Kelimeler de güzeldi eskiden

kelimeler güzeldir
KONUK YAZAR | GÖKHAN BOZKUŞ
Genelde roman ve film karakterleri üzerine analizler yazıyordum deneme yazmak istediğimde. Bugünlerde yolda gelip giderken okuduğum şiirlerde kelimeler üzerine düşünmeye başladım. Şiirlerimde aynı kelimeleri tekrar ediyor oluşumun verdiği bir rahatsızlıktan da olmuş olabilir. Edebiyat öğretmenliği yapmış olduğum dönemde de ondan öncesi talebelik yıllarımda da karşı olduğum ve hep aksini savunduğum bir düşünce vardı. Kudemanın (eskilerin) lisanının (dilinin) süslü olduğu görüşü. Süslü olan kelimeler değildi aslında. Zarif olan yaşam tarzıydı ve vaktim yettikçe kanadından tuttuğum kelimeler ile izah etmek isterim.
Günümüzde her şey değerini yitirdiği gibi, kelimelerimiz de üryan şimdi. Ne kullandığımız kelimelerin hakiki manasına vakıfız ne de geçmişte kullandığımız ama şimdi terk ettiğimiz kelimelerin manasına müdrikiz. Şöyle ki izah edeyim birkaç misal ile. Eskiler erkek çocuğuna “mahdum” kız çocuğuna “kerime” derlerdi. Dili çok ağır çok süslü diye eleştirdiğimiz Osmanlı’da aslında kelimeler bir ruhun bir anlayışın bir idrakın elbiseleri gibiydi. Hiçbir sözcük gelişigüzel kullanılmamış ve kullanılan her sözcük o coğrafyanın kültür ve medeniyetine mutabık olmuştur izah edeyim. Bugün bizler evlatlarımızı kızımız ya da oğlumuz diye adlandırırız. Peki eski dilde süs olsun diye mi kerime ve mahdum sözcüğü kullanılmış. Günümüz deyişiyle söyleyeyim “artistlik” olsun diye mi?
Mahdum: Önce erkek çocuğu için kullanılan bu kelimeyi izah edeyim, kelimenin kökü h.d.m dir, yani hâdim (hizmet eden) ‘den gelir. hizmet de aynı köktendir. yazılışındaki dat harfi ‘fazıl-fadıl’ örneğindeki gibi hem “d” hem “z” sesi çıkartılarak okunduğundan ‘hıdmet’, ‘hizmet”e dönüşmüştür. Hâdim hizmet eden yani hizmetçidir evet ama mahdumun manası başkadır. Mahdum , hizmet edilen demektir. Biz evladımızın efendisi sahibi değil hizmetçisiyiz. Onun hadimi olarak ona hizmet edip onu en iyi şekilde topluma kazandırmakla görevliyiz.
Kerime: kendisine ikram edilen kimse manasındadır. Kız evladı daha çok bir ikram gibi görülmüş. Kız evladını bize  veren ikramda bulunmuş ve biz ona Kerime demişiz. Takdir edersiniz ki en güzel en seçkin ne nazenin olan ikram edilir. Ayrıca vücudun en kıymetli yeri manasına da gelir kerime. Peygamber Efendimiz (sav)  her fırsatta sahabeye kendi kız çocuklarına yahut kimsesiz kız çocuklarına bakmalarını, onları erkek çocuklardan ayırmamalarını tavsiye etmiştir. Bir sahâbi kendi kızı veya başka birinin kızına iyilik yapmış ise Allah’ın elçisi o sahâbiye iltifatta bulunmuştur. Cahiliye dönemindeki ‘soyu erkek evlat sürdürür’ anlayışının aksine dört kız babası olan Peygamber Efendimizin  soyu kızları ile devam etmiştir. Bu konu başlı başına bir makale konusu olduğu için daha derinlemesine başka bir başlık altında da işlenebilir.
Hülasa, her kelimenin kültürel bir karşılığı vardır. Daha çok terkip ifadeler veya deyimlerde ortaya çıkmakla birlikte bazı kelimelere de yüklenen kültürel anlam zenginlikleri vardır. “Diş kirası” bir kültürel ıstılahtır. Artık yerini öğrenci kelimesine kaptıran “talebe” kelimesindeki ince nüans bir kültürelkarşılığı ifade eder. Öğrenmek için talep etmek gerekir. Bu yüzden talebe deriz ve öğrenmeyi kolaylaştırırız.
Bugün oha, çüş, gibi kelimeler ile konuşmaya çalışanların bu kültürel terkibi idrak edebilmesi de zordur.
Vesselam

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin