Ama siz şeysiniz!

YORUM | NACİ KARADAĞ

Ahmet Dönmez her şeyden önce bir gazeteci. Ve çok çok iyi bir gazeteci. Yaşadığı tüm haksızlığa, zalimliklere rağmen hislerini mesleğine olabildiğince az bulaştıran nadir gazetecilerden üstelik.

Özellikle 15 Temmuz ile ilgili yayınladığı son belge, dünyanın neresinde olursa olsun takdir görecek, alkışlanacak ve mesleki ödülle iltifatlandırılacak bir başarıydı.

Nitekim başta Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok saygın ve özgür medya organı Dönmez’in bu haberini haberleştirdi.

Nedim Şener gibi iktidar ve Ergenekon’un maaşlı görevlileri hariç bu belgeyle ilgili ciddi bir körlük ve sağırlık rolü yapmayı tercih ettiler.

Elbette anlaşılabilir bir durum.

Şener’in kendisine söylenileni hırpani bir lisan ile yapma çabası da, Havuz ve kendisine muhalif, sol diyen medyanın da görmezden gelmesinden bahsediyorum.

Anlaşılabilir bir durumdu evet.

Ancak bir tepki beni şaşırttı.

Belki de şaşırmamak gerekiyordu ama şaşırdım.

Dönmez’in bu takdir edilecek gazetecilik başarısı karşısında başka bir meslektaş, üstelik suret-i haktan gibi görünen meslektaş olan Ergun Babahan’dı beni şaşırtan.

Bir kere zihinsel arka plan açısından mevcut yandaş medya personelinden milim farkı olmayan bir duruşu böylesine rahatça söyleyebilmek şaşırtıcıydı.

15 Temmuz’u yapanlar ile Ahmet Dönmez’in en ufak bir ilgisi olmadığı gibi, Dönmez, bu konuda en objektif yazıları kaleme almış ve tarihe not düşmüş bir gazeteciydi.

Dahası ve endişe verici olanı ise Babahan’ın yazdığı şu cümleler olmuştu:

Gerçi Ahmet Dönmez yine kendine yakışan olgun bir üslupla muhatabına cevabı veriyordu ama Türkiye’de artık yabancı olmadığımız bu zihniyeti görebilmek adına önemliydi Babahan’ın paylaştıkları.

Malum, cemaatin pek çok ülkede eğitim kurumları var ve AKP iktidarının kendine görev bildiği en önemli icraatlardan biri de, rüşvet, tehdit vesair yöntemlerle bu kurumlara çökmek.

İktidarın çöktüğü eğitim kurumlarında yaptığı ilk iş okulların arşivini, belleğini yakıp, yıkıp yok etmek.

Böylelikle tarihten de silebileceklerini düşünüyorlar şüphesiz.

Hatırlarsınız Hakan Şükür’ü hain olarak ilan ettikten sonra TRT arşivlerinden onun attığı golleri silmişlerdi.

Keza yine hain belledikleri Enes Kanter gibi bir NBA oyuncusu yokmuş gibi davranıyorlar.

Onun maçlarını yayınlamıyorlar, attığı sayıları yok farzediyorlar filan.

Babahan da, kendine göre suçlu bulduğu belki milyon kişilik bir sosyal grubu topyekûn suçlu ilan edip onların yaptığı her şeyin şüpheli, kabul edilemez görüyor ve yok saymayı tercih ediyordu nedense.

Aslında mevcut iktidar ve Saray çevrelerinin de yaptığı çok farklı bir şey değildi.

Bakınız Fazıl Say gelişmelerine. Düne kadar Say’ın sanat hayatı hakkında en ufak bir haber yayınlamayan devlet haber kurumları ve havuz medyası, Erdoğan’ın Say’ın konserine gidişi sonrası birden bire Fazıl Say’ı tekrar sanatçı saymaya başladı ve haberleri yayınlanıyor artık.

Senin gibi düşünmeyeni yok saymak fikri ilk başta çok önemsiz gibi görülebilir.

Ancak bu fikir yerinde durmuyor ve bir süre sonra senin gibi olmayanı yok etmeye dönüşüyor.

Şu an ülkeyi yöneten güç, cemaatin mallarına bu düşünce ile çöküyor, zulümleri bu fikriyatla yapıyor ve sakınca görmüyor.

Dolayısıyla, polisin taciz ettiği genç kızın mağduriyetini, yapılan iğrençliği görmezden gelirken, üzerlerine gelinince de, “Ama onun babası FETÖcü” diye açıklama yapıyor…

Ruhunu Saray’a teslim eden İslamcı bir profesör var bilirsiniz.

Kısa süre önce, cemaatin Erdoğan’a biat etmeyerek kanlarının hela olduğuna dair fetva vermişti.

Şu anda ülkede hakim olan zihniyet belli:

Bunlar cemaatçi…

O halde;

Gazetecilikleri sayılmaz.

Attıkları gol sayılmaz.

Basketleri de geçersizdir!

Her türlü iftira atmak mubahtır!

Mallarına çökmek caizdir.

İşkence de yapabilirsiniz, gıkımız çıkmaz!

Kaçırmak; öldürmekte sakınca yoktur.

Taciz, tecavüz mübahtır…

Geçtiğimiz gün başka bir gazeteci Cevheri Güven, konuyla ilgili bir paylaşım yaptığında bir Ergenekoncu aynen şunları yazmıştı:

Ergun Babahan bilmiyorum ne kadar farkında ama birilerine duyduğu alerji, hoşnutsuzluk ya da karşıtlık kendisini Ergenekoncularla maalesef böyle aynı safta buluşturuyor bir şekilde.

Belki de bir tane bile mazluma sahip çıkan, zulmü kınayan cümlesine denk gelinmemesinin sebebi budur!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin