15 Temmuz’un faturası acı acı çıkıyor

YORUM | MAHMUT AKPINAR

15 Temmuz’la ilgili çok karanlık nokta var. Her mahalle bu meşum olayı çıkarına uygun yorumlama çabasında. Öyle ki ülkedeki bütün üç kağıtçılar, sahtekarlar 15 Temmuz’un ekmeğini yiyor. Prim yaptığı için yığınla naylon “15 Temmuz Kahramanı” türedi. F16’ya kafa atmaktan, atletle tank durdurmaya kadar akla ziyan iddialar piyasada dolaşıyor.

15 Temmuz sonrası ne kadar hırsız, namussuz, fırsatçı varsa ağzında “FETÖ” söylemi var. Erkek çocuğa cinsel istismardan yargılanan imam, “15 Temmuz’da sela okudum” diyerek kendisini savunuyor. Neden? Çünkü Erdoğan rejimi 15 Temmuz’a kutsiyet kattı, rol alan figüranlara da yasal koruma sağladı. Bu şaklabanları eleştirdiğinizde kendinizi “vatan haini” olarak görebilirsiniz. Her türden gerçek suçlular 15 Temmuz kalkanının işe yaradığını gördüğü için onu tepe tepe kullanıyor. Bu nedenle de 15 Temmuz’un aydınlanmasını, netleştirilmesini en başta kirli, karanlık tipler istemiyor. Zira kirli kişileri iş ve ilişkileri örtüyor. 15 Temmuz Erdoğan’ın çevirdiği en büyük, en sofistike numaradır. “FETÖ” kavramı da bunun koruma kalkanı.

Eskiden polisler hırsızları yakalardı. 17-25 Aralık ile birlikte hırsız polisi yakalamaya, hırsız yargıçları hapse tıkmaya başladı. 15 Temmuz’a kadar yine hukukun, adaletin, demokrasinin kırıntısı vardı. Yargı bazen adil kararlar verebiliyordu. 15 Temmuz’dan sonra Erdoğan ve çetesi sınırsız ve kuralsız soymaya, dilediğine çökmeye başladı. Adaleti, hukuku, demokrasiyi tümüyle kazıyıp bitirdi. O gün bugündür hırsızların keyfi gıcır, ama millet perişan!

Bugünkülerle karşılaştırınca anlaşılıyor ki meğer “Cemaatçi”, “FETÖ” diye karalayıp işinden ettikleri, hapse attıkları kimseler işlerini hep düzgün yapmışlar. Gazeteciler ne gerekiyorsa yazmış, polisler yasalara uygun hareket etmiş, yargıçlar illegal işleri görmüş, dava açmış. Yolsuzluğa, soygun düzenine karşı çıkan ve görevini yapan polisler, yargıçlar sırf bu sebeple 9 yıldır hapisteler. Çoluk çocuklarına kadar zulmedildi. Sedat Peker içinde olduğu pek çok vakayı ihbar ediyor. Ama liberal, Kemalist, sol, milliyetçi vb. savcılardan bir tane dava açan çıkmıyor. İnsanın aklına doğal olarak “Bu ülkede yasadışılıkla, suçla mücadele edenler sadece ‘FETÖ’cü’ dediğiniz insanlar mıydı?” sorusu geliyor. Peker’in ihbar ve ifşa ettiği konularda “Üzerine gidersek bizi de 17/25 polisleri gibi darmadağın ederler” diye polislerin, yargıçların paniklediği medyaya yansıdı.

Erdoğan iktidarını gönderebilmek için artık siyaseten yenmek, halk desteğiyle mağlup etmek yetmiyor. Muhalefet ve her türüyle muhalifler Saray elindeki kirli enstrümanları alıp, illegal ekipleri deşifre edip çalışamaz hale getirmezse Erdoğan’ı gönderemez! Maalesef 15 Temmuz senaryosunu satın alarak ve AKP’nin ürettiği nefret söylemini, “FETÖ” ifadesini kullanarak Erdoğan’a tek adam rejimi kurma ve sandığı ipotek altına alma imkanı muhalefet bahşetti. Değişme var sanıyoruz ama muhalefet içinde etkin Ergenekoncu, ulusalcı tayfa “AKP gitsin, ama iftira ve linç sürsün!” istiyor. Türkiye’deki siyasetçi, gazeteci, aydınların en büyük ilkesizliği Cemaat’in mallarına, canlarına kastedilmişken, milyonlar linç edilirlerken mağdur ve savunmasız insanlara iktidar söylemiyle vurmalarıdır. Erdoğan’a muhalefet etmek, kurduğu kirli yağma düzenini bozmak isteyenler samimi ise önce onun söylemlerini terk etmeliler. Erdoğan’ın nefret ettiği bir kesimden kitlesel, sınırsız ve kuralsız intikam almasına göz yumdular.

Milletin adaleti değil, hırsızları seçmesinin faturası çok ağır oldu, fatura çıkıyor, daha çıkacak! AKP ve yandaşları ölülerin kefenlerini soyan Nebbaşlara döndü. Kanı çekilmiş insanlardan bile çıkar elde etmek için akla gelmedik yollar buluyorlar. 

15 Temmuz ve sonrasında kurulan denetimsiz, tek adam rejimi ile birlikte:

— Devletin düzeni bozuldu, bürokraside nitelik kalmadı. Rüşvet, yolsuzluk, iltimas, kayırmacılık, partizanlık her yeri sardı. Eskiden çeteler, suç örgütleri devlete sızardı, 15 Temmuz sonrası devlet devasa çeteye dönüştü.

— Halkın huzuru kalmadı, toplum bölündü, ayrıştırıldı. İç barış sabote edildi. Ülke patlamaya hazır barut fıçısı oldu.

— Ekonominin dengesi bozuldu, gelir uçurumu büyüdü. Bazıları tokluktan çatlarken bazıları açlıktan ölüyor. Üretim, yatırım durdu, ekonomik veriler yüzyılın en kötü durumunu gösteriyor. Piyasaya güven kalmadı, AKP’liler dahil herkes parasını dışarıya çıkarıyor.

— Dış politika tamamen irrasyonel, hamasete dayalı. 15 Temmuz sonrası ilkesiz, sürekli değişen, hiçbir sözüne güvenilmeyen, tükürdüğünü yalayan ne yapacağı belli olmayan bir dış politika söz konusu.

— Adalet mekanizması tamamen çürüdü, yargıya güven belki bin yılın en düşük seviyesinde. Yargıçlar AKP’nin partizanları oldu.

— Eğitim sistemi çöktü, üniversiteler lise seviyesine indi, akademik kurallar yok edildi. “Dindar” olması beklenen gençler deizme, ateizme yöneldi. 15 Temmuz’dan sonra cehalet prim yaparken eğitim/eğitimli insanlar aşağılanmaya başlandı.

— AKP, ahlak ve fazilet dağıtma iddiasındaki tarikatları, cemaatleri bütünüyle yozlaştırıp iktidarın yalakaları haline getirdi.

— Ülke masumların, namusluların hapislere doldurulduğu, suçluların muteber olduğu, içişleri bakanının suçlularla poz verdiği suç cennetine döndü.

— Sanat, estetik, zarafet, mimari yok edildi, yerini beton sevgisi aldı. “Büyüme ve gelişme” betonlaştırma oldu. Dünya mirası İstanbul’u, tabiat harikası Uzun Göl’ü bile betona gömdüler.

— “Kendi kendine yeten ülke!” diye övündüğümüz dünyanın en verimli topraklarına sahip, insanlığın ilk tarım faaliyetine başladığı Anadolu’yu saman, buğday ithal eder hale getirdiler.

— Konvansiyonel medya tamamen havuzlaştı. Ülkede en doğru ve güvenilir bilgilenme aracı Sedat Peker oldu.

— Din, muhafazakarlık, milliyetçilik, vatanseverlik 15 Temmuz’dan sonra her türlü ahlaksızlığın, yolsuzluğun ve suçun kılıfı haline getirildi. İnsanlar dinden ve dindardan iğrenir oldu.

— Eskiden yarım da olsa işleyen bir demokrasi, hukuk vardı. Muhalefet 15 Temmuz konusunda Erdoğan’ın gemisine binince hem kendisini bitirdi, hem de hukuku demokrasiyi Erdoğan’ın insafına terk etti. 

Gelinen noktada 15 Temmuz ve “FETÖ” söylemi Erdoğan’ın Tek Adam Rejimi kurmasına, namuslu insanların mallarına çökmesine gerekçe oldu. Ama 6 yıldır tepe tepe kullandığı o malzeme de tükeniyor. Herkes Erdoğan’a mağduriyet oluşturacak ve kredi kazandıracak yeni “proje” hazırlandığı konusunda kaygılı.

Gelinen noktada 15 Temmuz ülkenin önünü tıkayan ve sorgulanamayan devasa bir kayaya dönüştü. Öncesinde ve o gecede yaşananları aydınlatmak ülkenin en önemli sorunu. 15 Temmuz aydınlatılamazsa Türkiye karanlıkta kalır, halk yenilerine muhatap olur! Hulusi Akar ve Hakan Fidan bağımsız yargıya ifade vermeli, bağımsız gazetecilerin huzurunda soruları cevaplamalılar. Bu yapılamazsa Erdoğan 15 Temmuz’un yeni ve gelişmiş sürümlerini icra eder.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin