Güvenli limanlarda dili tutulmak…

YORUM | VEYSEL AYHAN

Bir insan kendisine atılan bir iftiraya veya ithama dilerse suskun kalabilir.

Hakaretlere cevap vermeyebilir.

Bunun iki açıklaması olabilir.

İlki benim hakkımdaki suçlamalar doğrudur. Ses etmem. Susma hakkımı kullanırım.

İkincisi yalandır ama müfterilere muhatap olmam veya tenezzül edip cevap vermem.

Bu benim şahsi tercihimdir. Saygıya değer veya değmez ayrı mesele.

Peki bir de bu suçlama veya iftiralar yüzünden binlerce hatta on binlerce insan zan altında kalıyorsa ne olacak?

Ben bir yapının parçası isem, bir organizmanın hayati bir uzvu isem bana yapılan suçlama benimle bitmez.

Adam bana “hırsız“ diyorsa ve ben bu iftiraya cevap vermiyorsam, bakışlarımı kaçırıyorsam bende bir sıkıntı var demektir. Başka açıklaması yok.

Suskunluğum normal şartlarda o suçlamaları doğrulamış olur.

Ve bir organizmanın parçası olduğum için diğer insanlar da zan altında kalır.

Bu durumda iftirayı şahsi olmaktan çıkar.

Cevap vermek benim için bir sorumluluk haline gelir.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⬇️

MÜFTERİLERİ CESARETLENDİRMEK

Birileri şunu fark etti.

Her şeyi söyleyebiliriz her yalanı atabiliriz.

Nasılsa cevap veren yok.

Meydan müsait.

Bu müsaitlikte suçu cemaata atıp kendini sıyırmayan bir tek Roma’yı yaktığı iddia edilen Neron kaldı!

Mesele iftira ve suçlamaların saçmalığı, tutarsızlığı değil.

Ortalama halk suçlamaları sorgulamaz. Cevap verilmeyince doğru olduğuna inanır.

“Demek ki öyleymiş” deyip dilden dile nakleder.

Maalesef bu süreçte Hizmet’e yamanmayan hiç bir suç kalmadı.

Geçenlerde bizim sitede 12 yaşındaki Berat’ın Meriç’ten geçme hikayesi yayınlanmıştı. Berat orada bir olay anlatıyor. Cezaevi dönüşü annesi yanındaki kadına soruyor. “Sizin de oğlunuz bizimkiler gibi mi? Tezye şunu diyor: “Yok! Aman aman! Benimki babasını öldürdü!”

Ortalama halktaki imajımız bu. Hizmete mensubiyetin zihinlerde oluşturduğu “katil”den öte imaj bu. 24 saat durmaksınız yapılan propagandanın neticesi maalesef bu.

Halk böyle inanır ama herkes halktan ibaret değil.

Türkiye yalanlara kanmış ve doğruları umursamayan bu kör ve sağır kitleden ibaret değil. Duyduğu ithamları sorgulayan kesimler de var. Hem suçlananları hem de suçlayanları iyi tanıyanlar var. Vicdanını kaybetmemiş, zulme bulaşmamış zümreler işin gerçeğini öğrenmek istiyor.

EMİN BELDELERDE TÜRKİYE’Yİ UNUTMAK

Fakat neredeyse her kim bir güvenli limana ayak bastığında suskunluğa gömülüyor.

Balyoz gibi dört dörtlük bir darbe davasına kumpas diyebildiler.

Bu konuyla ilgili yargıçlarda ses yok.

Ergenekon’u toptan temize çıkardılar.

O efsanevi yargıçlar suskun.

İzmir Askeri Casusluk iddianamesini okuyanlar bilir; o kadar sağlam deliller vardı ki!

Ama yargıçlar suskun.

MİT Tırları dört dörtlük bir dosyaydı…

Hemen hepsi böyle: Şike, Uludere, Hrant Dink, Malatya Zirve cinayetleri…

Hablemitoğlu’nun öldürülmesi, Karlov suikasti, Danıştay saldırısı, Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehit edilmesi…

Bu cinayetlerin hepsi de Hizmet Hareketi’ne fatura edildi. Çünkü atılan iftiralara karşı muhataplarından zayıf bir itiraz bile gelmedi.

Oysa bu davaları yürüten yargıçlar bu gayretleri ile iftihar etmeli değiller miydi?

Her bir dava onların şeref madayası değil miydi?

Bu suskunluğun neticesi olarak Hizmet Hareketi tüm bu iftiraların altında kaldı.

Sessiz kalmanın tercümesi adeta şu oldu: “Evet maalesef suçlamalar doğru, biz bu haltları yedik.”

İşin gerçeği elbette bu değil ama verilen resim bu oldu

Ve daha acısı maalesef tabana indiğinizde bir kısım Hizmet Hareketi mensubu bile bu kumpas iftiralarına inanır hale geldi.

Bu davalarda hatalar da olmuş olabilir. Normaldir. Ama bunları içtenlikle açıklamak bütünüyle suçlanmaktan iyi değil mi?

Darbe teşebbüsleri, Sarıkız, Ayışığı, Eldiven vs., cuntalar, casusluk örgütlenmeleri… Savaş suçları…

Bunlara şahit olmuş bürokratlar…

Bunlara engel olmaya gayret etmiş devlet görevlileri…

Hizmet’le iltisaklı olsun veya olmasın her vatansever insana düşen vazife bu makus dönemi aydınlatmaya çalışmak olmalı değil mi?

SON ÖRNEK: BANKASYA

Sosyal medyada bin bir iddia dolaşıyor. Deli saçması bile deseniz cevap verilmeyen her iddia geze geze bir süre sonra vücuda bürünüyor. Peşinde inanan binlerce insan oluşuyor. En son Bankasya hakkında bir takım iddalar yer aldı. Ben biliyorum ki bu kurumda suistimaller olsa idi Havuz medyası bunları günlerce çarşaf çarşaf yayınlardı. Bir dönem çökmeye bahane bulmak için kendilerini paraladılar. Bir şey bulamadılar. Herhalde bulabildikleri tek skandal Nagehan Alçı-Rasim Ozan yalı kredisiydi ki o da kendilerine dokunduğu için ses etmediler.

Ama iktidarın yapamadığı suçlamaları şimdi kimliği belirsiz hesaplar yapıyor. Bankanın batmaması için fedakarlık yapan kitleleri etkilemek istiyorlar. Hizmet kitlesinin katmanları arasında düşmanlık üretmek istiyorlar. Her neyse… Niyetleri bizi ilgilendirmez.

Ama işin içyüzünü öğrenmek milyonlarca mudinin hakkı.

Bu bankanın son genel müdürü nerede?

Genel müdür yardımcıları nerede?

Avukatı veya avukatları nerede?

Merak ediyorum.

Hapiste değillerse konuşmaları gerekmiyor mu?

Çok mu zor iki satır tavzih-tekzip yazmak?

Hizmet Hareketi ile ilgili olsun olmasın önemli değil. Bir kaç cesur askeri bürokrat 15 Temmuz’un tezlerini konuşarak ve raporlar yazarak çürüttü. Ki gerisi gelecektir.

Kötü mü oldu?

Bugün susanların 3 büyük sorumluluğu var.

Birincisi mesleki onurlarına karşı.

İkincisi kendilerine inananlara ve o davalarla itham edilen yüz binlere karşı.

Üçüncüsü cezaevlerinde veya dışarıda olup sivil ölüme mahkum edilmiş meslektaşlarına karşı.

Birilerini perde yapınca bu sorumluluklar ortadan kalkmaz. Kader bu ‘samit infial’e mutlaka bir bedel tayin edecektir.

Dua edelim öbür tarafa kalmasın.

Bamtelinden bir paragrafla bitireyim:

“…Böyle bir zulüm karşısında kişinin hazm-ı nefs etmesi doğru değildir. Bilâkis orada yapılması gereken, tavzih, tashih ve tekzip gibi yollarla zulmü savmaya çalışmaktır. Hatta zulüm ve haksızlıkta temerrüdün devam etmesi durumunda mütecavizlerin seslerini kesme ve zulümlerine engel olma adına daha başka hukukî yollara başvurulmalı, tazminat davaları açılmalıdır…

..birileri tarafından bazı şeyler deşifre edilmişse ve onu önleme bizim elimizden gelmiyorsa şayet, o mevzuda isnâdât karşısında herhalde tavzih adına, tashih adına bir şey söylemek.. kendini dine, imana, hizmete vakfetmiş bu insanların itibarı adına, onların karalanmaması adına onu da bir vecibe biliyoruz…” (Fethullah Gülen, Bamteli 22 Aralık 2013)

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

8 YORUMLAR

  1. Beni en çok kahreden şey TC’deki soykırım#echr’nin de desteğiyle Hukuk eliyle yapılıyor. Yurtdışına çıkmış hakim ve savcılar bir platform oluşturup bunun için hiçbir şey yapmadılar. Çünkü geri dönüp görevlerine dönecekler hayalleri var.

  2. 17-25 aralik sonrasi 6 sy kadar gunluk havuz medyasinin ithamlarini okudum, birkac yuz tane kadar, ve bunlari sakliyorum, ve bu ithamlarin cevaplarini kendi gazetemizden cevaplarini okudum, isteyen bu ithamlari Gonderebelirim, yani 6 ay kadar ki suclamalar gercek degil, zaten ithamlardaki usluplari bunu ispatliyor.
    6 ay sonra bu ithamlari okumaktan vazgectim gerek de yok cunku gercek degil idi.
    Koru korune kendi gazete haberimize baglanmadim,
    zaten 1 milyon gazeteye butun devlet baskisina ragmen 650.000 e dusurebildiler,
    Zaten butun devlet baskisina ragmen 3 yilda hala okullardaki doluluk oranini ancak yariya dusurdebildiler,
    Zatenler cok, demek ki yok edemeyeceklerdi ve sonunda tamamen yok etme projesini devreye soktular.
    Benim kendi tecrumem sudur
    1- gazete belki dogrulugu olmayan sicak haber yapmistir bu normaldir,
    Ama ama bir yalan haber uretip pazarlamadi.
    2-kurumlarin basindakiler muhtemelen hatalar yapmistir, israf yapilmistir, gorevi hakketmedigi halde goreve gelenler olmustur, cok az da olsa belki cebine biseyler atan olmustur, hizmeti kullanan cok insanlar olmustur ve trenden ilk ilk inenler de onlar olmustur, En En onemlisi davalarda hatalar olmustur olmamasi mumkun degildir, yanlis belge eksik belge v.s

    Ama ama bunlar davalarda normaldir cok davada bunlar olur belki her davada olur,
    zaten turkiye genelinde acilan butun davalarin genelde yarisi beraatle suclaniyor diye bir defa okumustum, istatiskiklerde bu bilgi vardir mutlaka

    Ama ama hakimler savcilar diger savci ve hakimlerle calisiyor kimisi akp li kimisi derin devletin savcisi hakimi idi kimisi de ikili oynayanlardi, yani konuya tamamen hakim de olmayabilirler idi mutlaka cok takozlarla karsilastilar, kolay degildi bu zor isler zaten davalar yururken de bunlari seziyor idik.

    Bildigimiz,acik acik suc icat etmediler, gazete kupurlerinden dava acmadillar, gazete kupurlerini delil olarak kullanmadilar sahte belge uretmediler son 6 yilda oldugu gibi,
    Herseyi anlatamayabilirler anlayisla karsilayalim, En azindan bir kismini anlayisla karsilayalim.
    Bu din dosdogru bir dindir, bu dini. En dogru sekilde kim uygulamaya calisiyorsa onlari bulup pesinden gitmek gerekiyor o da bizim sahsi gorevimiz neden mi ?
    Cevap
    7:181 Yarattıklarımızdan, hakka sarılarak doğru yolu gösteren ve hak ile adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır.

  3. yerinde ve hakli bir elestiri; resmen olu topragi serilmis gibi… canli cenaze hali… konusmasi gereken insanlar “guven-itimaat” sorunu yasiyor galiba… aksi halde bu denli sessizlik icinde bulunulan sureci daha karmasik ve icinden cikilmaz hale getiriyor…
    sevgili dunun etkili yetkili burokratlari sizler konusmadan bu surec bitmeyecek Turkiyede iskence altindaki meslek daslariniza daha fazla zulum etmeyin… tiranizim ve tek adamlik “kral ciplak” haykirisinizla devrilir… falan soyle dedi filanca boyle soyledi hepsini geciniz bunca zulme daha fazla sessiz kalip zulme ortak olmayiniz… uzerinizde tarihi bir misyon var … Allah dun oldugu gibi bugunde guzel isler yaptirmak istiyor lutfen ses verin…

  4. Farklı meslek grubundan onca insanın sessiz kalması çok ilginç organize edilmiş gibi (hakim,savcı,polis,gen.md vs vs) sizin sessiz kaldığınız yerde Anadolu insanı tepki vermedi deme hakkı yok kimsenin !!!

  5. Sonuna kadar haklı olup da bu kadar haksız duruma düşürülmek de hizmet mensuplarına düştü. Konuşmak, tweet atmak, yazmak lazım.

  6. Sessiz kalmalarının sebebi birilerinden öyle tavsiye almaları. Bunun için kahin olmaya gerek yok. Yoksa içlerinde çok cesur ınsanlar var. Çünkü Tr dönüp işlerine davam etmek gibi bir düşünce var. Bu kafa yapısının ciddi sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca zulme karşı gelmek hiçkimseyi şucu bucu yapmaz..

  7. Sayın Veysel AYHAN. Yazdıklarınıza %100 katılıyorum. Özellikle yurt dışında olan ve geçmişte yaptıkları iddia edilen hususlardan dolayı, camianın ismine leke sürülen kişilerin, bu iddialar karşısında sessiz kalması, bu iddiaların gerçek olduğu kanaatini kalıcı hale getirmektedir. Açıklama yapılmaması, hem geçmişte camiaya karşı iyi duygular beslemiş insanları, hem de tüm dindarları töhmet altında bırakmakta, gelecekte telafisi imkansız olabilecek sonuçlar doğurmaktadır.

    Bu süreçte camiaya pek çok iftira atıldı. Bir kısmının yalan olduğu daha ilk cümleden belliydi. Bir kısmının ise izi kaldı.Bu iddiaların en çok yaralayıcı olanı ve halkın nezdinde itibar göreni ve ikna edici olanı ise ÖSYM sınavına yönelik olan iddialardır. Son birkaç hafta içinde pek çok kişinin ismi yazılıp çizildi ve onlar üstünden, camiaya yönelik pek çok ithamda bulunuldu. Özellikle itirafçı olanlar somut isimler vererek hareketi suçladılar. İsmi verilen kişilerden özellikle yurt dışında olanların bir cevap vermesi veya sizin gibi gazetecilerin bu cevapları ilgili kişileri araştırıp bularak onlardan alması gerektiğine inanıyorum. Bir doğru binlerce yalanı boşa çıkarır. Sizlerden beklentimiz özellikle bu ÖSYM iddiaları konusunda doğruyu bulup ortaya çıkarmanız. Aksi takdirde suçlamaların doğru olduğu kanaati oluşacaktır. Saygılarımla.

  8. Karsida azicik bir zayiflama hissedilince konuşan ve yorum yapan akil verenlerin sayisi çoğaliveriyor. Bu ortamda şeytan kendimize laf etmeyi nefislere hoş gösteriyor.Ayrilik ve iftirak en buyuk dusmanimiz oldugu icin elestiri adina bukadar yazmak istiyorum. Diğer yandan herkes kendi bulunduğu konumdan tekliflerinde en isabetli olandir ve eleştirilerinde gayet haklidir. Şuan tekbir gercek sorun var ortada devlet gucunu ve imkanlarini kullanan birileri var Hakka hizmet eden degil şerre hizmet eden biri ve birileri. Bize düşen ortak tavır her konusanimizi her dinleyenimiz haklisin kardesim diye kaşilayarak birlik ve beraberligimizi kavilestirmesidir. Dostlarimizin gönlünü ferahlatmali, sendromu tedavi edici tavir takinmaliyiz. Eger bunu saglarsak herturlu ortamda konusur ve sesimizi cikaririz aksi halde suspus olur en ufak elestirilere bile kendimizle mesgul olmaktan ve gönül yorgunluğundan cevap veremeyiz. “Cemaat iddia edilen hicbirseyi yapmamistir hicbir ihaneti yoktur”. Demeliyiz tek bir ses olarak.Ancak yaptigi ve bazilarimizin anlayamadigimiz seyler olabilir. Herkes herseyi anlamak bilmek zorunda degil. Bakiniz Efendimiz (sav) ve sahabelerine herkes sadece bilmesi gerekeni bilir ve yapmasi gerekeni yapardi. Simdi zalimin gunu diye aramızdan bazıları sesini cemaate ve bazi yapilanlara yukseltmesin. Sadece sabretsin gun cemaatin gunu oldugunda geriye donuk tetkikler yapariz. Simdi ekstradan bunyede gedik acmaya gerek yok. Yoksa Allah muhafaza günün bize dönüşünü geciktiririz . Herkese selam olsun.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin