AİHM, KHK mağduru kararıyla hukuku değil kendini kurtardı [Mehmet Dinç, Strazburg]

AİHM dün karara bağladığı KHK mağduru öğretmen Gökhan Köksal kararıyla, Türkiye’de KHK mağduru yüzbinlerce insanın umudunu tüketirken, kendini kurtardı.  Sayıları yüzbinleri bulabilecek yeni dava dosyalarıyla sistemin bloke olacağını düşünen AİHM, Türkiye’de hukukun işlemediğini bile bile, davacıyı tekrar iç hukuka yönlendirdi. Daha önce öğretmen Zihni ve hakim Mercan kararında da aynı cevabı vermişti. AİHM’in kararı hukuk adına tam bir hayal kırıklığı oldu.

Strasbourg mahkemesi kararı oy birliği ile alarak Köksal’ı KHK komisyonuna yönlendirdi, yani emsal niteliğindeki kararla bundan sonra gelecek davaların önleri kesildi. Komisyonun kurulaması için alınan kararın üzerinden 6 ay geçmesine rağmen komisyon hala işlemiyor. AİHM özet olarak önce OHAL komisyonu, sonra temyiz için idari mahkemeler ardından Anayasa Mahkemesi yolunu göstererek, “bunları tüket sonra bana gel” dedi. Türkiye’de bağımsız yargının kalmadığının tespitini ise en son 15 gün önce AKPM insan hakları komitesi yayınladığı raporda Türkiye’de iç hukukun bittiğini, adaletin reddedildiği ifade etti. AİHM en hafif ifadeyle, ağır dava yükünden korktuğu için, (Mahkemesinin önünde sadece KHK ile ilgili binlerce dosya bekliyor) hukuku değil kendini kurtarmayı tercih etti.

AİHM, insanların umutlarıyla oynuyor

Kararda söz konusu komisyonun “adli bir organ” olmamasına rağmen, kararları yargı denetimine tabi tutulduğu ifadesi geçiyor fakat komisyonun işlemediği, 7 kişinin yüzbinlerce davaya iki yıl gibi kısa bir sürede nasıl bakacağından söz edilmiyor. AİHM yüzlerce kişilik kadrosuyla dava dosyalarından çekinirken, bağımsızlığı tartışılan 7 kişilik heyete yüzbinlerce davayı havale etmekten çekinmiyor. İsminde ciddi sorumlulukları olduğu hissi veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 47 ülkeden 820 milyon insan umudunun son noktası. AİHM aldığı bu karar tam bir hayal kırıklığı oluştururken, bir yandan da ciddi güven kaybı yaşamıştır. Zaten ağır aksak işleyen, aldığı kararları uygulatma sıkıntısı yaşayan mahkeme bu günden sonra daha da tartışılır hale geliyor. Türkiye’de başvurulabilecekleri herhangi bir bağımsız yargı yolu bulunmayan insanların belki de son umudu AİHM bu umudu da tüketti. Önüne gelen tarihi fırsatı değerlendiremedi.

OHAL Komisyonu ‘iç hukuku tükettirmeme’ amacı taşıyor

Strazburg’daki mahkeme Aralık 2016 tarihinde verdiği öğretmen Akif Zihni kararında “iç hukuk yollarını tüket gel” demişti. O tarihten bu yana 7 ay geçti Türkiye’de ne değişti. Yargı bağımsızlığı daha da yitirdi, KHK mağdurlarının davalara bakacağı iddia edilen OHAL komisyonu kurulmadı. Yüzbinlerce insan beklemede. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve anayasal konulardaki danışma organı Venedik Komisyonu gibi kurumlar Türkiye’de iç hukukun işlemediğini, bağımsız bir yargının olmadığını söylediler. AİHM davalara bakmak durumunda, ama ağır dosya yükü ve Türkiye’den gelecek yüzbinlerce dosya yükünden kurtulmak için top çeviriyor. Ne yazık ki olan mağdurlara oluyor. Hali hazırda görünen tabloya göre, mağdurlar Türk yargısı veya AİHM’den sonuç almak için en 15-20 yıl belki daha fazla zaman beklemek gerekecek. Bu çıkacak karara adalet denirse…

OHAL komisyonun makyaj olduğunu eski AİHM başkanı Jean Paul Costa ve Türkiye’nin eski AİHM yargıcı Rıza Türmen de ifade etmişti. KHK’ların çıkarılması başlı başına hukuk ihlali, KHK çıkarılırken meclis onayından geçmesi şartı var fakat mevcut iktidar buna gerek duymadan nerdeyse hiçbir KHK’yi meclise getirmeden yürürlüğe koydu. KHK’larin meşruiyeti tartışılır.

AİHM ‘benden uzak olun’ dedi

15 Temmuz’dan sonra Aralık sonuna kadar Strazburg’a binlerce yeni dosya ulaştı, bunun dışında birçoğu da usulden reddedildi.  Türkiye’nin dava artış hızı yüzde 300’lere dayandı. Mahkemenin halihazırdaki Türkiye yargıcı Işıl karakaş da “Strasbourg’a gelebilecek dosyalarla AİHM sisteminin tamamen bloke olabileceğini söyledi. Avrupa konseyi genel sekreteri de Thorbjorn Jagland ise Türkiye yargı sistemin işlemezse davalar Strasbourg’a sel gibi akacak ifadesinde bulunuştu. Bu korku Avrupa Konseyi’nin OHAL  komisyonuna sıcak bakmasına sebep oldu. İki taraf için de faydalı olarak görüldü. Türkiye’den AİHM’e dava gitmeyecek ve ağır tazminat yükü ile karşı karşıya kalmayacak. AİHM ise yüzbinlerce dava ile uğraşmayacak. Hakları ihlal edilen mağdur insanlar ise Türk yargısının sopasını yedikleri gibi birde AİHM’in sopasını yedikleriyle kalacaklar.

Davanın geçmişi

1978 doğumlu Gökhan Köksal Erzurum’daki “1071 Malazgirt” ilkokulunda öğretmenlik yapıyordu. 15 temmuz sözde darbe girişimi sonrasında çıkarılan ve KHK ile işinden edilen yüzbinlerce öğretmenden birisi.

25 temmuz ‘da görevinden alınan Köksal, devlete zarar verecek faaliyetlerde bulunmak, örgüt üyeliği gibi iddialarla suçlanıyordu. Karar göre diğer KHK mağdurları gibi Gökhan Köksal’da geri dönmemek üzere devlet memurluğundan men ve pasaportların iptal edilmesi kararı eklendi. 28 Eylül 2016 Anayasa mahkemesi bireysel başvuru yaparak karar itiraz etti fakat henüz cevap alamadı.

Köksal AİHS’nin 6.maddesinin ( adil yarılma hakkının ihlali) 1,2 ve 3. bendlerinin ihlal edildiği gerekçesi ile  Avrupa insan hakları mahkemesine başvuru yaptı. Bunun dışında 7. Madde (verilen cezanın yasalarda olması) 8.madde ( özel hayata saygı) 10 (ifade özgürlüğü) 11 (dernek kurma ve dernekleşme) 13 (etkili hukuk yollarına başvuru hakkı) ve 14 ( ayrımcılığın yasaklanması) gibi maddelerinde ihlal edilgini savunmasına ekledi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin