Bağışıklık sistemini zayıflatan 10 beslenme hatası!

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktıktan sonra kısa sürede dünya genelinde yaklaşık 170 bin kişinin ölümüne neden olan koronavirüs (Covid-19) tehlikesine karşı alınan korunma önlemlerinin yanı sıra bağışıklık sisteminin güçlü tutularak vücut direncinin arttırılması hayati önem taşıyor. Güçlü bir bağışıklık sisteminde yeterli ve dengeli beslenme ise kilit rol üstleniyor. Uzmanlar, vücudun ihtiyacını karşılamada yetersiz kalan tek tip beslenme modelinden mümkün olduğunca uzak durulması gerektiğine dikkat çekerek, beslenme örüntüsünün vitamin ile mineral yönünden zengin olmasına dikkat çekiyor. Güçlü bir bağışıklık sistemi için dengeli beslenmenin büyük öneme sahip olduğunu kaydeden uzmanlar, ayrıca hazır gıdalardan uzak durulması, mevsimine uygun besin seçimlerinin yapılması ve besin hijyeni için tüketilen yiyeceklerin evde pişirilmesi yönünde uyarılarda bulunuyor.

Peki hangi beslenme alışkanlıklarımız bizi koronavirüse karşı savunmasız bırakıyor? İşte beslenme alışkanlıklarında yapılan 10 önemli hatayı uzmanlar şöyle sıraladı:

HATA: KAHVALTIYI ATLAMAK

Doğrusu: Günlük enerji ve protein ihtiyacımızın sağlanabilmesi için ana öğünler atlanmamalı, ara öğünler ise beslenmemizin olmazsa olmazları olmalı. Özellikle altın öğün olan kahvaltının atlanması; diğer öğünlerde porsiyon miktarını arttırarak kan şekeri dengesizliklerine yol açabiliyor. Bu durumda aç kalınan sürede vücut direncinin düşmesi kaçınılmaz oluyor. Her gün kahvaltıda tüketeceğiniz kaliteli protein kaynağı olan yumurta içeriğindeki demir ve A vitamini ile bağışıklığınızın desteklenmesine yardımcı olacaktır. Yanına ekleyeceğiniz C vitamini (yeşillikler, biber, portakal gibi) de yumurtanın demir emilimine katkı sağlayacaktır.

HATA: ARA ÖĞÜNÜ İHMAL ETMEK

Doğrusu: İştah kontrolünde, kan şekeri dengesinde ve günlük besin gereksinimlerinin karşılanmasında ana öğünlere destek olan ara öğünleri atlamamak ve protein/karbonhidrat dengesini sağlamak oldukça önemli. Meyve-yoğurt/süt/kefir; meyve-badem/ceviz/fındık; tahıllı ekmek-peynir gibi seçeneklerle alınan protein, vitamin/mineral ve lif dengesi vücut direncinin artmasına yardımcı oluyor.

HATA: TEK TİP BESLENMEK

Doğrusu: Her besinin enerji, protein, vitamin ve mineral içeriğinin farklı olduğunu vurgulan uzmanlar, besinlerin doğru şekilde ve birlikte tüketilmesinin vücuttaki kullanılabilirliklerini arttırarak bağışıklık sistemini desteklediğini söylüyor. Bu durumda öğünlerin içeriğinin kaliteli protein, demir, çinko içeren; et, tavuk, balık, yumurta gibi proteinlerden; lif ve B grubu vitamin içeriği yüksek tam tahıl ürünleri ve kurubaklagillerden; antioksidan içeriği yüksek meyve ve sebzelerden; omege-3 ve omega-6 kaynağı olan ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlardan zengin olmasına dikkat etmemiz gerekiyor.

HATA: YETERSİZ VE SICAK SU İÇMEK

Doğrusu: Besinlerin sindirimi, emilimi ve sonrasında oluşan zararlı atıkların vücuttan uzaklaştırılmaları ile diğer metabolik olaylar için yeterli su tüketmek çok önemli. Vücudun günlük olarak kilo başına 30 ml su ihtiyacı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, suyun yetersiz tüketimi sonucunda bağırsaklarda gelişebilecek olan kabızlık, bağışıklık sistemini doğrudan etkileyen bağırsak sağlığını olumsuz etkileyebildiğini söylüyor. Bu nedenle su tüketimi bireyin ihtiyacı doğrultusunda günün her saatine dengeli olarak dağıtılmalı. Virüsler ölür düşüncesiyle yüksek ısıda su tüketiminin boğaz ve ağız mukozasına vereceği zararların da göz ardı edilmemesi gerekiyor. Uzmanlar en idealinin ılık su tüketmek olduğunu kaydediyor.

HATA: TURŞU TÜKETİMİNİ ABARTMAK

Doğrusu: Bağırsak florası için yararlı olan probiyotik besinler (yoğurt, kefir, ev yapımı turşu gibi) bağışıklık sistemimizi güçlendirerek vücut direncimizi arttırıyor. Ancak virüsün yok edilmesi amacıyla turşu tüketimini abartmak doğru bir yaklaşım değildir. Turşunun içeriğindeki yoğun tuzun mideye zarar verdiği unutulmamalı. Kronik hastalığı (hipertansiyon ve kalp hastalığı gibi) olan belli yaşın üzerindeki kişilerin yüksek miktarda turşu tüketmeleri birtakım sağlık problemlerine yol açarak bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Probiyotiklerin etkisini arttıran muz, elma, enginar, kereviz, kuşkonmaz, soğan, sarımsak, pırasa, kurubaklagiller, tam tahıllar, keten tohumu, badem, ceviz gibi prebiyotik besinlerin tüketimi ise bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor.

HATA: HAMUR İŞLERİ VE TATLILARA YÖNELMEK

Doğrusu: Paketli gıdalar, kek, şekerleme, hamur işleri gibi içeriğinde lif (posa) bulunmayan basit karbonhidrat içeriği yüksek besinlerin tüketimi kan şekeri dengesini bozuyor. Oluşturdukları tokluk hissinin kısa olması nedeniyle bir sonraki öğünde besin tüketimimizin artmasına ve yüksek kalori içerikleri sebebiyle kilo alımınıza neden olabiliyor. Aynı zamanda günlük protein, vitamin/mineral ihtiyacımızı karşılamadığı için bağışıklık sistemini güçlendirme sürecini olumsuz etkileyebiliyor. Vücut direncinizin artması için B grubu vitaminleri ve liften zengin tam tahıl ekmekleri, bulgur, çorba ve tam tahıl ürünleri gibi sağlıklı karbonhidrat içeren besinleri tüketmeye özen gösterin.

HATA: YETERSİZ PROTEİN TÜKETMEK

Doğrusu: Proteinler vücut dokusunu oluşturmak, onarmak ve viral, bakteriyel enfeksiyonlarla savaşmak için yaşamsal öneme sahip. Ancak dikkat! Alınan düşük protein bağışıklık sistemimizin zayıflamasına neden olduğu gibi, yüksek protein tüketimi de böbreklere zarar vererek taş oluşumuna yol açabiliyor.

HATA: C VİTAMİNİNİ AZ VEYA ÇOK ALMAK

Doğrusu: Enfeksiyon durumunda ve enfeksiyonlardan korunmada C vitamini önemli bir rol üstleniyor. C vitamini vücut tarafından depolanamadığı için turunçgiller, yeşillikler, biber, kivi ve domates gibi kaynakları her gün düzenli olarak tüketmeniz çok önemli. Ancak C vitamini takviyelerini bilinçsizce kullanmak böbrek taşı oluşumuna sebebiyet verebiliyor. Dolayısıyla C vitamini alımını abartmadan besinlerle sağlamayı alışkanlık haline getirin.

HATA: BESİNLERİN HAZIRLAMA AŞAMASINA DİKKAT ETMEMEK

Doğrusu: Besinlerin değer kaybına uğramamaları için hazırlama aşamalarına dikkat etmek şart. Örneğin C vitaminin hassas yapısı nedeniyle hazırlama ve pişirme aşamasında kayba uğrayabileceği için meyve/sebzeleri mümkün olduğunca kısa sürede, metal bıçak darbesi değdirmeden hazırlamalı ve yine kısa sürede bekletmeden tüketmelisiniz.

HATA: BESİNLERİ ÇİĞ VE AZ PİŞMİŞ TÜKETMEK

Doğrusu: Uzmanlar az pişmiş ve çiğ besinlerden mümkün olduğunca uzak durulması gerektiği uyarısında bulundu. Et çeşitlerinin pişirilirken bakterilerin ölebilmeleri için iç sıcaklığının 70 derece ve üzerinde olması gerekiyor. Etlerin iyi pişirilmeleri büyük önem taşıyor, çünkü iyi pişmemiş etler E.coli, Salmonella gibi bakteriler ve koronavirüs (covid-19) ile gıda güvenliğini riske atabiliyor. Aynı şekilde tükettiğiniz yumurtanın da tam pişmiş olması hem içeriğindeki vitamin ve protein kalitesinden daha iyi yararlanmamızı sağlıyor, hem de bakteri oluşumunun önüne geçiyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin