Hırsızlık hiç bu kadar rağbet görmemişti

HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Türkiye’de gazete, dergi, televizyon, internet sitesi ve radyoların tamamına yakını tek sesli hale geldi. Zahiren tarafsız gibi görünse de editör masasını çoktan hükûmet komiserini oturtmuş Doğan Medya Grubu’nun satılması ile muktedirin borazanı medyanın son safhasına geçilmiş oldu.

Potansiyel gazeteciliğin bu kadarcık bile nefes almasına müsaade edilmedi. Aydın Doğan hapşırsa nezleye tutulan medya mahallesi AKP’nin devr-i iktidarında gazetecilik tarihinin en fazla hicap duyulacak haber ve makalelerine imza atıyor.

GAZETECİLER İNSANLARI LİNÇ ETMEK İÇİN EN ÖNDE!

Bin küsur odalı Saray’da mukim Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ı, biraz da mevcudiyeti Saray nezdinde formaliteden ibaret hale gelmiş hükûmeti memnun etmek için birbiri ile yarışan kitlelere taş çıkaran erbab-ı kalem hukuk ihlallerinin, baskı ve zulümlerin artmasını teşvik ediyor.

Hamile kadınların mahpushaneden tahliye edilmesini fazla merhametli buluyorlar. Hapishanede büyümeye mahkum edilen 700’e yakın bebeğin beton zeminde emeklerken diz kısımları delinen pijamaları yürekleri dağlıyor.

Mamafih köşe dönmüş gazeteciler için bu fotoğraflar sadece ‘duygu istismarı’ndan ibaret. Köşe başlarını vicdandan mahrum gazeteciler tutmuşsa başka felaket aramaya lüzum kalmaz.

SÖZCÜ’YÜ ÇIKARAN YAZI İŞLERİ’NİN AĞZININ SUYU AKIYOR

‘Halkın haber alma hürriyeti adına köprüden evvel son çıkış’ diye nitelendiren Sözcü Gazetesi’nden birkaç cümle sebebiyle böyle bir girizgâh yapma ihtiyacı hissettim.

Hizmet Hareketi ile irtibatlı şirket ve şahıslara ait arabaların kapış kapış satıldığını belirten Sözcü muhabir ve editörleri adeta kendinden geçerek yayımlamış haberi.

“TMSF tarafından el konulan 43 ildeki 1019 şirkete ait toplam 780 adet lüks otomobil kapış kapış satıldı. Otomobillere talep patlaması oldu” cümlelerinde bir alkış efekti eksik kalmış.

‘ARABALAR YÜZDE 30 DEĞERİNİN ALTINDA SATILDI’ İTİRAFI

Sözcü, gazetecilik düsturlarına zerre kadar riayet etseydi tek satırını bile sayfaya taşıyamayacağı şu cümleleri haber olarak okumamızı istiyor. “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun galerisindeki 780 adet 2016 model Audi marka araçlar açık artırma yöntemi ve teklif alınarak satıldı. Piyasa değeri 139 bin TL ile 330 bin TL arasında değişen binek otomobillere talep patlaması oldu. Audi’lerin satışı, piyasa değerinin yaklaşık yüzde 30 altında yapıldı.

780 adet Audi’den 101 tanesi; Q3, Q5 ve Q7 marka jeeplerden oluştu. Piyasa değeri 330 ila 700 bin TL arasında değişen 101 adetin de tümü satıldı. Lüks seri olan 7 adet Quattro Long model araç da sahiplerini buldu. Tamamı dizel ve otomatik vites olan araçlardan TMSF önemli gelir elde etti.”

TMSF O ARABALARA HANGİ SAİKLE EL KOYDU Kİ ŞİMDİ SATABİLİYOR?

Gazeteciliğin anayasası 5N1K’nın temelinde ‘niçin?’ suâlidir. Sözcü muhabiri Kamil Elibol kapış kapış giden yüzlerce arabaya TMSF’nin niçin el koyduğunun cevabını vermiyor.

Bahsi geçen arabaların sahipleri hırsızlık mı yapmış?

Çiftlik Bank’ın kurucusu 27 yaşındaki Mehmet Aydın gibi piyasadan 1,1 milyar TL toplayıp Uruguay’a mı kaçmış?

Şirketlerin devlete vadesi geçmiş borcu mu var? Bu kadar şirket ve şahısın mülkleri hangi ağır cürme istinaden müsadere edilmiş?

Müsadere edilmediyse niye satılıyor? Madem talep çok niçin rayiç değerin yüzde 30 altında satılıyor?

İşadamlarına ait varlıkların birilerine nasıl peşkeş çekildiğinin itirafı aynı zamanda bu haber.

SÖZCÜ’NÜN PATRONU YURTDIŞINA ÇIKMAK MECBURİYETİNDE KALDI

Sözcü Gazetesi Yazı İşleri masası, patronları Burak Akbay’ın hukuksuzluklar yüzünden yurtdışında ikamet etmek mecburiyetinde kaldığını unutmuş anlaşılan. Akbay yarın Türkiye’ye dönse hapse atılacak.

Ankara’da yazılmış şablon iddianamelerden birinin mağduru olduğu halde Sözcü’nün iktidara şirinlik gösterileri yapması, Hizmet Hareketi’ne iftira ve hakaretlerde en önde yer alması ne hazin!

Haklarında 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsüne destek verdiklerine dair tek delil bulanamamış işadamlarına ait arabaların satış haberi ile Sözcü bu karanlık devrin ibret vesikalarından birine daha imza atmış oldu.

YİYİN EFENDİLER YİYİN!

TMSF Başkanı Muhiddin Gülal da o arabaları almak için birbirini ezen türedi işadamları da kendilerine yakışanı yaptı. Ağlayanın malı üzerinde şen kahkahalar atıyorlar.

Tevfik Fikret bir asır evvel sanki bu güruhu tarif etmiş: “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin/Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”

Hangi zaviyeden mütalaa edilirse edilsin yapılan işlem gayr-i meşrudur.

Mülkiyet hakkı, masumiyet karinesi, suçun şahsiliği gibi hukuk binasını ayakta tutan sütunlar Siyasî İslam rozetini yakasına iliştirenler tarafından yerle bir ediliyor.

Olağanüstü Hal (OHAL) sopası olmasa TMSF ne 1.019 şirkete ne o arabalara el koyabilirdi ne de satabilirdi.

Bozacının şahidi Sözcü’ye gelince.

Sözcü ailesi zalime diş kirası ödemenin ne kadar işe yaradığını idrak etmek istiyorsa Aydın Doğan’ın sergüzeşt-i hayatı ortada.

Kendi patronlarının arabalarının, matbaa makinelerinin TMSF marifeti ile kapış kapış satıldığına şahit oldukları gün iş işten geçmiş demektir.

Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, son işadamının malı mülkü yağmalandığında, son gazeteye kilit vurulduğunda geriye neyin kalacağını üç vakte herkes anlayacak!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin