Erdoğan bugün ölse!

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Erdoğan’ın ölmesini mi istiyorsun?

Bazen her şey öylesine tıkanır, insanlar öyle tükenir ki toplum tıkanmaya sebep olan kişinin nasıl olursa olsun gitmesini ister. Şu anda Erdoğan için bunun yaygın bir beklenti olduğunu söyleyebilirim. Sosyal medyada helva resmi paylaşıp Reis’in ölümüne telmihte bulunanlar, “Bugün de mi iyi bir haber yok?” diye hayıflananlar az değil.

Erdoğan’ın kurduğu hukuksuz rejimden nemalananlar ona tapıyor olsa da giderek genişleyen halk yığınları Erdoğan’dan bıktı ve yıldı. Yargıyı, polisi sopa olarak kullandığı için insanlar biriktirdiği öfkeyi yeterince yansıtamıyor. Buna rağmen rahatsızlığın ve eleştirinin yükseldiği çok açık.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Erdoğan ölse muhtemelen kamuoyu en erken 3 gün sonra duyar. Bilgi resmi olarak paylaşılmaz. Çünkü otoriter ülkelerde liderin ölümünü müteakip müthiş bir rekabet ve hareketlilik başlar. Ölüm haberi ancak yeni lider netleştikten sonra kamuoyuna duyurulur. Vefatın resmi hale geleceği ana kadar arka planda, halkın haberdar olmadığı kıyasıya güç mücadelesi yaşanır. Otoriter liderlerin ölümü sonrası neler yaşandığına dair “Stalinin Ölümü” (The Death of Stalin) adında komedi tarzında İngiltere, Fransa ortak yapımı harika bir film var. İzlemenizi öneririm.   

Erdoğan elde ettiği illegal güç ve yetkiyi kurumsallaştıramadı. Bu nedenle Erdoğan sonrası başka birinin aynı yetkilerle iktidarı kullanması halka, muhalefete ve aydınlara bağlı. Şu anda halk hukuk ve demokrasi talebinden öte, ekonomik sıkıntılar nedeniyle AKP’den rahatsız. Ekonomik çöküşün Erdoğan’ın hukuku, demokrasiyi katletmesinden, denge-denetim sistemini bitirmesinden kaynaklandığını göremiyor. Dolayısıyla yeni vaatlerle “karizmatik” ve “güçlü” otoriter bir lider adayı çıktığında tekrar ütülecek ciddi bir kitle var.

29 Ekim’de çekilen, viral olan video Erdoğan’ın çok da kalıcı olmadığını herkese gösterdi. Yürümekte zorlanan, düştü düşecek bir Erdoğan gördük. Bu durum Erdoğan sonrasına dair iktidar hesaplarını ve mücadelesini artıracaktır. AKP içinde Erdoğan sonrasına hazırlanan Hulusi Akar, Hakan Fidan, Süleyman Soylu gibiler konum almaya çalışacak ve Erdoğan’ın kullandığı muazzam güce talip olacaktır.

Anayasa’nın 106. maddesi şöyle diyor: “Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, kırk beş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Genel seçime bir yıl veya daha az kalmışsa Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimi de Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yenilenir.”

Erdoğan sonrası Türkiye’yi ne bekliyor?

Normal olan Erdoğan’ın ölümünü müteakip bir seçim takviminin belirlenip seçime gidilmesidir. Demokratik seçimlerle yeni cumhurbaşkanının göreve başlamasıdır. Ancak Erdoğan anayasayı ve yasaları dikkate almadığı, var olan normlara güveni aşındırdığı için, otoriter eğilimli başka kişilerin-odakların Erdoğan sonrası ortamı kendi lehine kullanabileceğini dikkate almak gerekir. Silahlı güçlere hükmetme veya istihbarat imkanlarıyla kaos çıkarma potansiyelinde olanlar bir kaos planı ile inisiyatif almak, fiili durum üretmek isteyebilirler. Krize münhasır veya geçici olarak koltuğa otursalar, bu gücü kalıcı hale getirmeyi deneyebilirler.

Erdoğan sonrası otoriter rejimi devam ettirme hevesinde olabilecek iki kesim var:

1: AKP içinde olup Erdoğan sonrasına hazırlanan eli kanlı ve kirli aktörler.

2: Hala TSK, Yargı, bürokrasi içinde ağırlığı olan, etki elemanları görevine devam eden Ergenekoncular.

15 Temmuz Ergenekoncuların ve Erdoğan’ın yakın ekibinin birlikte sahnelediği bir senaryo idi. Ergenekoncular ve Erdoğan’ın sır küpü adamları 2014’te kurdukları kanlı ve kirli koalisyonu devam ettirme ve bu koalisyonu bozmaksızın ülkenin kaderine birlikte hükmetme tercihine de yönelebilirler.

İç ve dış dengelerin, ekonominin, toplumun, aklı selimin yeni, otoriter bir yönetime geçit vereceği kanaatinde değilim. Ama ani bir vefat olur, bu durum kamuoyundan gizlenirse, demokratik unsurlar ve muhalefet uyanık olamaz, yeterince kararlılık sergileyemezse Erdoğan’ın ucube başkanlık sistemiyle kullandığı muazzam güce sulananlar olacaktır.

Türkiye ulusalcı otoriter rejimi de, demokrasiye tahammülsüz İslamcı yönetimi de denedi. Bu ülke Erdoğan’dan ve Ergenekon’dan iyilerine layık. Türkiye hukukun üstünlüğüne dayalı, kuvvetler ayrılığının işlediği, demokratik bir yönetimi hak ediyor ve bunu kuracaktır. Yeter ki demokrasi ve özgürlükler cephesi gaflete düşmesin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. Erdoğan bugün ölse, Anayasa gereğince, en yaşlı Cumhurbaşkanı Yardımcısı yerine vekalet eder. O da Fuat Oktay. Fuat Oktay, Mhp tandanslı. Bu MHP iktidarı demektir bir nevi.Sonrası gerçekten çok karışık, matematikteki olasılık hesaplarını kullanmayı gerektirecek kadar ihtimaller formüller var. O nedenle, orasına gerçekten aklım ermiyor, elbette ihtimalleri sayabiliriz, onlarca ihtimal çıkıyor, ama her ihtimal gerçekleebilecek nitelikte. O nedenle, en belirgin şey, Erdoğandan sonra partiyi Mhp nin yöneteceği.

    Eskiden beri Doğu Perinçeğin sözlerini hep dikkate alır, herkesin dalga geçtiği, yüzde 1 bile oyu yok denip dalga geçildiği durumlarda bile ciddiyetle dinlerim. 2014 lerde, Ulusal Kanalda bir yayında Perinçek, 2016 ların 2017 lerin Türkiyesinde çok farklı şeyleri konuşuyor olacağız demiş, hele 2018 2019 lar sonrası bambaşka bir ülke olacak demişti. Yaşadık gördükte bunları. Perinçeğin, Milli Mutabakat Hükümeti kuracağız sözünü yabana atmamak gerek. Akp nin Milli derken elbette neler neler yaptığını gördük, bu nedenle Perinçeğin dediği bu milli kavramı da yabana atılmamalı!!

    Hadiseler nasıl gelişir bilmem, ama varılmak istenen noktayı şimdiden hissediyorum. Bu ülke, Siyasal İslamcılar, Cemaatler, Tarikatlar elinden çok çekti denecek. Nitekim zaten yolsuzluklar ahlaksızlıklar şunlar bunlar medyada boy gösterecek ozaman. Ve o psikolojik havayla bu ülkede samimi inançlı insanlar yeniden bir defa daha adeta gömülecek toplum zihninde. Ve bir kurtarıcı edasıyla karşımıza yine karşımıza Eski vesayetin paydaşları ve zihniyeti karşımıza çıkacak,yine sürekli demokrasi insan hakları vurgusu yapacak, tüm günahları zulmleri Akp nin üzerine atıp, sıyrılacak, yeni parlamenter sistemi inşa edip, hepsinin yönetimini kurguladıktan sonra, yeniden aynı dümen dönmeye başlayacak.

    Bunlar olur mu bilmem ama olmaması için bir sebep yok, oraya doğru da gidiyor sanki. Bütün bunlar Muhteris bir hırsız yüzünden geldi. Siyasal İslamcıların manipüle ettiği samimi insanlar ve koca bir toplum kitlesi de, yeniden Devlet dairelerinde çaycı, odacı, askeriye de ancak assubay, işadamlığı e olabilir sen yinede esnaf olarak kallığa fit edilecek. Onlarda bu işi çözdüğü için araya serpiştirme “başörtülü bacım” öğretmen olarak, VHKİ memur olarak, tek tük işte orada burada görevli olarak konacak, ama eski çark yeniden işlemeye devam edecek. İşte o gün, öküzünü satıp dersaneye de yollasa bu toplumun samimi kesimi, geleceği yer bir yere kadar olacak. Devlet kapısını yüzlerine ustaca kapatacaklar. Zengin olabilirsin, işadamı, bilimadamı bunların hepsinin yolu açılacak, ama bilim adamını rektör yapmamak şartıyla, zengini söz sahibi yapmamak şartıyla, memuru amir, amiri de en üst amir yapmamak olarak. İlla olacaksa da “şehit” olarak işlerde ol denecek ihtimal. Yine dağa çıkanlar olacak, yine onları kovalayanlar.

    Bu nefret dili sönmeyecek ve şekil değişecek. Aile de iki kardeşin birbiriyle anlaşamadığı, bir ailenin diğer aileden hoşlanmadığı köyden oluşan memlekette, bir köyün adamı diğer köyden, bir ilçenin adamı diğer ilçeden, bir şehrin adamı diğer şehrin aadamından, bir bölgenin adamı diğer bölgenin adamından hoşlanamaya devam edecek. Uzaktan bakınca hepsi ortadoğulu olan bir toplumun içinde makamlarda işte böyle dağıtılacak. Kardeşiyle sürekli kavga eden bir toplum. Erke dönengeci dedikleri de bu olsa gerek.

  2. 1) Erdoğan, 26 Şubat 1954 doğumlu. Yani 67 yaşında. İstatistiklere göre ölme ihtimali, 68 yaşındakilerden de daha yaşlılardan da daha düşük.
    2) Birileri Erdoğan’ın öleceğini söyledikçe, geleceğe ait tahminlerde bulunduğu açık olmakla birlikte, bugüne kadarkilerin hiçbirinde isabet edemediler; hala yaşıyor.
    3) Sevenlerine “sizinki gidici” dedikçe, “madem ki gidici biz de etrafından çekilelim” diyeceklerini sanıyorsanız, bu konuda da isabetli bir tahminde bulunduğunuzu düşünmüyorum. Öylesi sadece etrafındaki yalaka takımının ve yeni bir “yalak” bulmayı isteyenlerin düşüncesi olabilir ki ben bu halkın önemli bir kısmının hala gerçekten AKP’yi ve liderini gereği gibi tanıyamadığından sevdiğini sanıyorum. (Yorumu göndermeden önceki okuyuşumda bazılarının bu noktaya “hadi canım, herkes kimin kim olduğunu biliyor; necip değil “şey” millet, çıkarları öyle gerektirdiği için seviyor görünüyorlar” diye itiraz edeceklerini düşündüm. Öylelerinin hala içimizden birilerinin bile “flu bir bardak suda” kopardıkları fırtınaya ve kafa karışıklığına bakarak daha insaflı düşünmelerini isterim)
    4) Tarihin tekerrürüne Stalin’in ölümünü örnek vermektense, seçimler yaklaştıkça çalınan “Erdoğan gidici”, “anketlere göre büyük düşüş var”, “bu defa kazanamaz” kavalının nağmelerine ve ardından giden kitleye bakın. Hem tarih olarak daha yakın, hem de aynı nehirdeyiz…

  3. Aynen katılıyorum.
    Erdoğan’ın image makerı/makerları profesyonel olmalı. Şimdi bu satırları okumazlar ama biri haber verirmi bilmem.
    Bir taraftan spor yaptır, basketbol oynat, sevenleri sağlıklı desin. Gösterdiğin kesin üç-beş saniye sürsün, birileri gidici desin.
    Hem “merkezdeki bir derecelik sapma muhitte büyük sahalara tekabül eder” diyeceksin, hem de önüne servis edilen birkaç saniyelik yürümede zorlanma problemi hikayesi üzerine Türkiye’nin gelecek senaryolarını bina edecek romanlar yazacaksın…

  4. Mehmet bey, bir yanım yazdığınız yazıya tamamen katılıyor. Diğer yanım ise, aklıma şunları da getirdi. Hep yanılanlardan biri olarak, iddiasız olduğunu da söylemem gerek. Dini terminoloji de kullanılan Süfyan/Mehdi alegorisi üzerinden paylaşayım;

    Erdoğan, Hizmet hareketinin Süfyanıdır. Dolayısıyla Süfyana atfedilen herşey, hizmet hareketinden biri için Erdoğan şahsında aynelyakin doğrudur. Erdoğan, hizmet hareketine karşı, Risalei Nurlarda belirtildiği üzere, siyaseten her zaman kazanmıştır, bu mantıkla da kazanacaktırda.

    Diğer taraftan, Erdoğan Siyasal İslamcıların ve bazı Nurcu kesimlerin Mehdisidir, Ayasofyayı açması bunun alameti olmuş, kendi gözlerinde öyle gördükleri Fırak-ı dalleyi kazıyarak, kendi vehimleriyle oluşturdukları çarpık anlayışa göre, İslamdan temizleyerek bunu taçlandırmıştır.

    Perinçekçi ve Ergenekoncu tayfanında kamudaki inançlı insanları devletten ve sosyal hayattan kazıma planının bayraktarlığını yapmış, “biz iktidarda olsak bunları yapamazdık” dedikleri türden hayallerinde bile görmeyecekleri bir ülkeyi altın tepside önlerine sürmüş biridir, aslında gittikçe artan şekilde kazanmışlardır 2011 lerden itibaren.

    Gerçek anlamda erdoğanın gücünü atfettiği ve en büyük başırısı, hizmet hareketine yaptığı zulmdür. Astığı estik, kestiği kestik imajı, kodumu oturtan adam imajı aslında esas olarak hizmet hareketi dışındaki insanları kapsamamaktadır. Böyle bir fırtına da, zarar gören diğer muhalif kesimlerin rüzgardan etkilenen ağaçtan düşen az sayıdaki yapraktan ibarettir.

    Bugüne kadar önünde başörtülü kadınlar, hayırsever insanlar, öğretmenler, pasif direniş dışında başka hiçbirşeyi bilmeyen bir kesim vardı.

    Ancak şu an karşı karşıya olduğu güç, eskiden beri bildiğimiz bir süredir pek esamesi ortada görünmeyen bir güç. Cumhuriyet mitingleri olduğunda Ankarada birden bire toplanan yüzbinleri, Gezi olaylarında aniden mobilize olan ve milyona yakın insanı sokağa dökebilen bir yapı. Onların hapislerde olmadığını biliyoruz. Kamu da pasifte olsa hala yerlerinde durduklarını da.

    İşte bir yanım, bu hikayenin ikinci faslında bu ilk faslındaki dialaktiğin, süfyan-mehdi diyalaktiğinin olmayacağı, olayların 28 Şubatın özünü oluşturan, mürtecilik-ilericiliğin değişik bir versiyonuyla karşımıza çıkma aşamasında olduğunu düşünüyorum.

    E bu hikayeyi de biliyoruz, bir yerde mürtecilik-ilericilik tartışması varsa, kimin kazanacağı ta konsepten bellidir.

    Taraf gazetesinin manşetini hatırlarsak, Akp ve Güleni Bitirme Planı..nın Gülen ayağının bittiğini, sırada Akp ‘nin olduğunu da söyüyor diğer yanım.

    Ama siz yinede kulak asmayın bana. Neyi olabilir diye düşünmüşsem tersi gerçekleşmiş biri olarak, bende benimle dalga geçen, aklımdan geçenin tam tersini gerçekleştirecek bu sihirli oyunu bozacak bir düşünce biçimi geliştirdim. Bunda tersi de gerçekleşse sorun yok, kendi de olsa sorun yok.

    İddiamı ortaya koyuyorum o nedenle: Kötü olan kaybedecek, en kötü kazanacak..

  5. Türkleri dünyaya hapsetme projesini yürütenler bence tayyipin sağlık durumunu çok iyi araştırıyorlardır. Görünür bir neden yoksa niye ölsün ki? Bence asıl bomba bu adamın gün geçtikçe yürüyemez hale gelmesi. Ne oluyor buna? Bunlar hangi hastalığın belirtisi? Ayaklarını neredeyse yerde sürüyecek. Bu yürüşünü ilk defa gördüm. İnanılmaz bir güç kaybı var. Daha önce düz bir çizgi üzerinde yürüyemiyordu, bir keresinde konuşurken uyuya kalıyordu. Bunlar hangi hastalığın belirtileri olabilir ki? Böyle bir hastalık var mı yoksa kontrollü zehirleniyor mu? Ecevitte benzer şekilde desteksiz yürüyemez hale geldi sonra kendisini tedavi eden ‘doktor’ ve ‘hastanesinden’ uzaklaşınca eski günlerine dönmüştü. Bunların düne kadar tayyipe ihtiyaçları vardı. O yüzden dünya tayyipi el üzerinde tutuyordu. İçeridekiler de ona hizmetçi olmuşlardı. Tam da ihtiyaç bitti, rejimin dönüşümü gerçekleşti, tayyip birden bire yürüyemez oldu, birden bire garip davranışlar sergilemeye başladı ve insanlar bunu gördü. Demek istediğim tayyipin ölümünü de kontrol altına almaya çalışıyorlar.
    Belki ergenekona fazla güç veriyorum ama bu gücü onlara veren aslında insanlar. Tayyip ergenekonun savunduğu bütün projeleri yapmaktadır. Sırf tayyip yaptı diye kimse eleştirmiyor. Tayyip aradan çekildiğinde ergenekon tayyipçilere diyecek ki “biz tayyipin savunduğu politikaları yapıyoruz. Başka birşey değil” diyecekler. Hakikaten bakıldığında türkleri avrupadan ve natodan kopartmak tayyipin ‘fikriydi’. Tırnaklarıyla kazıyarak, avrupalılar ve abd ile kapışa kapışa meseleyi bir noktaya getirmişti. Sonra suriye hezimeti tayyipin savunduğu politikalardı. Kaybedince bölgede kürdistan kuruldu. Şimdi tezkere diye tezkereyi tutturuyorlar. Bütün ergenekoncular, yada avrasyacılar, yada ulusalcılar aynı davayı güdüyorlar. Yani içerideki bütün fraksiyonlar türklerin suriyeye asker sokması için aşırı derecede motive durumdalar. İnsanlar bunları dinliyor. Bunları dinlemeyenlerin başına gelenlere ibret olarak bakmıyor. Mesela türk ordusu baştan beri olup bitene karşıydı ve tasfiye edildi. İnsanlar sesini bile çıkartmadı. Asıl bundan sonra insanlara “biz tayyipin politikalarını uyguluyoruz” diyecekler ve insanların sesini kesecekler. “Tayyip avrasya eksenini çok istiyordu, hayaliydi, uykularına giriyordu” diyecekler. Yani tayyipin ölmesi ile olaylar bitmeyecek, tayyipin ölüsü bile daha iş yapacak. Çünkü daha türkleri natodan kopartamadılar, iran, çin, rus eksenine istedikleri kadar sokamadılar.
    Neden türkleri otoriter lige sokmak istiyorlar ki? Çünkü ergenekon yeni pozisyonunu çok atatürkçü ve batılılaşma çizgide almayacağı için, kendisine eleştiri getirecek dünyadan uzak durmaya çalışıyor. Yani bunu kendisi için yapıyor ama sanki türkler ile batı arasında düşmanlık varmış gibi yani kavga ederek kendi düşüncelerini türklerin düşüncesi haline getiriyorlar. Türkler artık nedenini bilmese de batıya düşmandır. Yani bunu ergenekon yapmıyor biz ona bu gücü veriyoruz. O yüzden tayyipi de öldürecek olan ergenekondur. Öldükten sonra onun adına konuşacak olan yine ergenekondur.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin