Kalitesiz yabancı oyuncuların adresi olduk

HABER-İNCELEME | EFE YİĞİT

A Milli Takımın çiçeği burnundaki teknik patronu Mircea Lucescu göreve gelir gelmez stat stat gezerek milli takım için oyuncu arıyor. Beşiktaş – Konyaspor Süper Kupa maçıyla tribündeki yerini alan Lucescu’nun sorunu ise seyrettiği takımlarda oynayan Türk oyuncuların sayısının bir elin parmağını geçmemesi oldu. Son şampiyon Beşiktaş’ın evinde oynadığı Antalyaspor maçından sonra Lucescu, ‘Beşiktaş’ta sadece 3 yerli oyuncu vardı. Bu durum milli takım adına olumsuz bir tablo oluşturuyor. İzlediğim maçlarda 4 Türk oyuncu oynatan takım yok. Fenerbahçe ve Başakşehir de öyleydi. En fazla 3 Türk oynatılıyor. Ben sahada kimi izleyeceğim! Hangi bölgeye kimi alacağım?’ açıklamasını yaptı. Bu durum sadece milli takımı tehdit etmiyor.

İLK 11’LERDE ÇOĞUNLUK YABANCI OYUNCU

Süper Lig’deki 18 takımın kadrosunda bulunan 526 oyuncunun yaklaşık yüzde 50’si yabancılardan oluşuyor. En çok yabancı oyuncu sıralamasında Beşiktaş 19 yabancıyla ilk sırada yer alıyor. Siyah- beyazlı ekibi 18 yabancı ile Alanyaspor ve 17 yabancı ile Kayserispor takip ediyor. Kadrosunda en az yabancı oyuncu olan takım ise 27 kişilik takımda 9 yabancıyla Sivasspor. Ligin ilk haftasında sahaya 61 yerli, 137 ise yabancı oyuncu çıktı.

Yabancı oyuncunun fazla olması sadece Türkiye’nin sorunu değil. Ancak Türkiye liginin kalitesi ve UEFA sıralamasını dikkate aldığımızda Türkiye’de ibrenin yerli oyunculardan yana olması gerekiyor. İstanbul’un 3 büyükleri hariç Türk takımları ekonomik yönden güçlü değiller. Yabancı oyuncuların maliyeti yerlilerden fazla olduğu gibi, yabancı oyuncuya verilen yüksek ücret yerli oyuncuların da ‘biz de aynı miktarı almak istiyoruz’ itirazını beraberinde getiriyor. Bunun tersi de yaşanıyor. Yüksek ücret isteyen yerli oyuncuların yerine ucuz ve kalitesiz yabancılar getiriliyor. Bu durumda ise takıma hiçbir katkı yapmayan sıradan oyuncularla kadro şişiriliyor. Oysa İstanbul’un 3 büyükleri dışındaki takımlar altyapıya önem verseler, bir zamanlar Samsunspor, Gençlerbirliği, Sakaryaspor’un yaptığı gibi hem kendileri başarılı olur hem de yüksek bonservisle sattıkları oyunculardan kulübün kasasını doldururlar.

TÜRKİYE, PORTEKİZ ÖRNEĞİNİ TAKİP EDEBİLİR

Bazı değerlendirmelerde Süper Lig kalite sıralamasında Fransa Ligue 1’den sonra 6. sırada yer alıyor. Ancak ligimize gelen yabancı oyuncuların profiline baktığımızda daha çok 30’lu yaşlara yakın isimler. Yıldız sayılacak oyuncular ise ancak futbolu bırakmadan önce son durak olarak ülkemize uğruyorlar. Türkiye, UEFA ülkeler sıralamasında 10. sırada. Bu sıralamada bulunan bir ülkenin takımlarının yapması gereken, Afrika ve Latin Amerika pazarına açılıp, genç yetenekleri keşfederek kadrosuna katmaktır. Yıldızı parlayan genç oyuncuları yüksek bonservisle Avrupa kulüplerine satmak mümkün olacaktır. Bu uygulamayı yıllarca Portekiz kulüpleri Benfica, FC Porto, Sporting Lizbon yaparken, kasalarına her yıl milyonlarca Euro koyuyorlar. Hollandalı Ajax ise hem Afrika pazarına açılıyor hem de İskandinavya ülkelerindeki genç yetenekleri 20’li yaşların başında kadrosuna katıp, birkaç yıl oynattıktan sonra başka kulüplere satıyor.

Türk takımlarının genç yetenek olarak alıp da yüksek bonservisle sattığı oyuncu yok denecek kadar az. Aldığı fiyatın biraz üstüne satılan tek genç oyuncu Bruma’ydı. Galatasaray 11 milyon Euro’ya aldığı Bruma’yı 12,5 milyon Euro’ya sattı. Bruma, Sporting Lizbon’un altyapısından yetişmiş bir oyuncuydu. Kariyerinin son demlerine gelen oyuncuları bonservis ödemeden kadrosuna katan takımlarımız, bu oyunculara Avrupa standartlarının üstünde ücret ödüyor. Gelir gider dengesindeki farktan dolayı ise UEFA’nın Finansal Fair Play kuralına takılıp, transfer yasağı ile uğraşılıyor.

YETENEK AVCILARI İSTİHDAM EDİLMELİ

Türk kulüpleri için ‘scout’ (yetenek avcısı) kelimesi pek tanıdık değil. Avrupa’nın en önemli kulüpleri genç yetenekleri keşfeden ‘scout’ları sayesinde kadrosuna geleceğin yıldızlarını katarken, bizim kulüpler menajerlerin göz boyamasıyla sattığı oyunculara tomar tomar para ödüyor. Scout işini yapan kulüpler ise dostlar alışverişte görsün babından eski oyuncularına hatır gönül bu görevi veriyor. Ciddiyetten uzak yapılan bu işlerden doğal olarak verim alınmıyor.

Nisan yağmuru mesabesinde arada bir kazara yakaladığımız başarılarla övünüp duruyoruz ama gerek milli takım gerekse de kulüplerimizin performansları gelecek adına umut vermiyor. Bu yeni bir durum değil. Acı olan bu kötü tablodan rahatsız olanların reform niteliğindeki kararlara imza atmaktan korkmalarıdır. Veya kurulu düzenin rantını yemek varken kim uğraşacak bu işlerle?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin