Çözüm konuşalım

YORUM | HAKAN ZAFER

Mevlana’nın, kendime sık sık hatırlattığım bir sözü var: “Bela anında sende kalan, cevherindir.”

Bu hafta bu sözün sağlamasını bir kez daha yaptım.

***

Uzunca bir süredir Çarşamba günleri YouTube üzerinden sevgili Ahmet Bozkuş’la birlikte “Bi Konuşalım” adını verdiğimiz bir program yapıyoruz. Tahmin etmekte zorlanmayacağınız bir konuda gelen yoğun mesajlara, kendimizi hazır hissettiğimiz bir bölümde yer verelim diye düşünüyorduk. Konu, “Hizmet Hareketine yönelik soykırım esnasında nasıl bir toparlanma yaşanmalı” idi. İzleyicilerden çözüm önerisi beklediğimizi önceki hafta duyurmuştuk. Bugüne dek bize ulaşan bu konuya dair tüm öneri mesajlarını ve özellikle geçen hafta gelenleri derleyip bir araya getirdik. İtiraf etmeliyim ki içe dönük atılınca hiç kolay olmayan bu bakışla yazılmış beklediğimizin çok üstünde mesaj aldık.

Konuya hazırlama amacıyla daha önce benzer durumlar yaşanmış mı, yaşanmışsa toparlanma süreçlerini nasıl yönettiklerini teorik olarak sınıflandırmaya çalıştım. Güncel durumun, bir ırk, ideoloji veya din müntesiplerinin tamamına yapılanlardan farklı değerlendirilmesi, “Dinden doğan gruplara” yapılan baskılama süreçleri üzerinden konunun ele alınması daha tutarlı olacaktı. Çerçeveyi böyle daraltınca eldeki örneklerden hareketle grupların,

    • Yeraltına inen,
    • Sinmeyi tercih eden,
    • Yöntem değişikliğiyle şiddete başvuran,
    • Dini motivasyonla başlamasına rağmen siyasi harekete dönüşen,
    • “Hareket” olarak başlayıp mistik akıma dönüşen,
    • Parçalanıp güç karşısında tehdit oluşturmayacak ebatlarda aynen devam eden,

gibi birçok başlıkta toplandığı görülüyor.

Hizmet hareketi, bu sınıflandırmaya girer mi girmez mi zamanla göreceğiz. Dinden doğan alt grup olması yönüyle içerden bakınca bu teorik çerçeveye girmek zorunda da değil. Çünkü inayet kavramı karşımıza çıkıyor. Akışı, bir anda, beklenmedik bir zaman ve şekilde tersine çevirecek bir ilahi güce iman ediyorsanız meseleye bakış değişir. Ancak bu inanç, evvel yaşananları yok sayıp, tekrar eden döngüyü hafife almak anlamına gelecekse bu durum çoğu zaman “şuursuzca yakalanılan” acı sonları kendisinden sonra sahneye çağırır. İnanç etrafında kenetlenen gruplar için söylenebilecek söz, üzerine düşeni son noktaya kadar yaparken evvelkilerin bilgiye dönüşmüş süreçlerine inatla kulak tıkamadan, bu bilgiyi değerlendirirken inayet beklentisini de canlı tutmak olmalıdır.

***

Topa girmenin, kemiğe gelecek tekmeleri hesaba katmayı da gerektirdiğini hem daha önce öğrenmiş olmadan hem de akademisyenliğin kazanımı gereği program başında sınırlılıklardan bahsetmek durumundaydım. Bu, yaptığımız işi, sınır tanımayan yorumlama becerisi ve zan ustalığından ayırt edecek en temel ölçüydü. Bizimle, bize gelenle, bizden etkilenmiş olmakla ve de sadece sorunların giderilmesine yönelik olmasıyla konunun sınırlı olduğunu ifade ettim.

Gelen önerilerin önemli bir kısmında “yok sayma” tavrından belirgin bir şekilde rahatsızlık duyulduğu anlaşılıyordu. İndirgemeci bir yaklaşımla, hiçbir şey yapılmıyor edasıyla cümleye başlayarak bu rahatsızlığı çoğaltamazdık. En baştan takdir ve teşekkür borcumuz olan eli öpülesi “zorda yetişen” kahramanları görmezden gelmek gibi bir çelişkiye düşme ihtimali bile ürpertici geliyor bana.

Kalanını program videosuna havale edip burada gelen öneri mesajları içinde çoğunluğu oluşturan ve bizim “iletişim problemleri” olarak adlandırdığımız başlığın alt başlıklarını yazmakla yetineyim.

    • Dinlenilme ihtiyacı ve kendi yankısına arkadaş olanlar.
    • Konuşmayanlar ve konuşmayanlar adına konuşanlar.
    • Soru sorma ve cevap alma sorunu.
    • Dışlayıcı ve yok sayıcı dil.
    • Dini dil ile ikna etmeye zorlama.

***

Çözüme dair çabanın, fikri düzeyde genele yayıldığının işareti olarak değerlendirince bu hafta bi konuştuklarımız ümit vericiydi. Program içinde yaptığım bir vurguyla bitireyim. Daha önce yaşanmış baskılama süreçlerinin aydınlatılmasında, sonradan gelenlere ulaşmasında, güçlülerin ağzıyla yazılmış resmi tarih yerine olay içinde yer alanların yazı, müzik, resim vs. gibi araçlarla ortaya koydukları “Karşı Hafıza” en etkili yöntem olarak göze çarpıyor. Hizmet Hareketi için de geçerli bu çaba, hem ezilen hem de yok sayılanları gerçek özne haline getirecek bir iksir gibidir. Bu günleri, gelecekte intikam adına değil, “Biz yandık, sonrakiler yanmasın” diyerek, aynı hatta teknolojik gelişmelerin katkısıyla daha fazla araçla kayda geçirilip, karşı hafızanın ortaya konması, süreçten arda kalacak bir kazanım sayılabilir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. Selam
    Gayretleriniz ve bakış açınız için teşekkürler.
    Bence eli kalem tutan ve ağzı laf yapan arkadaşların yapması gereken siyasetin bizi sıkıştırdığı Reza davası gibi Mit tırları gibi alanlardan artık konuşmamak olmalı.
    Bu konularda Gökkubbe altında söylenecek söz kalmadı bence.
    Bu günleree Siyasi güncel yazı yazmak kolay ama bir o kadar tehlikeli.
    Siyasi alanda gündemi belirleyen hiç olmadık ve olamayacağız.
    O kadar mağduru üç dört senedir devam eden sarmaldan çıkaramıyoruz maalesef.
    Hem TR de kiler hemde bir şekilde kendilerini yeni bir dünyaya atmış olanlar artık yeni şeyler duymak okumak ve görmek istiyor.
    Edebiyat Sanat ve bilim yolu ile bu sıkışmışlıktan çıkabilmek için yeni şeyler söylemek ve üretmek lazım.
    Kendi içine kapalı bir getto mu olacak bu insanlar topluluğu yoksa kendileri olarak ve kalarak bulundukları toplumla kaynaşacaklar mı?
    İkinciyi yapabilmeleri için yeni bir söylem kültürü ve dil üretilmesi gerekiyor.
    Eski söylem ile TR de bile başarılı olamadık.
    Buna kafa yorulmalı bence.
    İyi çalışmalar

  2. Artık bunca yazılan çizilenden sonra ve konuşulanları dinledikten sonra yani kısacası seyrettikten sonra izleyicin anlama basamağına geçmiş olması gerekiyor.

    Biraz daha anlaşılır bir tanımlama ile şöyle ifade edeyim,Kapının kenarında oturan izleyici Türkiyenin yönetici kesimini izler izler izler, susar ve anlamlandırmaya başlar.Neden ? Tabiki yorum yapmak ve analiz etmek için.

    Pekiii yöneticilerin bir kurallar bütünlüğü var mıdır?Yani uymak zorunda oldukları islam dinine ,peygamber yoluna ters düşen kuralları var mıdır?

    Yöneticilerin merkezde temel taşı olarak ,şuurlu bağlandıkları inandıkları sarsılmaz ,yegane fikir /kural nedir?

    Bir ses,bir görüntü,bir görünür tarzın etrafında kendilerince halkalanan insan zümresinin kendilerine hitap edilirken tercih ettikleri isim ,etiket,ünvan vb… Nedir?

    Pekiiiii Yöneticilerin şuurlu bağlandıkları fikir/kural veya norm yöneticilere bir isim vermiş midir? ki bunların etrafında halkalanan zümre ,bu yöneticilere bir isim/etiket/ünvan verebilsin?

    Bir başka soru kiiii kesinlikle analiz etmek ve yorumlamak için soruluyor bu sorular.

    Toparlanma sürecinden kasıt nedir?

    Acaba toparlanma süreci tanımlanması şu mu demektir; Yönetici kesim kendisini harabederken bir kişi dahi toprağa ham düşmesin bizler bu dünyaya gözlerimizi açtık ve Yaratan beni bu dünyaya ne olmam için varetti ‘yi çözmeye çalışırken………
    Etrafta halkalanan zümre hizmettenim, hatta ve hatta hizmet benim deme cürretinde bulunmuş ise bitmediiii lütfen okuyun devamını…

    Bir mahallede sohbet için toplanıp bir parça Bediüzzamanın risalesinden okuyarak toplumun sahip olduğu hastalıkları açıklayıp Üstadın bu hastalıklara neler tavsiye ettiğini anlatmaya çalışan feyizli ortamları kendi kocasına ,oğluna baskı yapmak için kullanan kadın gruplarının toplanma süreci olarak mı algılamalıyım???????????

    Dahada fecaatını söyleyeyim sizlere bu anlattığım olay gerçektir ve birebir yapılmıştır ben şahidimdir.

    Şimdi bukadar vahim ve önemli bir mevzuyu kişisel hatalar hizmete maaaalll edilemez ibaresiyle açıklamaya çalışan YAZARIN anlını karışlarım bilmiş olun.Bu durumu bu kadınlardan sorumlu kişiye aktardığınızda ADALET li davranmamış ise siz hangi toplanma sürecinden bahsediyorsunuz???? Sakın ama sakın HAK,KULHAKKI ve EŞİT DAVRANMA ;ALLAHIN EMRETTİĞİ gibi davranma KAVRAMINI anlamayan /Bilinçli olarak anlamayan insanların toplanma sürecine evirecekseniz ALLAH AŞKINA,PEYGAMBERİMİZ (S.A.V) AŞKINA VAROLMAYINIZ…

    SİZLER BELKİ ÖMRÜNÜZÜ BİTİRDİNİZ BİZLER ALLAH DOSTLARINI VE PEYGAMBER SEVDALILARINI VE KULHAKKI BİLENLERİ ÖZLÜYORUZ.

  3. Sakın beni hiç bir şeyden haberi olmayan belirli bir insan grubu içinde yetişmiş ufku ancak evi ve sokak kapısı mesafesinde olan hanımlardan zannetmeyiniz.Ben Lise tahsilimden sonra hertürlü sömürücü ortamların şahidi olmuş ve oralardan çıkarak münzevi bir hayatı seçmiş iyi kötü cümle kurabilen ,okuyabilen,şaşıracaksınız yorum bile yapabilen bir EVHANIMIYIM…

    Meslek etiketine ihtiyacım yok evimin hanımı olmak yetiyor da artıyor bana.Bu kadın toplantılarını büyüteç altına alın derim !!!! hafif bir mevzu değil!

  4. Bir grup kadına ADALET nedir i anlatamıyorsanız ve anlattığınız konunun bahsi bir karıca ezilse ne olur ezilmese ne olur ne hükmü var ki noktasında ilerliyorsa.O karınca bir gün gelir sizlerin söyledikleriniz ile yapılanların birbirini tutmadığını bir yerde ispat eder ve sizde kimi ezip kimi ezmiyeceğinizi ACI gerçeklerle öğrenirsiniz.Bölgelerde ve sohbet ortamlarında yapılan densizliğin ve laubaliliğin ne safhada olduğundan haberiniz yoktu galiba ki bukadar çok toparlanma sürecinden bahsediyorsunuz?

    Hz Ömerliğe soyunan misyonların bahaneye bakacak gözleri yoktur.O nun için ilk önce kılcal damarlarınızdaki simbiyoz yaşam süren varlıkları ne yapacağınıza ve nasıl etkisiz hale getireceğinize dair a,b,c,d,e,f,……planları yapında daha sonra toparlanma sürecinden bahsedin

  5. Bi Konuşalım videolarını canlı olmasa da Youtube’a yüklendikten sonra mutlaka izliyorum.. Maç da konuşsanız, fıkra da anlatsanız izleyecek moddayım zira yandaş medyadan bunaldım! Erkam Tufan, Adem Yavuz, Ekram Dumanlı, Siz vs kanallar bi video daha eklese de izlesem diye hevesleniyorum.. Terapi seansı gibi

  6. “Akıbet müttakilerindir.”
    “Yarın elbet elbet bizimdir,
    Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir.”
    “En büyük hile hilesizliktir…” diyor üstad hazretleri. Büyük bir paradoks gibi duruyor; İhlas, samimiyet, sadakat en büyük hile bunlar! Kazanmak isteyen bunlara yapışsın mı demek istiyor tam anlayamoyorum!
    “Hani ashabı güzin ayrılacakken
    sureyi vel asr’ı okurlarmış neden!?”
    İman
    Salih amel
    hakkı ve
    sabrı tavsiye….

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin