İddianame değil ‘İtirafname’ (2) [Erhan Başyurt]

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat Çağlak’ın çoğu tutuklu 29 gazeteci hakkında kaleme aldığı ve mahkemenin kabul ettiği İddianame’de, ‘delil’ olarak sunulan ve aramalarda el konulan ‘suç unsurları’ da suçlamalar gibi tek kelime ile felaket

Savcı, “McCarthy’cilik” ile temellendirdiği İddianame’yi gerçekten bir ‘Cadı Avı’na dönüştürmüş…

ANAYASA MAHKEMESİ DE ‘TERÖR ÖRGÜTÜ’ MÜ?  

Savcı, Bank Asya’ya el konulmasını ve dershanelerin kapatılmasını eleştirmeyi ve bu yönde vaka tespiti haberler yapmayı bile ‘suç’ ve ‘terör propagandası’ olarak niteliyor.

Söz konusu haberler tüm medyada yer aldığı gibi, hukuksuz kararları eleştiren yüzlerce gazeteci ve yüzbinlerce insan var.

Savcı, bu durumda ‘hukuk önünde eşitlik’ ilkesi gereği milyonlarca kişi hakkında soruşturma mı açacak?

Kaldı ki dershaneleri kapatan düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi de hukuka aykırı bularak iptal etti.

İptal kararı, gazetecilerin haberlerinde gerçeği yansıttıklarının ve hukuku savunduklarının delili. Yorumları hatalı da olsa, şiddet içermedikçe ifade özgürlüğüne gem vurulamaz.

Savcı, gazetecileri haklı çıkaran Anayasa Mahkemesi üyelerine de kendisini Anayasa’nın üzerinde görüp ‘terör suçu işledikleri’ gerekçesiyle dava mı açacak?

 

SAVCIYA GÖRE ELEŞTİRİ ‘SUÇ’ UYARI ‘TEHDİT’

Savcıya göre, ‘makul şüpheden gözaltı ve tutuklamaları’ eleştirmek ‘suç’, görevini kötüye kullanıp hukuksuzluk yapan kamu görevlilerini uyarmak ise ‘tehdit’

Oysa makul şüphe gerekçesiyle yaygın tutuklamaları azıcık hukuk bilgisi olan herkes eleştirdi.

Uluslararası örgütler ve hukuk platformları da Türkiye’yi net bir dille uyardı.

Savcı, hukuku savunan herkesi ve uluslararası örgütleri de ‘eşitlik’ ilkesi gereği suçlayacak mı?

 

KAYYIM DÖNEMİNE ‘TERÖR’ İNCELEMESİ

Savcı “örgütle irtibatlı BUGÜN gazetesinde 01.12.2013 ve 14.03.2016 tarihleri arasında işlenen suçlara” ifadesine yer vermiş.

Söz konusu dönemin son 6 ayı, el konulan BUGÜN’de hükümet tarafından atanan ve sayısız hukuksuzluklara imza atan kayyım dönemi…

Savcı kayyımları da yargılayacak demek ki (!)

Peki, savcı aynı BUGÜN’de yazılar yazan Mehmet Metiner, Vedat Bilgin gibi AKP milletvekilleri ve Ahmet Taşgetiren ile ‘itirafçı’ Latif Erdoğan’ı da yargılayacak mı?

 

VAKİT GAZETESİ TERÖR SORUŞTURMASINA ALINACAK MI?

Savcıya göre, ‘Süleymancı, Nakşibendî ve Gülen Cemaati’ne yakın olanlar fişlendi’ şeklinde aleniyet kazanmış MİT haberine yer vermek suç…

Oysa fişlemeler hukuksuz ve haberde açık kamu yararı söz konusu.

Söz konusu habere ait belge ilk olarak ‘yandaş’ Vakit Gazetesi’nde yayınlanmıştı, savcı ‘aleniyet kazanmış bir belgeden’ suçlama yapılamayacağını bizatihi İddianame’de kendisi belirtiyor.

Ancak ortada iddia ettiği gibi bir terör suçu varsa masum yere tutuklanan gazetecileri değil, Vakit Gazetesi’ni ‘silahlı terör örgütü propagandası’ yapmakla suçlamak ve dosyaya dâhil etmek zorunda.

 

SIRADAN OLAYLARI HABER YAPMAK ‘TERÖR SUÇU’!

Basın suçları ve medya özgürlüğü konusunda en ufak bir bilgisi ve hassasiyeti olmadığı İddianame’de açıkça görülen Savcı Çağlak’a göre, ‘Savcı Muammer Akkaş’ın elinden 100 milyar dolarlık yolsuzluk soruşturması alındı’ diye sağır sultanın bile duyduğu sıradan bir olayı haber yapmak ‘terör suçu’…

Aynı şekilde ‘Emniyet amirlerinin görevden alınmasına hukukçulardan tepki…’ haberini yayınlamak ‘terör suçu’ !

Cumhuriyet’in MİT Tırları haberinden dolayı Can Dündar’ın yaptığı gazeteciliği takdir etmek suç…

Peki, MİT Tırları haberini iki ay önce, yine fotoğraflarıyla Aydınlık gazetesi manşetten yayınlamıştı.

Savcı ‘aleniyet kazanan’ bu haberden dolayı bir suç üretecekse, öncelikle Aydınlık gazetesini de aynı şekilde ‘FETÖ’ ile suçlamak ve Can Dündar’a cesur haberinden dolayı ödül yağdıran uluslararası basın kuruluşlarını da ‘terör suçuna destek’ ile suçlamak zorunda…

 

MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUNMAK ‘TERÖR SUÇU’

Savcıya göre bırakın yorumu, tüm dünyanın konuştuğu hukuksuzluklar konusunda haber yapmak da ‘terör suçu’!

Koza-İpek Medya Grubu’na uydurma suçlamalarla el konulmasını, kanlı polis baskınını ve kayyım atanmasını eleştirmek suç!

Hidayet Karaca, Gültekin Avcı ve Mehmet Baransu’ya yapılan haksızlık ve hukuksuzlukları eleştirmek suç!

‘Polislere sahur operasyonu’ haberine yer vermek suç!

‘Savcı Çoşkun HSYK’ya şikâyet edildi’ haberini yayınlamak ‘terör’ ve ‘tehdit’ suçu…

29 gazeteci arkadaşımızın çoğu işte bu saçma sapan iddialarla neredeyse 9 aydır tecritte hapis yatıyor.

 

FUAT AVNİ TWEET’LERİNİ HABER YAPMAK SUÇ MU?

Merkurhaber, Aktifhaber, Rotahaber, Haberdar, Subuohaber siteleri ve tutuklu yöneticilerine tek suçlama ‘Fuat Avni’nin tweetlerini haber değeri taşımasına ve kamu yararı olmasına rağmen yayınlamak.

Oysa bu tweetler sadece Türkiye’deki diğer medya kuruluşları değil, dünyanın önde gelen birçok medya kuruluşu tarafından da yayınlandı.

Savcı, ‘eşitlik’ ilkesi gereği ya tüm bu medya kuruluşları ve gazetecilere de aynı suçlamaları yöneltmek ya da temelsiz ve hukuksuz iddialarını düşürmek zorunda…

 

HAKAN ŞÜKÜR’ÜN İSTİFA MEKTUBUNU OKUMAK TERÖR SUÇU!

Savcıya göre, Habertürk TV’de Genel Yayın Müdürü, Haber Koordinatörü ve Haber Müdürü arasında önemli haberleri yayına vermeden yapılan üçlü müzakereler de ‘terör suçu’…

Bu suç hangi yasada yazıyor? Ne zamandan beri yöneticiler halka açık yayın toplantısı yapmakla yükümlü?

Savcı, ‘Alo Fatih’in Habertürk’ünde 17/25 Aralık operasyonunun haber yapılmasını, muhabir Bülent Ceyhan’ın canlı yayında Hakan Şükür’ün istifa mektubunu okunmasını bile ‘terör suçu’ olarak saymış…

Aslında bazı gazeteciler için ‘gazetecilik yapmak suç’ diyor. Bunun başka izahı yok!

 

GEÇMİŞ DARBELERE AİT FOTOĞRAF ALBÜMÜ ‘SUÇ UNSURU’

Gazeteci Abdullah Kılıç, Meydan’da yayınlanan 5 köşe yazısı, ‘gulyabani’ olarak nitelediği Fuat Avni, cemaati eleştirdiği ve darbecilere hain dediği tweetleri suç gerekçesi olarak gösterilmiş.

Menderes’in hayatı, 1960 ve 1980 darbeleri, 28 Şubat post-modern darbesi hakkında belgeseller hazırlayan ve hepsi yayınlanan Kılıç’ın evinde yapılan ve el konulan “suç” belgeleri dudak uçuklatan cinsten: “Kahverengi ciltli eski darbelere ait 100 adet fotoğraf albümü ve 1960 darbesine ait iki adet fotoğraf albümü”.

Savcının “delil” diyerek bir yakın tarih belgeselcisinin evinden toplattıkları, aslında suçlamanın ne kadar anlamsız ve yersiz olduğunu tek başına anlatıyor.

 

YENİ TUTUKLANACAK GAZETECİLER LİSTESİ Mİ?

Gazeteci Ali Akkuş, Hasan Cemal’in tweet attığı Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne’nin yazısını, Yeni Asya Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz’ün medya kapatmaları eleştirdiği tweetini, Can Erzincan Tv’nin ‘Hukuksuzluğa izin verme, kapatma, kapattırma’ tweetini, Yarına Bakış isimli gazetenin reklamını ve CHP milletvekili Veli Ağbaba’nın 2 ayrı tweetini re-tweet ettiği için ‘silahlı terör suçu’ işlemekle suçlanıyor.

Gazeteci Cemal Azmi Kalyoncu, Aydınlık Gazetesi yurt dışı temsilcisi gazeteci Yener Güneş’in “Medyascope, Gazeteport, Rotahaber, ABC Gazetesi ve Karşı Gazete’nin internet sitelerine erişim engellendi” tweetini, T24 adresinden atılan “Fehmi Koru: Darbenin beyni Gülen olabilir mi? Olmasa da oldu bile…” tweetini re-tweet ettiği için “silahlı terör suçu” işlemekle suçlanıyor.

Cihan Acar, basın özgürlüğüne sahip çıktığı ve polis baskını sırasında #ZamanSusturulamaz hashtag’i ile attığı tweet’ler nedeniyle ‘silahlı terör suçu’ işlemekle suçlanıyor.

Gazeteci Cuma Ulus, Derya Sazak ve Fatih Portakal’ın tweetlerini ve Sedef Kabaş’ın açıklamalarını re-tweet ettiği için ‘silahlı terör suçu’ işlemekle suçlanıyor…

Gazeteci Seyid Kılıç, BBC’nin Gülen röportajını tweet attığı için, gazeteci Ufuk Şanlı ise Levent Gültekin ve İsmail Küçükkaya’nın 17 Temmuz darbesine ilişkin tweetlerini re-tweet ettikleri için ‘silahlı terör suçu’ işlemekle suçlanıyor…

Sizler de şaşkınlıktan küçük dilinizi yutacak hale geldiniz mi?

Hasan Cemal, Kazım Güleçyüz, Fehmi Koru, Yener Güneş, Sedef Kabaş, Derya Sazak, Fatih Portakal, Levent Gültekin, İsmail Küçükkaya, T24 ve BBC’nin tweetleri ‘silahlı terör suçu’ unsuru sayılıyor.

Bu gazetecilere ve kimisi 2 binden fazla re-tweet alan bu tweetlere bugüne kadar dava açılmadığına göre, Savcı Çağlak Türkiye’yi sarsacak ve dünyayı şaşkına çevirecek yeni operasyon dalgalarına hazırlanıyor olmalı…

Retweet etmenin suç olduğu bir tweet, yazan için nasıl silahlı terör suçu olmasın ki?

Gazeteciler retweet ettiğinde suç olan bir tweet, retweet eden herkes için nasıl terör suçu olmasın ki?

İşin gerçeği şu ki, o tweetler bırakın ‘silahlı terör suçu’nu en basitinden bir suç bile içermiyor. Ancak Savcı, haksız yere tutuklanmalarını sağladığı gazetecilere suç uydurabilmek için işin ucunun kimlere dayanacağını ve ne kadar geniş kitleleri suçladığını dikkate almadan İddianame yazmış…

 

KARAYILAN’LA RÖPORTAJ YASAL, POLİSLE RÖPORTAJ SUÇ!

Gazeteci Cihan Acar’a yöneltilen suçlamalardan birisi de, 25 Aralık operasyonunun soruşturmasını yürüten Yakup Saygılı ile görevden alındıktan sonra röportaj yapmış olması.

Saygılı hakkında söz konusu dönemde hiçbir suçlama yok! Kaldı ki Saygılı halen de bir mahkumiyet almış değil ve hukuken kendisi ile savcı arasında bir fark yok.

Bir gazeteci gerektiğinde bir terör örgütü üyesi ile de röportaj yapabilir. Dünyada da Türkiye’de de bunun sayısız örnekleri mevcut.

Kandil’de Murat Karayılan ile gazetecilerin röportaj yapmasının serbest olduğu ve suç oluşturmadığı Türkiye’de, eski bir emniyet müdürü ile röportaj yapmak nasıl ‘silahlı terör suçu’ olur…

Savcı Çağlak ne yapacak, aynı emniyet müdürlerini canlı yayına çıkaran kanallar ve tescilli teröristler ile röportaj yapan ve yayınlayan bütün gazetecileri tutuklayacak mı?

 

‘KOMEDİ’ GİBİ İDDİANAME TEL TEL DÖKÜLÜYOR

Tutuklu bazı gazeteciler için savcı delil sunma veya mazeret ürütme gereği bile duymamış. Bazı gerekçeler ise, vicdanı olan her insanı ağlatacak cinsten.

Sanatçı Atilla Taş, İpek Medya’ya kayyım baskını sırasında özgür medyaya verdiği destek nedeniyle suçlanıyor…

Gazeteci Bayram Kaya, kitabının önsözünü Mehmet Altan yazdığı için silahlı terör suçuyla itham ediliyor.

Gazeteci Bülent Ceyhan, evinde 1 dolar bulunduğu için örgüt üyeliği isnat ediliyor.

Gazeteci Hüseyin Aydın, Emine Erdoğan’ın katıldığı Avea’nın ‘Günışığı Projesi’ programına davetsiz gittiği için terörle suçlanıyor.

Gazetecilerin bir kısmı Bank Asya’ya 17/25 Aralık sonrası da para yatırmakla, gazeteci Mustafa Erkan Acar ise bankadaki hesabı 17/25 Aralık sonrası düştüğü için ‘silahlı terör suçu’ ile suçlanıyor.

Gazeteci Cuma Ulus, Fuat Avni kendisini takip ettiği için suçlanıyor…

İddianame ‘komedi’ gibi, neresinden tutsanız tel tel dökülüyor.

Savcı, İpek Medya’ya desteğe gelen herkesi tutuklayacaksa, AKP hariç her siyasi partiden vekilleri, MHP Genel Başkan Yardımcılarını ve CHP Genel Başkanı’nı da tutuklayacak mı?

Bizatihi gelerek, telefon ile bağlanarak basın özgürlüğüne sahip çıkan gazeteci ve aydınlarla, meslek örgütlerini de mi tutuklayacak?

Fuat Avni’nin takip ettiği ‘yandaş’ isimler de tutuklanacak mı?

Halka açık her organizasyonu gazetecilerin takip etme hakkı bulunuyor. Programları, davetsiz takip eden tüm gazetecileri tutuklayacak mı?

Dünyada milyonlarca 1 dolar var. 1 doları olan herkesi tutuklayacak mı?

 

AHMET DAVUTOĞLU DA AHMET TAŞGETİREN DE ORADAYDI!

Gazeteci Cemal Azmi Kalyoncu için Savcı, ‘örgütün algı faaliyetlerinde kullandığı Aksiyon dergisinin kurucuları arasında yer aldığı’ ifadesine yer veriyor…

Peki, aynı derginin kurucuları ve yazarları arasında yer alan Ahmet Davutoğlu, Nihal Bengisu Karaca, Ayşe Böhürler, Ali Bayramoğlu, Ahmet Taşgetiren, Fehmi Koru da tutuklanacak mı?

 

KÂBUS GİBİ (!) SUÇ DELİLİ: RÜYA TABİRLERİ ANSİKLOPEDİSİ

Birçok gazeteci aramalar sırasında kitaplığında Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından kaleme alınan Efendimiz‘in hayatının anlatıldığı kitap bulunduğu için ‘silahlı terör örgütü’ ile suçlanıyor.

Yasal faaliyette bulunan Bank Asya’da hesap açmak yasal olduğu gibi yasal olarak basılan ve her biri yüzbinlerce adet satılan kitapları almak ve bulundurmak da suç olamaz. Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin maddeleri arasında “Gerçekleştiği dönemde yasal olan bir eylem, sonradan suç ilan edilemez” hükmü açıkça yer alıyor.

Gazeteci Hüseyin Aydın’da ele geçirilen suç delili kitaplar ise kabus (!) gibi…

Aydın’ın evinde Zaman gazetesi tarafından kupon veya abonelik karşılığı 100 binlerce kişiye dağıtılan 2 ciltlik ‘Rüya Tabirleri Ansiklopedisi’ bulunmuş…

Rüya tabirleri kitabını promosyon olarak veren tüm gazeteler ile rüya tabirlerine itibar edenleri kabus dolu günler bekliyor. Savcının nefesi ensenizde, her an tutuklanabilirsiniz…

 

SAVCIYA GÖRE BAKAN BERAT ALBAYRAK ‘TERÖR ÜYESİ’

İddianame’de ‘bu kadar da olmaz’ dedirten suçlamalar o kadar fazla ki, bu gazeteciler nasıl halen hapiste tutuluyor anlamak mümkün değil.

Gazeteci Mustafa Erkan Acar, Medya Etik Konseyi’nin üyesi olduğu için ‘terör örgütü üyesi’ olmakla suçlanıyor.

Savcı bu durumda Medya Etik Konseyi üyesi diğer gazetecileri ve yöneticileri de tek tek tutuklayacak mı?

Medya Etik Konseyi üyesi ve yöneticisi olarak görev alan Alper Tan, Nuh Albayrak, Hayrettin Turan, Mehmet Atalay, Ali Bayramoğlu, Ahmet Taşgetiren de bu durumda tutuklanacak mı?

Gazeteci Ufuk Şanlı, Fatih Erkek Lisesi mezunu olduğu için ‘terör örgütü üyesi’ olmakla suçlanıyor.

Savcı, tüm mezunları, AKP’li bakan ve vekillerin çocuklarını da tutuklayacak mı? Mesela herkesin çok yakından bildiği bir mezun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak da tutuklanacak mı?

Gazeteci Murat Aksoy ise, Millet Gazetesi’nde yazdığı yazılar nedeniyle İpek Medya’dan 6 ayda aldığı 36 bin lira sözleşmeli telif ücreti için ‘terör örgütü üyeliği’ ile suçlanıyor.

Telifle yazı yazmak suçmuş gibi, Savcı Çağlak bankalar üzerinden gerçekleşen, vergisi ödenmiş bu resmi ve kayıtlı telif ücretini MASAK Raporu’na dayandırıyor.

 

FOTOĞRAF MAKİNESİ, KAYIT CİHAZI VE KİTAP ‘SUÇ UNSURU’YMUŞ !

196 sayfalık İddianame’nin en yürek cümlesi en sonunda saklı.

Savcı Çağlak, ‘Adli emanete kayıtlı suç unsurlarının müsaderesine….’ diyerek, aramalarda ele geçirilen malzemelere el konulmasını istiyor.

Şimdi sıkı durun… İşte o ‘suç unsurları’…

Gazeteci Cihan Acar‘a ait:

“1 adet Trakya Hastanesi ibareli (annesi) Melek Acar adına hastane kartının içerisinde CD”,  “1 adet CANON marka profesyonel tim fotoğraf makinesinin hafıza kartı”, “1 adet portatif hoparlör”…

Gazeteci Habip Güler‘e ait:

“22’nci ve 24’ncü dönem CHP milletvekilleri albümleri”…

Gazeteci İbrahim Balta‘ya ait:

“FUJI Finepix S3200 marka model içinde hafıza kartı olmayan fotoğraf makinesi”, “1 adet SAMSUNG marka ES25 model içinde hafıza kartı olmayan fotoğraf makinesi, 1 adet OLYMPUS marka dijital ses kayıt cihazı ve 22 kitap…”

Gazeteci Büşra Erdal‘a ait:

“(Ergenekon’da yargılanan halen CHP milletvekili) Dursun Çiçek tarafından kendisine gönderilen CD’ler, Sony marka Cyber Shot model 14.1 piksel fotoğraf makinası… Gülen’in kitapları…”

Gazeteci Ünal Tanık‘a ait:

“1 adet Nikon D50, 1 adet Nikon Coolpix model fotoğraf makinası ve bir adet fotoğraf makinasına takılı hafıza kartı…”

Gazeteci Ali Akkuş‘a ait:

“Bir recorder, bir recorder ses kayıt kasedi, bir tablet, cd ve dvd’ler…”

 

BU İDDİANAME, ÜNİVERSİTELERDE DERS KİTABI OLUR !

Savcı haklı değil mi? Bir gazeteci başka ne ile suç işleyebilir ki? Fotoğraf makinesi, kayıt cihazı ve kitaplar… Bir de yazdığı haberler…

Savcı Çağlak İddianame değil, hukuksuzluğun ‘İtirafname’sini yazmış…

Bu İddianame eminin hukuk fakültelerinde gün gelecek ders olarak okutulacaktır.

Medyaya sansür ve baskının hangi devasa boyutlara eriştiğini anlatmak ve adaletin nasıl ayaklar altına alındığını göstermek için tarihi (!) bir kaynak olarak kullanılacaktır.

 

İddianame değil ‘İtirafname’ (1) [Erhan Başyurt]

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin