Zarrab’ın babası! [Vehbi Şahin, yazdı]

Cumhurbaşkanı Erdoğan zor durumda…

Her halinden belli oluyor bir kurt kapanı içinde olduğu…

Kafasını kurcalayan mesele New York’ta devam eden Zarrab davası…

Erdoğan, önceki gün İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrab’a bir kez daha sahip çıktı.

Mayıs’ta, ABD Başkanı Trump’la yapacağı görüşmede bu konuyu gündeme getireceğini açıkladı.

Zarrab’ı savunurken söyledikleri ise hem hukuken hem de siyaseten bir delil niteliğinde…

  

BABAMIN OĞLU DEĞİL AMA…

Ne dedi Erdoğan?

1) Zarrab benim babamın oğlu değil.

2) Benim vatandaşım.

3) Devletlerin bir görevi de vatandaşlarının hukukunu korumaktır.

4) Zarrab’ın bir suçu varsa Türkiye’ye bildirilir ve gereği yapılır.

5) Suçu yoksa, bazı şeyler uydurularak insanlar tutuklanırsa, vatandaşına sahip çıkamayan ülke konumuna düşersiniz.

Bu sözlerden siz ne anladınız?

Ben şunları anladım:

1) Erdoğan çok hassas biri…

2) Dünyanın dört bir yanındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının her derdi ile ilgileniyor.

3) Hatta gözaltına alınanları dahi ihmal etmiyor.

4) Devletin en önemli vazifelerinden birinin nerede olursa olsun vatandaşına sahip çıkmak olduğunu söylüyor.

Gözyaşartıcı bir durum…

Her ülkeye nasip olmaz böyle bir lider…

Tebrik etmek lâzım!

Reza Zarrab gibi para vererek “vatandaşlık” alanları bile sahip çıkıyor yani…

 

BENİ DE KURTAR!

Şu anda yurt dışında hapiste olan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Erdoğan’a mektup yazarak “Beni de kurtar baba!” diye yardım talebinde bulunabilir.

Madem Zarrab için bu fedakarlığı yapıyor,  bu topraklarda doğup büyüyen öz vatandaşları için aynı gayreti niye göstermesin?

Yapar mı böyle bir civanmertlik?

Kesinlikle yapmaz.

Yapmaz değil de neden kesinlikle yapmaz diye net bir hüküm cümlesi kullandım.

Tabii ki icraatlarına ve söylediklerine bakarak böyle söyledim.

Allah aşkına…

Elinizi vicdanınıza koyun ve şu sorulara samimi cevap verin:

Milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına kan kusturan kim?

Evlerini ocaklarını yıkan kim?

Kanun hükmündeki kararnamelerle yüzbinlerce memuru meslekten atan kim?

Binlerce okulu, hastaneyi, dershaneyi, gazeteyi, fabrikayı, işyerini devlet eliyle gasp eden kim?

Buralarda çalışanları işsiz bırakan kim?

Mağduriyetler yüksek sesle dilledirilince “Kusura bakmayın, mağdur falan yok” diyen kim?

 

ÖZ VATANINDA PARYA

Kendi ülkesinin öz vatandaşlarını gaddarca zulmediyor Erdoğan ve avaneleri…

Onun gözünde Zarrab kadar değeri yok bu ülke insanının…

Kendisine sormak lâzım…

Madem Reza Zarrab “bazı şeyler uydurularak” ABD’de gözaltına alındı.

Türkiye’de neyle suçlandığını dahi bilmeyen 200 bine yakın kişi neden soruşturma altında?

Bank Asya’ya para yatırdı, çocuğunu cemaatin okulunda okuttu, öğrenciye burs verdi, etini fakirlere dağıtmak için kurban kesti diye hapse atılan 50 bin insan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi?

İnsanlık dışı işkencelere maruz kalıp dişleri kırılan, çeneleri dağıtılan, kulak zarları patlatılanlar hangi ülkenin yurttaşı?

En iğrenç cinsel tacizlere maruz kalan, hatta tecavüze uğrayanlar 15 yıldır Erdoğan’ın yönettiği bu ülkede yaşamıyor mu?

Kemikleri kırılan, tırnakları sökülenler uzaylı mı?

 

BAŞÖRTÜLÜ BACILAR

Seçim meydanlarında istismar edilen başörtülü hanımlar var ya…

15 bin kadın, sırf Erdoğan tatmin olsun diye zindanlarda çile dolduruyor bugün…

İçlerinde, gece yarısı otomatik silahlarla evleri basılan, özel eşyaları erkek polisler tarafından aranan hamile kadınlar var.

Yanında eşi ve ailesi olmadan polis gözetiminde doğum yaptıktan bir gün sonra lohusa haliyle hapse gönderilen hanımlar hangi ülkenin vatandaşı?

Bebeğini emziremediği için sütünü lavaboya dökmek zorunda kalan anneler, Zarrab kadar ilgiyi hak etmiyor mu?

Hak etmiş olsaydı eşini ziyaret için geldiği cezaevinde bir anne, çocuklarının gözü önünde gözaltına alınmazdı.

Sevgiye ve şefkate muhtaç bebekler anne ve babasından koparılmazdı.

80 yaşındaki dedeler, nineler hapse atılmazdı.

Kendisine bakan evlatları tutuklanınca, bakıma muhtaç hastalar ortada kalmazdı.

Binlerce insan yurt dışına çıkmazdı.

 

HEPSİNDEN SORUMLU

Bunların hepsi, Erdoğan istese de istemese de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı…

Ve hepsinden de sorumlu…

Reza Zarrab kadar onlara da sahip çıkmak zorunda yani…

Bu devran hep böyle sürüp gidecek düşüncesiyle Erdoğan’ın hukuksuz talimatlarını yerine getiren bakanlar, müsteşarlar, polisler, savcılar, hakimler de sorumlu…

Neden?

Hukuk dışı işlemler yaptıkları için…

Masumlara işkence ettikleri için…

40 civarında insanın gözaltındayken ölümüne sebep oldukları için…

Kurbanlık koyun gibi vahşice yere yatırıp arkadan ters kelepçe taktıkları için…

Sırf acı çeksinler diye battaniye vermeden buz gibi betonda yatırdıkları için…

 

ZARRAB’A DEĞİL AYNAYA BAK

Evet, burada hepsini yazamadığımız pek çok suçu işlemiş durumda, Erdoğan ve 15 yıldır ülkeyi tek başına yöneten AKP iktidarı…

En ağır suçları da sırf cemaate destek verdi diye haklarında hiçbir somut delil olmadan yüzbinlerce insana yapılan “soykırım” bence…

Yarın Amerikan yönetimi, Zarrab’a sahip çıkan Erdoğan’a şunları söyleyebilir:

-ABD bir hukuk devletidir.

-Yargı bağımsızdır.

-Hakimler hukuka göre karar verir.

-Siyasiler yargı sürecine müdahale edemez.

-Bize ayar vermeden önce kendinize bakın.

-Zarrab’dan önce suçsuz yere hapse attığın kendi vatandaşlarının haklarını savun.

Trump bu şekilde konuştuğunda Erdoğan, ne cevap verir acaba?

Muhtemelen kızar.

Washington’dan döner dönmez AKP’nin başına geçip erken seçim kararı alır.

Siyasi ömrünü uzatabilmesi için geriye yalnızca bu seçenek kalıyor çünkü…

MHP’nin ve HDP’nin baraj altında kaldığı bir seçimden üçte ikilik çoğunluğu aldığı takdirde ABD’ye de AB’ye de “Benimle çalışmak zorundasınız” demek isteyebilir.

Neden?

 

ÖLÜMCÜL HATA

Zira Erdoğan, Zarrab’ı savunurken ABD’yi töhmet altında bırakacak ağır bir suçlamada bulunuyor.

“Suçu yoksa, bazı şeyler uydurularak insanlar tutuklanırsa, vatandaşına sahip çıkamayan ülke konumuna düşersiniz.” sözleriyle Amerikan hukuk sistemine gölge düşürmeye çalışıyor.

Bunu yaparken büyük bir hata yapıyor.

Çünkü…

Erdoğan, önce Giuliani ile Ankara’da görüşerek, sonra Zarrab’ı açıktan bizzat savunarak kendini “hukuken” zan altında bırakıyor.

Amerikan kamuoyunda, hakkında ortaya çıkan “Zarrab’la bağlantısı olduğuna dair şüpheleri” iyice pekiştiriyor.

Ayrıca…

Mayıs’ta, Trump’la yapacağı görüşmeden istediğini alamazsa, ABD ile vuruşarak geri çekilmenin ve bunu bir erken seçimde kullanmanın hesabını yapıyor.

Muhtemelen farkında değil.

Aslında baltayı taşa vuruyor.

Ne diyelim…

Alma mazlumun ahını…

Çıkar aheste aheste…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Bu güzel yazınız için teşekkürler. Bir okuyucu olarak katkıda bulunmak istiyorum: “Yurtdışında gözaltında ya da tutuklu vatandaşlarımız, Sayın Cumhurbaşkanımızdan yardım isteseler sahip çıkar mıydı?”diye sormakla birlikte, “Sayın Cumhurbaşkanımızın görevi süresince, yurtdışında gözaltında ve tutuklu olan kaç vatandaşımız oldu ve halen var? Sayın Cumhurbaşkanımız kaçına nasıl yardım etti? Kabinenin iki değerli Bakanının ödül verdiği Sayın Reza Zarrap, Sayın Cumhurbaşkanımızdan kendilerinin hapisten kurtulması için yardımcı olunmasını istemişler midir? Eğer istemişlerse, kendilerine hangi kanaldan ulaşmışlardır?” şeklinde sorular da yöneltsek… Biz tr724 aracılığıyla sormuş olalım. Bakarsınız bir milletvekilimiz de çıkıp, “millet soruyor, bizim Cumhurbaşkanına sorma hakkımız yok ama hazır Başbakan ve Bakanlarımıza soru sorma hakkımız varken bunu onlara yönelik soralım” der ya da biri çıkıp Cumhurbaşkanına, “yıkılmadık ayaktayız” türküsünü söylemekte direnen biravuç medya aracılığıyla sorar…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin