Talih kuşu! | Cumartesi Hikâyeleri

Cumartesi Hikâyeleri | Vehbi Şahin

Hava iyice soğudu.

Normal…

Aralık’ın son haftası çünkü…

-Bir yıl daha miladi olarak bitmek üzere…

Senenin bitmesine üzülmüştü sanki…

Düşüncesini tekzip etti hemen…

-Yaşlanıyorum, yaşlanıyoruz.

2017’nin bitmesi değil, ömür denilen ağaçtan bir yaprağın daha düşmesiydi zihnini meşgul eden şey…

Pek haksız da sayılmaz.

“50’ler kulübü üyesi sayılırız artık…” lafı çıkıverdi ağzından…

Yüzünde bir tebessüm belirdi.

-Hayal gibi…

Nasıl da su gibi akıp gidiyor seneler…

 

HAYATIN BAHARINDA

Pencereden dışarı seyretmeye başladı.

Okul çıkışı olduğundan cadde kalabalıktı.

Gözü öğrencilere takıldı.

Hayatın ilk baharında dertsiz, tasasız görünüyorlar.

Neşe içinde çoğu…

Arkadaşlarıyla biteviye konuşuyorlar.

“Ne konuşuyorlar acaba” dedi.

-Hiç büyümeyeceklerini sanıyorlar ama onlar da bizim gibi büyüyecek ve bir gün hayatın gerçeklerini anlayacaklar.

Aklı öğrencilerde, gözü sokakta idi.

Köşedeki kuyumcu gözüne ilişti önce…

Sonra karşıdaki baklavacı…

Evine ekmek götürmek için sabahtan akşama kadar çalışıyorlar.

Onlar da şu öğrenciler kadar mutlu mudur?

Her sabah bankanın ışıklarını açan şu hademe memnun mudur hayatından?

Bir işi olduğu için şükrediyor mudur?

“Sanmam” dedi.

-İnsanoğlu hep daha fazlasını istiyor çünkü…

 

İNSANLARIN İÇ ALEMİ

Son cümleden rahatsız oldu nedense…

Kendine kızdı.

-Nereden biliyorsun hademenin bir işi olduğu için şükretmediğine…

-Belki de memnundur hayatından…

Düşündü.

Hak verdi iç sesine…

Günlük hayatta insan ne kadar çok düşüyor bu hataya…

Bireyleri kolayca bir kalıba sokuyor hemen.

Onları dış görünümleriyle değerlendiriyor.

Hatta haklarında hüküm veriyor.

Asıyor, kesiyor.

Halbuki…

Sıradan bir vatandaş ya da yüksek mevkilere gelmiş ünlü biri olsa da…

Her insan kendi içinde bir âlem aslında…

Zira…

Hayalleri, hayata dair hırsları, beklentileri, sevgileri, nefretleri var.

Şark kurnazlığı ile çalışan akılları, sevdi mi öldüresiye seven kalpleri var.

-Neden herkesin kendine göre bir iç âlemi olacağını hiç aklımıza getirmiyoruz?

Sahi neden?

-Çetin bir muhasebe…

 

DENEMEYE DEĞER

Çoğu insan iç dünyasında esen fırtınaları dışarı sızdırmaz.

İçinde saklamayı tercih eder.

Dışarı sızmadı diye onları yok farz etmek mi daha mantıklıdır?

Yoksa…

Her insanın “bizce” meçhul dünyasını keşfetmeye çalışmak mı?

“Tecessüs iyi bir şey değil, hem bizi hayal kırıklığına uğratabilir” dedi.

Ama…

-Yine de denemeye değer, insanların iç dünyalarını keşfetmeye çalışmak…

Köşe başında beliren biri, çatışan düşüncelerinden sıyırdı onu…

İzlemeye başladı.

Bir Milli Piyango bileti satıcısı…

Başında şapkası, omzunda çantası…

Orta yaşlarda bir erkek…

Yılbaşı çekilişi öncesi elindeki biletleri tüketmeye çalışıyor.

Gözüne kestirdiği müşteriyi ikna etme gayreti içinde…

Muhtemelen yüksek ikramiyeden bahsediyor.

-Al sana sıradan iki vatandaş, hadi keşfet bakalım iç dünyalarını?

 

HARAM ENDİŞESİ KALKARSA…

Ne cevap vereceğini bilemedi.

-Garip bir ülke burası…

İstatistiklere göre nüfusunun yüzde 99’u Müslüman…

Allah’a ve Rasulü’ne iman ediyor.

Ahiret’e ve hesap gününe inanıyor.

Fakat, Allah’ın kesin yasakladığı emirlere uyma konusunda fazlasıyla ihmalkâr…

Kumar oynamak onlardan sadece biri…

Devlet, cebindeki son üç beş kuruşu almak için halkına sahte umut satıyor.

Vatandaş ise kısa yoldan zengin olma hayaliyle yaşıyor.

Kumarın “haram” olduğunu unutuyor.

Yeter ki başına talih kuşu konsun…

Piyangodan çıkan parayı fakirlere dağıtarak kendini affettireceğini düşünüyor.

“Ne büyük talihsizlik…” dedi.

7 milyar insan içinde talih kuşu başına konmuş, farkında değil.

Allah’ın, bir insana “hidayet” nasip etmesinden daha büyük bir ikramiye var mı hayatta?

-Kaçırılmayacak asıl talih kuşu bu bence…

Dışarıdakiler duymadı onu…

Piyango bileti alan adamın yüzü gülüyordu.

Sanki…

Talih kuşu başına konmuştu!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin