‘Zarrab’ın savcısından’ Trump’a darbe

Geoffrey Berman | Foto: AFP

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN

Amerika’yı ‘süper güç ve cazibe merkezi’ yapan nedir? derseniz cevabım kesinlikle ‘bağımsız yargı’ ve ‘ifade özgürlüğü’ olur.

Her ne kadar ABD Başkanı ‘dünyanın en güçlü siyasetçisi’, ordusu ‘en etkili ordu’ ve ekonomisi ‘en güçlü ekonomi’ kabul edilse de Amerika’da ‘en güçlü kurum’ yargıdır.

ABD sistemini ‘başarılı ve ayrıcalıklı’ kılan felsefe ise ABD’nin 4. Başkanı James Madison’un -ki ‘anayasanın babası’ kabul edilir- şu sözlerinde gizli:

“Yasama, yürütme ve yargı güçlerini, ister tek bir kişi, ister bir zümre olsun, ister saltanatla, isterse de seçimle gelmiş olsun fark etmez, aynı ele vermek, tiranlığın tarifidir.”

FBI, Trump’ın kişisel avukatı Michael Cohen’in ofisi ve evine baskın düzenledi.

1787’de Philadelphia’da yazılan bu cümleler bugün için de geçerli.

Literatüre ‘Madisonian Model’ olarak geçen bu sistem, ‘yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız ama birbirini denetleyen bir yapıda’ olmasına dayanıyor.

Zaten ABD demokrasisini güçlü kılan da bu ‘check and balance’ sistemi.

TRUMP İÇİN ÇEMBER DARALIYOR

Yazıya bu şekilde başlamamın nedeni ise son FBI operasyonu.

Malum olduğu üzere Başkan Trump, Rusya soruşturması nedeniyle zaten zor günler geçiriyordu, Pazartesi sabahı itibariyle ‘öldürücü bir darbe’ daha aldı.

FBI, Trump’ın kişisel avukatı Michael Cohen’in ofisi ve evine baskın düzenledi.

Michael Cohen uzun yıllardır Trump’ın özel avukatı ve ‘sırdaşı’ olarak biliniyor. ABD medyasına göre  Cohen, Trump’ın başı her sıkıştığında devreye giren ve ‘sorunu çözen’ birisi.

Avukat Cohen, Trump’la cinsel ilişkiye girdiği ve bu konuda sessiz kalması için 2016 seçimleri öncesinde kendisine para ödendiği iddia edilen porno yıldızı ile ilgili tartışmaların göbeğindeydi.

Haber, ABD medyasının gündemine bomba gibi düştü.

Zaten zor günler geçiren Trump ise operasyona çok sert tepki gösterdi. Olayı ‘utanç verici’ olarak tanımlayan Başkan Trump, 17 Aralık yolsuzluk operasyonuna ‘bu iktidara darbedir’ diyen Tayyip Erdoğan’ın refleksini gösterip ‘Soruşturma ülkemize bir saldırıdır’ diye konuştu.

‘TRUMP’IN SAVCISI’ TRUMP’A DARBE VURDU

Bu soruşturmayı özel kılan sadece Cohen’in pozisyonu değil. En azından biz Türkler için.

Avukat Cohen’in ofisinde arama yapan savcı Geoffrey Berman, Türk kamuoyunda ‘Zarrab davası’nın savcısı Joon Kim’in yerine gelmesiyle biliniyor.

Hatırlanacağı gibi 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet skandalının merkezindeki Reza Zarrab, Mart 2016’da Miami’de yakalanmış, cezaevinde iken ‘Erdoğan’ın tüm girişimlerine rağmen kurtarılamayınca’ itirafçı olmaya karar vermişti.

Dönemin Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın tek sanık olarak yargılandığı davanın sonuçlandığı gün ABD Adalet Bakanlığı savcı Joon Kim’i görevden alıp yerine de Geoffrey Berman’ı atamıştı.

Geoffrey Berman’ın atanması tartışmaları da alevlendirmişti.

Çünkü savcı Berman, 1990-1994 yılları arasında yine aynı savcılıkta ‘savcı yardımcısı’ olarak çalıştıktan sonra Trump’ın yakın ekibinden eski New York Belediye Başkanı Rudy Giuliani’nin avukatlık firması Greenberg Traurig’de çalışmaya başlamıştı.

Bu, şu açıdan çok önemli bir detay.

Reza Zarrab cezaevinde iken ‘politik çözüm’ bulma amacıyla ‘çok pahalı-etkili’ bir avukatlık ekibi kurdu. Bu amaçla Trump’a yakınlığı ile bilinen Giuliani’yi transfer etti.

Giuliani, eski Adalet Bakanı Michael Mukasey’i yanına alarak Ankara’ya uçtu ve Tayyip Erdoğan ile yüz yüze görüşmeler yaptı.

Fakat Zarrab’ın ‘etkili ve pahalı’ avukatlık ekibi Zarrab’ı hapisten çıkartamayınca o da tanıklık yapmayı seçti.

İşte Savcı Berman böyle bir ekibin parçasıydı.

Yani Trump, federal savcı Geoffrey Berman’ı özellikle New York Güney Bölge Savcılığı’na getirmişti. Trump’la ilgili ‘başka soruşturmalar’ da aynı savcılığın görev alanındaydı.

Daha önce Zarrab’ı tutuklayan Savcı Bharara’yı görevden alan Trump, Joon Kim’i de ‘etkisiz’ hale getirdikten sonra biraz olsun rahatlamıştı.

Ancak Trump’ın hesabı tutmadı.

Özellikle ‘seçip getirdiği savcı’ Berman, Trump’ın başını ağrıtacak bir operasyona imza attı.

ABD medyası Başkan Trump’ın ise soruşturmaya tepki olarak Adalet Bakanı Sessions’u ya da özel Savcı Mueller’i görevden alabileceğini iddia ediyor.

Trump ‘üzerindeki baskıyı’ hafifletmek için ne tür bir hamle yapacak henüz bilinmiyor.

BAŞKANSINIZ AMA BİR HAKİMİ BİLE GÖREVDEN ALAMIYORSUNUZ!

Fakat ben konunun ‘etik’ boyutunu daha çok önemsiyorum.

Düşünsenize, ABD başkanısınız, güvendiğiniz bir ismi kritik bir şehirde savcı yapıyorsunuz.

Ancak ‘kendinize yakın bulduğunuz’ savcı, gün geliyor sizinle ilgili ‘en hassas operasyona’ girişebiliyor.

Bunu yaparken de ‘beni başkan atadı’ filan diye düşünmüyor.

‘Görevden alınırım, tutuklanırım, hatta cezaevinde tek kişilik hücreye atılırım’ diye aklından bile geçirmiyor.

Aynı durum federal hakimlerde de söz konusu. Hakimler çok güçlü ve tam koruma altındalar.

Gerektiğinde Başkanlık kararnamelerini bile durdurabiliyorlar. ABD kamuoyunda kimse ‘yargı vesayeti’ filan demiyor çünkü yargıçlar gerçekten çok saygınlar.

Türkiye’deki gibi ‘siyasetin köpeği’ olmuyorlar. Ya da Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi siyasiler devreye girip ‘yargıda şeyini yapamıyorlar’.

Yeri gelmişken hatırlatayım.

Başkanlık sistemindeki en önemli özellik kuvvetler ayrılığıdır. Mesela Trump bir federal hakimi görevden alamaz.

Bu hakimler başkanın ataması ve Senato’nun onayıyla göreve başlayabiliyorlar. Fakat Trump’ın hakimleri görevden alma yetkisi yok.

Bir federal yargıç ancak Kongre kararıyla görevden alınabiliyor. Bunun için de hem Senato’nun hem Temsilciler Meclisi’nin onayı gerekiyor. Yani yargıçları siyasi etkilerden korumak için çok güçlü bir mekanizma var.

ABD tarihinde Kongre’nin görevden aldığı federal yargıç sayısı sadece 8.

Federal yargıçlarda süre sınırı da yok. Ölünceye ya da kendi isteğiyle emekli olmaya karar verinceye kadar görevde kalabiliyorlar.

Özetle ‘gerçek başkanlık’ sistemi böyle bir şey.

Erdoğan’ın sandık oyunları ile kazandığı referandum sonrası getirdiği sistem başkanlık filan değil. Suriye’deki muhaberat devletinin Türkiye’ye uyarlanmış hali.

ABD’ye dönersek.

Eğer etkili bir denge-kontrol sistemi kurar, yargıyı siyasi etkiden uzak tutarsanız Trump gibi ‘sıradışı bir başkan’ bile gelse endişe etmenize gerek kalmıyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin