Zürafa Hukuku [SELİM GÜNDÜZ]

Eski cumhurbaşkanlarını düşününce gerçekten hayıflanmamak elde değil. Belki tenkit edeceğiniz vasıfları olurdu ama asgari bir devlet adamlığı, bir devlet terbiyesi; nezaket ve zarafet bulunurdu hepsinde. Erdoğan’a bakınca görünen şu: Sürekli ağzını bozan, ona buna saldıran, üçüncü kalite marjinal bir siyaset adamı. Sürekli konuşuyor. Yine konuşmuş Bursa’da. Tüm haber kanalları canlı yayında.

Konuştuklarında ne mantık var, ne de asgari bir hukuk bilgisi.

Şöyle demiş: “Bunlara mensup olan veya onlarla bağlantısı olanlar, eğer sizler gelip bildiklerinizi anlatmayacak olursanız kusura bakmayın; sizi nerede bulursak bulalım, alır sizi de aynen o cezaevlerine tıkarız.”

İŞKENCE İTİRAFI!

12 Eylül’ün Darbeci generali Kenan Evren bile bu kadarını dememişti. Kilit cümle şu: “eğer sizler gelip bildiklerinizi anlatmayacak olursanız…” Bir insan bir şeyi bilir veya bilmez. Biliyorsa sorduğunuzda söyler. Bir şey söylemiyorsa ya bilmiyordur veya bildiğini saklıyordur.

Peki, bilmeyenle bildiğini saklayanı nasıl ayırt edeceksiniz? Çağdaş hukukun hâkim olduğu ülkelerde bu ayrım yapılmaz. Ama Erdoğan gibilerce idare edilen ülkelerde bu ayrım “işkence” yoluyla yapılır.

İşte Erdoğan bu cümlesiyle şunu diyor aslında. “Ben sizin hepinizi suçlu kabul ediyorum. Ya gelin bunu itiraf edin veya sizi cezaevine tıkarız.”

Erdoğan tüm yargıyı kendine bağladığı için her turlu hukuki kararı kendi alabiliyor. Hemen hemen tüm Sulh Ceza Hâkimlerinin Erdoğan’ın suç isnat ettiklerini mahkum etmekten başka bir misyonları yok. Nasıl olsun ki yukarıdaki cümle tüm hukuk fecaatine kapı açacak nitelikte.

Ön kabul: Hepiniz suçlusunuz. O zaman masum olmak diye bir seçenek yok. Derhal itiraf edin!

MİT’İN ZÜRAFALARI!

Erdoğan’ın hukuk anlayışını ifade eden meşhur bir fıkra var: İstihbarat servisleri bir ormanda ‘zürafa’ avına çıkar. Tüm servisler birer zürafa yakalayıp gelir. Bakarlar herkes döndü ama MİT ajanları ortada yok. Çok sonra MİT’çiler işkence ile perişan ettikleri bir fille çıkagelir. Fil durmadan sayıklıyordur “Valla billa ben zürafayım” diye.

Erdoğan’ın hukuk nosyonu maalesef bundan fazla değil. ‘Suçu sabit olana kadar suçsuzluk’  ve Mecelle kaidesi olan ‘Beraat-ı zimmet asıldır’ kaideleri Erdoğan’ı bağlamıyor.

Suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceği (masumiyet karinesi), suç isnadının delil gerektirmesi, kimsenin masum olduğunu ispat etmek zorunda olmaması gibi evrensel hukuk normlarına Erdoğan’ın kafasında yer yok.

Her türlü cezanın bir yasaya dayanması, (kanunilik ilkesi) Herkesin kendi suçundan sorumlu olması, oğlun babanın suçuyla; kadının kocanın hatasıyla yargılanamayacağı gibi kaideler “Baş-yargıç” Erdoğan’da yok.

HUKUK UCUBESİ!

Erdoğan’ın hukuk anlayışı şu cümleyle dip yapıyor: “Birileri 15 Temmuz gecesi eline silah almamış olabilir. Ama eline silah alanların hepsi gücünü onlardan alıyordu. Yarın bunların da ellerine silah almayacağını kim bilebilir?”

Böyle bir isnatla suç ithamı dünya hukuk tarihinde yer almamıştır. “Gücünü senden alıyor” ve “ya ilerde suç işlerse” yargılarıyla masum insanları yargılamak ‘yamyam hukukunda’ bile görülmemiştir.

Zaten bu yüzden Türkiye “Dünya Hukukun Üstünlüğü 2016 Endeksi”nde, artık Özbekistan’ın da altında. Erdoğan’ın Yeni Türkiye’si, Doğu Avrupa ve Orta Asya kategorisinde Kırgızistan, Sırbistan ve Rusya’nın altında yer alarak sonuncu oldu. (http://data.worldjusticeproject.org/)

İTİRAF DEMİŞKEN…

Bence Erdoğan itiraftan bahis açmışken somut delilleri ortada olan, bir kısmı kendi sesiyle kanıtlı yolsuzluk ve rüşvet skandalları hakkında bildiklerini anlatsa. Hiç olmazsa şu birkaçını:

30 milyon Euro sıfırlama; Urla villaları imar izinleri, Vali sürdürme, Çatalca villaları; İhalelere açıkça müdahale; 10 milyon Euro komisyonu yetersiz bulma; IŞİD’e giden yüzlerce TIR silah; THY ile nereye olduğu belirsiz silah sevkiyatı…

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, NTV canlı yayınında istifa ederken şöyle demişti: “Her şey başbakanın (Tayyip Erdoğan) bilgisi dâhilinde, istifa edecek bir şey yapmadım, istifa edecekse başbakanın kendisi istifa etsin.”

YOLSUZLUK BİTTİ SIRADA İŞKENCE

Erdoğan’ın önceki yıllarda bulaştığı skandalların her biri onlarca politikacının siyasi hayatını bitirebilecek büyüklükteydi. Ama sonuçta paraydı, rüşvetti. O nedenle de bugünkü zulümlerle kıyaslanmayacak kadar küçük kalır.

Şu an Erdoğan’ın zindanlarında 40 bin masum çile çekiyor, binlercesi işkence görüyor. 100 binlerce devlet memuru işte yukarıdaki çağdışı hukuk anlayışı sonucu işsiz bırakıldı. Milyonlarca insan mağdur oldu. Bunu görmemek için tam bir zalim olmak lazım ki Erdoğan gibi “Ne zulmü? Her şey adaletle götürülüyor” denilebilsin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin