Akın Öztürk komisyona başvurdu; rütbesini ve kılıcını geri istedi

15 Temmuz darbe girişiminin kritik isimlerinden eski Orgeneral Akın Öztürk’ün OHAL komisyonuna başvurarak kılıcını ve rütbesini geri istediği iddia edildi. 100 binden fazla başvurunun geldiği OHAL komisyonuna son başvurulardan biri de Akın Öztürk’e ait çıktı. Öztürk, Komisyon’a başvurarak, TSK’dan ihraç edilme kararına itiraz etti, kadrosuyla birlikte rütbesini, kılıcını geri istedi.

Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, 15 Temmuz’da tutuklanan eski Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) üyesi orgeneral Akın Öztürk’ün yargılanma sürecinin bitmesini beklemeden birçok tutuklu subay gibi OHAL Komisyonu’na başvurduğunu belirtti.

Deniz Zeyrek’in “Komisyona başvurup kadrosunu, rütbesini geri istemiş!” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili ortaya çıkan yeni görüntüler, darbe günü komuta kademesinde bulunan komutanların da açıklamalarıyla katıldığı bir tartışma başlattı.

Görüntülerde en dikkat çeken isimler, bir önceki Hava Kuvvetleri Komutanı emekli orgeneral Abidin Ünal ile kendisinden bir önceki Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’tü.

Öztürk darbeden sonra ilk gözaltına alınan ve tutuklanan subaylar arasındaydı. Şu anda da Ankara’da görülmeye başlanan 221 sanıklı Yurtta Sulh Konseyi davasındaki asker sanıklar arasında birinci sırada yer alıyor. Öztürk ile görüldüğü fotoğrafı Hürriyet Yazarı Abdulkadir Selvi’ye anlatan emekli Orgeneral Abidin Ünal’ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Darbe olsaydı, Öztürk Cemal Gürsel olacaktı” dediği, daha önce de haberlere yansımıştı.

27 Temmuz’da 2016’da ihraç edilmişti

Biliyorsunuz, darbe girişiminden sonra, normal şartlar altında 1 Ağustos 2016 günü yapılması planlanan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı, erkene alınmış, 27 Temmuz 2016 günü gerçekleşmişti. YAŞ toplantısından bir gün önce de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar’ın katılımıyla 5 buçuk saatlik bir toplantı yapmıştı. Toplantı sonrasında da kapsamlı bir Kanun Hükmünde Kararname yayınlanarak, darbeye karışan 149 general ve amiral, 1099 subay ve 436 astsubay ordudan ihraç edilmişti.

Akın Öztürk de ihraç edilen subayların listesinde ilk sırada yer almıştı.

Kılıcını geri istiyor

Yurtta Sulh Konseyi davasının da en önemli sanığı olan Öztürk, duruşmalarda darbe girişiminin bir “üst akıl” tarafından gerçekleştirildiğini iddia edip, kendisinin darbeci olmadığını savunmuştu. Öztürk, kendisini savunurken de Akar’ın 16 Temmuz günü kendisini Başbakanlığa çağırdığını ileri sürmüştü.

Öztürk, duruşmadaki ifadesinde şöyle demişti:

“Ben 1960 darbesini, 1971 muhtırasını, 1980 darbesini, 28 Şubat olaylarını yaşamış, milletin üzerindeki olumsuz etkilerini gören bir asker olarak, bu darbe girişimini haklı görecek veya destekleyecek bir kişiliğe, yapıya sahip değilim. Bu yaftayı üzerime çiviyle çaksalar da tutturamazlar.”

Ortaya çıkan fotoğraflarla başlayan tartışmanın ardından Akın Öztürk’ün o geceki konumunu ve ilişkilerini araştırırken, dün ilginç bir detayla karşılaştım.

Biliyorsunuz, KHK’larla ihraç edilen ve mağdur olduklarına inananların başvurması için bir Komisyon oluşturulmuştu. Kısaca OHAL Komisyonu olarak adlandırılan bu komisyona, 100 binden fazla kişi başvurmuştu.

Söz konusu başvurulardan biri de Akın Öztürk’e ait çıktı. Öztürk, Komisyon’a başvurarak, TSK’dan ihraç edilme kararına itiraz etmiş ve kadrosuyla birlikte rütbesini, kılıcını geri istemiş.

Başvurular Kasım’dan itibaren sonuçlanıyor

Akın Öztürk gibi birçok darbeci subay da haklarındaki yargılamaların sonuçlanmasını beklemeden OHAL Komisyonu’na başvurmuş.

100 binden fazla başvuru alan ve işlerin hızlanmasını sağlayan yazılım ve barkod sistemiyle, somut kriterlerle sistematik bir şekilde çalışan Komisyonun, önündeki başvuruları Kasım ayından itibaren sonuçlandırılması bekleniyor. Komisyon’dan olumlu sonuç alan kamu görevlileri görevlerine iade edilebilecek. Olumsuz sonuçlar ise yargıya taşınabilecek.

Bu arada Avrupa Konseyi’nden bir heyetin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önündeki bazı dosyalar görüşülmeden önce Ankara’ya gelip OHAL Komisyonu’nda incelemeler yaptığını da öğrendim. Komisyonun arşivi dahi Avrupa Konseyi heyetine açılmış ve bu ziyaretin ardından AİHM, OHAL Komisyonu’nu bir iç yargı yolu olarak ilan edip başvuruları buraya yönlendirmiş.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. bakınız, burada nüksettiğini gördüğüm bir eski ZAMAN hastalığı ile ilgili acizane bir ikazda bulunmak üzere bu notu yazmaya kalktığımda ikinci bir noktayı daha gördüm, önce onu yazayım müsadenizle.

    İsim ve email için gerekli diyorsunuz. İsim ve mail girilmediğinde yaşanabilecek bazı problemlerin farkındayız. Sizin bunları yayınlamayacağınızı ve dışarı sızmaması için bir hassasiyet göstereceğinizi de zaten biliyoruz. Sorun, sizin teknik imkanlarınızı aşan bir mahiyette, devlet imkalarını da kullanan birilerinin bir siber hamle ile bu bilgilere ulaşması. Efendim bizim teknik altyapımıza güvenin vaadi, bylock meselesi vesilesiyle artık emniyet telkin etmiyor. Bu yüzden sizi, isim ve mail girilmesinin gerekliliğini tekrar değerlendirmeye davet ediyorum. Sizi tr içinden takip edenler, henüz hapse girmemiş olanlar. Onları da siz böyle böyle açık vermeye itiyorsunuz, şayan-ı tebrik bir tavır.

    Eski zaman hastalıklarından biri de, “Hero tişörtüne 5 yıl hapis” başlığındaki sorun. Bu hastalıkla ilgili ZAMAN’a (okur hattına) kaç mail atmışımdır. Değişmedi, değişmeyecek. İçeriği okuduğunuzda, 5 yıl ceza almadığını, 1 ilâ 5 yıl ceza istendiğini öğreniyorsunuz. 2 yıl ceza alırsa o başlık ve o haber ne olacak demiyorum da, tr724’ün itibarı ne olacak? Buna mı bağlı o itibar? Evet efendim, buna bağlı. Çünkü burada, Zaman’ın başlıklarını kefil yaparak insanların karşısında vaktiyle “hayır o işin aslı öyle değil böyle” demiş, işler diğer tarafa gidince o ESKİ dostlarından kinayeli mailler, mesajlar almış olan benim. Tam da bu yüzden, o itibar benim itibarım. Bu başlığa “talebi” kelimesini eklemenin getireceği sansasyon eksikliğinin kaybı mı daha büyük, bu başlığı okuyanda oluşan “5 yıl ceza almış” zannının yanlışlığının, buna sebep kişiyi götürdüğü müfteri hüviyeti ve onun getirmesi beklenen itibar kaybı mı? Hucurat 6’ya gelmiyorum henüz ama bir şekilde başlıklardan başlamak lazım oralara hiç gelmemek için.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin