Suruç’taki dehşetin şahitleri anlattı: Eşimi polisin gözü önünde oksijen tüpüyle kafasına vura vura öldürdüler!

Urfa’nın Suruç ilçesinde AKPliler ile esnaf arasında yaşanan ve 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların perde arkası aralandıkça dehşet verici detaylar ortaya çıkıyor. Olaylarda vefat eden Haci Esvet Şenyaşar’ın eşi Emine Yaşar, eşinin hastanede polisin gözlerinin önünde linç edilerek öldürüldüğünü anlattı. Ahval’e konuşan Emine Yaşar,  “Biz hastanenin içine girer girmez yirmi erkek eşimin etrafını sardı. Serum şişesinin asıldığı demirlerle kafasına vurdular. Oksijen tüpüyle kafasına vuruyorlardı. Kanlar içinde kaldı. Ellerinde almaya çalıştım. Sağa koştum sola koştum ama hiçbir şey yapamadım. Kurtaramadım. Orada bulunan polisler uzaklaşıp gitti. Sadece bir polis orada kalıp olanları izledi. Gittim o polisin yakasına yapıştım sarstım çekiştirdim. Ona dedim adamı öldürüyorlar siz nasıl hükümetsiniz, nasıl devletsiniz eşimi öldürüyorlar müdahale et. Yerinden dahi kıpırdamadı. Bana cevap bile vermedi. Eşimi gözlerimin önünde öldürdüler. Linç edip kafasına kurşun sıktılar.” dedi. Grubun içinde bir kişinin ısrarla eşine ‘İllaki seni öldüreceğim seni öldürmeden bırakmam’ dediğini aktaran Şenyaşar, “Onunu fotoğrafını dahi görsem tanırım. Sonra bir genç geldi beni alıp oradan götürdü. Gerisini hatırlamıyorum. O polislerin hepsinden şikayetçiyim davacıyım.” diye konuştu.

Geçtiğimiz hafta Urfa Suruç’ta yaşanan kanlı kavgayı Ahval’den Sofya Akber kaleme aldı. İşte şahitlerin ağzından yaşanan dehşet ve Suruç provokasyonu:

“24 Haziran seçimlerinde bir kez daha Urfa’dan aday olan AKP’li İbrahim Halil Yıldız ve akrabalarının Kuyumcular Çarşısı’nda bir esnafı ziyareti sırasında çıkan tartışmada dört kişi hayatını ederken olayda yaralanan Celal ve Adil Şenyaşar Kardeşler en yakın hastane olan Suruç Devlet Hastanesi’nin acil bölümüne kaldırıldı.

Burada doktorların müdahalesi sırasında İbrahim Halil Yıldız’ın akrabaları hastaneyi basarak doktorların gözü önüne Celal ve Adil kardeşleri öldürdü.

Olayın en küçük tanığı Celal Şenyaşar’ın sekiz yaşındaki kızı Melisa. Olay sırasında babasının dükkânında olan Melisa, tartışma yaşandığını bunun üzerine koşup amcasına haber verdiğini anlatıyor. Sekiz yaşındaki Melisa’nın yaşadıklarını bir pedagog eşliğinde anlatması gerektiği için ona soru sormuyorum.

Feryat figan yaşadıklarını anlatan anne Emine Şenyaşar hastane önünde eşinin linç edildiğine tanık oldu. Sözlerine başlarken gözleri doluyor nereden başlayacağını bilemeden “feryat ettim, bağırdım yardım istedim polis yerinden kıpırdamadı” diyerek isyan ediyor. Emine Şenyaşar olayı ilk duyduğunda çocuklarının dükkânına gitmek için evden çıkıyor ve yolda eşi Haci Esvet Şenyaşar’ı görüyor. Eşi ile birlikte dükkâna gidiyor. Çocuklarının hastaneye götürüldüğünü öğrenince hastaneye koşuyorlar. Hastaneye girer girmez yaklaşık 20 kişinin eşine saldırdığını söyleyen Emine Şenyaşar, eşinin önce linç edildiğini ardından kafasına kurşun sıkıldığını belirtti. Eşinin linç edilirken her saniyesine şahit olduğunu söyleyen Emine Şenyaşar, şunları anlatıyor:

“Biz hastanenin içine girer girmez yirmi erkek eşimin etrafını sardı. Serum şişesinin asıldığı demirlerle kafasına vurdular. Oksijen tüpüyle kafasına vuruyorlardı. Kanlar içinde kaldı. Ellerinde almaya çalıştım. Sağa koştum sola koştum ama hiçbir şey yapamadım. Kurtaramadım. Orada bulunan polisler uzaklaşıp gitti. Sadece bir polis orada kalıp olanları izledi. Gittim o polisin yakasına yapıştım sarstım çekiştirdim. Ona dedim adamı öldürüyorlar siz nasıl hükümetsiniz, nasıl devletsiniz eşimi öldürüyorlar müdahale et. Yerinden dahi kıpırdamadı. Bana cevap bile vermedi. Eşimi gözlerimin önünde öldürdüler. Linç edip kafasına kurşun sıktılar. İçlerinde biri vardı o ısrarla eşime ‘İllaki seni öldüreceğim seni öldürmeden bırakmam’ diyordu. Onunu fotoğrafını dahi görsem tanırım. Sonra bir genç geldi beni alıp oradan götürdü. Gerisini hatırlamıyorum. O polislerin hepsinden şikayetçiyim davacıyım.”

Celal ve Adil Şenyaşar hastaneye kaldırıldığı sırada bir arkadaşları onlarla birlikte ambulansta hastaneye gidiyor. Emine Şenyaşar bu kişinin hastaneye nasıl gittiklerini ve hastanede yaşananları kendisine anlattığını söylüyor.

Polisin çocuklarını ısrarla Suruç Devlet Hastanesi’ne götürmek istediğini anlatan Emine Şenyaşar, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Celal ve Adil hastaneye götürüldüğünde yaşıyorlarmış. Celal’in yarası ağır Adil’in hafifmiş. Çocuklarımla birlikte hastaneye giden bir arkadaşları yaşananları anlattı. Bu kişi bize ‘Biz ambulansta hastaneye giderken Urfa’da hastaneye götürelim. Suruç Devlet Hastanesine götürülmeyelim dedim. Çok ısrar ettim. Ama polis ısrarla Suruç’taki hastaneye götürmek istedi. Engel olamadım. Biz acile götürdük. Doktor geldi müdahale etmeye başladı. Doktor müdahale ettiği sırada bunlar geldi önce beni darp ettiler sonra Celal ve Adil’e saldırdılar. Doktor pencereyi bana kaç yoksa senide öldürecekler deyince ben kaçtım. Ben koşarken kursun sesleri geldi’ diye anlattı. Hastanenin içinde nasıl öldürebiliyorlar. Bilerek götürdüler o hastaneye.”

Sözlerine devam ederken boğazı düğümlenen Emine Şenyaşar, yaşadıklarının zulüm olduğunu ve bu zulmü hayatı boyunca unutamayacağını belirtiyor ve isyanını şu sözlerle dile getiriyor:

“Ben bu zulmü nasıl unutayım? Yüreğim yandı. Ben zulmü unutamam. Bir oy için bu yapılır mı? Suçsuz sebepsiz yere 3 canımızı toprağa verdik. Ben 3 can toprağa verdim. Oruçluydular açtılar. Oruçlu halleriyle öldürdüler. Birde üstüne yaralı olan oğlum tutuklandı. Silahlarıyla birlikte geldiler çocuklarımı dükkanda öldürdüler. Bu nasıl? adalettir. Bu kabul edilir mi? Hem zulme uğrayan biziz hem de tutuklanıyoruz. Ben oğlumu istiyorum. Oğlumu bıraksınlar.”

Esvet Şenyaşar’ın kardeşi Osman Şenyaşar ise AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ve beraberindekilerin olaydan üç gün önce esnaf ziyareti yaparak gelip oy istediğini belirtti. Ağabeyinin Yıldız’a “Biz HDP’ye oy veriyoruz. Bayram dolayısıyla işlerimiz yoğun. Kadın iç çamaşırları falan satıyoruz yerimiz müsait değil. Şuanda sizinle ilgilenemeyiz” cevabını verdiğini dile getiren Osman Şenyaşar, bu kişilerin üç gün sonra yine tekrar dükkana geldiğini ifade ediyor.

Yeğeni Celal’in yine aynı cevabı verdiğini bu nedenle tartışma yaşandığını ifade eden Osman Şenyaşar, “Tartışma çıkında bunlar Celal’e tokat atıyor. Yeğenimde karşılık verince İbrahim Halil Yıldız’ın koruması ve akrabası olanlardan biri silahı çıkarıp Celal’in ayağına sıkıyor.  Celal yere düşünce Adil bu kez abisini kurtarmaya çalışırken vuruluyor” şeklinde anlatıyor.

Ağabeyi ve yeğenlerinin linç edilerek öldürüldüğünü ve üç yeğenlerinin yaralı olduğunu hatırlatan Osman Şenyaşar, buna rağmen Yıldız Ailesi’nden kimsenin gözaltına alınmadığını tutuklanmadığına dikkat çekiyor.

İsmini vermek istemeyen Haci Esvet’in ablası, ağabeyinin ve çocuklarının PKK’li olarak yansıtıldığına tepki göstererek, şunları kaydediyor:

“Ağabeyimin çocukları PKK’li değildi. 20 yıllık esnaftı.  Evet biz Kürdüz, HDP’liyiz niye çarpıtıyorlar. Onlar gelip saldırdılar. Hastanede linç ettiler. Bu nasıl bir vicdandır. Bütün gazetecilere sesleniyorum. Gelsinler Suruç’a sorsunlar soruştursunlar PKK’li mi? Yoksa esnaf mı? Kim kime saldırmış sorsunlar. Bu kadar iftira olmaz. Bu kadar vicdansızlık olmaz. Allahtan, Peygamberden korkmuyor musunuz? Hiç mi? Allah korkunuz yok. Bu haneye tecavüzdür. Polislerin gözü önünde ağabeyi mi öldürdüler. O polislerin hepsinden şikayetçiyim. Bu hükümetten şikayetçiyim. Yeter artık.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin