Yepyeni bir Cemaat [Vehbi Şahin yazdı]

Cumhurbaşkanı Erdoğan kararlı…

Ne pahasına olursa olsun Cemaat’in kökünü kazımak istiyor.

Bu emeline ulaşmak için elinden geleni ardına koymuyor.

Plan üstüne plan yapıyor.

İğrenç yafta ve etiketlerle Cemaat’i toplum nezdinde itibar suikastına maruz bırakıyor.

Ama…

Yine de tatmin olmuyor.

Vesvese, şüphe, paranoya kendini esir almış durumda…

Dönüşü olmayan karanlık bir yolda hayaletlerle gölge boksu yapıyor.

Ama farkında değil…

Ne yaptığını bilmiyor.

 

“ERDOĞAN KAVMİ”

Bu karanlık dehlizde Erdoğan’ın en büyük destekçisi kim peki?

Tabii ki AKP ve onu oylarıyla ayakta tutan seçmenler…

Bir de Doğu Perinçek ile Devlet Bahçeli…

Üç ittihatçı, kafa kafaya verip Cemaat’i bitirmek için çaba sarf ediyor.

Milyonlarca insan da bu ‘kindar üçlü’nün yalanlarına inanıyor.

Hiç sorgulamadan Erdoğan ve avanelerinin peşinden sürükleniyor.

Pazartesi yayımlanan “AKP milleti” başlıklı yazımızdaErdoğan’ı adeta taparcasına seven insanların psikolojisinden bahsetmiştik.

Sosyal medyada yer alan bir hesabın (https://twitter.com/brhmclk/status/881817195206017024) önerdiği tanımlamayla, bahsettiğimiz bu “Erdoğan Kavmi” hak ve hakikati göremeyecek kadar kör maalesef…

Gözleri görmüyor.

Kulakları işitmiyor.

Özetle…

Erdoğan ve ona destek çıkan kavmi, Cemaat’in biteceğini, AKP’nin de sonsuza kadar payidar kalacağını sanıyor.

Peki bu mümkün mü?

Kesinlikle mümkün değil.

Neden mümkün olmadığını ispat etmeye Medrese-i Yusufiye’ye yolu düşen bir hanımefendinin şu duyguları yeter de artar bile…

Bakın Cemaat’e yönelik soykırımdan nasibini alan hanımefendi, yaşadıklarından nasıl dersler çıkarmış…

Minik tashih dokunuşlarıyla aynen alıntı yapıyorum 12 ibret levhasını…

 

1) ŞER GÖRÜNEN HAYIRLAR

“Zahiren baktığımızda, yaşadığımız 9 günlük nezarethane ve 4,5 aylık cezaevi günleri, sıkıntılı ve zor günler olsa da…

Esasında birçok şeyin farkına varmamız açısından çok istifadeli ve hikmetli günlerdi.

Birçok ayet ve hadiste anlatılan hakikatleri yakinen yaşadık.

En başta acziyetimizin farkına vardık.

Rabbimizin kudretine sığındık.”

 

2) GÜÇ SAHİBİ ALLAH’TIR

“Cenab-ı Hakk hadiselerin diliyle adeta bize dedi ki…

-Senin de çocuklarının da malının da sahibi benim.

-Ben olmasam şu olmaz, bu olmaz deme.

-Sen olmasan da hayatı devam ettiren benim.

-Elinden aldığım zaman hiç bir şey yapamazsın.

Biz maalesef herşeyi kendimiz yürütüyoruz zannediyoruz.

Bu süreçte, hayatımızdaki birçok önemli zannettiğimiz şeyin ne kadar önemsiz olduğunu anladık.”

 

3) ANSIZIN GELEN AZRAİL

“Polislerin eve ansızın gelip beni götürmesi adeta Azrail’in küçük bir temsili gibiydi.

Kimse engel olamadı.

Alıp götürdüler beni.

Sanki bir ölüm deneyimiydi.”

 

4) KABİR VE BERZAH

“Nezarethanede, kabrin ve berzahın küçük bir örneğini yaşadık.

Kabre konulunca nasıl kimse sana artık ulaşamıyorsa, kimsenin yardımı olamıyorsa biz de orada öyleydik.

Duygusal ve düşünsel anlamda adeta bir kabir tecrübesiydi.”

 

5) SORGU ENDİŞESİ

“İfadelerimiz alınıncaya kadar bir sürü endişeyle korktuk.

Ne soracaklar, ne cevap vereceğiz diye…

Kuldan bu kadar çekiniyorsak ahirette halimiz nice olur dedik.”

 

6) SIRAT KÖPRÜSÜ

“Adliye safhası, sanki bir sırat köprüsüydü.

Ya geçecektik ya da tutuklanacaktık.

Müthiş bir heyacan, endişe ve ümit içinde saatler geçmek bilmedi.”

 

7) YANA YANA DUA ETMEK

“Gerektiği gibi kulluk yapamadığım için Rabb’im, cebr-i lütfu ile yaptırmaya başladı.

Dışarıdayken, bu süreçten dolayı dua etmeyi öğrendiğimi zannediyordum.

Aslında ızdırar içinde, yanarak dua etmek neymiş içeride anladım.”

 

8) HAKİKİ KARDEŞLİK

“Uhuvet Risalesi, Medrese-i Yusufiye’de ‘hakkal yakin’ yaşanıyor.

Farklı görgü ve kültürden gelen onlarca kişinin bir arada yaşaması hiç kolay değil aslında.

Ama Allah rızası odaklı ve ahiret eksenli olunca herşey kolaylaşıyor.

Herkes birbirine yardımcı olmaya çalışıyor.

Kul hakkına girmemek için azami çaba sarf ediyor.

‘Kendin için istediğini başkası için de istemedikçe gerçek mümin olamazsın’ hadis-i şerifini orada yaşadık.

Tahliye olan herkes için sevinç gözyaşı döktük.

Tanımasak da tutuklanan herkes, içimizi kor gibi yaktı.”

 

9) CENNET UCUZ DEĞİL CEHENNEM DAHİ LÜZUMSUZ DEĞİL

“Cennet ucuz değil sözünü iliklerimize kadar hissettik.

Allah yolundaki sıkıntıyı birkaç kek ve pasta yapıp, sohbet için evimizi açmak zannediyorduk.

Çekilmesi gereken sıkıntıların ne olduğunu, gerçek dava çilesini şimdi öğrendik.”

 

10) AİLE İLE İMTİHAN

“Yakın arkadaşlarımızın, komşumuzun, kardeşimizin…

Ya da kuzenimizin…

Hakkımızda şikayetçi ve itirafçı olduğunu öğrenince…

Bedir savaşında Sahabe Efendilerimizin, aile fertleri ile karşı karşıya gelmesinin nasıl bir şey olduğunu anladık.”

 

11) BENZEDİK ÇOK ŞÜKÜR DAVA SAHİPLERİNE

“Allah’ın izni ve lütfu ile…

İslâmiyet’in hakikatleri, kıssalara ve tarih kitaplarına hapsolmaktan kurtulup hayat buluyor.”

 

12) DUAM

“İnşallah kazananlardan oluruz diye dua ediyorum.

Rabbim kazanma kuşağında kaybettirmesin.

Dışarıda, bunları unutturmasın diyorum.

Allah bütün kardeşlerimize kurtuluş ihsan etsin.

Amin…”

 

ZALİME BOYUN EĞMEDİ

Şimdi birlikte düşünelim…

Bu yazıyı okuyan Erdoğan’ın danışmanları da cibilli Cemaat düşmanları da şöyle bir kendilerini gözden geçirsin.

Sizce bu Cemaat biter mi?

Bu satırları samimi bir şekilde kaleme alan hanımefendi gibi milyonlarca insan var.

Zindanda…

İşkencehanede…

Nezarethanede…

Adliye koridorlarında…

Gaybubette…

Gurbette…

Evinde, ocağında bekliyor bu insanlar…

Erdoğan’ın bitmek bilmeyen zulmü altında inim inim inliyor.

Ama dikkat edin…

“Neden bunlar başıma geldi” diye şikayet etmiyor.

Zalimin önünde eğilmiyor.

Ondan özür dilemiyor.

“Bu musibet Allah’tan…” diyerek, yine Yaradan’a (CC) sığınıyor.

Yardım ve nusreti O’ndan (CC) bekliyor.

Dünyayı değil, ahireti nasıl kazanırım diye iki büklüm oluyor.

 

BU CEMAAT’İ KİMSE BİTİREMEZ…

İşte tüm bunlar neyin habercisi biliyor musunuz?

Kirlerden, paslardan, günahlardan arınmış yepyeni bir Cemaat’in zuhur ettiğini gösteriyor bize…

Erdoğan’ın “bitirdim” dediği Cemaat’in kendini zihnen, kalben, ruhen, bedenen yenilediğinin apaçık emaresi, hanımefendinin hissiyatı…

Hadiselere hikmet gözüyle bakanlar için yeni bir “Bahar Neşidesi” yani…

Enseyi karartmaya gerek yok…

Allah’ın izni ve inayetiyle…

Cemaat, bu kıvamını koruduğu müddetçe kimse onu bitiremez.

Erdoğan da bitiremez, Bahçeli ve Perinçek de…

Onlara gizli ve açık destek verenler de…

Herkes bunu böyle bilsin ve hesabını da öne göre yapsın vesselam…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Aynı gerekçelerle içeri girip çıkmış bir insan olarak benzer şeyleri etrafıma hep (içeride ve dışarıda) anlatmaya çalıştım. Ablamızın ifadeleri, benim demek istediklerimle kah bire bir uyan kah çok daha net ifade eden ama çok daha güzel şekli olmuş. Aynı gerekçelerle içeride aylarını geçirmiş bir insan olarak aynı şeyleri diyor olduğumun bilinmesini isterim. bir yazı ile bildirme şeklinde yazılanları tasdik etme imkanı bulamasalar da eminim pek çok ama pek çok kişi benzer kanaattedir..

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin