Siyahın acımasız tonları

YORUM | İSKENDER DERVİŞ

‘Israrla söylüyorum ki belanın başı Tayyip değildir, TC devletinin kanserleşmiş yapısıdır.’ Sevan Nişanyan, blog sayfasındaki biraz zorlama, biraz da kaba saba siyaset yazısına böyle başlıyor. Zorlama diyorum çünkü çevreden siyaset yazması konusunda bir ısrar olmuş belli ki. Kaba saba deme sebebim de, 2002’den bu yana yaşadığımız süreci çok kuş bakışı bir şekilde, nüansları atlayarak aktarması. Ama giriş cümlesini sevdim. Çünkü doğru bir tespit içeriyor. Evet, ‘belanın başı’ Tayyip Erdoğan değil. Aslında yaşadığımız genel bir ‘sistem sorunu’ da değil. 2010 referandumunda koşa koşa ‘evet’ demiş bir insan olarak, artık ‘yeni anayasa’ ile Türkiye’deki sorunların çözülebileceğini de düşünmüyorum. Zira anayasa ne derse desin, zaten siyaset onu yapıyor. Ekranlarda bir takım uzmanlar, gözlerinizin içine baka baka, yapılanların yanlış olduğunu fakat ‘zor zamanlarda’ bunların yapılması gerektiğini söylüyor. Yani, yalan söylüyor.

Zira ‘zor zamanlar’ tezi, neredeyse iktidar adına yalan söyleyen herkesin bahanesidir. O bahaneye sığınarak, ‘normalde yapamayacaklarını’ yaparlar. Kim için? Millet için olduğunu, söylerler. Yani, yine yalan söylerler. Ama bu yalanlarında o kadar ısrarcı, o kadar kendinden emindirler ki, herkes inanır. İnanmaktan başka da çareleri yoktur belki de. Kime gideceksin başka? Herkes birbirinin aynı. Kürsüde yalan söyleme özgürlüğü var. Siyasetçi demek, yalan söyleyen demek. Yalan olduğunu bile bile, kitleleri galeyana getirecek sözü hiç utanıp sıkılmadan ağızdan çıkarabilen kişidir iyi siyasetçi. Ve bizim ülkemizde herkes biraz siyasetçidir. Gazetecisi de, akademisyeni de, avukatı da, hâkimi de siyasetçidir. Kameralar ve mikrofonlar kendisine yönelmiş, millete konuşuyormuş, onları ikna etmek, onları gaza getirmek zorundaymış gibi konuşur. İnanmıyorsanız Twitter adreslerine bakın insanların. Atılan tweet’lerin içerisinde yığınla yalan var. İktidarından muhalefetine kimse bu yalanlardan gocunmuyor. ‘Gerçekten böyle mi?’ diye kontrol etme zahmetine girmiyor kimse. RT ve Like alıyorsa, doğrudur. Alkışlanıyorsa, olumludur.

***

Muhalefet saflarında bir huzursuzluk seziyorum. ‘FETÖ’ adı ile anılan hukukî (!) soruşturmalarda yapılan onca zulüm, masum insanların haklarının gaspı, ‘Bir gün acaba yeniden Cemaat lehine döner mi?’ endişesi var. En azılısı Doğu Perinçek. Cemaat’in bir terör örgütü olmadığını kabul ediyor fakat ‘temizlik’ için bu yapılanların devam etmesi gerektiğini savunuyor. Az daha ılımlısı, Cemaat’in Bylock’u bir ‘tuzak’ hâline getirdiğini, böylece yargı birimlerini ‘yanılttığını’ filan anlatıyor uzun uzun. İktidarın Bylock’u nasıl kanırta kanırta kullandığını, alakalı alakasız herkesi bu torbaya tıkıştırmak için Bylock’lularla görüşme sayılarını bile ‘iddianameye’ eklediğini unutuyor. Dayak yiyen Cemaat, suçlu da Cemaat. Bunun az daha vicdanlısı, Mehmet Bekaroğlu, ‘taban-tavan’ ayrımı yaparak, ‘tepedeki yöneticiler kaçtı kurtuldu, olan garibana oldu’ diyerek kendince ‘Cemaat analizi’ yapıyor. Bilgi ve belgeyle konuştuğunu ifade eden bir başkası da, Cemaat’in ‘üst yöneticilerinin’ Batı ülkelerinde ‘rahat’ olduğunu, geriye kalanları Cemaat’in umursamadığını filan anlatıyor…

Osman Kavala’nın tutuklanmasını sağlayan dosyanın Gezi soruşturması kısmını Savcı Muammer Akkaş’ın yürütmesinden hareketle, şimdiki moda da ‘Cemaat’in savcılarının hukuksuz işlemleri ile AKP’nin tutuklama yapması’ yönündeki çıkarımlar. Yahu Muammer Akkaş o dosyayı açmasa, şimdiki yargının Osman Kavala’yı tutuklayamayacağını mı zannediyorsunuz gerçekten? Madem ‘Cemaat savcısı’ dosya açınca, o dosyanın meşruiyeti yok oluyor, 17-25 Aralık dosyalarını neden canhıraş savunuyorsunuz? Muammer Akkaş’ın saçma sapan Gezi Protestoları dosyasının, bir genellemeye kurban gitmesinin ne anlamı var? Ah, evet. Bir anlamı var. Siyasî anlamı var. Hep haklı çıkmak, karşınızdakini bir çeşit ‘dinci kavgası’ kıvamında tutup oradan kendinize ‘üstünlük’ devşirmek niyetindesiniz. Ama zaten bu siyasetten çekmiyor muyuz? Erdoğan da aynısını yapmıyor mu? Elinize bir oyuncak veriyor ve siz İslam’a, dindarlara, dinî hayata laf ederken keyfinden dört köşe olmuyor mu? Çünkü dindar-seküler kavgasından hep galip çıkacağını biliyor. ‘İslam düşmanları’ retoriğine bu kadar kolay düşmeniz de, siyasetçiliğinizden işte.

***

Ama bu öyle bir siyaset ki, karşıt fikirli olanlar ancak yerlerde süründüğünde ferah buluyor. Öyle acayip bir ‘ahlakî üstünlük’ halüsinasyonu ki, karşıt fikirdekinin azıcık da olsa mağdur olmasına, birazcık da olsa haklı ve ahlaken doğru olmasına tahammül edemiyor. CHP’lisi, kendi milletvekilini kurtarmak için yaptığı Adalet Yürüyüşü’nden ‘kâr etme’ derdinde (ki onu bile kurtaramadı). MHP’lisi, iktidardan alacağı payların hesabıyla dertleniyor. HDP’lisi, PKK’nın Suriye macerasının yedeği olmaktan başka çaresi kalmadığı için iktidarın baskıları karşısında ancak birkaç söz söyleyebiliyor. Ana akım medyası, iktidara secde etmiş ama hâlen ‘ayaktayız’ pozları kesiyor. Geri kalanı, günlük dertlerin, geçim sıkıntısının, ‘ahlakî üstünlüğü’ kaptırmamanın, hasılı kuyruğu dik tutmanın kaygısında. Dünyaya sürekli bu gözlerle, bu kaygılarla bakıyor olmanın, hep siyasetçi gibi davranmanın getirdiği kıvraklıkla malul herkes. Buradan da bir alternatif, bir umut ışığı çıkamıyor işte. Bir kara delik gibi her şeyi, ışığı bile, yutuyor.

Yeniden umut besleyebilmek için sapasağlam bir iman gerekiyor belki de…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Sayın hocam. Bu girdaptan çıkabilmemiz maalesef ki büyük badireleri atlatmadan olmayacağa benziyor. Avrupa,şimdiki demokrasisini büyük bedeller ödeyerek elde etti. Asya ülkelerinin bir çoğu dini kullanan zalim yöneticiletin elinde heba oldu. Türkiye ise tam bir Araf’ta. Yani ne Asya’lı,ne de Avrupa’lı. Bu yüzden dünyaya ayak uydurabilmemiz için sizin de son cümlede belirttiğiniz gibi imanı yeniden bulmamızda gizli….

  2. Elinize sağlık… Geçmişteki her fikrine katılmasak, hatta bir kısmını ahlaki ifade yönünden “düşük” bulsak da, Sevan beyden bir değerlendirme ile başlamanız ve internet adresini vererek isteyenlerin okumasını sağlamanız size yakışan ilkeli bir duruş… Sizi ve tr724’ü kutluyorum.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin