TÜİK’e göre milli gelir yüzde 7,4 arttı: Bir yanlışlık olmasın!

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Türkiye’de iktidarın anlattığı ekonomi masalları ile halkın ekonomisi arasında sera ile Süreyya arasındaki kadar fark var.

Bazıları tekrar sayılsa da bir bütünlük içerisinde ifade etmek maksadıyla ekonominin acı hakikatine ayna tutacağım.

Tek tek anlatayım…

Son iki ayda Türkiye’nin dünyada risk primi 187’den 278’e çıktı. Rakamlardaki değişim dışarıdan borç bulmanın maliyetindeki artışa işaret ediyor.

2 OCAK’TA DOLAR 3,75 TL, EURO 4,57 TL İDİ

Hazine’nin iki yıllık borçlanma faizi yüzde 10,97’den 18,87’ye yükseldi.

Merkez Bankası’nın piyasaya verdiği paranın yüzde 12,75’ten yüzde 17,75’e geldi.

Dolar sene başından beri 3,75 TL’den 4,57 TL’ye çıktı.

1 euro 4,55 TL idi, 5,38 TL oldu. Yüzde 20’ye yakın ismi konulmamış devalüasyon…

Borsa İstanbul son 3 ayda yüzde 20’den fazla düştü ve 95 bin puana geriledi.

BIST artık ‘boğa’ piyasası değil. ‘Satıcılı’ anlamına gelen ‘ayı piyasası’ olarak kabul ediliyor.

ENFLASYON 15 SENENİN ZİRVESİNDE

Tüketici enflasyonu (TÜFE) yüzde 10,7’den yüzde 12,1’e, üretici enflasyonu (ÜFE) yüzde 14’ten yüzde 20’ye fırladı. ÜFE’de son 15 senenin zirvesi.

İşsizlik yüzde 10,7-13 arasında sıkıştı kaldı. Genç işsizlik yüzde 20 seviyesinden inmedi.

Ülker, Doğuş, Gama, Doğuş, Borusan, Sinpaş ve Bayraktar gibi onlarca dev şirket 20 milyar dolar döviz borcunun vadesini uzatmak mecburiyetinde kaldı.

150’ye yakın mağazası binlerce çalışanı olan teknoloji marketi Bimeks iflas etti.

BEYAZ ET DEVİ KESKİNOĞLU KRİZDE

Beyaz et sektörünün 5. büyük firması 55 senelik Keskinoğlu iflastan önceki son durak olan ‘konkordato’ istedi.

İstanbul Sanayi Odası’nın 500 Büyük listesinde 136. sıradaki bir firmanın piyasaya 100 milyonlarca lira borcu var.

Teferruatına inildiğinde geçmişte alınan kredilerin faiz ve kur artışı sebebiyle ödenemediği görülecektir.

Yem fiyatları dolara bağlı olarak arttığı için girdi maliyetleri de finansman maliyetinin tuzu biberi oldu.

Mehmet Şimşek, Bülent Tüfenkçi, Naci Ağbal ve Nihat Zeybekci gibi ekonomi bakanları görmek istemese de Keskinoğlu kadar köklü bir firmayı girdabına sürükleyen kur, enflasyon ve faiz artışının öyle sevinilecek, iftihar edilecek bir tarafı yok.

4 SENEDE 440 BİN ESNAF KEPENK İNDİRDİ

Bütün şirketlerimiz uçurumun kenarında.

Yılın ilk iki ayında 20 bin esnaf iflas etti. Son dört senedi iflas eden esnaf sayısı 440 bin.

GAMA’nın turizm sektöründeki 5 büyük oteli için mahkeme konkordato hakkı tanıdı.

Antalya’da borçlarını ödeyemediği için iki kez iflas erteleme talep eden iş adamı Mehmet N. (59), iş yerinin 2. katındaki merdivenlere kendini asarak intihar etti.

Borcunu ödeyemeyen çiftçiler Ziraat Bankası şubelerinin önüne tütün balyalarını atıyor, süt güğümlerini boşaltıyor.

Çiftçiyi desteklemek üzere kurulan Ziraat Bankası ise Demirören grubuna Doğan Medya’yı devr alması için 2 sene ödemesiz 10 sene vadeli 910 milyon dolar kredi tahsis ediyor.

O kredi de dünyanın en yüksek reel faiziyle dışarıdan getiriliyor.

KAMU VE ÖZEL SEKTÖRÜN DIŞ BORCU 457 MİLYAR DOLAR

İşsizlikten cinnet getiren anne babaların intihar vakaları arttı.

Kamu ve özel sektörün toplam dış borcu 457 milyar dolara ulaştı. İç borç hariç bu kadar yüksek bir borcun altından nasıl kalkılacak?

Halkın bankalara borcu 535 milyar TL’yı tırmandı. Şirketlerin bankalara borcu ise 372 milyar TL.

Kazandığımızdan fazla harcadığımız için cari açık yüzde 70’e yakın artışla 57 milyar dolara tırmandı. Tarihin en yüksek seviyesinde cari açık…

NİSANDA NET 1,4 MİLYAR DOLAR YATIRIM DIŞARI KAÇTI

Cari açıktaki artış kadar çıkan sermaye tutarı da endişe verici. Sadece nisan ayında Türkiye’den 1,4 milyar dolar doğrudan yatırım yurt dışına kaçtı.

Aynı dönemde net sıcak para çıkışı da 1 milyar dolara yaklaştı.

Bütçe açığı 4 ayda 23 milyar TL ile yeni bir rekor kırdı. Sene sonunda 60 milyar TL’nin altında kalması bile büyük başarı addedilecek.

Kur, faiz, enflasyon, borç, cari açık, işsizlik, iflaslar gibi sıhhatli bir ekonomide olmaması lazım gelen ne varsa Türkiye’de ziyadesiyle mevcut.

HAL BÖYLE İKEN YÜZDE 7,4 BÜYÜDÜK, ÖYLE Mİ?

Ahval-i umumî böyle iken Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 senesinin ilk 3 ayında millî gelirin (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) yüzde 7,4 arttığına inanmamızı bekliyor.

İlan ettiği rakamın yarısından fazlası kamu ve özel kesimin tüketim harcamaları ile elde edilen bir büyüme. Üretmeden tüketen Türkiye dünyada rekor kırıyormuş…

Nerede bu bolluk? Madem o kadar büyüdük dış borç niye azalmadı?

Türkiye hakikatte yüzde 7,4 büyüseydi yabancı yatırımcılar Borsa İstanbul’a hücum ederdi. Borsa büyüme rakamının açıklandığı gün ekside, bugün ekside.

YATIRIMCI NİYE KAÇIYOR?

Borsa’da başta bankalar olmak üzere enerji, inşaat, çimento sektörlerinde faaliyet gösteren holding ve şirketlerden kaçış var.

Yabancı Türkiye’nin borç krizinin giderek içinden çıkılmaz bir hal aldığının farkında.

Hazine büyüme verisinin ertesinde 1 yıllık borçlanma ihalesi tertip etti. Devlet yüzde 19 faiz vererek 1,8 milyar TL borç aldı.

Birkaç ay evvel yüzde 11 ile borçlanan aynı Hazine 8-9 puan ilave faizi Türkiye yüzde 7,4 büyüdüğü için mi veriyor? Bunda bir yanlışlık yok mu?

Bankalar devlet gibi bir müşteriye bir yıllık vadede yüzde 19 ile borç veriyorsa esnafa, çiftçiye, sanayiciye, işçiyi, memura ve emekliye hangi oranla kredi tahsis edecek?

KREDİ MALİYETİ YÜZDE 30’A DOĞRU TIRMANIYOR

Bir yıllık vadede an itibarıyla yüzde 22’nin altında kredi bulmak imkânsız hale geldi. Piyasada yüzde 25-30  artık yeni normal olarak kabul ediliyor.

Kredi borcu olan işletmelere faiz artışı anında aksedecek. Zira değişken faizle alınan kredilerden bahsediyoruz.

Bugüne dek ayakta durmaya çalışan, öz sermayesi zayıf binlerce küçük ve orta boy işletme (KOBİ) faiz ve kur şoku yüzünden seri iflas tehlikesi ile karşı karşıya.

İktidarın masallarını basıp yayan gazetelerin yazdıklarına bakarsanız dünyada büyümede birinci sırada Türkiye var.

“BİZ BU FİLMİ 2001’DE SEYRETMİŞTİK”

Oysa rakamlar Türkiye’nin borç krizinde Brezilya ve Güney Afrika gibi muadili memleketleri dahi geride bıraktığını ve tefecilerin eline düştüğünü söylüyor.

Küresel tefeciler 24 Haziran 2018 Pazar günü sandıktan çıkacak neticeye göre borç için kapıda bekleyen Türkiye’ye ne kadar para vereceklerine karar verecek.

O gün, iktidarın anlattığı her masala kananlar, “Biz bu filmi 2001 senesinde seyretmiştik.” diyecek.

İşte o gün IMF de birine, “Nerede kalmıştık?” selamını yollayacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin