İyi günde de bir olunması umuduyla 

YORUM | HASAN CÜCÜK 

Türkiye için zaman 6 Şubat’ta durdu. Depremin bilançosu her geçen gün artıyor. Uzun yıllar sürecek bir yıkımın ilk günlerinde elbette hemen ayağa kalkmak mümkün değil. Bir taraftan ise hayat devam ediyor. Mecburen artık normale dönülmesi gerekiyor ama bunu kim yapacaktı. Kurşun gibi ağır günlerde normalin ilk adımı Trabzonspor – Basel, Konferans Ligi play-off turuyla geldi. Abdullah Avcı ve talebeleri zor ve ağır bir görevi üstlendi. Enkaz altında sayısını bilemediğimiz kadar insanın olduğu bir ortamda futbol oynamak kolay değildi. 

Türkiye topraklarında bir müsabaka için ‘Bir maçtan çok ötesi’ notu düşülecekse bu kesinlikle Trabzonspor – Basel maçı olur. Depremzedeler için tek yürek olan Türkiye, bu kez varlığını Trabzon’da gösterdi. Daha önce görmemiz mümkün olmayan manzaralar vardı. Maçın tüm gelirinin depremzedelere bağışlanacağını açıklayan Trabzonspor yönetimi, ezeli rakipleri Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’a tribünlerde omuz omuza oturma teklifinde bulundu. Geliri depremzedelere gidecek hatıra biletlerden Fenerbahçe ve Galatasaray bin, Beşiktaş ise 1903 adet satın aldı. Sadece üç büyüklerin değil tüm takımların taraftarları akın akın Trabzon’a geldi. Sadece taraftarlar değildi, birlik mesajı veren Trabzonspor’un davetiyle Süper Lig’de mücadele eden tüm takımların başkanları da tribünlerdeydi. 

İstanbul’un üç büyüklerinin formasını sırtına geçiren taraftar, Trabzon sokaklarında dolaştı. Daha önce görmemiz mümkün olmayan fotoğraflar verildi. Acı; yılların rekabetini bir tarafa bıraktırdı. Deprem öncesi böyle bir manzarayı görmek ne mümkündü? Oysa rekabeti centilmenliğe çevirmek için illa çaresi olmayan acılar mı yaşamalıyız? Buna da şükür, hiç olmazsa acıda birleşiyoruz. Gerçi bu denli büyük felakette de bir olmayacaksak… 

Doğrusu maçın sonucu ikinci planda kaldı. Elbette her iki ekip sahaya kazanmak için çıkacaktı. Trabzonspor kadar Basel için de zor bir maçtı. Bir anlamda cenaze evine gidiyordunuz. Basel cephesi olası bir golde oyuncularının sevinmeyeceğini açıklamıştı. Trabzon yolculuğu öncesi paylaştıkları fotoğrafta, hüzün ve acıyı paylaşma vardı. Hani sonucu yazı-tura ile belirleyelim dense, iki takımda tereddütsüz evet derdi. İşte öyle bir maçtı.

Türkiye topraklarında daha önce görmemiz mümkün olmayan tribün çeşitliliğiyle maç başladı. Depremin başladığı saate vurgu yapılarak 4 dakika 17 saniye boyunca taraftarlar tribünlerde sessiz kaldı. Dakikalar 1’i gösterdiğinde depremin vurduğu Adana’nın plakasından dolayı tribünlerde ‘Adana – Burada’ sesleri vardı. İkinci dakikada sırada Adıyaman vardı. Dakikalar depremin vurduğu illerin plaka numarasına geldiğinde tribünlerde o ilin adı yükseldi. 

Gelelim sahaya… İlk devre Trabzonspor daha üstün olan taraftı. Topa yüzde 65 hükmeden bordo-maviler 7 gol girişiminde bulundu. Top hakimiyeti Trabzonspor’da olsa da konuk ekip Basel’de aynı sayıda gol girişiminde bulundu. Hatta gole çevirme açısından daha net pozisyonları vardı. İkinci devre top ve pozisyon hakimiyeti Trabzonspor’undu. Beklenen gol dakikalar 65’i gösterdiğinde ikinci devrenin başında Eren Elmalı’nın yerine giren Jens Larsen’den geldi. Golden sonra ataklarını devam ettiren Karadeniz fırtınasının Maxi Gomez’in ayağından bulduğu şık gol ofsayta takıldı. Maçtan başka gol sesi çıkmayınca ilk maçı temsilcimiz 1-0 kazanıp rövanşa avantaj sağladı.

Skorun ikinci planladığı kaldığı maçtan çıkarılacak dersler var. Acıda zorunlu bir birleşme oluyor. Önemli olan bu birlikteliği güzel zamanlara da taşımak. Ülke olarak çok yorulduk. Sadece siyasette değil, sporda, sanatta, kısaca her alanda ciddi bir ayrışma var. Siyasetin sert ve ayrıştırıcı dili doğal olarak tüm alanları kapsıyor. Şenol Güneş Spor Kompleksi tribünlerini dolduran on binler ve tüm Türkiye sporun bir çatışma alanı olmadığını anlamalı. Sahada kıyasıya rekabet, tribün ve sokaklarda dostluk zor olmasa gerek. Ülke Türkiye olunca bunlar bir ütopyadan ibaret kalıyor. Umarım, bu büyük felaket toplum katmanları arasında oluşan derin önyargı duvarlarını yıkar. Bunun olması için karar mercilerinin elini taşın altına koyması lazım. Başta ise Beştepe sakininin. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin