarafı çoktan boylamış olacaktı dedi. …….’nın son zamanlarda psikolojisi çok bozuk, hastaneye tedavi olmak için gönderildi, ilaç kullanıyor” şeklinde bilgilerin yazılı olduğu anlaşılmıştır.

Yukarıda örneklediğim bilgi/belgelere bakıldığında dahi 15 temmuz yargılamalarındaki suçlamalarda somut belge konamamasına karşılık, ergenekonun sekretaryası hücre örgütlerden biri olan bu örgüt tarafından bile TSK-GES-TÜBİTAK-ARMERKOM gibi devletin kritik kuruluşlarında çalışan kişilerle ilgili binlerce bilgi-belgenin temin edildiği, kişisel verilerinin hukuka aykırı kaydedildiği/yayıldığı(TCK135-136), örgüt elemanlarının yükselmesi, önünün açılması, değerli belge elde ederek gelir kazanması amacıyla bu bilgi/belge/görüntüleri kullandıkları, böylece tam olarak Anayasal düzene karşı gelmek şeklindeki suçlamanın muhatabı oldukları net bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

Kutsallıklara sığınmadan, bilgi/belgeler üzerinden bir milletin kendine gelmemesi için kurulmuş tuzaklar, bu tuzakları afişe etmek dışında millet aleyhine bir faaliyeti olmamışlara yönelen nefretin sebebi ve kaynağı karınca kararınca göstermeye devam edilmeli.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Gereken düzeltmeler veya uydurulanlar bilemiyorum!!!:

    “Askeri Deniz Lisesi” ifadesi bilinen ve kullanılan bir yer ismi değildir. Deniz Lisesi ya da Heybeliada Deniz Lisesi daha doğru bir kullanımdır.

    Heybeliada Deniz Lisesi kız öğrencilerin öğrenim gördüğü bir kurum değildir.
    Sadece Deniz Harp Okulunda 90’lı yılların sonu ya da 2000’lerin başı itibariyle her sene 4, 8 ya da 16 gibi az sayıda kadın öğrenci kabul edilmiştir. Eğer ki kastınız Tuzla Deniz Harp Okulu ise ve yanlışlıkla Deniz Lisesi yazılmışsa bu kabul edilebilcek bir yanlış değildir. Ya her şeyi uyduruyorsunuz ya da okuduğunuzu ve bildiğinizi yazıya aktarmaktan acizsiniz. Acziyetiniz bu kabul edilemez yanlışlıklara sebep oluyorsa, yazı kaleme almamanız çok daha iyi bir tercih olur sizin için…

    Saygılarımla.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin