TMSF’nin 1.019 şirketi gasp etme planı

HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Hizmet Hareketi ile gönül bağı olan sermayedara ait 1.019 şirketin idaresi kayyıma devredildi. Kayyımlık vazifesini de kanununda böyle bir atıf bulunmayan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) üstlendi.

İsmi üzerinde ‘kayyımlık’, muvakkat (geçici) bir tedbir kararıdır. Kayyımlar o şirketlerde muvakkaten tayin edilmiştir ve vazifeleri maddî kayıplara mahal vermemektir. Kayyımlar, emaneti muhafaza etmekle mükelleftir. Kayyım kararı Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilse dahi Anayasa ve kanunlarla teminat altına alınmış mülkiyet hakkını ortadan kaldıracak nihaî bir karar vasfını haiz değildir.

ŞİRKETLERE EL KOYMANIN FATURASI KABARIYOR

Koza İpek, Boydak, Naksan, Alfemo, Abalıoğlu (Lezita), Aynes, Aydınlı Grup, Uğur Soğutma, Dumankaya, Süvari ve Kaynak gibi holding ya da şirketlere keyfî kararlarla el koymanın faturası günden güne kabarıyor.

Hem yatırımcılardaki tedirginlik artıyor hem de şirketlerin faaliyetleri, pazar payları ve marka kıymeti geriliyor. Kayyımların suiistimalleri şirketlerin esas sahipleri adına başlı başına endişe sebebi. En son Boydak’ta kayyımların tayin ettiği Genel Müdür Ertunç Laçinel’in 20 milyon Euro’yu zimmetine geçirdiği iddia edilmiş ve bu iddia şu ana kadar tekzip edilmemişti.

İmran Okumuş’un kayyımlık yaptığı şirketlerden milyonlarca dolar haksız kazanç temin ettiğini sağır sultan bile duymuşken emanet şirketlerden mesul TMSF şüpheleri izale etmek için göstermelik bir tahkikata bile lüzum görmüyor.

TMSF’NİN AKLA ZİYAN YAZISI

Baştan sona gayri hukukî olan safahatta hükûmetin işlenen her suçu başka bir suçla bertaraf etme gayreti dikkatten kaçmıyor. Şimdi de başbakanlık talebiyle TMSF tarafından 14 Kasım 2017’de kamu kurumlarına gönderilen bir yazıdan bahsediliyor.

TMSF o yazı ile muhataplarından 15 Temmuz 2016’da cereyan eden darbe teşebbüsüne dair zarar tutarını tespit etmelerini ve hazırlanacak raporun 31 Aralık 2017 tarihine kadar kendilerine yazılı olarak beyan etmelerini talep etmiş. Türkiye’nin zarar gören imajı da rakama ilave edilecekmiş. 15 Temmuz ila 31 Ekim 2016’ya kadar olan üç aylık devir hesaplamada esas alınacakmış.

DARBENİN ZARARI O ŞİRKETLERE YIKILACAK

Her rapordaki zarar tutarı alt alta yazılacak ve toplam tutar Hizmet Hareketi ile gönül bağı olan gerçek kişiler (şahıs) ya da tüzel kişilerden (şirket, holding vb.) tahsil edilecekmiş. Guguk devletinde bile karşılığı olmayan o dehşetengiz talep yazısının altındaki imzaya hiç şaşırmadım. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) rozeti ile İstanbul Beyoğlu’nda beş sene belediye meclis üyeliği yapmış ve hal-i hazırda TMSF Başkanlığı koltuğunda oturan Muhiddin Gülal imzalamış o yazıyı.

Gülal’a göre ‘devlet imkânlarını kullanmak ve milletimizin halisane duygularını istismar ederek elde ettikleri servet üzerinden söz konusu zararın karşılanması hakkaniyetin gereği olarak’ ortaya çıkmış. Gülal yüzbinlerce insan hakkında müşahhas bilgileri nereden tespit ettiğini de söyleseydi keşke!

BOYDAKLAR SANAYİCİLİKTEN KAZANDI

TMSF’nin haksız şekilde mallarına el koyduğu Boydaklar, Akın İpek ve Nakipoğulları yarım asırdır sanayicilik yapıyor, on binlerce insanı istihdam ediyor. Başarıları dünyada kabul görmüş bu sanayici aileler mi milletin halisane duygularını istismar ederek servet sahibi oldu? El insaf!  

Mali Suçları Araştırma Kurulu’ndan (MASAK) TMSF’ye devletin bütün birimleri Hizmet Hareketi’ne yakın olan işadamlarının defterlerini didik etti. Hiçbirinin Panama’da, Malta’da veya Man Adası’nda milyonlarca dolar parası çıkmadı.    

ŞİRKETLERİN DARBE İLE İRTİBATI YOK

Hükûmetin TMSF’yi taşeron olarak kullandığı bu işlemler hukuken yok hükmündedir (keenlemyekün). Tam bir telaş halindeyken kaleme alınmış o yazı. Zira köşeye sıkıştılar. İdaresine el koydukları şirketleri ne yapacaklarını bilmiyorlar.

15 Temmuz’dan bu yana yüzlerce dava açıldı. O davalarda bu şirketlerin ve sahiplerinin darbe ile irtibatlı olduğuna dair tek delil bulunamadı. Mamafih TMSF Başkanı Gülal, alenen gaspta ısrar ediyor ve şirketleri sahiplerine iade etmeyi zerre kadar düşünmüyor. Amma velakin mevcut şekliyle daha fazla ellerinde tutamayacaklarının da farkında.

TCK’DA MÜSADERE İÇİN NE DİYOR?

14 Kasım tarihli o yazı 1.019 şirketi iade etmemek için hazırlanan yeni kılıftır. Güya darbe zararlarına mukabil hepsi müsadere edilecek. Müsadere, bir şeyin mülkiyetinin devlete geçmesi demektir. Diğer bir ifadeyle işlenen bir suç karşılığı olarak, suçlunun malvarlığının tamamı veya bir bölümü üzerindeki mülkiyete son verilmesi ve bu mülkiyetin kamusal bir teşekküle (Devlete) devredilmesi manasına gelir ve en ağır müeyyide çeşididir.

Hal böyleyken darbe ile irtibatı ispatlanmamış kişi ya da kişilere ait şirketlerin ve mal varlıklarının mülkiyetinin devlete geçmesi bu kadar basit mi? Türk Ceza Kanunu 54. Maddesi’nin birinci fıkrasında, “İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur.” deniliyor.

TMSF’NİN İŞLEMLERİ HUKUKEN YOK HÜKMÜNDE

Darbe suçunda kullanıldığı ispat edilememiş şirketlere ya da menkul kıymetler devlete aktarılabilir mi? Yine TCK’nın kazanç müsaderesini düzenleyen 55. Maddesi’nin birinci fıkrasında şu hüküm yer alıyor: “Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir.”

Kanun maddeleri müsadere için doğrudan suça iştirak edilmiş olmasına ve suçun işlenmesi ile elde edilen kazançlara atıf yapıyor. Hayalî bir örgüt ilan edip insanları bu örgüte üye yazmanın müspet (pozitif) hukukta karşılığı yoktur.

DEVLET GASPI OLARAK TARİHE GEÇER

Hukukta ‘yok hükmündeki’ işlemlerle binden fazla şirketin mülkiyetini devlete geçirmek ancak ‘devlet gaspı’ olabilir. Hangi zaviyeden bakılırsa bakılsın TMSF hukukî mesnetten mahrum hareket ediyor.

Amiyane tabirle, “Darbeden mütevellit zararları (ucu açık ve soyut ifadelerle) toplayalım ve bunları el koyduğumuz şirketlerden tahsil edelim. Şirketlerin haricinde şahısların mülkiyetindeki menkul kıymetlere ve gayri menkulleri de müsadere edelim.”  

GÜLAL, CMK’YI BİR DAHA OKUSUN!

TMSF Başkanı Gülal madem müsadere etmeye bu kadar meraklı kendisine bir iki hususu hatırlatmakta fayda mülahaza ediyorum. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141/1-(J) Maddesi’ni tekrar okusun lütfen!

Zira o madde hükmünce; ‘eşyasına veya diğer malvarlığı kıymetlerine, şartları oluşmadığı halde el konulan veya muhafazası için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı kıymetleri maksat harici kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişilerin, maddî ve manevî her türlü zararlarını, devletten talep edebilecekleri’ unutulmamalıdır.

ENİŞTENİN MİLYON DOLARLARI NE OLACAK?

TMSF Başkanı Muhiddin Gülal, hayatları ve sanayiciliği ortada insanları lekelemekten vazgeçmeli ve devletin yaptığı teftişlerden yüzünün akıyla çıkan insanların mallarını derhal iade etmelidir.

Gülal keşke AKP lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın öğretmenlikten emekli eniştesi Ziya İlgen’in Man Adası’ndaki milyon dolarlarını müsadere etmek için harakete geçebilseydi. İşte o vakit, Reza Zarrab’ın rüşvetini reddeden ‘memur Teoman’ gibi kendisi de tarihe geçerdi.

ZARARI HAZİNE, YANİ VATANDAŞ ÖDEYECEK

TMSF şayet ‘Kanun da mahkeme de biziz. Yok kanun yap kanun’ diyerek hatada ısrar eder ve bu şekilde 50 milyar liradan fazla kıymeti haiz şirketler devletleştirilirse mülkiyet sahipleri, haklarını geriye matuf kuruşu kuruşuna alacaktır.

Tamamen vehimlerden ibaret yaklaşımlarla mülkiyet hakkının ihlaline Türkiye’de mahkemeler dur demezse mağdurlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gidecektir.

AİHM’in vereceği milyarlarca dolar tazminat cezalarını AKP’nin hukuk ihlallerine, adaletsizliklerine ve mülkiyet gasplarına seyirci kalan 81 milyon ödeyecektir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin