Bak şu konuşana!

YORUM | SEMİH ARDIÇ

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ile Ali Babacan’ın kuracağı yeni partiden ne kadar rahatsız olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Güya ayrılanlar hem hain hem de ümmeti bölüyorlar.

Aile şirketinde bile bulamayacağı imtiyazlarla memleketi idare eden ve yandaşları ile birlikte servet havuzları dolup taşan biri için yeni parti kurmak ile ihanetin aynı manaya gelmesine şaşırmamak lazım.

HAKARET MEYDAN MUHAREBESİNDE BAŞ KUMANDAN

Eylülden itibaren Gül’ün memleketinden başlatacağı harpte bugüne dek hiç duyulmamış hakaretlerle beraber itiraflar da ortalığa saçılacak.

Hakaret meydan muharebesinin baş kumandanı Erdoğan şimdilerde ambalajından çıkarılmamış sözler biriktiriyor.

Edep, vefa, insaf ve hakkaniyetin Erdoğan’ın nazarında ne kadar kıymet ifade ettiği bugüne dek harcadığı yol arkadaşlarının sayısından anlaşılabilir.

Bozuk para gibi harcayıp kenara attığı nice insan namına herhangi bir partinin yeni adres olabileceği ihtimaline zerre kadar tahammülü yok.

AKP’yi yine aynı çizgiden gelmiş insanların şekillendireceği siyasî çizginin iktidardan edebileceğini gayet iyi biliyor. Başlangıçta sükût hali Gül ve Babacan’ın kuracağı partiyi kabullenmek gibi anlaşılmamalı.

İLERİ SÜRDÜĞÜ İLK TAŞ YİĞİT BULUT!

Sinsi planlarını gözden geçirdi, rolleri dağıttı. Başrolünde kendisinin oynayacağı imha filminin sonunda muarızlarının siyaseten öleceğini hesap ediyor.

Ne kadar kirli ve seviyesiz bir karalama dönemine girildiğinin ilk işareti Yiğit Bulut’un tweetleri ile verildi.

“Ali Beycim, seninle istediğin TV kanalında bir yarım saat tartışalım mı? Bende senle ilgili bazı bilgi ve belgeler var! Hazır mısın?” diye söze başlayan Bulut’a kalsa Babacan’ın karşısına bu kadar pervasız bir üslupla çıkmazdı. Zira böyle bir düelloya Bulut’un ne çapı ne de birikimi müsait!

Senelerdir sırtını yasladığı Erdoğan’ın işaret ettiği tarafa hücum etmezse kendisini nasıl bir akıbetin beklediğini söylemem lüzum var mı?

TÜRK TELEKOM SOYULURKEN HEPİNİZ ORADAYDINIZ

Bugüne dek Türk Telekom’dan TRT’ye, Varlık Fonu’ndan Saray’a bol sıfırlı maaşlarla ihya edilmiş bir isimden şahsiyetli bir duruş beklemek safdillik olacaktır.

Türk Telekom, Erdoğan’ın himayesinde Lübnanlı Hariri ailesi tarafından soyulurken yönetimde olan Bulut hâlâ o sandalyede oturuyor. Merkez Bankası’na “faiz indir” baskısı yaptığı, “Dolar 3 liraya inecek.” dediği günlerin akabinde patlak veren krizin artçıları devam ediyor.

Ali Babacan’ın ekonominin dümeninde olduğu dönemlerde kazanılanları yiyip bitiren, Türkiye’yi tarihin en ağır iktisadi krizine sürükleyen korode saksafon çalan birinin Babacan’a meydan okumasının hakikatte bir karşılığı yok.

Tablo su kadar berrak: Efendisi emretti o da saldırıyor.

2006’DA ERDOĞAN’A NE DEMİŞTİ?

2006 senesinde o gün yayımlanan Radikal gazetesinde Erdoğan’ın ne hainliğini ne de emperyalizme uşaklığını bırakan Bulut bugün Babacan gibi sadece siyasî kimliği ile değil, kariyeri ve şahsiyeti ile taraflı-tarafsız milyonlarca kişinin takdirini kazanmış bir ismi kendince tahkir ediyor, onu teraziye vurmaya cüret ediyor.

Maksat belli. Tahrik etmek. Öfkelenip hata yapmasını sağlamak… Babacan’ın tahriklere kapılmayacak kadar serin kanlı ve akl-ı selim sahibi olduğunu bilmeyecek kadar da kör hepsi.

Bulut’un Saray’da ezberleten sözleri tekrarlamaktan öte bir sermayesi de yok üstelik.

Erdoğan’ın faullü taarruzları bununla mahdut kalmayacak.

Yiğit Bulut, Erdoğan tarafından ileri sürülen ilk piyonlardan sadece biri. Arkası gelecek. En iyi yaptığı işi yapıyor neticede.

İnsanları rızıkla, aileleri ve hatta hayatları ile tehdit etmeyi iktidarda kalmak namına kendileri için mübah sayan bir güruhtan insaf beklenemez.

ESKİ NUMARA BU SEFER TUTMAYACAK

Tetikçilerini, troll ordusunu Gül ve Babacan’ın üzerine salarak yeni partiyi ne kadar geciktirebilirse Erdoğan’ın müttefiği Devlet Bahçeli ile mutabık kaldığı “baskın erken seçim” fikri o kadar işe yarayacak.

Eski yıpratma ve yıldırma taktiklerinin yine tutup tutmayacağını anlamak için 31 Mart ve 23 Haziran’da kurulan sandıklara bakmakta fayda var.

Halk mevcut krizin bir numaralı fâili olarak Erdoğan ile Hazine’nin başındaki damadı Berat Albayrak’ı görüyor.

Düne kadar Erdoğan’a tek kelime etmeyen insanlar YouTube’da yayın yapan kanallar üzerinden, “Açız, aç! Artık yeter! Bıktık usandık! Defolup gidin!” diye veryansın ediyor.

Halkın ekseriyeti Türkiye’nin krizinin bir sistem krizi olduğuna bir senede ikna oldu. Sistem krizinin meali de şu: Erdoğan’a bu kadar yetkiyi vererek hayatımızın en vahim hatasına imza attık. Hatadan rücu etmek de bir erdemdir.

Erdoğan’ın telaşlanması sebepsiz değil. İlk ateşi, Yiğit Bulut gibi sokakta beş kuruşluk itibarı kalmamış bir kurşun askerle açan Erdoğan için yolun sonu göründü…

Krizle geldi, krizle gidecek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Hâlâ bir siyasetçiyi, hatta AKP nin içersinde yıllarca devam etmiş ali babacan gibi kişileri övüyorsunuz. Yok ‘milyonlarca milletin gönlünde yer etmis’ yok bilmem ne. Ümit bağlıyorsaniz sadece kendiniz bağlayın. Ben siyasetçilerin içerisinde adam varsa da Türkiye tarihinde parmaklarımizin sayısını geçmez. Bu kadar insanlık dışı garip varlıkların arasından ali babacan gibi kişi de iyi değildir. O da çok çok çok büyük ihtimalle en fena ve ahlaksiz insan toplulukları arsinda olan bir siyasetçi. Kısaca o da çok büyük ihtimalle kalbinde iyilik namına bir şeyi olmayan gül gibi, davutoglu gibi Erdoğan gibi arınç gibi karektersizdir. metin feyzioğlu gibi cübbeli ahmet gibi iyi gösterdigimiz, sonrasında haysiyetsiz olduğunu anladığımız garibei hilkatlerdendir babacan da. Lütfen bize bu tarz insanların felaketine hizmet edecek kişileri sevdirmeyin.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin