Devletin malı deniz…

Dünün darbe mağduru İskender Pala! Nasıl? Saray’da mutlu musun?

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Memleket iktisadî krizle boğuşurken Saray’ın derdi başka. Kendi tabiri ile Başkan Recep Tayyip Erdoğan tek adam rejimini tahkim etmeye matuf ulûfe dağıtmaya devam ediyor.

Kamuda kemer sıkılacak yerde Saray’ın gözüne girecek kadar eyyamcılık yapan isimlere muhakkak bir mevki ihdas ediliyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI KURULLARI, NAM-I DİĞER ARPALIKLAR

En son numara Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları oldu. Ekonomiden sanata, sağlıktan güvenliğe kadar farklı dallarda kurullar, daha doğrusu arpalıklar teşekkül etti.

Kurullara atanan isimlerin Erdoğan’a olan bağlılıklarında tereddüt yok. O kadar sandalye içinde muhalif bir isme ayrılmış tek sandalye yok.

Erdoğan, Ekonomi Kurulu’na şu isimleri münasip gördü: Cemil Ertem, Gülsüm Azeri, Hakan Yurdakul, Hatice Karahan, Korkmaz Karaca, Mehmet Ali Akben, Meltem Taylan Aydın, Nihat Zeybekci, Servet Bayındır ve Yiğit Bulut.

EKONOMİ KRİZDE, MÜŞAVİRLER TALTİF EDİLDİ

Ertem, Karahan ve Bulut zaten kadrolu müşaviri. Merkez Bankası’na müdahaleye cevaz vermelerinden hâdiseleri doğru tahlil edememeye kadar o kadar çok hatada imzaları var ki saymakla bitmez.

Ekonominin bu hale düşmesinde en az Erdoğan kadar pay sahibi bu isimler vatandaşa nispet yaparcasına mükafatlandırıldı. Bir de kurul üyesi yapıldı hepsi.

Mehmet Ali Akben, Türkiye Finans katılım bankasında “personel müdürlüğü” ile mahdut bankacılık kariyerini müteakip Bank Asya’ya el koyması için 2015 senesinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) başkan yapılmıştı.

İŞSİZLİK FONU İLE 3 KAMU BANKASI KURTARILDI

Devr-i başkanlığında bankaların hali ortada. Sektörde nizam namına ne kaldı? Halkbank, Vakıfbank ve Eximbank gibi üç kamu bankası İşsizlik Sigortası Fonu’ndan 11 milyar TL takviye aldı.

Aksi halde sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 12’nin altına inecekti üç bankanın. Kanuna mugayir işlemi onaylayan Akben bu gayretkeşliğinin ve sadakatinin de karşılığını aldı.

Liyakat Ankara’da geçer akçe değil nasıl olsa. “Evet efendim!” diyenler huzur haklarını, maaşları ve diğer ekstraları koyacak yer bulamıyor.

ALEV ALATLI’NIN MUHTEŞEM DÖNÜŞÜ

Sanat kurulundaki isimler de dikkatimi çekti: Alev Alatlı, Havva Hümeyra Şahin, Hülya Soydan (Koçyiğit), Prof. Dr. İskender Pala, Mehmed Özçay, Murat Bardakçı, Orhan Gencebay, Rasim Özdenören ve Prof. Dr. Ümit Meriç.

Alatlı, Kapadokya Üniversitesi’nin kurulduğu günden bu yana Erdoğan’a methiye diziyor. Hak ihlallerini görmediği gibi mevcut baskı rejimine destek veren makaleler kaleme alıyor.

Yeşilçam’ın o “devrimci” filmlerinin kadın başrol oyuncusu Hülya Koçyiğit de aynı kurulda. Erdoğan’ın doğum günlerini bile kaçırmıyor, pasta kesilecekse anında mekâna damlıyor.

Her ne kadar ballı turizm ihalesine rağmen damadı işlettiği oteli batırsa da Koçyiğit’in Saray nezdinde ne kadar muteber olduğunu kurul üyelikleri listesi bir kere daha gösterdi.

KULA KULLUK EDENE YAZIKLAR OLSUN ORHAN BABA!

Murat Bardakçı için “nabza göre şerbet ustası” denilirdi. Nitekim kendisi için böyle düşünenlerin suizan etmediğini bilfiil ispat ediyor.

Orhan Gencebay… Arabeskin protest kralı. İşçinin, garibanın, mazlumun notaya dökülmüş hali Orhan Baba! “Kula kulluk edene yazıklar olsun!” şarkısını sanki o söylememiş gibi bu kadar zulmü görmezden gelip Saray’a tabi oldu.

Bütün bir ömrünü, itibarını çöpe attı. Artık iktidarın vitrin süslerinden biri.

Orhan Baba zillet yarışında yalnız değil. Kurulda iki arkadaşı daha olacak. Prof. Dr. İskender Pala ve Rasim Özdeneren de yazdıkları, yaşadıklarını inkâr edercesine ulûfeyi kabul etti.

RASİM ÖZDENEREN VE İSKENDER PALA ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR

İkisi de devr-i zulümde üç maymunu oynadılar. Kendilerini okumuş takdir etmiş insanları sukut-ı hayale uğrattı.

O İskender Pala ki 28 Şubat 1997 Post-Modern Darbesi’nde apoletlerinin nasıl söküldüğünü “İki Darbe Arasında” isimli kitabında anlattığında hepimiz gözyaşına gark olmuştuk.

Orduevi’nden bizzat devresi tarafından çıkarılması, küçük kızına tavuk döner bile almasına izin verilmemesi nasıl infial uyandırmıştı içimizde. Lojmandan atılışı, evsiz barksız kalması…

İşsizliğinde kendisine el uzatanlar o günün zorbalarına rağmen Pala’nın ve ailesinin yanında yer almıştı.

Bugünün savcıları, Pala’nın o zor senelerde makalelerinin yayımlandığı ve maişetini temin ettiği Zaman gazetesine abone olanları “terör örgütü üyesi olmakla” itham ediyor.

İSKENDER PALA’YA YARDIM EDENLER ZİNDANDA!

Bugün ona yardım edenlerden bazıları mahpus, bazıları vatanını terk etmek mecburiyetinde kaldı.

Terörist olmakla itham edilenler arasında silah arkadaşları var. O gün Pala’nın kızını ağlatanlar bugün yine çocukları, kadınları, anaları ağlatıyor.

Dün darbenin mağduru İskender Pala bugün yüz binlerce mağduriyetin fâili tek adam rejiminin kapıkulları arasında ilk sırada! Ne hazin!

HER AY 11 BİN 794 TL ALACAKLAR

Pala başka kurul üyeliklerinden aldığı paraların hesabını tutuyordur herhalde. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Kurulu’ndan da her ay 11 bin 794 lira alacak. Asgarî ücretin 1.603 TL olduğu Türkiye’de onlar için bu maaş ekstra maaş…

Arkadaşı Rasim hoca ile her toplantıda paralarını dolarda mı, altında mı ya da borsada mı değerlendireceklerini istişare imkânı bulurlar artık.

O kurullar ne bilim ne de sanat için tesis edildi. Vatandaşın maişet derdine düşmesi kimsenin umurunda değil.

HİTLER’İN O SÖZÜ…

20.asrın en zalim isimlerinden biri olan Hitler’in şu sözleri geldi aklıma: “Bir hareket ne kadar çok makam tesis eder ve mevki dağıtırsa o kadar daha düşük nitelikteki kişileri kendine çeker ve sonunda bu siyasî askıntılar başarılı bir partiyi öylesine sararlar ki başlangıçtaki hareket, artık ilk idealistler tarafından tanınmayacak hale gelir. Bu durumda hareketin gayesi kaybolmuştur.”

HERKESİN BİR FİYATI VARMIŞ

Erdoğan kendisine sadık herkesi milletin vergileri ile paraya boğmaktan imtina etmeyen bir siyasetçi.

Kurullara seçilen isimlere bakın. Eski milletvekilleri, bakanlar, sanatçılar, belediye reisleri, rektörler ve daha kimler kimler…

Yeter ki Erdoğan’ın gönlünü hoş tutsunlar, 21. Asrın başında inşa ettiği zindanlara tıktığı on binlerin hakkını müdafaa etmesinler, herkesin bir fiyatı olduğu hakikatinin rağmına hareket etmesinler.

Paradan bol ne var Saray’da? Devletin malı deniz…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin