Erdoğan Afrin’den ne kazanacak?

HABER-YORUM | KEMAL AY

Uzun zamandır dillendirilen Afrin harekâtı nihayet başladı. Görünürde ABD, Avrupa, Rusya ve hatta İran’ın karşı çıktığı bir askerî operasyon bu. Başbakan Binali Yıldırım, uluslararası kamuoyunu şaşırtmak için Kürtler dışında IŞİD hedeflerini de vurduklarını söylese de, AP gibi ajanslar daha sonra uyanarak, ‘İyi de Afrin’de IŞİD yok ki!’ dediler. Nitekim Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, 3 gün önce harekâtın, ‘Suriyeli Kürtlere ya da Suriye’nin toprak bütünlüğüne’ dönük olmadığını duyurmuştu. Dün Başbakan, ayrıca Suriye rejimine yazılı olarak operasyonu haber verdiklerini belirtti.

Türkiye’nin Suriye politikası, rejimin yok edilmesi hedefinden uzaklaşıp ülkenin kuzeyinde PYD öncülüğünde kurulacak bir Kürt otonomisinin imhasına yöneldiğinden bu yana, beklenen bir gelişmeydi bu. Son tahlilde Rusya’nın onay vermesiyle başlatıldı. Harekât öncesinde ABD’li komutandan gelen sınırda bir PYD ordusu kurulacağı açıklaması (sonradan tekzip edilmiş olsa da) Türkiye’ye operasyon için yeşil ışık yakmış oldu. Böylece, çıkar çatışmalarının yaşandığı Suriye’de, Türkiye kendisi için ‘en doğru’ zamanı kullanarak bölgeye asker sevk etmeye başladı.

KALEYİ GÖRÜNCE VURDU

Peki, neden ‘en doğru’ zaman? ABD, IŞİD’le mücadele bahanesiyle Suriye’nin kuzeyinde de facto bir Kürt otonomisi oluşturmak istiyor. Buna Rusya da onay veriyor göründü uzunca bir zaman fakat Suriye rejimi bu bölgeyi Kürtlere bırakmak istemediği için çeşitli tekliflere açık. Türkiye ise ÖSO’yu bölgede bir çeşit maymuncuk gibi kullanarak silahlı muhalif grupları ve sivilleri oradan oraya taşıyarak, her durumda ‘kazanıyor’ görünmenin formülünü bulmuş durumda. Halep’ten çekilenler İdlib’e, şimdi de İdlib’den çekilenler Afrin’e formülü işliyor.

Bu formülün dış politikada bir karşılığı var mı? Elbette. Türkiye şu an ABD ile Rusya arasındaki satranç oyunundan arta kalanlarla kendine bir dış politika kuruyor. PKK-PYD ilişkisi üzerinden kendine bir hikâye kuruyor ve böylece Rusya’ya yaslanıp ABD’ye ara sıra tekme sallıyor. ABD’ye ise tek opsiyon olarak PYD’yi bölgede güçlendirmek kalıyor. Buradaki en önemli nirengi noktası, Rusya’nın Suriye’deki çatışmaları uzatmak istememesi ve ‘barış sürecini’ bir an önce sonuçlandırmaya yatırım yapması. Böyle bir durumda Afrin’de Türk ordusunun kalıcı olamayacağı düşünülebilir. Ancak Türkiye her durumda kendisini BM’de kabul edilen meşhur ‘savunma hakkı’ maddesine yamayarak, ‘terör’ kaygısı üzerinden sınır ötesi operasyonlar yapıyor.

KÜRT SİYASETİNİN UZANTISI

İşin bir de ‘iç politika’ boyutu var. Afrin, tıpkı Kobani gibi Kürtler için sembolik anlam taşıyan bir yer. Suriye’deki iç savaş başladığından bu yana nüfusu sığınmacılarla birlikte artmış ve 2012’den beridir de PYD’nin kontrolünde. Burada yalnızca PYD’nin silahlı militanları değil aynı zamanda siviller de var. Erdoğan rejimi, hatırlarsanız uzun süre PYD ile yakın temasta kaldı. Bu, bir çeşit Erdoğan taktiği. Düşmanlık edeceği kimselerle önce ittifak kuruyor, muhtemelen zayıf noktalarını öğreniyor, etrafı bir kolaçan ediyor, sonra da hiç aralarında bir hukuk olmamış gibi düşmanlığa başlıyor. Eğer ‘aldanırsanız’, çok geç. İçerideki Kürt hareketinin de, benzer şekilde çözüm süreci ile oyalandığını düşünebilirsiniz.

Türkiye’nin Suriye politikasını ‘PKK’ üzerinden okumaya başlamasının, ‘içeride’ de bir karşılığı var bu yüzden. Güneydoğu’daki operasyonlar, Kürtlere yönelik baskı politikaları, sivil toplumun üzerinden KHK dozerleriyle geçilmesi gibi meselelerin yanı sıra PYD üzerinden de sürekli içerideki Kürt muhalefetine mesaj veriliyor. Bu, iki taraflı bir oyun. Terör meselesini hem içeride hem de dışarıda kendini ‘masum’ göstermek için kullanıyor. İnsan hakları ihlalleri ya da askerî operasyonlarla ilgili uluslararası kamuoyunda ses çıkaran olursa, kolaylıklar ‘ama terör’ diyebiliyor. Halbuki şu anda Afrin’den Türkiye’ye doğrudan yönelen bir tehdit yok.

MUHALEFETİ ISKARTAYA ÇIKARDI

Ancak Türkiye içinde ‘terör’ üzerinden geliştirilen iktidar ve muhalefet söylemleri çok canlı. Erdoğan, askerî bir harekât karşısında hiçbir muhalif partinin (CHP, MHP ya da İYİ Parti) ‘muhalif’ görüntü veremeyeceğini daha önce tecrübe etti. Nitekim Afrin meselesi üzerinden de muhalefet şaşırtmadı. HDP ise Afrin’e sahip çıkmanın ‘terörle’ eşdeğer görüleceği bir ortamda sesini yükseltmeye çalışacak. Muhtemelen de bir işe yaramayacak. Fırat Kalkanı Harekâtı’nın ‘göreceli olarak’ başarıya ulaşması, sahadaki Kürt kantonlarının fizikî olarak birleşmesini engellemesi ve İdlib’i Türkiye’nin ‘arka bahçesi’ hâline getirmesi, toplumda da operasyona desteği arttırıyor.

Bütün bunlar Kürt siyasî hareketinin ve temsil ettiği 6 milyona yakın seçmenin, Türkiye içinde giderek daha da yalnızlaşmasına yol açıyor. 2019’daki seçimler için malzeme arayan Erdoğan için bundan daha iyi bir senaryo olamaz. CHP ve İYİ Parti’nin ‘alternatif’ olmaktan giderek uzaklaştığı, HDP’nin ise yalnızlaşarak ‘baraj altı’ kalma ihtimalinin belirdiği, böylece Meclis’te AKP’nin, Cumhurbaşkanlığı’nda ise Erdoğan’ın rakipsiz kalacağı bir tablo oluşabilir. İçeride ‘dikta’, dışarıda ise ‘denge’ siyaseti izleyen Erdoğan, Afrin’den sahada olmasa bile, sembolik olarak istediklerini alabilecek gibi görünüyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

    • BOP un eş başkanıyım (2003-2004)

      ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmesi için dua ediyorum (2004)

      Müzik notası mı ? (2004)

      diye adamın;

      ABD’nin Irak’ı işgalinde 3-5 milyar dolar için ülkesini ABD üssü olarak kullandırmak amacıyla çırpınan, bu amaçla partisine baskı yapan,

      Kobani’de YPG ye destek için giden peşmergeleri ve ağır silahları ülkesinden geçiren,

      zarar üstüne zarar açıklayan THY için ABD’den 11 milyar dolarlık uçak alan,

      İncirliği kapatmayan

      adamın meydanlarda ABD aleyhindeki boş efelenmelerine
      (bunu “başçavuşun bineğinin gaz emisyonu” olarak görüyorum)
      bakarak ABD ile cihatta olduğumuzu zanneden muhakemeden nasipsiz güruh..

      Masallarla uyutulduğunuzun farkında değil misiniz?

      Ne zaman uyanmayı düşünüyorsunuz?

      Söyler misin isimsiz arkadaş

  1. Beni Amerika atmadı işten!

    Beni israil etmedi evimden barkımdan!

    Beni Yunanlar suçlamadı yapmadığım suçlardan!

    Beni Almanlar fişlemedi öz vatanımda!

    Fransa tıkmadı sevdiklerimizi kodese!

    Biraz da Amerika’ya laf etmeleri veya diğer ülkelere saydırmaları umrumda değil! Allah sana da düşürsün bizim ocağımıza düşen ateşten inşaallah, ki anla halimizden ey isimsiz yorumcu!

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin