Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının anahtarı kimin elinde?

YORUM | TARIK TOROS 

Yaz sıcakları kavuruyor.

Kabul edelim: İnsanları mental ve fiziksel olarak etkiliyor.

Türkiye’de iktidara talipseniz ve seçime en fazla 10 ay kalmışsa…

Tatil yoktur.

İki konunun altını çizelim:

Birincisi, iktidar içeride ve dışarıda yaptığı hamlelerle cephesini tahkim ediyor.

Bir yanda siyasi ve ekonomik olarak ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor.

Öte yanda, 20 yıl sonra cemevi ziyareti gibi ataklarla “şirinlik” yapıyor.

İkincisi, ülkede gerçek gündemi konuşan gazeteci kalmadı, bir avuç belki.

Konuşanlar da yurt dışında işini hakkıyla yapan gazetecileri “itibarsızlaştırmaya” çalışmakla meşgul.

***

Aralık ayındaki döviz depreminden bu yana 8 ay geçti.

Bunun, sonraki 10 ayda “dizginlenerek” sürdürüleceği açık.

Ankara, bir taraftan Rusya, Suudi Arabistan gibi ülkelerden sisteme sıcak kaynak enjekte etmeye çalışırken…

Diğer taraftan, otomobil satışlarına getirdiği kısıtlamalar, kira ücretlerinin bastırılması, zabıta tedbirleri, et fiyatlarında indirim, şirketlerin elindeki dövizin belli miktarına çökme gibi iç tedbirlerle kamyonu devirmeden seçimi garantileme derdinde.

***

Saray’ın çok bilinen oyun planı devrede.

Batı’ya dönük söylem ve eylemde sertleşileceği muhakkak.

Nitekim, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine verilecek vize, bu amaçla kullanılıyor.

***

Rusya açısından Türkiye, siyasi, askeri ve ekonomik yönden hiç olmadığı kadar önemli noktada. Erdoğan rejiminin devamı söz konusu ise bunda Putin’in üstleneceği rol, kesinlikle hesaba katılmak zorunda.

İran ve Rusya liderliğinin Türkiye’yi Suriye ile sulha zorladığı da açık, bu konuda atılacak adımlar içeride “mülteciler üzerinden” zafer diye sunulacaktır.

***

Dikkat edilirse…

Türkiye, geçen yıla kadar Ege ve Akdeniz’de, Suriye ve Irak’ta -büyük fütursuzlukla- at oynattığı bölgelerde kımıldayamıyor.

Yapılan şovlarda bu özellikle saklanıyor.

***

Haliyle…

Başbakanın bile liyakatle seçilmediğinin açıklandığı bir ülkede…

Sınav sisteminin sorgulanması, kimi festival ve konserlerin engellenmesi üzerinden “böyle bir şey olabilir mi” yayınları…

Konya’da düzenlenen seyircisiz “İslam oyunları” üzerinde tepinilmesi vesaire, tüm bunlar realiteyi değiştirmiyor.

***

Türkiye kamuoyu, sınır ötesinden gelen onlarca şehidi de görmüyor.

Cebinde ekmek alacak parası yok, son tahlilde “Allah devletimize zeval vermesin” diyor.

Halkın neyin iyi neyin kötü, neyin yalan neyin gerçek olduğunu anlayacağı bir süreçten geçmediğimiz kesin.

İktidara oy vermeyen ve artık büyük nefret duyan kesim değil kastım.

Mühim olan iktidarı değiştirecek oranı yakalamak.

Bunun için de en az yüzde 60’ı ikna etmek zorundasınız.

Değilse Ali Babacan’ın geçenlerde yarım ağızla itiraf ettiği gibi, kimi sandık oyunlarıyla kaybetmeniz aşikâr.

***

En son Putin’le görüşürken…

Erdoğan’ın hareketlerindeki yavaşlık Rus gözlemcilerin dikkatinden kaçmadı.

Ortak basın toplantısı düzenlenmemesini buna bağlayanlar oldu.

Görüldü ve görülüyor ki “liderin sıkıntılı sağlık durumu” bile…

Nasıl bugüne kadar idare edildiyse, bundan sonraki 10 ay içinde de pek âlâ perdelenebilir.

Öyle de oluyor.

***

Muhalefetin 6’lı masasına baktığınızda Kemal Kılıçdaroğlu dışında aktif ve iktidara gelirse yapacaklarını somut cümlelerle ortaya koyan lider yok.

Eğer planlı bir strateji uygulanmıyorsa…

Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında geçecek bir yarışta son düzlüğe doğru koşuluyor.

Senin benim oyumun pek önemi yok.

Mühim olan, 20 yıldır değişmeyen sonucu değiştirecek bir plan mı bu?

Bilmiyoruz.

Ve emin değiliz.

***

Emin olduğumuz şey, Erdoğan için iktidarı kaybetme ihtimali, ölüm demek.

Sadece “ihtimali” bile.

Yine emin olduğumuz şey, bunun anahtarı artık onun elinde değil.

Gerçekten amaç iktidarı değiştirmekse…

Bu anahtar Putin’in elinde olduğu kadar Kılıçdaroğlu’nun elinde de olmak zorunda.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin