Kendimle yaka paça

YORUM | GÜLŞAH ÇAVUŞOĞLU

Bayılıyorum “ilişkiler” hakkında düşünmeye. “Duygu ve düşünce arasında nasıl bir ilişki var?” Duyguları mı yoksa düşünceleri mi ifade etmek daha zor? Sordum kendi kendime. Hangisini ifade etmek daha önemli? Hangisini içinde, kendine saklasan daha az zarar görürsün diye bir dönüp baktım aklıma ve kalbime. Birbirinden çok mu ayrı yoksa birbirini doğuracak kadar iç içe mi? Bu yazıda beni “insanda en sevdiğim hal” üzerine göreceksiniz; Kendisiyle yaka paça…

Şöyle yapalım. Hani birini tanımak istediğimizde sorduğumuz ilk soruyu  soruyorum duygulara, düşüncelere “Nerelisiniz? Neredensiniz”. Ve başlıyor kafam karışmaya. “Duygular kalpte doğar, oraya yerleşir, orada kalır” değil mi? Ama insan bilmediğini sever mi? Ve “bilme eylemi” akılda olmaz mı? Kaç defa ilk kez gördüğüne, bilmediğine, tanımadan aşık olur ki insan? Renkler gözlerine değdiğinde, gülü tanır seversin. Hanımeli çiçeğinin kokusu burnuna kancasını taktığında onu merak eder, başını sağa sola çevirir, ağaçtan sarktığını görürsün, bilmek için dokunur, balını tadar ve seversin. Kaktüsün dikenleri battığında bir daha ki sefere onu ellememen gerektiğini bilir, aklın, mesuliyeti kalbin ellerine verir ve karar verirsin. “Ne hissetmeliyim?” Bunlar hep idrakle olur. Yani duygu kalpte değil, akılda doğar. Bir başka deyişle “Duygu akılda doğar, kalpte yeşerir.”

Bir tarafım da diyor ki “Ne alakası var. Duygular yedi kuşak kalplidir. Kalpte doğar, kalpte harmanlanır, kalpte ölür.” Akıl da ferman dinlemez. Hatta bazen kendini bilmiş akıl bir bakmışsın kalbin konusan aynası olmuş ve sanki “ Dünyanın en güzeli o, en tutkulu yolu o, en vazgeçilmesi o” diyor. Yani duygular tam olarak nereli ben çözemedim.

Düşüncelere dönüyorum yüzümü. Yanaklarım al al. Kafam karışık. İlk cevabım “vücudun en ergen ve bir o kadar da en olgun organında doğar” diyorum. Beynin o kıvrak çehresinde oluşan bir elektrik ve “Müjde! Nur topu gibi bir düşünceniz oldu” diyorum. Sonra kalbimin hızla pompaladığı kanla kendime gelip, “Düşünce, kalbin kırmızı topraklarında hislerin beyni yoğurmasıyla oluşur” diyorum. Hala çözemedim “Duygu ve Düşünce” nereli.  Belki hemşehir belki de farklı gezegenlerden ama “elele” oldukları kesin.

Konuşmanın gerisini, en özgür olması gereken eğitmenlerinin kalp ve kafa olduğunu düşündüğüm organla yapıyorum ve soruyorum ona “ Söyle bana, hangisini ifade etmek daha zor?”Did döndüğü  kadar cevap vereceğini söyledi. Dans eder gibi kıvrıldı, hırçın olmayan bir edayla “İkisi de zor Gülşah” dedi ve ekledi “Bazen ikisi de kolay. Söylemek değil de, karşıdaki tepki kurutur beni”. Düşünce de duygu da öyle elzem, öyle mahrem ki, ve insanı öyle belli eder ki… İfşa oldu ise insan öyle kalakalır zırhsız, ve her türlü tehlikeye de açık halde.

“Sevdim” dersin. “Ya Sevmezse” diye korkarsın. “Nefret ediyorum” demek zor gelir . Ya seven kalbi incittiysem diye için içini kemirir. “Adaletsizsin” demek zor. Ya seni de zindana mahkum ederse diye korkarsın. “Haksızsın” demek zor. Ya seni de “insan haklarından” mahrum ederse diye kıvranırsın. Dile baktım ve dedim. Bir mahfi şairin dediği gibi. “Savaşan kazanır, kazanan kaybeder” Düşünce ve duyguyu da birbirinden ayırmak olmaz. İkisi de önemli, ikisi de değerli, ikisi de dilden çıkmalı. Duygu ve düşünceler, yıksa da, yapsa da, kalbin elinde şekillenip, beyin süzgecinden geçirilip, üslup libası giydirilip, karşıdaki Kristal camlara ya da kalın duvarlara çarpmalı. El sıkışıp ayrılıyorum dilin huzurundan.

Bu ilişkinin fırtınası bitmez. Düşünce duyguyu, duygu düşünceyi doğurmaya devam eder. Kimileri onları evli sanır ki, bu tuzu biberi fazla bir evlilik olur kanatindeyim. Duygu alttan alsa düşünce fevrileşir.Evin reisi düşünceler olsa duygu her kavgada siner, patırtısı gürültüsü bol bir evlilik olur.  Duygu nikahta düşüncenin ayağına basmışsa eğer, bu mutlu çift bulutlardan yeryüzüne inemez. Aklı bir karış havada pek Leyla bir ilişki olur. Peki bu ilişki bir kardeş ilişkisi olsa, ben derim ki bazen kan çıkana kadar kavga ederler, sonra birbirlerine sarılıp ağlarlar. Ne evlilik ne de kardeşlik… İki ilişkide yatmadı kafama.

Bu hafta da böyle aktı düşüncelerim, duygularım parmak uçlarımdan sizlere. Saçım başım dağıldı, bir ben serdim kendimi yere,sonra bir ben fırlattım kendimi odanın öteki tarafına. Düşündüm duygulandım. Ya da önce duygulandım sonra düşündüm. Beyinle, kalp ile, dil ile dişe dokunur sohbet ettim. Hala emin olamadığım çok şeyler var tabii. Dedim ya insan en sevdigim insani yorsa da ordan oraya savursa da en sevimli haller bu kendisiyle yaka paça haller…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Kendinden kaçar bazen insan.Düşünceleri karışık, duyguları umarsız demleri olur. Ama nereye gitse de döner dolaşır yine kendi kapısını çalar. İster yaka paça olur kendiyle,ister dingin bir iklimde seyahat ekseninde elinden tutar içindeki kendinin. Bazen çocuk,bazen anne bazen de bir bilge seslenir kendine.Kimi duygu,kimi düşüncedir seslerin ama yine önce kendine seslenir insan.”Bil ey nefsim…”

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin