Irkçılık ve distopya

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Gelecek ile ilgili güzel hayale ütopya deniyor. Karamsar olanın ismi ise distopya.

Bazılarının ütopyası, başkasının distopyası olabiliyor.

Örneğin komünist ideolojideki birinin ütopyası, kendileri gibi olmayanlar için karabasanın dik alası olur.

Tersi de mümkün. Hitler’in kurguladığı cennet, Alman ırkı dışında herkes için cehennem demekti.

Belki bir süre sonra bizzat Almanlar için bile cehennem olacaktı ama tarih izin vermedi buna. Cehennemi erken yaşattı.

Faşizmin gül devrini göremeden gitti Hitler ve Naziler.

Tayyip Erdoğan ve siyasal İslamcı cenahın tahayyül ettiği medeniyetin ne kadar korkunç bir şey olduğunu bizzat yaşayarak anlatıyoruz.

Muktedir, kendi ve avenesi için bir cennet kurarken geri kalan herkese cehennemi yaşatıyor.

Onlar için bunun en ufak bir sakıncası yok.

Kanun, nizam, yönetmelik asayiş filan umurlarında değil.

Erdoğan’ın iktidar uğruna tüm dikişlerini patlattığı ülke tam bir tımarhaneye dönmüş durumda.

Sadece cehennem değil aynı zamanda açık hava tımarhanesi ve hapishanesi.

Elbette, bu millet bunu istedi, kısmını es geçiyorum.

O fasıl ayrı, apayrı…

Bu cehennemin bir unsuru sadece mülteciler.

Aslında mülteci demek de mümkün değil.

Çünkü ne geldikleri ülkede kimsenin umurundalar ne de Türkiye’de.

Erdoğan bir akşam karar verip hepsini otobüslere doldurup sınıra yığabilir.

Ki bunu daha önceden yaptı.

Ülke mültecilerin de umrunda değil.

Bu ülkede yaşamayı sevdiklerinden kalmıyor büyük çoğunluğu.

Daha batıya göç etmek için bir sıçrama tahtası, mola yeri olarak düşünüyorlar.

Sorun istediğinize ya para biriktiriyordur gitmek için ya fırsat kolluyordur.

Kalıyorsa mecburiyetten kalıyorlar yani.

Kontrolsüz, düzensiz, abuk sabuk bir yığma politikası bu.

İltica ile ilgisi yok yaşananların.

Ve çok da tehlikeli bir gerilim ve stres birikiyor açıkçası.

Kaynayan tencere bir gün fena patlayacak korkarım ki.

İşin bir kısmı böyle…

Bir de madalyonun diğer kısmı var.

Bu fecaat tabloya tepkiselliği kendi ırkçılığıyla harmanlayarak politika üreten kesim şu anda yükselen değere dönüştü.

Sembol isimleri ise şüphesiz Ümit Özdağ.

Ancak emin olun Bahçeli’nin de üzerinde tozu toprağı atsanız içinden Özdağ çıkacaktır.

Pek çok CHP’li de keza. Özdağ’dan bin kez daha ırkçı ve faşist bir canavarı içlerinde taşıyan nice seküler laik biliyoruz.

İYİ Parti’nin tabanı olmasa da tavanın epey bir kısmı da ne yazık ki aynı zehirli baldırandan tatmış durumda.

Bunu bilen AKP ve Saray da giderek daha ırkçı ve radikal politikalara yüz verecek gibi.

Evvelki sene İran’da kadınlar bir yürüyüşte şöyle bir pankart açmışlardı Mollalara karşı:

“Sizin cennetinizi istemiyoruz!”

Çünkü siyasal İslam’ın düşlediği cennet ile cehennem arasında pek bir fark yok.

Hatta pek çok tanıdığımın, “Bu alçaklar cennete gidecekse istemiyorum” dediğini biliyorum.

Ahmet Şık mesela…

“Ateistim” dedikten sonra eklemişti: “Sırf bu suç şebekesinin gönderildiğini görmek için ahiretin, cehennemin var olmasını isterdim!”

Ümit Özdağ, son derece ilkel ve didaktik olsa da bir kısa film yaptı.

Batıda zaman zaman örnekleri görülen cinsten bir ideolojinin aptalca işlenişinden başka şey değil.

Bir distopya filmi ama.

Allah selamet versin Memduh Bayraktaroğlu hoş bir tespitte bulundu.

Eğer Ümit Özdağ zihniyeti iktidara gelse nasıl bir ülke olurdu acaba?

Size söyleyeyim, siyasal İslam’ın tam simetrisi.

Bir faşizmden diğer faşizme savrulmaktan başka bir şey değil.

Mülteci meselesinin hıncını gerçek sorumlular yerine mültecilerden çıkaran zihniyetin bitireceği düşman eksik olmaz.

Araplar gitse Kürtler var, onlar bitse azınlıklar var, onlar bitse cemaatler var.

Var oğlu var.

Elinde çekiçten başka bir şey olmayana çivi mi yok memlekette!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin