Bahçeli el yükseltti!

YORUM | BÜLENT KORUCU 

Şımarık çocuğuyla alışverişe giden aileler gibi Cumhur İttifakı… Kendini yerden yere atan veledi susturmak için isteğini alsan da çözüm olmaz; döner daha fazlasını ister. Erdoğan-Bahçeli ilişkisi biraz buna benzemeye başladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli el yükseltti, artık HDP’nin kapatılmasıyla yetinmeyecek. Yeni hedefi Anayasa Mahkemesi… Gerekçesi de HDP kapatma iddianamesinin bazı eksiklikler yüzünden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmesi. Seçimde dördüncü sırada çıkmasına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanan Başsavcı Bekir Şahin’in iddianame üzerinde biraz daha çalışması gerekiyor. Aslında bütün mesele bu.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Hayatta olmayan insanlara siyaset yasağı istenen bir dosyayla devam edilmesini istemek Bahçeli için bile fazla. O halde çıkardığı gürültünün başka bir sebebi olmalı. Bu konuda İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in iddiası ilginç. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına aday olamayacağı tartışmalarını hatırlatan Akşener, “Bahçeli, Erdoğan’ın üzülmesini istemediğinden AYM’yi taşlamaya başladı” görüşünde. Testi kırılmadan tokadı aşkeden ön alıcı hamle olduğunu savunuyor. Zira testi kırıldıktan sonra kaybeden sadece Erdoğan olmayacak. Baraj sorunu yaşamasına rağmen hükümet ortağı olan Bahçeli’nin de siyasi hayatı bitecek.

Akşener’in analizi yabana atılacak gibi değil. Ancak AYM’nin Erdoğan’ı üzecek kararı alması pek mümkün görünmüyor. Erdoğan uçurumdan düşerken tutunduğu dalı kesip demokrasi kahramanlığına soyunacaklardan biri de belki AYM olabilir. O kadar. Lakin önce düştüğünden emin olmaları lazım. Bahçeli o ihtimali dahi ortadan kaldırmak istiyor galiba.

Başka bir bakış açısına göre MHP liderinin stratejisi, bütün gemileri yakıp dönüşü imkansız hale getirmek. Erdoğan’ın bu saatten sonra dönüşü düşünmesi için gerçekten kaybettiğine ikna olması gerekiyor. Yargılanmamak ve yurt dışındaki paralarının bir kısmını almak şartıyla sürgünde bir hayata imza atabilir. Bahçeli, çıkışları kapatıp Erdoğan’a mecburi istikamet çiziyor.

Biraz komplocu ve Bahçeli’nin teslimiyetini açıklamaya çalışan diğer bir yaklaşım ise şöyle: MHP lideri, karşısında durarak Erdoğan’ı yenemeyeceğini anladı, yanına geçip onu yönlendirmeye başladı. AKP Lideri, bugüne kadar anayasa ihlallerini hep arkadan dolanarak yaptı. Bahçeli ilk defa anayasayı açıkça çiğnemeyi teklif ediyor. Uygulanması imkansız görünse de tükenmişlik sendromunda bir Erdoğan’ın intihar eylemi olarak alternatifler arasında durabilir.

Aynı gece hem Merkez Bankası Başkanı’nı değiştirip hem İstanbul Sözleşmesinden çıkarak, sırat köprüsündeki ülkeyi gayyaya yuvarlayan Erdoğan’a zor yok, imkansız zaman alır. AYM’nin kapatılması için anayasa değişikliği gerekiyor. Pekala Erdoğan bir kararnameyle kapatsa ve polislerini gönderip bütün üyeleri içeri tıksa buna kim dur diyecek?

Meclis’te reddedilen kanun bir yıl geçmeden teklif dahi edilemezken daha dün aksini yapmadılar mı? Zaten uzun süredir bitkisel hayatta olan TBMM’nin fişi çekildi. Meclis’i hükmen olmasa da fiilen kapattılar.

Teknik olarak ve hukuk güvenliği açısından, beğenilmeyen kararı yüzünden ücra bir kasabadaki yargıcın görevden alınmasıyla AYM’nin kapatılması arasında fark yok. Gazeteciler ya da hak aktivistleri hakkında tahliye veren mahkeme heyetleri savcılarıyla birlikte açığa alındı, soruşturma açıldı. Korgeneral Metin İyidil’e beraat veren üst mahkeme üyeleri bile aynı akıbeti yaşadı. Bunların vahameti AYM’nin kapatılmasından aşağı değil. Yaptıkları yapacaklarının teminatı…

Yeri gelmişken şunu da hatırlatmalıyız: Tahliye veya beraat veren mahkemelerin cezalandırılmasına karşı çıkmayan, hatta destek verenlerin bugün itiraz hakkı yok. Aslına bakarsanız içten ve samimi bir itirazları olacağına ihtimal de vermiyorum. Hukuku bütün olarak içselleştirmemiş birinin konjonktürel çıkışlarına sadece acı acı gülüyorum.

Bu arada Bahçeli’nin, uzun bir prosedür gerektiren hükmi kapatmanın peşinde olduğunu sanmıyorum. Meclis’e ve diğer kurumlara yaptıkları gibi fiili kapatmayı öneriyor. Bana kalırsa en doğrusu tamamen kapatma. Işıkları açık unutup ampul ve elektrik israfından başka bir icraatleri yok. Onun için de kırk temenna ile özür dileyip rezil olmuşlardı.

Hazır elleri değmişken zırt pırt başkan değişikliği ile ekonominin altüst olmasına yol açan Merkez Bankasını kapatsınlar. İstedikleri sonuçları üretemediğinden başkan dayanmayan TÜİK’in kapısına asma kilit vursunlar. Koronavirüs salgınında yükselişi önleyemeyen test merkezlerini de unutmayalım. Enflasyonla mücadelede yeterli fedakarlıkta bulunmayan marketleri… Liste böyle uzayıp gidecek.

Ya Erdoğan-Bahçeli ikilisini bir yere kapatıp kurtulacaksınız ya da onlar bütün ülkeyi kapatacak. Tercih sizin…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. “Tahliye veya beraat veren mahkemelerin cezalandırılmasına karşı çıkmayan, hatta destek verenlerin bugün itiraz hakkı yok. Aslına bakarsanız içten ve samimi bir itirazları olacağına ihtimal de vermiyorum. Hukuku bütün olarak içselleştirmemiş birinin konjonktürel çıkışlarına sadece acı acı gülüyorum.”
    O çıkışların hepsi ‘Lazarus Etkisi’, başka bir şey değil.
    Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Hakimin kararını beğenmezseniz üst mahkemeye gidersiniz, kararından dolayı hâkim tutuklanamaz” dediğinde umutlanmıştım, maalesef o da Lazarus Etkisiymiş. Çoktan ölmüş; ya korkudan ölmüş, ya da baştan ölü doğmuş.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin