Erdoğan’ın gerçeklerden kopması hayra alamet

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan duyduğunuz cümleleri tekrar paylaşacağım: “Amerika’nın İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Aynı şekilde Almanya’da Fransa’da kuyruklar. Yiyecek yok.”

Bu konuşmayı dinlediğimde acaba şaka mı yapıyor diye düşündüm. Kaçırdığım bir şey mi var diye sonradan bulup konuşmanın önünü ve arkasını izlemeye çalıştım. Şaka falan yok. Gerçekten inanarak söylüyor. Tıpkı birkaç ay önce İngiltere’de Covid-19 aşılarının 100-150 sterline yapıldığını söylemesi gibi.

Sadece İngiltere’de değil benzeri fiyatların Almanya’da da geçerli olduğunu ilan ediyor. Bu sözlerin gerçeklikle bir alakasının olmadığını en başta bu ülkelerde yaşayan milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı biliyordu.

Sözünü ettiği Batılı ülkelerde aşı olanlardan bırakın para almayı, aşı yaptıranlara çeşitli hediyeler verildiği görüntülerle, bilgilerle, belgelerle ortaya konuldu. Bilgilerin temelsiz olduğu her yönüyle ortaya çıkınca, açıklamalar yutulup gitti.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

‘ALMANYA’DA FRANSA’DA YİYECEK BULAMIYORLAR’

Erdoğan Batı’daki paralı aşı uygulamasından sonra bu kez Adana Ceyhan’da konuştu. Temeli atılan tesis, Saray’dan aldığı ihalelerden kazandığı paraları vergi cennetine götüren Erman Ilıcak’ın Rönesans Holding’ine ait. Erdoğan’ın burada yaptığı konuşma aşı konusundaki sözlerinden daha şaşırtıcı.

Türkiye’nin ne kadar iyi durumda olduğunu anlatan Erdoğan, aynen şunları söyledi:

“Amerika’nın halini, İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Aynı şekilde Almanya’da, Fransa’da kuyruklar. Yiyeceklerini bulamıyorlar. Elhamdülillah Türkiye’de böyle bir sorun yok.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçeklerden koptuğu, başka bir dünyada yaşadığı anlaşılıyor. Bunu çeşitli vesilelerle ortaya koydu/koyuyor. Daha geçenlerde Tarım Kredi Kooperatiflerinin evinin yanındaki marketine gidip aldığı atıştırmalıklara 1002 TL ödedikten sonra, “Vatandaşlarımızın kesesine uygun fiyatların uygulandığı bir yer” açıklaması yapması izleyenleri şaşkına çevirmişti.

İçinde hiçbir temel gıda maddesi olmayan alışveriş sepetine koyduklarına asgari ücretin yarısına yakınını verdikten sonra fiyatları normal bulması gerçeklikten uzaklaşmışlığın göstergesiydi. Cumhurbaşkanına bakılırsa Türkiye’de enflasyon yok, halk ve esnaf durumundan memnun.

Bütün bunlar sizi tedirgin etmesin. Bunu ironi olarak söylemiyorum. Bütün samimiyetimle dile getiriyorum. Bu gelişmeler birileri için acı olabilir. Partisinin ve iktidarının geleceği açısından endişe verici olabilir. Saray’a bağladıkları hortumlarla hayatiyetini devam ettirenleri paniğe sevk etmiş olabilir.

Ancak, ortaya çıkan bu tablo yoksulluk girdabına sürüklenmiş, hukuksuzluğun acısını bütün hücrelerinde hissedenler açısından umut verici gelişmeleri ortaya koyuyor. Birileri için kış gelirken, mağdurlar için baharın müjdecisi.

Erdoğan’ın Batılı ülkelere ilişkin açıklamalarını, KOBİ işletmesi sahibi bir işadamının ofisinde birlikte izledik. Odasına girdiğimde ekranda bir haber kanalı vardı ama sesi kısıktı. Erdoğan kürsüye çıktıktan sonra bir ara, “Reis ne diyor bir iki dakika kulak verelim” diye sesini açmıştı.

“Almanya ve Fransa için yiyecek bulamıyorlar” sözünü duyduktan sonra arkadaşın yüzünde bir gülümseme belirdi ve dudağını hafif ısırır gibi yapıp kafasını iki yana salladı. Yüzü ekrana dönük bir süre sessiz kaldığı sırada ben de onu izledim.

ÖNCE ÖZAL’CI, ŞİMDİ ERDOĞAN’CI İŞADAMININ SÖYLEDİKLERİ

Sanayici arkadaşı yıllardır tanıyorum. Geçmişinde Turgut Özal döneminde ANAP’a oy vermiş, sonra Mesut Yılmaz döneminde hayal kırıklığı yaşamıştı. Erdoğan’ın ortaya çıkışıyla birlikte AK Partili oldu ve kendini AK Partili olmaktan çok “Erdoğancı” olarak tanımladı.

5 yıl sekteye uğrayan dostluğumuzu geçen yıl tazelemiştik. Bu ikinci bir araya gelmemizdi. Erdoğan’ın konuşması devam ediyordu. Uzanıp televizyonun kumandasını aldı ve sesini kısıp yüzünü bana döndü.

Ağırlıklı olarak yurt dışına fason üretim yapan bir tekstil firmasının sahibiydi. Almanya’ya yılda 5-6 kez gidip geliyordu. Daha önceleri yabancı firmaların tedarik sorumluları gelip burada model ve ürünleri belirleyip siparişlerini veriyorlarmış. Rekabet çok artınca şimdilerde kendileri gidip orada neler yapabileceklerini gösterip sipariş almaya çalışıyorlarmış. Gerçi pandemi bu sistemi de epey değiştirmiş.

“Adamlar bize modellerini yolluyorlar. Hangi iplikten yapılmış kumaştan olacağı, rengi, ebatları bize internetten gönderiyorlar. Burada başka firmalara da aynı taleplerini iletiyorlar. En ucuz fiyatı hangi Türk firması verirse işi ona yaptırıyorlar.” Yeni sipariş sistemi böyle imiş.

Bu bilgiyi aktardıktan sonra anlatmak istediği noktaya geldi. “Reis’i artık dinlediğimde şaşıyorum. 10 yıl önceki Reis gitmiş, başka bir adam gelmiş. Eski Reis, Türkiye’yi bilir, sorunları takip eder anlar ve çözmeye çalışırdı. Şimdi ise başka bir dünyada yaşıyor. Adamın etrafına nasıl bir duvar örmüşlerse gerçeklerle bütün bağlarını koparmışlar” diye konuşmasını sürdürdü.

Benim muhalif olduğumu bilen biriydi. Onun için ben ilave bir şey söyleme gereği duymadım. Sadece “Gerçekten konuşmalarına bakılırsa öyle anlaşılıyor” demekle yetindim. Bu sözüm sanıyorum onu konuşturma konusunda daha cesaretlendirdi.

“Biliyor musun, ben seçimler konusunda pek yanılmadım. Eğer sandığa bugünkü yaklaşımla gidilirse Reis artık iktidara veda etmek zorunda kalır,” diye devam etti.

Fransa ve Almanya’da insanların yiyecek bulamadıkları konusundaki sözleri inandığı için mi ifade ettiğini sorduğumda, oturduğu koltukta toparlanır gibi yaptı ve “Bu sözlerin hepsi kendi seçmeninin haline bakıp şükretmesini sağlamaya yönelik laflar” yorumunu yaptı.

İşadamı arkadaşımdan Erdoğan iktidarına ilişkin hiç endişe duymamıştım. Geçen sene görüştüğümüzde doğrudan siyaset hiç konuşmamıştık. Ama her şeyin nasıl iyiye gittiğini heyecanla anlattığını hatırlıyorum.

AFGANİSTAN’DAN SONRA AMERİKA VE AVRUPA’DAN GÖÇMEN AKINI

Bu bir işadamının değerlendirmeleri. Erdoğan’ın bu sözleri gerçeği yansıtıyorsa Afganistan’dan Türkiye’ye olan göç dalgasına bir yenisi daha eklenecek demek. Bu kez göç dalgasını Batılı ülkelerden yaşayacağız.

ABD ve Avrupa’dan gelecek göç dalgasına karşı hazırlıklı olmalıyız. Açlık ve yokluğun yaşandığı ülkelerden insanlar tez zamanda kaçmak isterler. İlk akıllarına gelecek ülke de muhtemelen Erdoğan’ın, “Elhamdülillah bizde böyle bir sorun yok” dediği Türkiye olacak.

Aslında bu göç dalgası bir adım ötedeki sorun. ABD ve Erdoğan’ın saydığı İngiltere, Fransa ve Almanya’daki Türkiye’nin dış temsilcilikleri derhal harekete geçmeli. Bu ülkelerde bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kıtlığın ve açlığın yaşandığı ülkelerden tahliye operasyonu başlatmalı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin