‘Hakkımı helal etmeme hakkımı kullanmak istiyorum’

YORUM | ŞEMSİNUR ÖZDEMİR

Bir ekran hocasının ölümü üzerine sosyal medyada, bilhassa hizmet gönüllüleri arasında yapılan ‘ölenin ardından konuşma’ tartışmasına dair duygularımı paylaşmak istiyorum. 

Sabah telefonun ekranına elinde mikrofonla etrafındaki kalabalığa boğazı yırtılacakmış gibi haykırdığı görüntüsü düştü.  “…Bu dinsiz, kitapsız, domuz suratlı… Allah size daha ne göstersin. Zillet mi… Aha gösterdiler, yolun kenarına köpek leşi gibi gömüp gittiler…” Cuma ve ramazan programlarında ekranlardan tanıdığım gözü yaşlı, duygulu sesle alakası yoktu bu sesin ve sahibinin.

Bu konuşmayı  ilk yaptığında kalbimin nasıl daraldığını, ağladığımı, hayal kırıklığı yaşadığımı hatırladım. İstanbul’da aynı ilçede yaşıyorduk hocayla.  Muhtemelen bu konuşmayı orada dinleyenler arasında tanıdıklarım, komşularım, aynı yollarda yürüdüğümüz, aynı marketlerden alışveriş yaptığımız, çocuklarımızı aynı parklara götürdüğümüz insanlar da vardı. Orada olmayanlar da tüm Türkiye ile birlikte tv ekranlarından duymuştu hizmet gönüllülerine yönelik bu nefret dolu sözleri.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Ölmüştü artık. Rahmet okumaya dilim varmadı. “Varsa hakkımı helal etmiyorum. Hesabımız ahirete kaldı” dedim.  

15 Temmuz sonrası suçlu masum ayırmadan bütün hizmet gönüllüleri hain, darbeci, terörist ilan edilirken destekleyenlerden biri de buydu. Başta cumhurbaşkanı olmak üzere bu ve benzeri İslamcı çevrenin tanıdığı simalar en ağır hakaretlerle hizmet insanlarını ötekileştirdi, düşmanlaştırdı, şeytanlaştırdı. Bizi ‘mürted’ ilan edenler, katlimize cevaz verenler, malımızı, canımızı namusumuzu kendilerine helal görenler vardı, hâlâ da var. 

Ve biz o süreçte Türkiye’den çıkamayanlar, geride kalanlar olarak, bu zehirlenmiş toplumun, bize karşı bakışı bulanmış insanların içinde yaşamaya devam ettik. Aklımızı, kalbimizi, canımızı korumak için sessizleştik, kabuğumuza çekildik. Yanımızda, çevremizde, yolda, izde en sevdiklerimize hakaret edilirken susmak zorunda kaldık.  Elimizden, dilimizden bir şey gelmediği için kahrolarak sustuk. En yakın komşularımız, akrabalarımız, daha dün yüzümüze gülen evimizden çıkmayan dostlarımız namusumuza göz koyar diye korkumuzdan kapılarımızı defalarca kilitleyip oturduk evlerimizde.

Evet, herkesin imtihanı ayrı ve kendine özel. Acılarımızı yarıştıracak değiliz. Bu süreçte maddi manevi çok şey kaybetti herkes kendince. Malını, canını ve ömrünü hâlâ zindanlarda tüketenler varken maksadım tartışmak değil.

Fakat, 15 Temmuz’u, OHAL dönemini ve sonrasını Türkiye’de yaşamayan, gaybubette kalmayan, en sevdiklerini cezaevinde bir saat bir camın arkasından görebilmek için saatlerce yolculuk yapmayan, üst aramalarında itilip kakılmayan…  daha nice sıkıntıları yaşamayan hizmet insanları var. Ve bilmedikleri mevzularda çok rahat konuşuyorlar. (Niye yaşamadılar, onlar da olsaydı demiyorum. Baştan ifade etmeye çalıştım, herkes sıkıntı yaşadı, yaşıyor.) 

Toplumsal, sosyal ve psikolojik zorlukları hissetmedikleri için  bilhassa bu hakların aranması, helal edilmesi mevzuunda rahatlıkla konuşuyor, kendi arkadaşlarını, bazen başkalarından daha fazla eleştiriyorlar. Hor görülmeyi, aşağılanmayı, sosyal izolasyonu Türkiye’de kalanlar yaşadı ve hâlâ yaşıyor maalesef. 

Bir şekilde yurtdışına gidebilenler kamp vb yerlerde zorluk çekseler bile kimliklerinden dolayı hakarete uğramadılar, insana yakışır saygıyla muamele edildiler. Bizler çocuklarımıza daha önce hangi okulda okuduğu, babasının ne iş yaptığı, annesinin nerede olduğu sorulmasın diye dua ederken, Türkiye’den gidebilenler o ülkelerde kabul alabilmek için önce hizmetten olduğunu ispat etmeye çalışıyordu. 

Ben, bir aciz kul olarak, eşinden yıllardır ayrı bir kadın, tutuklanıp çocuklarından koparılma korkusuyla geceleri kabuslarla geçen bir anne, “Babam ne zaman gelecek?” sorusuna cevap verememenin ağırlığında ezilen bir anne olarak ve daha sayamayacağım yoksunlukları, mağduriyetleri düşündüğümde, bütün bunlara sebep olanlara hesap sorma hakkımı kullanmak istiyorum. Hakkımı helal etmeme hakkımı kullanmak istiyorum. Bu dünyada olmazsa ahirette “Bize bunu neden yaptınız?” diye sormak istiyorum. 

Elbette kadere inanıyorum. Olanda hayır vardır, onu da biliyorum. Elbette “insanlar zulmeder, kader adalet eder” hakikatinin farkındayım. Fakat bu sözün sahibi olan Hz. Üstadımın mahkemelerde kendini, hizmetini, eserlerini, talebelerini savunmaktan vazgeçmediğini de biliyorum. Hakkını sonuna kadar aradığını da biliyorum.

Bu zaman içinde zalime tarafgirliğinden vazgeçmemiş, bilakis gün be gün zulümleri alkışlamış, desteklemiş bir takım önde gelen, o güruhtan seveni, takip edeni hayli fazla olan, tesir gücü yüksek bazı kişilerin ölüm haberlerini duyuyorum. ‘Oh olsun’ demiyorum, ‘gebersin’ demiyorum. Ölenin arkasından kötü konuşmama gibi Nebevi bir ahlak ve uyarı olduğu için nefsimi ikna ediyorum. Fakat bana göre iyi olmayan biri öldüğünde, hatta bana zulmetmiş, zarar vermiş birinin ardından ne diyebilirim ki!

Allah’ım sana havale ettik bunları zaten. Varsa hakkımı da helal etmiyorum. 

Vesselam…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

14 YORUMLAR

  1. Aynı benim gibi düşünen birilerinin olduğunu bilmek içime su serpti.özellikle bunlara hakkınızı helal edin diretmeleri karşısında kendimle savaşmakan yoruldum.bende hakkımı helal etmeme hakkımı kullanmak istiyorum. Yazdıklarınızın her harfine katılıyorum

  2. “15 Temmuz sonrası suçlu masum ayırmadan BÜTÜN HİZMET GÖNÜLLÜLERİ AYNI KEFEYE KONULUP hain, darbeci, terörist ilan edilirken destekleyenlerden biri de buydu. ” Bu ifadeye bir ben mi takıldım . Döngeloğlu’un ifadelerinden bir farkı yok. Bu #Tr724 yazarlarının maşallahı var. Yakında münferitçiler de yazmaya başlar burada!

    • Sayın cihan bey İstanbul da, Çorum da,zile de, kazan da,….. ve Anadolu’nun birçok yerinde adeta turneye çıkarcasına Naklen canlı yayınlarda bangır bangır hoplaya zıplaya Öyle böyle değilhakaretin iftiranın hertürlüsünü Yapacak 80 milyonu ifsad edecek ahireti ile oynayacak,sonra da yarım ağız bir yerde kimsenin görmeyeceği bir twitle kimi neyi kastettiği belli olmayacak şekilde (ne şiş yansın ne kebap) yaptığım hatalardan söylediğim sözlerden pişmanım OH ala! yok böle Bir dünya……
      …….. zalimler için yaşasın cehennem……..

  3. Bu insanlar hakkında Yüce Allah’ın bana tanıdığı bütün haklarımı sonuna kadar kullanmak istiyorum. Haklıdan değilde güçlüden yana olanlara hakkımı helal etmiyorum.

  4. Sosyal medyada ardından ne dediler bilmem ama her programında hocam hocam diye övdüğü için 15 temmuzda linç edilmekten korkup ilk fırsatta mikrofonu kapıp salya sümük ağlayıp beddualar ederek kendini kurtarmaya çalışan müptezelin lanetin tekiydi. Bakınca adam sanmışım aşağılık yalakanın tekiymiş. Bakalım öbür tarafta ne halt yiyecek.

  5. Hakkını helal etmeme hakkına sonuna kadar saygı duyalım; çünkü o hakkı ona Allah (cc) veriyor. Ancak, insanları bir günahtan ötürü kınarken, velev ki böyle büyük bir günah olsun, dikkatli olmalı; kendini mümin olarak tanımlayan kişinin günahını bilirsiniz de tövbesine şahit olmamışsınızdır belki. Herşeyin aslını bilen Allah, asıl yurt da ahiret yurdudur. Allah’ım, yükümüzü hafiflet, hatalarımızı bağışla, şu fani dünyada sevgiyi nefrete galip kıl, zulm ile abad olmak isteyenlere de fırsat verme!

  6. ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca benden korkun.diyor yüce Allah bakara suresinde ve aklıma gelen şu oldu,mesleğiniz ne olursa olsun(heleki ilahiyatçı iseniz)vay halinize,nedenmi derseniz fani dünya nimetleri adına müslüman kardeslerinizi ötekileştirmeyi bırakın hakaretler yarışına girip dunyadan daha fazla pay alabilme için yaptıklarınizdan dolayı benimde hakkım varsa HELAL ETMİYORUM
    Bekleyin bizi mahşerin o dehşetli yerinde

  7. Merhabalar,güzel ama eksik yazmışsınız. Hak helal etme mevzu,bu zannımca kişiye özeldir. Sizin kararınıza herkes saygı duymalıdır,kabul. Ancak,yurt dışına çıkanları bu ötekileştirme,onlar ne yaşadı demenizi haklı bulmuyorum. Aylarca gaybubette kalıp çıkanlar,cezaevinden çıkıp yola çıkanlar,eşleri çocukları Türkiye’de kalıp çıkmaz zorunda kalanlar… daha ne şahsa münhasır durumlar var bilemezsiniz. Bu kadar ‘insanları aynı kefeye ‘ koymayın. Hakkınızı -tamamen Allah’ın her bir kuluna bahsettiği- özgür iradenizde helal etmediğiniz şahsın yadırgadıgınız davranışını yapmış olursunuz.

  8. Cihan ve Yusuf bey ve bu gibi benzeri düşüncede olan arkadaşlarıma ‘ Hak helal etme’ meselesine de gelince sıralamada nereye düşerim bilmem/bilemem!

    Ama

    Önce;

    Tecavüze uğrayan bacılarımız!
    Makatına cop sokulan asker/polis kardeşlerimiz!
    Her şeyine el konulan esnaf ağabeylerimiz!
    Hapishanelerde çile dolduran abi/ablalarımız!
    Gaybubette güneş yüzü görmeyen/göremeyen abi/ablalarımız!
    Meriçte/Ege’de boğulan şehitlerimiz!
    Cenazelerine dahi katılamadığımız anamız babamız çocuklarımız abimiz ablamız hayat arkadaşlarımız!
    Daha bügun Bizi düşünmekten kalp krizi ardından beyinkanaması geçirip yoğun bakımda belkide bitkisel hayat ta olan babamızın iki oğlan evladı olarakyurtdışında olupta yanında olamamak!😭
    Ve yine İki kere beynine pıhtı atan felç geçiren anamın yanında olamamak!
    Size hangi acıyı, hangi acımı ve ortak hangi acılarımızı yazayım Arkadaşlar😭😭😭

    …..

    Bunlar bir affetsin!
    Sonra biz hayli hayli affederiz.

    Başkaları adına affetmek benim haddim de değil hakkım da değil!

    VE birgun nana sıra gelirse……

    HAKKIM HARAM ZIKKIM OLSUN……

  9. Sevgili Ali kökten, ve kendisine hak veren okuyucular!
    Ben bu zalim işkenceci insanlara hakkımı helal ettiğimi söylemedim ki! Bahsettiğiniz insanlardan alacağı olanlar sıraya girse benim alacağım nisbeten az deyip sıranın arkasına geçmem; en önde hakkımı ararım. Çünkü ben çok kindarım! Ama hakikatperestlik Ebu Cehil oğlu İkrime’nin gördüğü muameleyi hak edebilecek vadesi dolmamış günümüzün zalimlerine hayra dönüş kapısının açık olduğunu hatırlatmayı gerektiriyor. Önceki mesajda ben sadece hak helal etmemeye alışmasından korktuğum nefsimi frenlemek adına (ve benim gibi benzer müntakim nefis taşıyanlar varsa onlar da bunu bir düşünsün diye) yazdım bu yorumu. Elbette hakkı sahibine teslim edecek bir Adil-i Mutlak var, ve bu iman bize zalimlerin hükmettiği bu hayata iyiliğin temsilcisi kalarak tutunma gücü veriyor. Haklı ve alacaklı olduklarımızın tamamı her konuda ve her zaman zulüm tarafında yer almayabilir; ve belki biz de bilerek-bilmeyerek hakka girmiş olabiliriz. Hürmetlerimle!

  10. Bende nefsimi helal etmemeye alıştırdım ve bundan da cok memnunum…zulüm nerden yada kimden geliyorsa zulümdür..ve bunu size kimsenin yapmaya hakki yoktur!misal ben 1 yil boyu kari koca beraber kendisiyle çalıştığımiz ve 1 kuruş bile bursumuzu ödemeyen ve Almanya gibi bi yerde bizi günlerce sadece patetes yemeye mecbur eden Süleyman adli kisiye hakkimi helal etmiyorum!!bu insan hâlâ görevli ve hala çalışanlarının burslarini ödemiyor ve hâlâ zulmediyor ve hâlâ onun zulmetmesini izliyor büyük abileri..misal;3 yıl boyu çalıştığım çalışanlarına erkek kadin demeyip herkesin icinde hakaret küfür eden “davar” oğlu “davarci” o abiye hakkimi helal etmiyorum!!!yada 3 yıl boyu yaşadığımız yerdeki büyük bir abinin hanımınin eşimin pesinden kosup ayartip 3 yil boyu flörtlesmelerine karşı ne eşime nede o kendini “huri ” sanan o kadina hakkimi hela etmiyorum!!!!evet tr dekilerin yasadiklarini yasamadim ama bunlarda benim icin zulümdü…ve bende helal etmeme hakkimi kullanicam ve bu insanların son nefeslerinde beni sayiklamalari tek duam!!!!

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin