Babası müebbet hapis cezası alan Sanem Altan: “Benim ilgilendiğim hepimizi bağlayacak hukukun yok olacak olması”

Gazeteci Ahmet Altan ve akademisyen Mehmet Altan yazdıkları yazılardan ve televizyon programında dolayı ‘cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs ettikleri” suçlamasıyla müebbet hapis cezası aldı. Ahmet Altan’ın kızı ve Mehmet Altan’ın yeğeni Sanem Altan bir buçuk yıl sonra gelen kararı değerlendirdi.

Ahvalnews.com’a konuşan Sanem Altan, babası ve amcası hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını beklediğini ve şaşırmadığını söyledi. Sanem Altan verilen bu kararla birlikte sorgulanması gereken tek şeyin hukuk olduğunun ısrarla altını çizerken Cemaat’in kendisini ilgilendirmediğini ve tanımadığını sözlerine ekliyor.

Altan şu tespiti yapıyor: “Beni ilgilendiren herkesin hukuksuz bir düzene geçmiş olması. F… denen şey ile mücadele ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne yapmaya çalıştığı benim ilgi alanıma girmiyor ve ilgilenmiyorum. Benim ilgilendiğim hepimizi bağlayacak hukukun yok olacak olması”

Bu kararın ülkede özgürlüğün olmadığı anlamına geldiğini söyleyen Altan, daha önce Anayasa Mahkemesi’nin gazeteci Şahin Alpay ve akademisyen Mehmet Altan hakkında verdiği bırakılma kararının uygulanmamasından da bugünkü durumun sinyallerinin verildiğini ifade ediyor.

O nedenle bu dosyada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini şaşırtıcı bulmayan Altan, esas meselenin ağırlaştırılmış müebbet kararının bütün dosya için uygulanması olduğunu belirtiyor ve ekliyor:

“Mehmet Altan ve Ahmet Altan için bu karar anlaşılabilir çünkü onlar çok güçlü muhalifler ve bence bu adamlardan korkuyorlar. Ama birbirini tanımayan ve F…’nün medya ayağı denilen kişilerin ortak noktası gerçekten yok ve ne tuhaf ki bu insanlar aynı dosyada yargılanıyor. Düşünün dışarıdaki aileler bile birbirini benzemiyor nasıl ortak nokta buluyorlar anlamıyorum.’’

Kararın kendisini korkutmadığını ama Türkiye’nin geleceği için endişeli olduğunu belirten Altan; ‘’Boyun eğen ya da başkalarının hakkını yiyen bir yakınım olsaydı bundan korkabilirdim ama ne güzel ki böyle bir durum yok’’ şeklinde konuşuyor.

Babasının kolay kolay bırakılmayacağını da düşünüyor Sanem Altan. Nedenini ise babasının çok cesur savunmalar yapması olarak açıklıyor:

“Bu kadar hukuki zemini olmayan, delilsiz ve Anayasa Mahkemesi ihlalleri yapılan bu uygulamada çok kişisel bir tavır olmalı. Sabah kalktığınızda Ahmet Altan benim düşmanım diye uyanıyor olmanız lazım. Ama çok açık ki bu tavır ise onların fikirlerine karşı bir düşmanlık.”

Türkiye tarihinde çok fazla hukuksuzluk yaşandığını ancak bu son durumun beklenmedik bir hukuksuzluk olduğunu vurgulayan Altan, Anayasa ihlali devletin olmadığı anlamına gelir diyor ve devam ediyor:

“Babam son mahkemede çok güzel bir söz söyledi ve dedi ki; ‘Ben defalarca yargılandım ama ilk defa anayasa suçu işleyen bir heyet karşısındayım.’ Gerçekten de babam için ve bu dosyada yer alan isimler için verilen karar sürreal ve mantığa dayanmıyor.

Alt mahkemenin verdiği karar yıllar önce bir televizyon programında sarf edilen sözler ve altı yıl önce Taraf Gazetesi’nde yayımlanan bir habere dayandırılıyor. Ağırlaştırılmış müebbet kararı alaturka bir Kafka hikayesine benziyor ve bunun hukuki zemini yok.”

Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in serbest bırakıldığı gün geldi Altanlar ile ilgili mahkeme kararı. Yücel’in serbest bırakılmasını da değerlendiren Sanem Altan; “Yücel kararı gösterdi ki gazeteciler bir emirle alınıyor bir emirle bırakılıyor. Gazeteciler pazarlık unsuru haline getirildi. Aynı gün açıklanması talihsizlik, ama Deniz’i bıraktığın gün bu dosyaya ağırlaştırılmış müebbet verirsen kimse bu ülkede hukuk olduğuna inanmaz. Mesele sadece Altanlar değil bu hukuk bir gün herkes için gerekecek’’ diyor.

Bu tutukluluğun sadece Türkiye değil dünyayı ilgilendirdiğine dikkat çeken Sanem Altan, bu kararla birlikte yurtdışı bağlarının da giderek güçlendiği görüşünde. Kararın yerel bir karar olmadığını ve bu nedenle bir bedelinin olduğunun altını çizen Altan, peş peşe sorular sıralıyor:

“Babamın içeride tutulması Avrupa’nın gözünü kulağını buraya çevirmesi demek. Niçin Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ı hapiste tutarak bu bedeli ödeyeceksin? Neden Türkiye’yi bu hale sokuyorsun? Bu Türkiye’nin dışarıdaki yankılanma biçimi için oldukça tatsız. Bu bir risk.”

Gazetecilerin bir dayanışma içinde olmadığını düşünen Altan; ‘’Bu memlekette Kürtlere, Alevilere, solculara, ötekilere ya da Altanlara haksızlık yapılırken birileri hep sessizdi. Ne yazık ki bir oh olsun durumu var. Halbuki benim babam her haksızlığın nedenini soran bir gazetecidir.’’ açıklamasında bulunuyor.

“Örneğin Ahmet Şık’ın tavrının çok cesur olduğunu düşünüyorum. Özellikle Murat Sabuncu’nun Ahmet Şık’a savunma yaptırılmamasına karşı takındığı tutum olağanüstü etkileyiciydi ve bu duruşlara ihtiyaç var. Bunun şov olduğunu söyleyenlere o zaman o şovu sen yapabilir misin diye soruyorum. Ahmet’in seçtiği kelimeler ve duruşu, Sabuncu’nun kendi savunma hakkından vazgeçmesi muazzam.”

Gazeteci Ahmet Altan’ın kızı Sanem Altan 15 Temmuz’u da Ahval’e şu sözlerle değerlendiriyor:

“Kanıtlanamayan bir darbe oldu. Bence ‘kontrollü darbe’ sözü yerinde bir söz. Bunu kim yaptı ya da neden yaptı belli değil. Deliller gösteremiyorlar. Darbe yaptığını iddia ettikleri kadrolar var. Bu bakkal, öğrenci, asker ya da yazar olabilir.

Örneğin o askerlerin darbe yaptığını iddia ediyorsan o zaman askerleri oraya kimin atadığının yanıtını da vermek zorundasın. O askerleri oraya atayan gazeteciler ya da öğrenciler değil.”

Bu konuşmanın üzerine ‘Fetö’ ile kendisinin ya da yakınlarının bir teması olup olmadığını sorunca yanıtı sert oluyor. Altan; ‘‘Hoca kimliğine inanmış olanlar olabilir ama bu soruların muhatabı kesinlikle Altanlar değil’’ diyor ve ekliyor:

“Fetullah Gülen hareketini bilmiyorum. Bunu icat edenlere sormak lazım. Fetullah Gülen’i tanıyan insanların yakınları ile cezaevi önünde tanışıyorum. Standart yaşam biçimi anlamında bile bağlantımız olmadığı çok açık.

Bizim genetik kodumuzda bir şeyin tarafı olmak yok. Bir çok gazeteci işsiz kaldı ve bir çok yayın organı kapatıldı. Bu kendi yaptıklarının eleştirilmesini istemediklerini gösteriyor. Bunun açık açık yapıldığı bir yerde Gülen soruları komik geliyor.”

Konu ifade özgürlüğüne gelince de bazı ünlülerin Türkiye’de özgürlük olduğuna dair yaptığı açıklamaları eleştiriyor Altan. Afrin’de savaşa karşı olduğunu söylersen vatan haini olursun diyen Sanem Altan, açıklamaları yapanların Türkiye gerçeğinden kopuk olduğu görüşünde.

Sanem Altan verilen bu kararla birlikte sorgulanması gereken tek şeyin hukuk olduğunun ısrarla altını çizerken bir kez daha F…’nün kendisini ilgilendirmediğini, tanımadığını sözlerine ekliyor.

“Beni ilgilendiren herkesin hukuksuz bir düzene geçmiş olması. F… denen şey ile mücadele ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne yapmaya çalıştığı benim ilgi alanıma girmiyor ve ilgilenmiyorum. Benim ilgilendiğim hepimizi bağlayacak hukukun yok olacak olması”

Sanem Altan, her Cuma babasını ziyarete gidiyor. OHAL ve atfedilen suç nedeniyle bazı haklarının elinden alındığını iddia eden Sanem Altan, her şeye rağmen babasının durumunun çok iyi olduğunu ve üretmeye devam ettiğini belirtiyor.

Babasının motivasyonun yüksek olması Sanem Altan’ı da mutlu ediyor. Amcası Mehmet Altan’ı ise OHAL nedeniyle 18 aydır göremiyor. Yeğen olarak görüşmeye girmesi yasak.

Bundan sonraki süreçte Bölge Mahkemesi’ne gidilecek. Ret kararı verildiği takdirde ise temyize başvurulacak. İç hukuk yollarının tükenmesi durumunda da sıradaki kapı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olacak. Ancak Sanem Altan AİHM kararının uygulanıp uygulanmayacağından pek de emin değil.

Anayasa Mahkemesi kararının bile yok sayıldığını dolayısıyla AİHM kararının ne kadar uygulanacağı büyük mesele diyen Altan; ‘’Eğer Türkiye bu kararı uygulamazsa yaptırımı göğüsleyebilecek mi? Çok kolay çürütülebilecek iddianameler hazırlanıyor çürütmek için avukata bile gerek yok.’’ açıklaması yapıyor.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin