Irak petrollerinin başkentinde son savaş [ERMAN YALAZ]

Radikal terör örgütü IŞİD’in bölgeden temizlenmesi için başlatılan Musul Operasyonu, Suriye-Irak bölgesinde devlet aklıyla bölgeye yerleşen örgütün sadece silahlı gücünü hedef almıyor. Çünkü IŞİD’in temizlenmek istediği -ya da gelip çörekliği- bölgeler enerji arz güvenliği açısından da kritik noktalar. Suriye’de petrol güzergâhları, barajların kontrolü, enerji hatlarının ele geçirilmesi örgütün en temel stratejilerinden biriydi.

FIRAT KALKANI’NA KARŞI IŞİD STRATEJİSİ

Şimdi Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonu ile geriletilmiş gözükse de IŞİD’in savaşçı aklı -Erdoğan rejiminin de işine gelecek şekilde- TSK ile Suriye Kürtlerinin silahlı gücü haline gelen PYD’yi karşı karşıya getirdi. IŞİD istediğini yaptı. Rusya devlet başkanı Putin’in Tayyip Erdoğan görüşmesinde El Nusra’ya çeki düzen verilmesini istemesi, ilişkinin çok da karmaşık olmadığını gösteriyor aslında.

MUSUL SAVAŞINI KİM DERİNLEŞTİRİR?

Gelelim Irak’a. IŞİD’in devlet aklı denebilecek bir kurnazlıkta yürüttüğü enerji nakil ve üretim merkezlerini ele geçirme stratejisi Irak’ta daha güçlü. Çünkü IŞİD’in Irak kanadı Suriye’dekinin de ötesinde bir akılla kendisini ülkenin kuzeyinde büyük ve kritik bir alana konuşlandırdı. Katliamlar yaptı. Ezidî ve Kürt nüfusa, bölgedeki Şii yapılara kan kusturdu. Musul dâhil, IŞİD’in Irak’taki hâkimiyet alanı aynı zamanda petrol ve enerji hatlarının da kalbini kapsıyor. Suriye’dekinden farklı olan bir başka nokta ise IŞİD savaşçıları Suriye’de ne kadar kozmopolit ve dünyanın dört bir yanından gelen radikal örgütlerden devşirmeyse, Irak’ta o kadar yerli.

Aslında örgütün temellerinin atıldığı olayların tarihi, 2003 Irak savaşının başladığı, Felluce’de ateşlenen Sünni direnişçilerin örgütlenmelerine kadar uzanıyor. Saddam rejiminin savaşçıları, direnişçi Sünni örgütler, El Kaide-El Nusra, hatta Baas rejiminin eleğinden geçmiş askeri akıl, uzunca bir süre IŞİD’in yanında saf tuttu. Ezilen ve savaşın mağduru bu insanlara yeni bir ülke vaat eden tek yapı IŞİD oldu. Halk arasında maalesef kabul gördü bu düşünce.

Peki, Musul’da başlayan savaşla beklentiler neler? Operasyonu yürüten devletlerin istikrarlı petrol üretim-nakil alanlarına ve Irak’ın istikrarına ihtiyacı var. Ülkenin en büyük gelir kaynağı olan petrol-doğalgaz rezervlerinin yönetimi ilk kez kavga sebebi değil üstelik.

İŞLENEBİLİR EN KOLAY HAM PETROL BU BÖLGEDE

Irak petrolü, dünyanın üretim maliyeti en düşük petrolü. 2013 itibariyle Irak, 150 milyar varil ispatlanmış ham petrole sahip. Bu dünya rezervinin neredeyse yüzde 10’una denk geliyor. Kerkük-Musul bölgesindeki rezerv ise 9 milyar varil olarak zikrediliyor. Tabi bölgenin potansiyelinin 49 milyar varil olduğu bilgisi buna eklendiğinde olayın seyri de değişiyor. Çünkü rakamlar ülkede işlenebilir rezervin üçte birine yakınının bölgede bulunduğunu gösteriyor. Bu veriler IŞİD’in bölgedeki varlığına da, Irak hükümetinin ısrarına da bambaşka bir anlam kazandırıyor.

IŞİD’İN SAVAŞÇI KAYNAĞI KURUR MU?

ABD’nin Saddam Rejimini bitirdiği 2003’ten beri Irak hükümetlerinin baskılarını iliklerine kadar hisseden Irak  halkındaki radikal savrulmalar IŞİD’e hep zemin oluşturdu. Suriye’dekinin aksine IŞİD’in Irak topraklarında sürekliliğini sağlayacağı savaşçıları ve insan kaynağı var maalesef. Demokrasi ve çok kültürlü devlet yapısı inşa edilmediği için, etnik çatışmaların merkezi haline gelen Irak’ta 1000 yıllık kavgaların hortlatılması da hep bu zemin üzerinde büyüyor.

Hem Şii hem Sünni cephede alternatif bir dil hiçbir zaman oluşturulamadı. Bunu sağlayabilecek, arabulucu ve örnek olabilecek tek ülke olan Türkiye ise, Erdoğan rejiminin 3 yıldır savrulmalarından sonra bu kavganın tam göbeğinde kaldı.

KERKÜK-CEYHAN DURDU, IRAK MİLYAR DOLARLIK GELİRİNİ KAYBETTİ

Hiç zikredilmese de Kerkük-Musul petrollerinin işletilmemesinin, Kerkük-Ceyhan hattının çalıştırılmamasının Irak’a ciddi bir maliyeti var. Araştırmacılar bu maliyetin 50-55 milyar dolarları bulduğunu söylüyor. Konunun Irak hükümeti dışındaki tarafı Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi.  Çünkü son 13 yıl içinde bu petrollerin üretim-dağıtım işleri onların eliyle yürütüldü.

Zikredilmeyen bir başka nokta ise Kerkük-Hayfa petrol boru hattı. Bu hat hep İsrail’in bölgeden enerji temin güvenliğinin aparatı olarak zikredildi. Bu kısmen doğru. Ancak IŞİD’in Suriye ve Irak’ı kısa sürede işgal etmesiyle oluşturduğu ‘devlet alanı’ sıcak denizlere gitmek isteyen petrolün önünü kesti. Aslında alternatif ve mafyatik bir nakil düzeni oluşturdu.

MAFYATİK PETROL DAĞITIM DÜZENİ DEĞİŞİR Mİ?

Redhack belgelerinde ortaya çıkan gerçeklerden biri bu bölgenin petrollerinin nakliyle ilgiliydi. Ortaya çıkan yazışmalara göre, Türkiye’nin Enerji politikalarını belirleyen koltukta oturan Berat Albayrak, ilgisi olmadığını söylese de buradan enerji nakli yapan büyükçe bir şirketin tam yetkili yöneticisi olarak gözüküyor.

Bu yazışma ve belgeler çıktıktan sonra, internet sansürleri yapılsa da konuya ilişkin tatmin edici cevaplar henüz verilmiş değil. Musul operasyonu bu yeni kurulmuş ‘komisyoncu düzeni’ nasıl etkiliyor, bunun sonuçlarını henüz görmüyoruz. Ancak gelen ilk sinyaller, Musul’a yoğun ilginin başka saiklere de dayandığını gösteriyor.

TÜRKİYE ASLINDA FIRSATI TEPİYOR

Sonuç olarak bölgede Türkmen nüfusunu korumak isteyen bir Türkiye veya Musul-Kerkük petrolleri ile ilgili kadim tarihi birikimlerinin peşinde gözüken bir ülke, çok daha derin bir siyaset izleyebilirdi. Bugüne kadar bunun için kılını kıpırdatmayan AKP-Erdoğan rejiminin tüm iştahıyla Musul’da masada da sahada da olma isteği başka motivasyonları içinde barındırıyor. Hem IŞİD’in bölgeden temizlenmesi, hem Türkiye’nin hesapları, hem Irak hükümetinin yaklaşımı Musul’da uzun ve derinlikli bir savaşın başladığını gösteriyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin