Yeni normal

Yorum | Prof. Dr. Mehmet Efe Çaman

Max Weber, karşımızdakine yaptırmak istediğimizi yaptırmamızı (ya da yapmak istediğini yaptırmamızı) güç ya da iktidar olarak tanımlar. Meşru iktidar otoritedir. Meşruiyet öznel bir kavramdır ve yasallıktan (legalite) farklıdır. Yasalar daha durağandır ve değişime daha kapalıdır. Yasalar elbette değişebilir, ama çok düşük bir hızla. Esasında yasaların idealde değişim hızı, toplumsal değişimle eş olmalıdır. Bu, toplumsal değişime uyumlu bir yasal değişimi beraberinde getirir ve toplumda uyumu ve huzuru destekler. Yasaların toplumsal değişim hızından daha büyük bir hızla değişime tabi tutulması, toplumsal huzursuzluklara neden olur. Bir tür reaksiyon doğurur. Devrimci (var olan düzeni düzen harici yollarla değiştirme) hareketleri besler ve iktidarın meşruiyetinin altını oyar. Bu tanımlar ışığında, yasaları oturmuş toplumlarda huzursuzluklar minimal seviyededir ve kolaylıkla absorbe edilerek çözümlenir. Oysa yasaları “dalgalanmalı” olan toplumlar bir türlü rahat edemezler.

Yasaları değiştirmek elbette olanaklıdır. Öyle olması da iyidir. Ama bir şartla: yasal değişimin gerekçesi toplumsal ortak iyi olmalıdır. Yani herkesin – ya da toplumun büyük çoğunluğunun – onay ve desteğini arkasına almalı, küçük yüzdelerle de olsa toplumun karşıt görüşte olan kesimini ötekileştirmemeli, dahası marjinalize etmemelidir. Dahası, yasal değişim iktidarda olanların daha uzun iktidarda kalmalarına hizmet etmek doğrultusunda olmamalıdır. Yine, yasal değişim iktidar sahiplerinin cendereyi arttırmak ve daha sıkı bir toplumsal kontrol sağlamak hedefiyle gerçekleşmemelidir. Aksi halde yine toplumsal kamplaşma ve kutuplaşma kaçınılmaz olur. Sisteme gücen azalır. Kapsayıcılığın azalması oranında santrifüj etkisi artar ve toplumsal birlik-beraberlik ağır yara alır. Bu anomaliyi mutlaka toplumsal çalkantılar ve ekonomik küçülme takip eder. Çünkü huzursuz ve istikrarsız politik ve sosyal sistemlerde ekonomik yatırımcılar kendilerine daha güvenli limanlar aramaya başlar. Sermaye o toplumu terk eder, durgunluk ve küçülmeyi müteakiben işsizlik, enflasyon ve devalüasyon gibi ekonomik sorunlara zemin hazırlanmış olur.

Yasal değişimlerin en yüksek oranda etki sahibi olanı şüphesiz ki anayasal değişimlerdir. Bunların da en vurucusu elbette sistemik değişime yol açan anayasa değişimleridir. 1980 darbesini takip eden 1982 anayasası, her ne kadar sistemik düzeyde bir değişime sebep olmuş da olsa, 24 Haziran 2018’de yürürlüğe giren anayasa değişimleri 1982 anayasasından kat be kat daha kökten değişimlere neden olmuştur. 17/25 Aralık sonrası yargıya darbe yaparak güçler ayrılığını fiilen sonlandıran “sivil iktidar”, 15 Temmuz sonrasında fiili olarak 1982 anayasasını yürürlükten kaldırmış ve 25 Haziran 2018 tarihine kadar ülkeyi anayasasız bir şekilde yönetmiştir. Meclisi (kanun yapıcı organı) Kanun Hükmünde Kararname’lerle etkisiz hale getirmiş, böylelikle yargıdan sonra yasamayı da yürütme erkinin mutlak etkisine bağlamıştır. Maalesef aydınlar bunu göremediler Türkiye’de. Ya da görmek istemediler. Ama 15 Temmuz’da sistem zaten değişti. Bunu Erdoğan bir oldu-bitti ile yaptı (atı alan Üsküdar’a geçti). Böylelikle 1923 Cumhuriyeti (ister 1920, ister 1960 isterse de 1980 anayasal rejimleri oldun) fiilen sonlandırıldı. 24 Haziran’da ise 1923 Cumhuriyeti hukuken de son buldu. 2018, yeni rejimin kendi devletini kuruş tarihidir. Kurumsallaşabildiği takdirde, yeni tarih yazımı bu tarihi böyle anacaktır.

Değişimler Türkiye sosyolojisine uygun mu?

Bu değişimler Türkiye sosyolojisine uygun mu oldu, yoksa toplumsal dinamiklerle çelişiyor mu? Asıl soru ve sorun burada! Lafı uzatmadan belirteyim ki, bu değişimler Türkiye sosyolojisine uygun olarak gerçekleşti. İslamcılar ve nasyonalistler (milliyetçiler ve ulusalcılar) Türkiye toplumunun büyük çoğunluğunu oluşturuyorlar. Bugün itibarıyla derin devletin etkisiyle İslamcı ana akım yön, nasyonalist ana akım yönle bütünleştirilmiş durumda. Bu ana damarın Batı değerlerinden (demokrasi, açık toplum, hukuk devleti, güçler ayrılığı, insan hak ve özgürlükleri, liberal demokrasi, özel mülkiyet hakkı vs.) kopma konusunda ortak bir tavır içinde olduğu anlaşılıyor. Kemalizm içinde olmamasına karşın, Kurtuluş Savaşı’ndan itici güç devşiren anti-Batıcı damar, İslamcıların Osmanlıcı ve cihatçı damarıyla milliyetçilerin “alalım düşmandan eski yerleri” tutumu üzerinden Türkiye’de hâkim ana akım ideolojik çerçeveyi oluşturuyor bugün. Sol, evrensel sol değil, ulusalcı (sol-nasyonalist). Sağ, evrensel sağdan kopuk, lokal ve kültür-şovenist bir ideoloji. Dolayısıyla Erdoğan’a destek olan ya da karşı olan, fark etmiyor.

Max Weber ile başladık, onunla sonlandıralım. Erdoğan rejimi sonuna kadar “karizmatik lider” algısı üzerine inşa edildi. Arkadaki derin yapı, bunu son raddeye kadar kullanacak. Rasyonel yönetimden karizmatik yönetime gerileyişle beraber, yasalar evreni Türkiye’de gayet keyfi bir değişim sürekliliğine tabi tutuluyor. Çünkü devleti ele geçirmek isteyenler, devlette yapılanıyor. Bu nedenle KHK’larla devlette kendileri için tehdit olarak gördükleri herkesi “temizlediler”. Sonra da KHK’ların “istisnai” olma durumunu, yeni 24 Haziran sonrası rejimi ile “olağanlaştırdılar”. Artık istedikleri KHK’yı çıkartacak, istedikleri grup ya da kişinin üzerine gidecekler. Sıra kendisine gelene kadar herkes bunu alkışlayacak ya da başını diğer yöne çevirerek görmezden gelecek. Sonra sıra kendine geldiğinde, başkaları da kendisine aynı tutumla yaklaşacak. Keyfi KHK çıkartma yetkisi nasıl olsa cumhurbaşkanında!

Dediğim gibi sosyolojik dinamikler, bu gidişatın taşlarını döşedi! Adım-adım, istikrarlı bir şekilde demokrasi eridi, sonunda da tükendi. Başka bir ifadeyle, Türkiye insanı, demokrasi ve açık toplum talep etmiyor. Zengin ve özgür bir ülke de talep etmiyor. Güç ve azamet istiyor. Evlatlarına ekmek değil mermi üretmeyi tercih ediyor. Bu nedenle de tıpkı 1930’ların Almanya’sı veya İtalya’sı gibi, hayal ekip acı biçecek! Türkiye’nin yeni normali bu. Keşke öğrenmesinin daha başka bir yolu olsaydı. Keşke elindekinin değerini, onu yıkıp yakmadan önce bilseydi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin