‘Avukat bakıyor’ demeyin bunları mutlaka siz takip edin!

Yorum | Nurullah Albayrak

Soruşturma ve yargılamalar evrensel hukuk ilkeleri yerine ‘Saray ilkeleri’ doğrultusunda yapıldığı için, hukuk işlemeye başladığında mahkumiyet kararları kaldırılarak peş peşe beraat kararları verilecek. Bunda şüphe yok. Kısa zaman öncesinde kesinleşmiş mahkumiyet kararlarının nasıl kaldırıldığını ve beraat kararlarının verildiğini, haksız tutuklama gerekçesiyle ülkemizin milyonlarca lira tazminata mahkum edildiğini hep beraber gördük. Bu süreçte verilen mahkumiyet kararlarının da bozulacağına, haksız tutuklamalar sebebiyle tazminat kararları çıkacağına, iftira sebebiyle müfteriler hakkında mahkumiyet kararları verileceğine muhakkak gözüyle bakılabilir.

Hukukun işleyeceği döneme hazırlık adına bizlere düşen ise yasal itirazların eksiksiz ve süresinde yapılmasıdır. Mahkumiyet kararı üzerine gerekli itirazların süresi içinde yapılması çok önemlidir. Süre kaçırıldığında karar kesinleşmiş olacağı için, haksız kararların bozulması için sürelere azami derecede dikkat edilmelidir.

Öncelikle mahkumiyet kararı sonrasında, 7 gün içinde SÜRE TUTUM DİLEKÇESİ ihmal edilmemelidir. Süre tutum dilekçesi, karara itiraz edildiğini ancak gerekçeli itiraz dilekçesinin mahkemenin gerekçeli kararının tebliğinden sonra yapılacağı anlamına gelmektedir. Duruşma esnasında karar sanığın yüzüne karşı okunduysa duruşma tarihinden itibaren 7 gün içinde SÜRE TUTUM DİLEKÇESİ muhakkak verilmelidir.

Mahkemenin gerekçeli kararı tebliğ edildikten itibaren 7 gün içinde ise GEREKÇELİ İSTİNAF DİLEKÇESİ mahkemeye verilmelidir. Bu dilekçede mahkumiyet kararına karşı gerekçeli itirazlar yapılmalı. Mahkumiyet kararı gerekçesinde dayanak yapılan hususların, hukuken ve fiilen doğru olmadığı anlatılmalıdır. Adil yargılama hakkının ihlal edildiğini gösteren tüm vakıalara da dilekçede yer verilmelidir. Özellikle de mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olmadığı itirazı yapılmalıdır.

Ne yazık ki bazı hakimler tutuklamayı cezalandırma aracı olarak kullandığı için mahkumiyet kararıyla birlikte tutukluluğun devamı kararı da verilmektedir. Mahkeme mahkumiyet kararıyla birlikte tutukluluğun devamına karar vermişse, 7 gün içinde TUTUKLULUĞUN DEVAMI KARARINA DA İTİRAZ edilebilir. Bu itiraz dilekçesi kararı veren mahkemeye verilmeli. Mahkemeden öncelikle kararın düzeltilerek tahliye kararı vermesi istenmeli, aksi takdirde itirazı incelemek için dosyayı bir sonraki Ağır Ceza mahkemesine göndermesi istenmeli.

Dosya İstinaf  mahkemesine gönderildikten sonra TAHLİYE TALEBİ dilekçesi de ayrıca verilebilir. Bu dilekçenin zaman ve sayı itibariyle sınırı yoktur. Bu dilekçe eşler tarafından verilebileceği gibi sanık tutuklu ise, tutuklu tarafından da cezaevinden gönderilebilir. Ayrıca, yeni gelişmeler ya da mahkemenin dikkate alması istenen konularla ilgili olarak da her zaman dilekçe verilebilir.

İstinaf aşamasında, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Ağır Ceza Mahkemesinin kararı onanırsa, 5 yılın üstü cezalarla ilgili olarak Yargıtay’a temyiz başvurusu yapma imkanı vardır. İstinaf kararının tebliğinden itibaren 15 gün içinde TEMYİZ BAŞVURUSU yapılmalıdır. Eğer başvuru yapılmazsa karar kesinleşmiş olacaktır. Herhangi bir hak kaybına uğramamak için temyiz başvurusu süresinde yapılmalıdır.

Yargıtay aşamasında olup henüz karar verilmemiş dosyalarla ilgili Yargıtay’ın biraz hukuk bilinci ve inancı varsa mahkumiyet kararlarını bozması gerekmektedir. Ancak, ceza hukuku profesörü İzzet Özgenç’in Türkiye’de yaşanan tezvirat sürecinin meşrulaştırma işini yargı mensupları üstlenmiştir’ ifadesiyle de pekiştirilen bir gerçek var ki o da; yargı mensupları hukuksuzluğu engelleyen değil hukuksuzluğun yapılmasına zemin hazırlayan bir görev üstlenmişlerdir. Bu nedenle Yargıtay tarafından da olumsuz bir karar verilme ihtimali göz ardı edilmemelidir.

Yargıtay tarafından olumsuz bir karar verilmesi durumunda ise kararın tebliğinden ya da öğrenilmesinden itibaren 30 gün içinde ANAYASA MAHKEMESİNE bireysel başvuru yapılmalıdır. Yargıtay’ın onama kararı, sanık tutuklu değilse bu karar kendisine ya da avukatına tebliğ edilmediği için bizzat karar takip edilmelidir. AYM’ye başvuru yaptıktan  sonra sonuç alınmaz ise AİHM’ye başvuru yapılmalıdır.

Tüm bu süreçlerle ilgili yapılacak başvurularda dikkat edilmesi gereken süreler, avukat olsa dahi, bizzat sanık tarafından takip edilmelidir. Süresinde ve gerektiği şekliyle yapılacak itiraz başvuruları sonucunda tüm hak ihlallerinin giderileceği ve uğranılan mağduriyetlerin kısmen de olsa giderileceğini hep birlikte göreceğiz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin