Erdoğan’ın o sözüyle bir düğme yanlış iliklendi ve…

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Ekonomideki makro dengelerin bozulmasının başlama tarihi daha gerilere gidiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuç” teorisi üzerine oturttuğu görüşlerini dillendirmeye başlamasıyla bozulan dengeler, ekonomiyi sarsmaya başladı. Bu yanlış düğmeyle her şey art arda geldi. Türkiye, savaşın içindeki Ukrayna’nın ödediği faizin iki katından fazla bir oranla borçlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz konusundaki takıntısının yeni olduğunu sananlar yanılıyor. Yıllardan bu yana aynı şeyleri söyleyip duruyordu. Ekonominin içinde bulunduğu şartların bir bileşkesi değil, birilerinin kestiği racon olduğunu farz eden Erdoğan, Karadenizli ve Kasımpaşalı kimliğiyle faizin “höt” dediğinde sinip kalacağını sandı.

Cumhurbaşkanı, serbest piyasa ekonomisinin, istediğini alıp istemediğini almayacağın bir açık büfe olmadığını, bir bütün olarak sunulan fiks menü olduğunu kabullenmek istemedi. İktidarını oturttuğu muhafazakar seçmen kitlesinin faize olan tutumunu bildiğinden kendini hep o tarafa bir mesaj verip bağlılığını pekiştirmesi gerektiğini düşünmesiyle hareket etti.

Başlarda bu görüşünü dillendirdiğinde daha gönlündeki Tek Adam sistemini tam oturtamadığından, söylediklerine ekonomiyi bilenler gülüp geçti, sadık seçmen kitlesi de, “Bizim reis yetkileri bir eline toplasa faizin de canına okuyacak” diyerek kendilerini tatmin etti.

Bu tarihte Türkiye daha Cumhurbaşkanlığı Sistemi ucubesiyle henüz tanışmamıştı. Erdoğan’ın bu sözleri, kendi tabanında mesaj olarak algılandı. Merkez Bankası’nın başında bulunan Erdem Başçı (2011-2016) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek (2009- Kasım 2015) Erdoğan’ın çıkışından endişeye kapılsalar da sistemin sekteye uğramadan yürüyeceğini düşündüler.

16 Nisan 2017’de ülkede yeni bir dönem başladı. Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen rejimin Tek Adam sistemi olduğu çoğa kalmadan anlaşıldı. Bütün sistemi kararnameyle yöneten Erdoğan, söylediğini yapmayan ekonomi bürokratlarını isimleri mevsimlik işçi gibi değiştirmeye başladı.

Erdoğan CNNTürk’teki programda aşağıdaki sözleri söylediğinde, artık ekonomide makro düzeyde bu iktidarın ipin ucunu kaçırdığı ortaya çıkmıştı.

Soruyu soranın ekonomi bilmezliğinden öte, cebine girecek para dışında ekonomiden nefret eden biri olduğundan dolayı, üstenci yaklaşımı dikkate değer. Sorunun muhatabı ise cevap verirken, “Biz bu işin kitabını yazdık” tavrında.

BİLEREK VE İSTEYEREK EKONOMİ TAHRİP EDİLDİ

Yanlışta yapılan ısrar, yeni yanlışları beraberinde getirdi. Bir düğmenin hatalı iliklenmesiyle ardından yapılan iliklemelerin hepsinin yanlış olması gibi, önlem adına atılan bütün adımlar da çözüm olmaktan uzak oldu.

Tek Adam, her konuşmasında bilerek ve ısrarla aynı sözleri söyledi. “Faiz sebep, enflasyon netice” dedi. Buna karşı çıkmaya çalışan bütün ekonomi bürokratlarını kendine engel gördü. Onların yapmakta olduğunun yanlış, kendi söylediklerinin doğru olduğunda ısrar etmeye devam etti.

Her şeyi dolara bağlayanlar, döviz kurlarının ekonomiyi fazla ilgilendirmeyeceğine toplumu inandırmaya çalıştı. Toplum söylenenlere inansa da ekonominin kuralları, bildiğini okudu.

Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde, ekonominin ateşi düşürülmeden faizde yapılan peşpeşe indirimler, dövizi patlattı. Sonrasında olanları hep birlikte yaşıyoruz.

MERKEZ BANKASI YÜZDE 14’LE VERİYOR, HAZİNE YÜZDE 43’LE BORÇLANIYOR

Ekonominin geldiği noktayı Hazine’nin dün yaptığı borçlanma ortaya koydu. Hazine, 2022 yılında 11 milyar dolar dış borçlanma öngörüyor. Bunun ilkini Şubat ayında 3 milyar dolarlık sukuk ihracı ile yaptı. Farklı adlandırılsa da faiz oranı yüzde 8.40 idi.

Dış borçlanma takviminin ikincisini ise dün gerçekleştirdi. Dolar cinsinden 2027 vadeli, 5 yıllık borçlanmaya gitti.

Bu borçlanma için Citibank, Goldman Sachs ve J.P.Morgan’a yetki verdi. Duyurduğu faiz oranı ise sıkı durun: Döviz bazında yüzde 8.87.

Piyasada bankalardan para bulamayan zor durumdaki tüccar gidip tefeciden borç almak zorunda kalır. Faiz ise genelde borç isteyenin durumuna bağlı olarak tefeci tarafından belirlenir.

Altyapısı hazırlanmadan politika faizlerinde yapılan indirim, Türkiye’de ekonominin bütün dengelerini bozdu. Bunun sonucu olarak ülkenin risk primini ifade eden CDS faizleri yüzde 650’leri aştı. 2022 Mart ayı başı itibariyle G-20 ülkelerinin 5 yıllık tahvillerinin risk oranlarını ölçümleyen Sovereing verilerine göre CDS oranı yüzde 300’ün üzerinde olan tek ülke Türkiye.

Merak edene Avrupa’dan iki ülkenin aynı dönem itibariyle CDS primini paylaşayım. Almanya ve Avusturya’nın CDS’i 9 (dokuz). Sadece ve sadece bu kadar. Demek ki yatırımcı, Alman ve Avusturya tahvillerinin geri ödenmesinde bir risk görmüyor.

Bu rakamların ifade ettiği bir başka şey daha var. Yabancı yatırımcı Türkiye’nin geri ödemesinde ciddi sorun görüyor ki bu kadar yüksek CDS’e başvurmak durumunda kalıyor. Risk priminde ibre ise maalesef yukarı yönlü.

Bu daha yüksek faizle borçlanmanın devam edeceği, kurların yükseleceği ve enflasyonun daha tırmanacağının bir göstergesi.

İktidar, uyguladığı ekonomi politikasıyla, tasarruf edeni cezalandırmaya, borçlananı ise ödüllendirmeye devam ediyor. Tasarruf edenden borçlananın hesabına para aktarıyor demektir.

EUROBOND FAİZLERİNDE HIZLI TIRMANMA DURMAYACAK

Türkiye 2010-2017 arasında, 5 yıllık eurobondlarda ortalama yüzde 3.8’le borçlanıyordu. Şimdiyse yüzde 8.87.

Tüm dünya para politikalarında sıkılaştırmaya giderken, Türkiye geçen yılın ikinci yarısında politika faizini hızla 500 baz puan indirdi.

Devlet/şirketlerin yabanı para cinsinden uzun vadeli borçlanma araçlarına eurobond adı veriliyor. Eğer borçlanma Euro cinsindense yılda 1, dolar cinsindense yılda 2 kez kupon ödemesi yapılıyor. Vade sonunda da ana para ödeniyor.

Eurobondlar, yatırımlarını döviz cinsinden uzun vadeli yapmak isteyenlerin tercih ettikleri bir yatırım aracı. Eurobond getirisiyle, eurobond ihraç eden ülkenin CDS primi doğru orantılı.

Türkiye’nin dolara yüzde 8.87 faiz ödemesinin TL eşleniği, yüzde 43 faize denk geliyor. Yani Türkiye, yurt dışına tefeci faizi ile borçlanıyor. Bu dünyadaki 3-4 batık ülkenin ödediği faizden birisi haline gelmiş durumda.

Anlaşılan Tek Adama göre, borçlanma döviz üzerinden olunca nassa ters düşmüyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Erdoğanın diyanet işleri başkanı seçimini duydunuz mu? Hani sandalyeye çıkarıp hutbe okuttuğunu, fatiha suresini okuttuğu diyorum. İlahiyat profesörünün yapıp yapamayacağını görmek için mi sizce. Faiz sebeb enflasyon sonuç demekle ne istedi ben size söyleyeyim. Siz salaklar şimdi bunu tartişabilirsiniz demek istedi. Hatta canımı sıkmayın sizi daha salakça şeylerle maymun gibi oynatırım diyor. O yüzden dedijlerine kafa yormayın. İzah getirmeye çalışmayın. Yalanlarıyla başedemezsiniz. Çünkü yalanlarına yetişemezsin. Süt siyah der siz daha hayır demeden süt mavi der. Siz yalanını ortaya çıkarmaya çalışırken o size güler, salağa bak halen dalga geçtiğimi anlamıyor der. Eminim son bir yıldır erdoğanı en çok neşelendiren şeyin ekonomistlerin faizin sebep değil sonuç olduğunu açıklama çabaları olmuştur. Bence içinden şöyle diyor ulan sokaktaki salakları geçtim de ya bu profesörlere ne demeli, vallahi beyin yok bunlarda deyip kahkaha atmıyorsa ben de birşey bilmiyorum:))

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin