Arkadaşından Esma Uludağ’a mektup: Bu dünyadan, bir Esma geçti…

Hizmet Hareketi’ne yönelik kitlesel kıyımın sembollerinden oldu Esma Uludağ. Zulümden kaçarken üç çocuğuyla Yunanistan’a sığınan ve orada geçirdiği beyin kanaması sonucu 34 yaşında hayatını kaybetti.

Esma Uludağ’ın 1. vefat yıldönümü sebebiyle arkadaşı Zeynep Güneş, bir mektup kaleme aldı.

Zeynep Güneş’in mektubu şöyle:

Bu dünyadan, bir Esma geçti…

Şimdi zindanda ki 18 bin masum Hacer’in ilklerindendi. Kimseler duymadan sessizce girdi ama dimdik. Adliyeden Sincan cezaevine giderken, polis dolmuşunun perdesini kapatan polise inat , perdeleri açtırmış, yolda giderken Ankara hakkında sorular soruyordu. En son, yanında oturan polisi “sen cezaevine gidiyorsun farkında mısın” diye şaşkına çevirmişti ve şöyle demişti, “evet cezaevine gidiyorum ama yüz yıl kalacak değilim ya, elbet çıkacağım, çıkınca da Ankara’yı gezeceğim”.

Cezaevine ilk adım attığında, türlü aramalardan geçtikten sonra, cezaevi müdürü; koğuşlar ,kurallar hakkında bilgi vermek için Esma’yı ve diğer masum ablaları odasına çağırmıştı. Ablalar; evlatlarından ayrılık, cezaevine giriş şoku ile ağlıyorlardı. Müdür anlatacaklarını anlattı ve sorunuz var mı dedi. Esma, “burada ütü odası var mı” diye sordu. Müdür, anlamadım dedi, Esma tekrar etti, “burada ütü odası var mı”? Müdür kızgınlıkla “hanım hanım! cezaevindesin, kaplıcada değil!” Ne yani dedi Esma, cezaevindeyim diye ütüsüz kıyafetle mi dolaşayım! Ağlayan ablalar bir anda gülmeye başladı. Ve birlikte kaldıkları süre boyunca Esma, hep onların yüzünü güldüren oldu.

Bu dünyadan böyle bir Esma geçti işte…

Benim can kardeşim Esma, eşim cezaevinde iken, beni evine davet ettiğinde, sen bugün prensessin, ne dilersen o olacak deyip, bana bir bardak su aldırmayan, eşi çocuklarımla ilgilenirken, kendi benim her türlü kahrımı çeken, evime dönerken de, buzluğunda ki dondurulmuş vişnesine kadar benimle paylaşan, can kardeşim Esma…Evimi hiç bilmediği halde, tarifle, tahminle, bahçenin demir kapılarından atlayarak , beni yarım saat görebilmek için evimi iki saat arayan kardeşim, canım ,ciğerim geçti bu dünyadan…

Hiç kimseyi kırmayan, üzmeyen, hatta bu süreçte “iftiracı” olanlara bile merhameti çok Esma’m… Yunanistan’a geçip türlü sıkıntılar içinde yaşıyorken, bir gün şöyle demişti bana, “bu süreç biraz da neden bitmiyor, biliyor musun, itirafçı olan kardeşlerimiz pişman olsun, tövbe etsin diye Rabbim onlara mühlet veriyor.”

Böyle koca yürekli bir Esma geçti işte bu dünyadan…

Geçen sene, tam da bugün Yunanistan’da ki sekizinci evine taşınmıştı Esma’m. Son zamanlarında geçirdiği oldukça sıkıntılı günlerine ve taşınma yorgunluğuna rağmen, sesi yine neşeli idi, gözleri yine dünyanın en pırıl pırıl gözleri olarak bakıyordu evini anlatırken. Biliyor musun, mutfak dolapları bembeyaz, buzdolabı ve ocak yeni, hem de ocağım cam diye anlatıyordu, onca sıkıntıya rağmen bu küçük şeylerle mutlu olmuştu yine. Kimseye küs de, kırgın da değilim, yeni evimde çok huzurluyum dedi en son sesini duyduğumda…

Saat gece yarısını geçti, nasılsın diye mesaj attım. Halime Gülsu öğretmen için ne kadar üzgün olduğunu yazdı, cezaevinden kadın şehidimiz de oldu dedi. Eşleri kaçırılanlar var, onları düşünüyorum, biz çok şanslıyız yavrum diye mesaj attı. Sonra bana Yunanistan’a geçerken, çekilen fotoğraflarından yolladı. Ertesi gün tüm twitlerde dolaşacağından habersiz. Üç çocukla nezarette kalmak zor olmadı mı dedim, ama unutmuşum Esma bu, öyle bi Rabbim der, her şey ona kolay olur.. Çocuklarına şöyle demiş; “Türkiye’de sizin yaşlarınızda olan yüzlerce çocuk hapiste onlar çok şanslı, siz giremediniz diye ben üzülüyordum, çok şükür size de nasip oldu. Bu üç günlük nezarette sabrederseniz, cennete açılan bir kapımız olacak.” işte böyle deli bir Esma geçti bu dünyadan…

Kardeşim, canım, ciğerim, Esma’m; tanıdığım en merhametli, en neşeli, en teslim olmuş , en az şikayet eden kardeşim. Bilmem ki bu dünyada gözleri senin gibi cıvıl cıvıl parlayan başka biri daha var mıdır, yok sanmam! Hayatta iken kardeşliğinle, bana hiç tatmadığım duygular yaşattın. Vefatınla ise…; sen gittin, senin kıymetlin Zümra’nın ifadesi ile benim babamın kalbi senin üzüntüne dayanamadı. Rabbim ikinizin acısını sadece bir gün ara ile yaşattı bana. Ama dayandım Allah’ın izniyle.. sen göçmeden sadece 15 dakika önce ki, birbirimize son cümlelerimizle bitsin bu yazı…

Esma’m: senin gibi güçlü bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım. İyi ki tanımışım seni.

Ben: ben de, senin gibi deli bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım.

İyi ki varsın kardeşim…

Seni çok seviyorum…

Senin benim can kardeşim olmanla tarifsiz bir gurur duyuyorum canım ciğerim, Rabbim ahirette senin şefaatine nail eylesin. Orda hep birlikte olalım…

Esmaa, babama selam söyle…

Zeynep Güneş

(Zeynep Güneş, arkadaşı Esma Uludağ’ın vefatından bir gün sonra babasını kaybetmişti. Babası Recep Güneş, mal varlığına el konulduktan sonra Bosna’ya hicret etmiş orada yaşıyordu.)

İzmir’in tanınmış işadamlarından Recep Güneş, Saraybosna’da hayatını kaybetti. Tüm malvarlığına el konulan ve hakkında yakalama kararı çıkartılan Güneş, Türkiye’yi terketmek zorunda kalmıştı. Ünlü işadamı Güneş, Vrelo Bosna Parkı’nda bir bank kenarında hayata sessizce veda etti.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin