Bitmeyen kin

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Türkiye’de yargı ve emniyet yoluyla neler yapıldığını çok net gösteren bir olayı yaşıyoruz. Giresun’un Eynesil ilçesinde çocuğunu kaybeden bir adam devletin sopasıyla sindirilmeye çalışılıyor. 11 yaşındaki kızı Rabia Naz’ın ölümünün peşine düşen baba ve gazeteciler göstere göstere polis ve yargı eliyle boğazlanıyor.

Olayın ucu bir siyasi partinin yöneticisine uzandığı için aralarında Giresun başsavcısı, İçişleri Bakanı, Giresun Emniyet Müdürü, AKP Genel Başkan yardımcısı Nurettin Canikli’nin de bulunduğu devlet gücünü kullananlar, cinayetin örtbas edilmesini istiyor.

Bu olay bile bugünkü Türkiye yargısını tek başına anlatmaya yetecek özellikler taşıyor.

Aynı yargı zihniyet ve kaygılarla yüzbinlerce kişiyi yargılayıp haklarında hüküm veriyor. Ortada Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre hiçbir suç olmamasına rağmen, olmayan suçtan yargılananların kendini savunmasına bile müsaade edilmiyor. Mazlumu savunanların başına da tıpkı Rabia Naz’ın babasının başına gelenler geliyor.

Bir tiyatro darbe bahane edilip yargılama adı altında yüzbinlerce kişi dünyanın gözü önünde Türkiye’de soykırıma tabi tutuluyor.

Prof. Dr. Ömer Taşpınar diyor ki ‘Benim duyduğuma göre Putin istese Erdoğan’ı çok zor duruma bırakacak birçok dosyaya sahip. Yolsuzluklardan tutun da 15 Temmuz’un gerçek yüzünü ortaya dökebilecek kadar kirli dosyalar var elinde.’’ 15 Temmuz’un gerçek yüzünü ortaya dökecek dosyalardan bahseden Prof. Dr. Ömer Taşpınar öyle sıradan birisi değil. ABD Savunma Bakanlığı tarafından finanse edilen National Defense University’de (Ulusal Savunma Üniversitesi) güvenlik stratejileri profesörü. Üstelik sabah akşam cemaat Türkiye’den kazınmalı diye höyküren Ruşen Çakır’ın Medyascope’unda söylüyor.

15 Temmuz’un pis bir tiyatro olduğunu bütün dünya biliyor, bu çirkin tiyatro ile ülkede bambaşka bir rejim kurulduğunu ve milyonların hayatın karartıldığını herkes görüyor. Ve bu pis oyun yüzünden Türkiye Cumhuriyeti Devleti Rusya’nın elinde rehin olmuş durumda ama yine de olmayan gerekçelerden olmayan suçlar üretilip gerçek kişiler soykırıma tabi tutuluyor.

İşte bu olmayan suçlardan yargılananlardan kim tahliye edilse tam o esnada öfkeden kuduran bir güruh peydah oluyor. En son Ahmet Altan’ın tahliyesiyle bu deli danalar maskelerini bir kez daha indirdi ve intikam naraları attılar. Hiç bitmez, hiç dinmez, hiç soğumaz bir intikam ateşi yanıyor içlerinde; anlaşılır, açıklanır bir şey değil.

Bunların neredeyse tamamı görüntüde AKP ve Erdoğan muhalifi olarak lanse ediyor kendini ve tamamı 15 Temmuz vasıtasıyla kurulan rejime karşıymış gibi yapıyor.

Ama her tahliyede Kuddusi Okkır’ı, Ali Tatar’ı, Türkan Saylan’ı takıyorlar mızraklarının ucuna. Ne dinmez bir Kuddusi Okkır öfkesiymiş, ne bitmez bir Ali Tatar hıncıymış, içlerinde çocukların ve bebeklerin de olduğu 400 kişiyi öldürdüler ama hâlâ intihar eden Ali Tatar’ın hıncını alamadılar.

Ancak bu kinin, bu öfkenin AKP’nin kini olmadığını bilecek durumdayız. Bu kitlesel lincin arkasındaki kadim kinin kodlarını elbette görebiliyoruz. Ali Tatar kini mi tutuyorlar yoksa Ali Tatar’ı kinlerine alet mi ediyorlar?

Çok merak ediyorum Ergenekon davalarıyla acaba kimlerin oyunları bozuldu da öfkeden kudurmaları bir türlü dinmiyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. onların putu yıkılınca kendileri de düşüyor.. düşerken etraflarındakileri tutup düştükleri kuyuya çekmek istiyorlar… çekemediklerine gider ayak çirkeflik yapmak istiyorlar.. en çirkinlikleri… Allahım diyorlar madem beni ebedi azaba çarptın bari Sevdiklerine çektireyim gider ayak.. kafaya bak! inanıyor da… yani kimse inanmıyor değil..herkes taptığının yok olup giden bir put olduğunu anladığında…Allah! der..yandım…
    bazen ise mümin veya müminler toplu olarak hızla yükselince etrafında putlaşmış sabit taşlaşmış kimseleri yığınları görünce düştüklerini zanneder
    .

  2. Yorulduk. Mecalimiz kalmadı. Biliyoruz ki biz mazlum onlar zalim.
    Bize yardımın ne zaman ey rabbim, sen ki kimsesizlerin kimsesisin dediğimde yalız olmadığımı rabbimin himayesinde olduğumuzu canı gönülden hissediyoruz. Varsın onlar yaptıklarından utansın kahrolsunlar. Anlımız ak başımız dik elhamdülillah.
    Is arkadaşlarımdan bazıları eşin içerde ama sen hep güler yüzlü dik duruşlusun, enerjin bitmek bilmiyor, her yerdesin insanlardan uzaklasmiyorsun bilakis sorana esimin de sorana selami var diyorsun demişti. Bende ” suclu muyuz ki ezilelim, hirsiz miyiz ki utanalim demistim.
    Onlar bilmiyor mu zalimi zulümü? Bilmezler mi. Dilsiz şeytani oynamaya devam etsinler , varsın etsinler. Her gecenin bir sabahı her zalimin bir sonu vardır. Rabbim sorar.

  3. demekki cenabı hak onları cok rezil edecek ki asırıklarında cok ileri gitmeleri icin onlara muhlet uzerine muhlet veriyor torba patladıgında hepsi birden dokulecek.

  4. Siz hiç empati yapmaz mısınız? Dindar olan sizsiniz hak ,hukuk isteyen …peki Ali tatarın hakkını ona niye teslim etmek işinize gelmiyor .ortada bir ölü var. Ve “kavgada ilk tokatı atan cemaat”( bu kavgada ilk cenazeler ergenekoncular tarafından çıktı) eğer bu ölüm ,operasyonu yapan polislerin hatasıysa neden cemaat top yekün savunmaya geçiyor..hiç karşı tarafın kinini yumuşatmak için dahi olsa bu bir hataydı denmiyor…bunu meriçte veya hapishanelerdeki ölü sayısıyla mukayese etmek büyük bir hata olur. Önce bunları sorgulamak lazım .. ben bir yerde ölüm varsa orda yokum .. “yerim ergenekon dosyalarının haklılığını” .. ortada ölü var ve kimse hesap vermiyor…Zalimi daha fazla tahrik etmeyin.. birde karşı tarafın adamlarının ölüm sebeplerine bir bakın..adamlar bize neden kinli anlarsınız..adm intihar etmeden not yazmış intihar sebebinin uğradığı haksızlık olduğunu yazmış ve halen onu ergenekoncular öldürdü diyen ve buna inanan kitle var… karşı tarafın zalim olması ayrı bir konu. cemaat ergenekon ölümlerini nezaman kendi içinde tartışacak

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin