Gölge savaşları başlıyor!

YORUM | M. NEDİM HAZAR

“Yargı altın devrini yaşıyor” demişti Doğu Perinçek. Aslında yargının tarihin en sefil seviyesine indiğini dünya alem de biliyor. Perinçek’in kastettiği şey şüphesiz Ergenekon’du.

Altın çağını yaşayan Ergenekon örgütüydü.

Bu yapının gizli/açık elemanları, operasyonları artık birer devlet aklının ürettiği hamleler.

Yaklaşık 5 yıldan beri devleti yöneten ve sadece muhalif olanları değil, kendi içlerinde de engel gördüklerini eleyerek bugünkü konumlarına gelen bu iki yapı. Bir yandan hayranlık uyandıran bir birliktelik sergilerken diğer yandan perde arkasında büyük bir kapışmaya doğru gittiğini artık herkes teslim ediyor.

Halk desteği ile devlet içerisinde operasyon yapabilme yeteneğinin, bu enteresan işbirliğinde bir arada olduğunu görüyoruz.

Bugüne kadar birbirlerinin hassas noktalarına dokunmamaya özen göstererek gelmeyi bir şekilde başardı bu iki yapı.

Farklı mülahazalar ve kazanımlar söz konusuydu şüphesiz.

Öncelikli hedefleri yapmak değil, mevcut olanı yıkıp yerle bir etmek olduğu için muazzam bir hoyratlığı devlet refleksine çevirmiş durumdalar.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Ülkede yaşanan hukuksuzluklar, zulüm ve sair yönetim faciaları öncelikli olarak yok edilen muhalif medyanın yoksunluğundan dolayı pek gündeme gelmedi.

Tuhaf bir simetrinin iki uç bileşimi, aynı faşizan çizgide işbirliği sergileyedurdular.

Şimdi Türkiye bu iki yapının kafa kafaya tokuşacağı günlere gebe.

Her iki tarafın da kendine göre özellikli silahları mevcut.

Ancak şahsi kanaatim şu anda minik peşrevler halinde ilerleyen bu çatışmanın ilk arenası medya olacaktır.

Havuz ve Ergenekon medyası bu açıdan epey hazırlıklı gibi görünüyor.

AKP malum, kendi eliyle oluşturup irileştirdiği ancak etkinliğinin pek olmadığına kendisinin de inandığı havuz medyası ile bir algı bariyeri oluşturma peşinde.

Buna karşılık Ergenekon tayfası gayrı resmi elemanları ve medya organları ile siyasi muhalefeti arkasına almış görünüyor.

CHP’nin tüm bu olan biteni kavrayabilecek bir kurumsal zekada olmadığını 15 Temmuz ve sonrasındaki günlerde gayet net görmüştük.

Keza Suriye/Libya tezkerelerine verdikleri destek ile iktidar ve ortaklarının işini zorlaştırmayacaklarını pekiştirdiler.

TBMM bu ülke için artık halkın temsil edildiği ve ülkenin yönetildiği bir yer değil maalesef.

Yapılan içi boş tartışmaların, mahalle kavgalarının ülkenin oturtulduğu yeni eksene zerre kadar bir etkisi yok.

Ergenekon cenahının en güçlü platformlarından biri olan Oda TV’nin iktidarın suyunu bulandırmamaya gösterdiği özen bugünlerde yerini başka hassasiyetlere bırakıyor gibi.

Elbette buna karşı hamle, kendi paydaşlarının illegal yapısı olan Pelikan’dan gelecekti.

İktidarı da kullanarak ele geçirdikleri Cumhuriyet gazetesinin yazarlarından da olan Barış Terkoğlu’nun tutuklanması hadisesini bu gözle okumak gerekiyor sanırım.

Cemaat, Kürt ya da sol medyaya yapılan operasyonlarda cephe arkadaşlığından gocunmayan bu iki yapı, Pelikan’ın şaşırtıcı bir hamlesiyle karşı karşıya geldi.

Geldi gelmesine ama Ergenekon işi biraz da zamana yayabilmek adına doğrudan hasmına hamle yapmıyor nedense.

Tuhaf olan şu, gerek tutuklanan Ergenekon kalemi, gerekse bu yapının yayın organları işin sorumlularını yıllar önce kendilerine yapılan operasyonlardan sorumlu tuttukları ve daha sonra el birliğiyle tepeledikleri cemaate yıkarak zaman kazanmayı deniyor.

Bilinen şey ise şu, bu iki yapının da kutsalı, etik değerleri, acıması filan yok. Doğrudan savaş pozisyonuna geçtiklerinde ortaya öylesine büyük –ve korkarım ki – kanlı bir çatışma çıkacak ki, düne kadar mağdur ettiği kesimler “yesinler birbirlerini” bile diyemeyecek.

Hasılı kelam çok hassas bir eşikte bulunuyor Türkiye.

Denge ve fren mekanizmalarının olmadığı, iki ölçüsüz/kuralsız güç, iktidarı diğerinden temizlemek için gün sayıyorlar.

Endişe dolu merakla bekliyor Türk toplumu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Toplumun genelinin endişeyle beklediği pek de gerçekçi değil. Ancak gidişatın farkında olanlar gerçekten endişe ediyorlar. Belki de, ileride yaşanacaklardan ötürü bugünün mazlumlari öfkelerini unutacaklar. Naif bir temenni; Inşaallah kızıl deniz üzerimize kapanmadan gidilen yoldan dönülür.

  2. Allah her iki kesimdeki iyi insanları da korusun, gözlerini, kulaklarını ve vicdanlarını kullanmalarını nasip etsin. Bu kesimlerin çarpışması, sadece iki kesimin içinde yeralanlara değil, dalga dalga bütün yakınlarına, destekçilerine, sempatizanlarına da yansıyacak. “Kanlı mı kansız mı?” sorusunun cevabı sankı “kanlı olacak” gibi görünüyor. Rabbim bütün insanlarımızı korusun…
    Diğer taraftan, bunu hemen bugün-yarın yaşanacak birşeymiş gibi de okumamalı. Sosyal olaylarda az sayıda insanın yeraldığı yapılar, TBMM bile olsa birkaç dakikada karışabilir ama koca bir Türkiye’de önce kamuoyunun hazırlanması gerekir.
    Unutmayın Sayın Başkan, 15 Temmuz Darbe Tiyatrosu sahnesini kaç yılda hazırladı…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin