İşkencenin merkezi Ankara Emniyet’ini anlattı: “Sorguda şiddet kullanıldığını duymamanız imkansız”

Serbest gazeteci Hayri Demir’in gözaltına alındıktan sonra Ankara Emniyet’in de yaşadığı süreci anlattı.

Günlerdir gündemde olan Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında işkence ve kötü muamele iddialarını hatırlatan Demir, “Söz konusu gözaltı merkezinde yaşananlara dair birinde 9, birinde de 4 gün gözaltında kalmış biri olarak, orada rutin hale getirilmiş uygulamalarından bahsetmek istiyorum.” dedi.

Demir’in evinden çalınan ve şüpheli şekilde bir vatandaş tarafından polise teslim edilen hafıza kartlarından çıkan fotoğraflar gerekçe gösterilerek hakkında “terör örgütü üyesi olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanıyor.

İşte Demir’in anlattıkları şöyle;

‘Gözaltı merkezi değil toplama merkezi’

1- Gözaltı merkezi olarak nezarethaneler yerine kapalı spor merkezi toplu bir nezarethane olarak kullanılıyor. Girdiğiniz andan itibaren gözaltında değil de bir toplama merkezine girdiğiniz hissine kapılıyorsunuz.

2- Salona girişlerde ayakkabılarınız çıkartılıyor ve sert zeminde günlerce ayakkabısız bir şekilde yürümek zorunda kalıyorsunuz. Oturmak isterseniz bi noktadan sonra o sert zemin işkence gibi geliyor, yürüyünce de bi noktadan sonra feci kas ağrıları baş gösteriyor.

3- Kolluk, kendince uyuma-uyanma saati belirlediğinden uyuyacağınız süngerleri alınmanıza belirli saatte izin veriliyor, o da askeri bir düzende sıraya girdikten sonra. Tabi çoğu zaman gözaltı sayısı çok olduğunda bir süngeri iki üç kişiyle paylaşmak zorunda kalıyorsunuz.

3- Gözaltında “suç” ayrımı yapılmıyor. Misal ilk gözaltı sürecimde 9 gün boyunca IŞİD iddiasıyla gözaltına alınan 30 kişi, FETÖ iddiasıyla da gözaltına alınan 200’e yakın kişiyle bir arada kaldım.

4- Günlük rutin sağlık kontrolleri spor salonuna gelen doktorlarca yapılıyor. Muayene sırasında polisler doktorun yanında duruyor. Yaşadığınız sorunu dile getirmek bir yana doktorla konuşmak bile imkansız. Rahatsızlığını aktarma şansı bulana yanıt aynı: Olur normaldir.

‘Uyumak neredeyse imkansız’

5- Uyumak neredeyse imkansız. Çünkü devasa klimalar sürekli çalışıyor ve çıkan ses bir noktadan sonra işkenceye dönüşüyor. Yetmezmiş gibi salonu aydınlatan büyük aydınlatmalar gece dair sürekli açık.

‘100 kişinin kullandığı 4 tuvalet var’

6- Hijyen konusu başlı başına hastalanma için uygulanan bir durum. Yüzlerce kişinin kullandığı sadece 4 lavaboyu bulunuyor. Lavaboya gidişlerde de ayakkabı kullanımına izin verilmiyor koridordaki üç beş telliği ortak kullanmak zorundasınız.

‘Banyo yapmak imkansız’

7- Günlerce gözaltında tutulmanıza rağmen banyo yapmak neredeyse imkansız. Sabunu ve kurulanmak için 30 cm’lik kağıt havluyu tutanakla alıyorsunuz. Bu da her gün değil, belirli periyotlarla veriliyor. Zaten duş almak isteseniz de sıra size gelmiyor.

8- Lavabolara sıvı el sabunu bile tutanakla konuluyor kaldı ki sabuna yüzde 75 oranında su katılıyor ve sabun kullandığınızı bile anlamıyorsunuz. Lavaboların kapıları çıkarılmış, kapı olarak büyük boy çöp poşeti örtülerek kapı niyetine kullanılıyor.

9- Üç öğün yemek veriliyor ama yine askeri düzende sıraya girilip yemekler alınıyor ancak misal akşam yemeği öğlenden getiriliyor ve buz gibi yenilemeyecek duruma verilen yemekleri yemek zorunda kalıyorsunuz. Bir dilim ekmek fazladan almak bile yasak

10- Su da ekmek gibi birden fazla almak yasak, yemek öğünleri dışında su ihtiyacınız karşılanmıyor, lavabolardan su içmek durumunda kalanlar dahi oluyor.

11- Salondaki görevlilerin tutumu vardiyadan vardiyaya değişiyor. Kimisi salonda yürümeye bile izin vermiyor, o sırada belirli bir mesafede duvar diplerine oturmanız ve kesinlikle kendi aranızda konuşmamanız “emrediliyor.” Bu şekilde saatlerce oturmak zorundasınız.

“Devlet görevlisi” olarak tanıtanlar sizi resmi olmayan bir sorguya tabi tutuyor”

12- Gözaltı sürecinde gayri resmi bir şekilde “sohbet” altında sorguya alınıyorsunuz, bu sırada kendisini polis değil de “devlet görevlisi” olarak tanıtanlar psikolojik baskı uygulayarak sizi resmi olmayan bir sorguya tabi tutuyor.

‘Görüşme odasında tanımadığınız kişiler sizi tehdit ediyor’

13- Bu sorguya zorunlu olarak gidiyorsunuz, çünkü “avukat görüşünüz var” diye çağrılıyorsunuz ve götürüldüğünüz odada bi an da tanımadığınız kişiler sizi karşılıyor ve tehditle oradan çıkmanıza izin verilmiyor.

‘Ailenizle tehdit ediyorlar’

14- Bu “sohbet” sırasında ailenizden tutalım yakın çevrenize hatta özel yaşamınıza kadar kimi durumlar size yöneltilerek, iş birliği dayatılıyor. “Yardımcı ol tutuklatmayalım” denilerek, psikolojik baskı uygulanması da cabası.

15- Tutulduğunuz salonda uygulamalara tepki gösterdiğiniz de ise lüksmüşçesine nezarethaneye alınıyorsunuz. Ama orada sizi başka “süprizler” bekliyor.

‘İki kişinin kalabileceği yerde 6-8 kişi kalıyor’

16- Kısaca orayı da anlatarak bitireyim. En basitinden iki kişinin kalabileceği yerde 6-8 kişi kalmak zorunda kalıyorsunuz.

17- Nezarethane aslında gözaltında nerelerin uygulandığına daha net tanık olabileceğiniz bir yer. Neden mi özellikle FETÖ soruşturmalarında gözaltına alınan ve üst düzey olduğu iddia edilen kimi kişiler de bu nezarethanelerde tutuluyor.

‘Sorgu sırasında şiddet kullanıldığını duymamanız imkansız’

16- Bu kişiler yine belirli periyotlarla hücrelerin olduğu kısımda bir odaya alınarak, sorgulanıyor ve işbirliğine zorlanıyor. Sorgu sırasında şiddet kullanıldığını duymamanız imkansız. Bu özellikle geceleri yapılıyor ve uyumaya çalışırken bi an da bu seslerle uyanıyorsunuz

17- Elbette bunları uzatmam ve detaylandırmam mümkün ama bir kaç gündür gündeme gelen işkence ve kötü muamele uygulamalarına dair bizzat tanıklık etmiş biri olarak gözaltı merkezine gözlemlerimi özetlemeye çalıştım.

18- Bir kaç gündür bu tablodan daha ağır şeylerin yaşandığı gündemde. Ne yazık ki gündeme gelenler karşısında bizim yaşadıklarımız hiç bir şeymiş diyebiliyorum sadece…”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Ankara emniyetin de ben de Ağustos 2016 da 15 gün gözaltında kaldım. İşkence maalesef o zamanda vardı. .psikolojik ve fiziksel..hem maruz kaldınız şiddet hem de maruz kalanlara tanık olmak ülkenin geldiği durum açısından içler acısı. ..şuan hala bu şikayetlerin olması daha da acı. ..insanlıktan nasibi olmayanlar insanlik suçu işlemeye devam ediyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin